Goldman Sachs Türkiye’nin son dönemde yaptığı yeni düzenlemelerin sıkılaştırma politikaları üzerindeki etkisini ve TCMB’nin politika çerçevesini değerlendirdi.
Goldman tarafından yayımlanan araştırma raporunda Türkiye’de para politikası sıkılaştırmasının Mayıs ayında gerçekleşen seçimlerden bu yana istikrarsız bir seyir izlediği ancak bu hafta yayımlanan düzenleyici önlemlerin parasal sıkılaştırma çabalarını güçlendireceğini ve TCMB’nin stratejisi ile ilgili daha net bir çerçeve sunacağı belirtildi.
Merkez Bankası’nın 21 Ağustos’ta yayımladığı düzenlemelerle bankaların TL için rekabetçi mevduat faiz oranları sunmaları konusunda cesaretlendirildiği belirtilen raporda bunu takiben Çarşamba günü TCMB’nin bankalara sukuk satacağına ilişkin duyurunun likiditeyi anlamlı derecede sıkılaştıracak bir hamle olduğu kaydedildi.
Goldman bu durumun, TCMB'nin halihazırda ana borç verme olanağı olan Döviz swap penceresi kapsamındaki borç verme miktarını azaltacağını ve likiditeyi anlamlı düzeyde sıkılaştıracağı görüşünü ifade etti.
Banka alınan önlemlerin TCMB’nin para arzı üzerindeki kontrolünü de güçlendireceğini değerlendirdiğini ve duyurulan sukuk satışlarının bankanın yabancı para swaplarına olan bağlılığını azaltması beklendiğine vurgu yaptı.
Goldman Sachs, TCMB’nin enflasyonu düşürme çabalarının merkezinde faizlerin para talebini istikrara kavuşturacak seviyelere getirmesi gerektiğini vurgulayarak Merkez Bankası’nın finansal kurumları, faiz oranlarını güncellemeleri için teşvik etmesinin anlamlı bir adım olduğunu ifade etti.
Öte yandan böylesi bir adımın sürdürülebilir olmasının, bankaların varlık getirilerini net faiz marjlarını koruyacak kadar artırmalarına bağlı olduğu ancak bankaların mevduat faizlerini artırma konusunda isteksiz olabileceğinin altı çizildi.
Banka, TCMB’nin dönüşüm oranlarına uymamanın maliyetini artırdığını ancak bankaların sermaye tamponlarını korumak zorunda olduğuna dikkat çekti.
Raporda bankaların varlık tarafında kazandığı faizin artırılmasının, kredi faiz oranlarında kalan tavanların kaldırılmasını, TL likiditesinin sıkılaştırılmasını ve repo faizlerinin yükseltilmesini gerektireceği görüşüne yer verilerek beklentilerin oldukça üstünde gerçekleştirilen faiz artış hamlesinin bu yönde atılmış bir adım olduğu ifade edildi.