Türkiye hazır giyim sektörünün temsilcileri, son dönemde kârlılık hedeflerini tutturamadığı gerekçesi ile lüks markaların fiyat baskısı yapmaya başladığına dikkat çekiyor. “Ödemek istedikleri rakamlar ile kar etme şansımız yok” diyen sektör temsilcileri lüks segmentte de kaçış başladığını belirtiyor.
Fiyat odaklı markaların uzun süredir Türkiye’de fiyat tutturamadığı için rakip ülkelere yöneldiğini dile getiren sektör temsilcileri, son dönemde karlılık hedeflerini tutturamadığı gerekçesi ile lüks markaların da fiyat baskısı yapmaya başladığını belirterek, “Türkiye’den iş alıyorlar ama onlar da bir volume sağlamaya ve fiyat odaklı olmaya başladılar. Ama bugün ödemek istedikleri rakamlar ile bizim kar etme şansımız yok. O nedenle o segmente de kaçış başladı” bilgisini paylaştılar.
Türkiye’de bu anlamda fiyat baskısını artıran ve fiyat tutturamadığı için alımlarını rakip ülkelere kaydırmaya başlayan orta ve üst segment markalar arasında Ralph Lauren’den Tommy Hilfiger’a, Calvin Clain’e kadar birçok marka bulunuyor. Sektör temsilcileri, 2025 yılına dair beklentilerin de umut verici olmadığını, lüks ve orta segment markaların Türkiye’den çekilmesiyle ihracatın daha da düşebileceğini vurguluyorlar. Uzmanlar, sektörde sürdürülebilir bir büyüme için birim fiyatların artırılması ve maliyetlerin kontrol altına alınması gerektiğini belirtiyor.
Dünya hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe üretim gücü açısından dünyada ilk 5’te, AB’de ise ilk sırada yer alan Türkiye, 2022’den bu yana hızla artan maliyetler nedeni ile söz konusu gücünü kaybetmeye başladı. 2022’de ulaştığı 21,2 milyar doların ardından fiyat baskısı nedeni ile ihracat rakamları hızla gerileyen sektör, geçen yılı 19,2 milyar dolar ile kapatmıştı. Hem birim fiyat hem de dış satımda güç kaybeden sektör çıkış için lüks markalara yönelmişti.
“Fast Fashion, yalancı bahara yol açtı”
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, Inditex, H&M gibi fiyat odaklı fast fashion markaların Türkiye’de yalancı bir bahar etkisi yaşattığını belirterek, “Bu markalar tedarik zincirindeki aksamalar, Bangladeş’teki iç savaş, Vietnam’daki sel baskınları gibi nedenlerle siparişleri Türkiye’ye çeviriyorlar. Geldiklerinde de hep fiyat odaklı yaklaşım sergiliyor ve Uzakdoğu’daki fiyatlarla almak istiyorlar. Biz de kapasite boşluğumuz ve ihtiyacımız olduğu için dönemsel olsa da bir nebze olsun bu siparişleri alıyoruz. Ama bunlardan para kazanma ya da kar elde etme şansımız yok. Fiyat odaklı çalışan fast fashion işlerinden artık para kazanamıyoruz. Rekabet ettiğimiz ülkeler ile yarışamaz hale geldik. Çünkü bizim brüt işçilik maliyetimiz bin 200- bin 300 dolarlara geldi” dedi.
“Sermaye ve enerjimiz artık kalkan olamıyor”
Son dönemde bu markalara orta ve üst segment markaların eklendiğini dile getiren Kaya, “Türkiye’den iş alıyorlar ama onlar da basic anlamında bir hacim sağlamaya ve fiyat odaklı almaya çalışıyorlar. Onlar fast fashion markalara göre bir nebze daha fazla para ödemelerine rağmen bugün ödemek istedikleri rakamlar ile bizim kar etme şansımız yok. Ben de kendi firmamda bunu yaşıyorum. Üst segment markalar ile çalışıyorum ama onlar bile şu an bizim paralarımız ödemek istemiyorlar” ifadelerini kullandı.
2024’ü “kayıp yıl” olarak niteleyen Kaya, 2025 için şu görüşleri paylaştı:
“Şimdiye kadar ‘siparişleri alalım, kapasiteleri dolduralım, kar etmezsek de işimizin devamlılığını sağlayalım’ gibi düşüncemiz vardı.
Sermaye ve enerjimizin sınırlı olduğunu unutmuştuk. Unutmamamız gerekiyor. Sermayemiz de enerjimiz de artık kayıplara karşı bir kalkan olamıyor. O nedenle bizim mutlaka para kazanacağımız işler yapmamız, çalışanlarımızı memnun etmemiz ve yarınlarımızı görmemiz için de kar etmemiz lazım. Maalesef 2025’te de hala asgari ücretin ne olduğunuz bilmiyoruz. Kurun kafası döndü; yukarı çıkacağına aşağı gidiyor. 2025 yılı için orta ve üst segment müşterilerde kayışlar başladı. Ülkeyi terk ediyorlar. Hacim oluşturan 3-5 tedarikçisi var. Onlar da fiyat tutturamayınca kendine alternatif ülke ve tedarikçi bakmak zorunda kalıyor.”
Yener Karadeniz'in haberine göre, gelişmelere paralel olarak bu yılın yüzde 5 kayıp ve 18 milyar dolar seviyesinde ihracatla kapanacağına yönelik öngörüsünü paylaşan Kaya, 2025’te bu rakamın bile yakalanamayacağını ve yine yüzde 5 kayıp beklediklerini dile getirdi.
Fiyat tutturamayan mısır’ın yolunu tutuyor
Kendi şirketinde de lüks markalara üretim yapan Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Gürkan Tekin, “Bize rakip olan ülkeler, özellikle Uzakdoğu çok ciddi avantaj yakaladı. Bu markalar gözlerini o tarafa çevirdiler. Artık Türkiye’ye ziyaretlerini başka ülkelere kaydırdılar. Şu an Türkiye 2025 itibari ile özellikle hazır giyim ve konfeksiyon sektör ihracatında çok kötü darbe alacak. Hiçbir fiyat avantajı kalmadı. Bırak avantajı zararına iş yapılıyor. Önümüzdeki yıl acı bir reçete çıkacak karşımıza” diye konuştu.
Bu nedenle birçok üreticinin ülkeden çıkış formülüne yöneldiğini anlatan Tekin, “Geçen günlerde Mısır’da bir fuar oldu. Bütün fuar Türkler ile doluydu. Türk yatırımcıların hepsi ordaydı. Çok ciddi yatırımlar oraya kayacak. Şu an Türkiye’deki tüm fabrikalar makinalarını komple oraya taşımayı düşünüyor. Tüm sektörlerde bir kayış başladı. Bizim bırakın yatırım ile alakalı uzun vadeli krediyi bankalar inşaat ile birlikte tekstil sektörüne kredi vermekten imtina ediyor. Tepkililer. Şu an yatırımlar tamamen durma noktasında. Bu da yakında kapanma, iflas ve istihdam kaybına yol açacak” dedi.
Gürkan Tekin de Mısır’a yatırım yapan üreticilerden biri. Geçtiğimiz yıllarda ülkede önemli bir üretim tesisi yatırımı yapan iş insanı, ikinci bir yatırıma başlamış. Tekin, “30 bin metrekare kapalı alanı olan 30 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladık. Bunula birlikte ülkeye yaptığımız toplam yatırım 100 milyon doları geçti. Artık Türkiye’de çare kalmadı” ifadelerini kullandı.
Zararına mal satmak, krediden daha az maliyetli
Örme Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gökmen Aydınlı, uluslararası pazarda da işlerin iyi gitmediğini, bu nedenle lüks markaların karlılık hedeflerini tutturamadığını anlattı. Aydınlı, “Birçok marka çok büyük kayıplar yaşıyor karlılıklarında. Bunun ardından gelecek tedbir de daha ucuza ürün alma ihtiyacı. Türkiye artık bu anlamda pahalı. Son dönemde en büyük derdiğimiz fiyat olmaya başladı ve çok yüksek kalitede markalarda bile bunu yaşıyoruz. Ciddi manada devam ediyor. Fast fashion en ucuzu bulup devam ediyordu. Fast fashion markalar çıkınca üreticiler biraz daha üst segment markalara yönelmişti. Bu sefer oradaki fiyat politikası bozuldu. İnanılmaz bir açmazın içindeyiz. Ayakta kalmaya çalışan firmalar yüksek finansman maliyetleri nedeni ile bankadan kredi kullanmaktansa yüzde 15-20 zararına iplik, kumaş ya da konfeksiyon satıp en azından yüzde 30 daha az zarar ederim diye bakıyor. Bu firmaların maliyetlerini ve sermaye yapılarını bozuyor. Bu çok daha büyük sorunlara yol açacak” diye konuştu.