kocaeli escort izmit escort escort izmit istanbul escort
relaxbahis relaxbahis relaxbahis relaxbahis
Hastalıklar, yaşadığımız dünyanın doğasının bir parçası. Fakat, belli ki bir süredir insanlığa tarihi boyunca etki eden salgın hastalıkların varlığı ve toplumlara getirdiği yıkımlar unutulmuştu. Son dönemde, insanlık adına kat edilen teknolojik ve bilimsel gelişmelerin birçoğu, günümüzün ekonomik, toplumsal ve siyasi sisteminde salgın hastalıkların, insan yaşamındaki yeri ve etkisini çok da hesaba katmadan kullanıma konuldu. Tabii bunda insanoğlunun, doğanın salt kendine hizmet etmek adına var olduğuna inanarak ve doğanın bir parçası olduğunu göz ardı ederek yaşamaya başlamasının da çok büyük bir etkisi var.
Lafı buraya getirmemin sebebi, Korana virüs pandemisinin bizlere başından beri yaşattığı korku ve belirsizliklerin aslında tarihi iyi okuyamamış ve belki de insanlığı doğadan ayrı ve üstün varlıklar olarak ele almış olmamızdan kaynaklandığını vurgulamak istememdi.
Pandeminin, hayatı durduracak kadar ciddi bir hadise olduğunu anladık. Korunmak için evlerimizde oturmaya başladığımız andan itibaren, Korana virüsünün tarihe karışması adına kurduğumuz tüm hayalleri, bir an önce geliştirilecek olan etkili bir aşıya bağlamıştık. Aralık ayından beri piyasaya birçok aşı sunuldu. Ülkeler genelinde aşılanma çalışmalarına başlandı. Fakat, aşıların dağıtımından etkinliğine kadar, yaşadığımız kabusa son verecek o sihirli formülü çevreleyen belirsizlikler, bizlere pandeminin sonunun tek bir aşının geliştirilmesinden ibaret olmayabileceğine işaret etti. “Pandemi ne zaman ve nasıl bitecek?” sorusuyla ‘normal’ hayatlarımıza dönüşün kesin tarihini ve tarifini talep ettiğimizde aldığımız cevabın belirsizliği, geleceğe umutla bakmayı oldukça zorlaştı.
Aslında, yazımın başında da bahsettiğim gibi insanlık tarihinin ilk ve en korkunç pandemisini bizler yaşamıyoruz. Bu demek oluyor ki, başımızı insanlığın geçmiş salgın tecrübelerine çevirerek, içinde boğulduğumuzu hissettiğimiz bu belirsizliklere biraz da olsa açıklık getirebiliriz.
Yukarıda verdiğim birkaç, çok belirgin örnekte görüldüğü üzere, dünya üstünde milyonlarca insanın ölümüne sebep olarak ve belli aralıklarla süregelerek, yerel ve uluslararası düzende büyük değişikliklere sebep olan hastalıklar, çok büyük bir oranda aşıyla yok olmuyor ve tekrar tekrar salgınlara sebep oluyorlar. Eğer, pandemilere sebep olan virüsler, bakteriler ve mikroplar kalıcıysa asıl sorulmaya başlanacak soru, bundan sonra pandemilerin getirdiği yıkımı en aza indirmek için yerel ve uluslararası toplumsal, siyasi ve ekonomik yapılandırmalarda nasıl bir değişikliğe gidilebileceği olacaktır. Bu tabii ki de şu sıralar herkesin dilinde dolanan evlere tıkılmış insansız bir tüketim toplumu distopyasına doğru gittiğimiz anlamına gelmiyor. Fakat, her krizde olduğu gibi dünyanın Korona virüsünün getirdiği buhrandan da yaptığı çıkarımlar ve bunları izleyen yapıcı reformlar olacaktır diye umuyorum.