Yönetimin bir aylık çalışması hakkında meclis üyelerinin bilgilendirildiği Meclis’te, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci, depremde can kayıplarından duyduğu üzüntüyü dile getirirken, "Deprem ülkesi olduğumuz gerçeğinin hiçbir zaman unutulmamasını diliyorum. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesini tavsiye ediyorum. Yapılarımızı sağlam zeminlerde kurallara uygun olarak inşa etmeli ve her aşamada sıkı denetimler uygulamalıyız" dedi. Ekinci, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet; aileleri, yakınları ve Türk milletine başsağlığı, yaralılara ise acil şifa dileğinde bulundu.
ATB Başkanı Ali Çandır, depremin etkileri, yardımlar ve alınması gereken önlemlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. "6 Şubat’tan itibaren hepimiz, kelimelerin yetersiz kaldığı, tarifi olmayan üzüntüye ve acıya uğradık. Ülkemizin şiddetli deprem yeri olduğunu çok ağır bir bedelle hatırladık" diye sözlerine başlayan Başkan Çandır, 13 milyondan fazla insanı doğrudan ve derinden etkileyen iki şiddetli depremin 10 ilde eşi benzeri olmayan bir yıkıma neden olduğunu belirtti. 20 Şubat’ta da Hatay’da meydana gelen şiddetli depremlerde yine can kayıplarının olduğunu belirten Çandır, "Sözün özü böyle bir felakete hazırlıklı olmadığımızı yaşayarak gördük" dedi.
"Kötü mühendislik ve müteahhitlik öldürdü"
Depremin değil, kötü mühendislik ve müteahhitliğin öldürdüğü bir afetin yaşandığını ifade eden Çandır, şunları söyledi:
"Yaşadığımız yıkım ve kayıplarımız o kadar büyük ki ’Bu bize ders olsun’ sözü çok yetersiz ve yersiz kalmıştır. Bunun yerine ’Deprem öldürmez, kötü mühendislik ve kötü müteahhitlik öldürür’ tespiti acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Kaybettiğimiz canlarımız, yerine konulamaz kayıplarımızdır. Allah’tan rahmet diliyorum. Acılı ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Allah, yaralılarımıza şifalar versin. Tarifsiz acılar yaşayan kardeşlerimizin acılarını tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Şimdi dayanışma zamanı, bu zor günleri dayanışma ile atlatacağız. Hep birlikte yaralarımızı sarmaya odaklanmalıyız. Deprem sabahından itibaren Antalya’mız, bir taraftan bölgeye insani yardım ve uzman ekiplerini gönderirken, diğer taraftan da sonraki adımlar için destek faaliyetlerine bir bütün olarak başlamıştır. Kentimiz, bölgeden tahliye edilen afetzede kardeşlerimize en fazla kucak açan kent olmuştur."
"Birlikte hareket ettik"
Merkezi ve yerel yönetimler, sivil inisiyatif kurumları ile yardım seferberliğinin başlatıldığını belirten Çandır, yardımların yerine sağlıklı bir şekilde ulaşmasında koordinasyonun önemine dikkat çekti. Çandır, yardımların koordinasyonunu sağlamak için yapılan toplantılara katılarak görüş ve önerilerini dile getirdiklerini anlattı.
Eskiden olduğu gibi, ’farklılıklarımız zenginliğimizdir’ ve ’birlikte hareket etmek çözüm getirir’ tespitlerinin hayata geçirilebileceğini söyleyen Çandır, "Ortak amacımız ve paydamız bu büyük felaketi birlikte aşmaya çalışmaktır. Felaketin ilk anlarından itibaren Antalya’mızın tüm kurum ve kuruluşları bir bütün olarak var gücüyle hem kentimizde hem de felaket bölgesinde seferber olmuşlardır. Bu seferberlikte öne çıkan ve borsamıza düşen faaliyetleri yerine getirdik ve getirmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede felaketzede kardeşlerimizin neye ihtiyaçları olduğu bilgisine göre Antalya’daki oda ve borsalar olarak başlattığımız ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odamız koordinasyonunda organize ettiğimiz ayni yardım kampanyasına üyelerimiz ve hemşehrilerimiz olağanüstü yakınlık göstermişlerdir. Toplanan yardımlar afetin ilk anından itibaren bölgeye ulaştırılmıştır. Üyelerimize, hemşehrilerimize ve Antalya iş dünyamıza duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"Borsa olarak üzerimize düşeni yapacağız"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından, bir ay süreli bir maddi yardım kampanyası başlatıldığını hatırlatan Başkan Çandır, iş dünyasını ve tüm hayırseverleri kampanyaya destek olmaya davet etti. TOBB’un deprem bölgesine kalıcı konut yapımıyla ilgili de kampanya başlattığını da hatırlatan Çandır, "Borsa olarak kurumsal açıdan kalıcı konut seferberliğinde de üzerimize düşeni yapacağız. Detayları önümüzdeki günlerde açıklanacak olan kampanyaya üyelerimizi ve kentimiz iş dünyasını destek olmaya davet ediyoruz. Gün bölgedeki insanımızın yanında olma ve yaralarımızı birlikte sarma günüdür. Allah bize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Dualarımızın kabulü için bizlerin de azimle, bilgiyle ve doğru biçimde çalışmamız gerektiği gerçeğini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız" şeklinde konuştu.
"Deprem bölgesinde tarım desteklenmeli"
Başkan Çandır, deprem bölgesinin tarım varlığıyla ilgili de bilgi verirken, yapılması gerekenleri söyledi. Ülkede bitkisel üretim değerinin yüzde 20’si, işlenen tarım alanlarının yüzde 14’ü, büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’si, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 16’sını deprem bölgesindeki illerin oluşturduğunu söyleyen Çandır, "Rakamlardan da anlaşılacağı gibi bölge hem tarımsal üretim hem hayvancılıkta ülkemiz tarımı için önemli bir konumdadır" ifadelerini kullandı.
Depremden hasar gören köylerde genel hayatı etkileyen yardım ve faaliyetlere ek olarak tarım ve hayvancılığın devamlılığı için 2023-2024 yıllarını kapsayacak şekilde, doğrudan gelir desteği, girdi, enerji, sulama, alet-ekipman ve mekanizasyon destekleri sunulması, iki yılı kapsayan BAĞ-KUR ve sigorta primlerinin kamu tarafından üstlenilmesi ve bankalara olan borçların silinmesini öneren Çandır, "Tarım alanları imara kesinlikle açılmamalıdır. Kalkınmayı hızlandıracak krediler ve hibeler sunulmalıdır. Kamu eliyle ortak ihtiyaca cevap verecek projeler uygulanmalıdır" ifadelerine yer verdi.
"Yerel yönetimler desteklenmeli"
Antalya’nın en çok depremzede ağırlayan kentlerin başında geldiğini söyleyen Çandır, resmi kayıtlara göre Antalya’ya yaklaşık olarak 150 bin depremzede geldiğini; oteller, öğrenci yurtları, misafirhanelerin depremzedelerin kullanımına sunulduğunu belirtti. Çandır, sayısı bilinmeyen kadar depremzedenin de kendi imkanlarıyla Antalya’ya gelerek yakınlarının yanında ya da yine kendi imkanlarıyla şehirde kaldığını kaydetti.
Depremzedelerin günlük iaşeleri ve ihtiyaçlarının sürdürülebilir şekilde karşılanması için yerel yönetimlere hazine, bütçe ya da İller Bankası gibi kamu kurumlarından ilave maddi destek sağlanması gerektiğini kaydeden Başkan Çandır, şunları söyledi:
"Başta kentimiz olmak üzere pek çok kentte depremzede kardeşlerimize yardımcı olmak ve acılarını paylaşmak çabası hat safhadadır. İnsanlar ve kurumlar destek olmaya ve görev almaya çabalıyorlar. Ancak belirtmek gerekir ki yüz binlerin ve milyonların günlük iaşeleri ve ihtiyaçları sürdürülebilir şekilde karşılanmalıdır. Bu konuda en büyük yük doğal olarak yerel yönetimlerin üzerindedir. İvedilikle ve yeterlilikle başta deprem bölgesindeki yerel yönetimlerimiz olmak üzere depremzede ağırlayan tüm yerel yönetimlere hiçbir ayırım yapmaksızın hazine, bütçe ya da İller Bankası gibi kamu kurumlarından ilave maddi destek sağlanmalıdır. Bu çerçevedeki kaynak aktarımlarının kamu ile sürekli paylaşılması şarttır. Bu paylaşım hepimize ilave motivasyon sağlayacaktır. Hangi kaynaktan ne kadar kaynak nereye aktarıldı bilmek hepimize şevk verecektir. Bakın sizinle bir örnek paylaşayım; 2021 yılında Almanya’da bir sel felaketi oldu ve 186 kişi hayatını kaybetti. Olayı hatırlarsınız. Alman hükümeti, birkaç gün içinde ’federal bütçeden ve eyaletlerin bütçelerinden acil ihtiyaçlar için 35 milyar avro aktardık’ dedi. Eminim bizim hazinemizin de bütçemizin de acil ihtiyaçlar için böyle bir gücü vardır."
"Bölgenin üretim gücü ayakta tutulmalı"
Depremden etkilenen illerin boşaltılmaması gerektiğini vurgulayan Başkan Çandır, gerek tarım gerekse sanayide ekonomik potansiyeli yüksek olan bölgenin üretim gücünün ayakta tutulması gerektiğini ifade etti. Çandır, şu değerlendirme bulundu:
"Nüfusu 13,5 milyon olan deprem bölgesinde, bu nüfusun yaklaşık üçte birinin büyük ölçüde kalıcı olarak diğer illere dağılması bekleniyor. Gerek tarım gerekse sanayide ekonomik potansiyeli yüksek olan bölgenin üretim gücü ayakta tutulmalıdır. Bölgede güvenli yaşam alanları oluşturulmalı, zemini sağlam tüm yerleşim yerlerine yaygınlaştırılmış konteyner kentler ve kalıcı konutlar inşa edilmeli, insanlarımız yaşadıkları yerlerden koparılmamalıdır. Yerleşik hafızayı unutmalarına yol açılmamalıdır. Kentlerimiz, tarihi ve medeniyet zenginliği itibariyle kadim kentlerdir. Hiçbirinin yalnızlaştırılmasına ve yabancılaştırılmasına izin verilmemelidir."
"Kamu öncü olmalı, herkes hazırlığını yapmalı"
Artık deprem ve benzeri doğa olaylarını aklımızdan ve faaliyetlerimizden çıkarmamamız gerektiğini vurgulayan Çandır, bunun hayati bir zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Kamudan şirketlere toplumun her kesiminin afet hazırlığını yapması gerektiğini kaydeden Çandır, "Kamu yönetimi, bu konuda tavizsiz düzenlemeler ve benzeri çalışmalar yapmalıdır. Bizler de doğal afetlere her an hazırlıklı olma konusunda yeni bir tutum sahibi olmalıyız. Aileden ve evimizden başlayan sokağımızdan mahallemize genişleyen bir çerçeveyle mutlaka afet anlarında yapmamız gerekenlerle ilgili bir afet eylem planına ve hareket kabiliyetine sahip olmalıyız. Şirketlerimiz de bu çerçevedeki acil eylem planlarına sahip olmalı ve bir afet anında hepimiz görevlerimizi eksiksiz uygulayabiliyor olmalıyız. Bunun için yerel yönetimler hepimize yol gösterici olmalı ve kolaylaştırıcı adımlar atmalıdır" diye konuştu.
Merkezi ve yerel yönetimlerin etkili ve gerçekçi düzenlemeleri ile toplumun duyarlılığını artırması, herkesin birbirini olumlu yönde etkilemesi ve motive etmesini isteyen Çandır, "Yani afete duyarlılığı, yeni bir insani itibar kaynağı olarak kabullenmeliyiz. Afete hazırlıklı olma konusunun bizler için en canlı göstergesi, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olarak ezberimize almamızdır. Bunu başarabilirsek ancak o zaman bu tür afetlerdeki kayıplarımızı en aza indirmemiz mümkün olacak ve birbirimize çok daha etkili destek olabileceğiz diye düşünmekteyim" şeklinde konuştu.
"Antalya’daki binaların durumu değerlendirilmeli"
Her ne kadar 2. derece deprem bölgesi olsa da Antalya’da özellikle şehir merkezinde ömrünü tamamlamış binaların tedirginlik oluşturduğunu belirten Başkan Çandır, "Antalya’daki binaların depreme dayanıklılık durumu değerlendirilmeli, olabilecek bir depremde can kaybı olmadan afeti atlatmamız sağlanmalıdır. Bu konuda hazırlanacak Deprem Master Planı yol göstericimiz olacaktır" sözlerini kullandı.
"Gerekli adımlar atılmalı"
Çandır, yaşanan deprem felaketinin unutulmayacağını ifade ederek, "Şubat ayı, hepimiz için tarifi imkansız acılarla tarihteki yerini alıyor. Bu yaşadıklarımızı unutmayacağız. Allah, bir daha böylesi acıları milletimize yaşatmasın inşallah. Fakat biz de artık gerekli adımları zamanında ve doğru bir biçimde atmayı öğrenmeliyiz ve bu konuda çalışmalıyız" dedi.
Meclis’te üyeler, sektörlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.