Türk-İş Sendikası 2023 yılının ilk enflasyon, açlık ve yoksulluk sınırına dair rakamları açıkladı. Türk-İş tarafından yapılan açıklamada, "Asgari ücret ile memur ve emekli maaşlarına yapılan artışların, mal ve hizmetlere ardı ardından gelen zamlarla eridi" açıklaması yapıldı.
Türk-İş Sendikası tarafından yapılan açıklamada, gelir gider dengesizliği olduğu vurgusu yapılarak şu ifadeler kullanıldı:
"Yeni yılın ilk günlerinde ücretli çalışanlar ve emeklileri için geçerli olacak ücret maaş artışları yapılmadan önce duraklayan enflasyon, yeni yıla hızlı bir giriş yaptı. Aralıktaki baz etkisi ile gerileyen yıllık gıda enflasyonu bu ay yüzde 9,02 artış ile yıllık temelde yeniden üç haneli yerine oturdu. Böylece, belirlenen gelir artışları enflasyon karşısında yine aşınmaya başladı. 2023 yılının hemen başında, milyonlarca çalışanı ve emeklisini doğrudan ilgilendiren asgari ücret ile memur ve emekli maaşlarına yapılan artışların, mal ve hizmetlere ardı ardından gelen zamlarla eridiğine yaşayarak tanık olunmakta. Türkiye’de dar gelirli hanelerin en büyük tüketim kalemlerinden birisi olan gıdaya gelen çok yüksek zamlara kıyasla ücret, maaş ve yevmiye artışlarının kısıtlı kalmasıyla var olan hayat pahalılığı gözler önüne seriliyor. İnsanlar her market, çarşı ve pazar alışverişine çıktıklarında aynı hatta daha az veya daha kalitesiz mal ve hizmetleri daha pahalıya almak zorunda kalıyorlar. Geçinecek geliri olmayan ve harcamalarından daha fazla kısamayan bireyler borçlanmak durumunda kalıyor."
Sendika tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye Bankalar Birliği verileri baz alınarak vatandaşlar tarafından kullanılan kredilerin ödenemediğinin altı çizilerek, "Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre son bir yıl içinde hem kredi kullanan kişi sayısı hem kullanılan kredi miktarı, hem finans kuruluşlarının ödenemeyen ve tasfiye olacak bireysel kredi kartı ve bireysel kredi alacak miktarları yükseliyor. Bu çetin geçim şartları hanelerin gelir ve gider dengesinin bozulmasından kaynaklanırken 1990’lar Türkiye’sinde yaşanan enflasyon, ücret, enflasyon sarmalına benzer şartlar yeniden yaşanıyor. Net asgari ücret işveren ve hükümet oy çokluğuyla aylık net 8 bin 506 lira olurken yıllık temelde yüzde 100’lük bir artış yapılmış oldu. Ancak açlık sınırı bu süreçte yüzde 108’lik bir artış gösterdi ve aslında bu zam 2022 yılı içinde aylarca sürmüş olan alım gücü kayıplarını ortadan kaldırmış olmadı. İçerisinde olduğumuz yeni yıl yeni alım gücü kayıpları ile başlamış oldu. Mevcut görünümde sabit gelirliler, 2023 yılında yapılacak ikinci ücret zamlarına kadar alım güçleri bakımından şimdiden 2022’nin başındaki halinden bile daha aşağı bir seviyede yaşamlarını sürdürmek durumunda kalacaklar. Çünkü OECD ve IMF tahminlerine göre; devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, yaklaşan seçim, ülkenin yüksek risk primi ve düşük kredi notları gibi sebeplerle Türkiye’de 2023 yılında da enflasyon yüksek seyretme eğilimi içerisinde olacak" ifadeleri kullanıldı.
Türk-İş araştırmasının 2023 Ocak ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 8 bin 864,48 liraya, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 28 bin 874,55 liraya, bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 11 bin 556,56 liraya yükseldi" denildi.
Türk-İş’in verilerine göre mutfak enflasyonundaki değişim Ocak 2023’te şu şekildedir:
"Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda alışverişi için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 9,02 oranında gerçekleşti. Son on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 108,57 oldu. On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı yüzde 109,77 olarak hesaplandı."
Türk-İş Sendikası yaptığı araştırmalar neticesinde elde edilen tüm oranları değerlendirerek şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyetin 100. yılının ilk ayında yıllık gıda enflasyonu yüzde 108’e, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki açık şimdiden 360 liraya gelmiş oldu. Çareler sorunların başladığı yerde, üretim yerlerinde, yani tarlada ve ahırda aranmalıdır. Tarımsal girdilerde dışa bağımlılığın önlenmesi, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, ulusal üretimin planlaması, çiftçinin ve hayvancının para kazanmasının önünün açılması, yoksullaşan ve tüketimlerini kısmak ayrıca daha kalitesizlerini tüketmek zorunda kalan vatandaşların alım gücünün arttırılması gibi kapsayıcı plan ve çalışmalar gerekmektedir."