Bakan Uraloğlu, Bakanlık olarak, bütünsel kalkınma odaklı vizyon, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa İklim Yasası gibi Avrupa Birliği’nin temel yaklaşımları ile hayata geçirdikleri ‘Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nda; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının; demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi ile yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ve mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması hedeflerini söyledi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Avrupa Ücretli Yol Altyapı Operatörleri tarafından İstanbul’da düzenlenen ‘ASECAP Days Zirvesi’ne katıldı. Burada konuşan Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde etkili bir konumda bulunduğunu belirterek, “Ülkemizden 4 saatlik uçuş süresiyle, yaklaşık 1 milyar 650 milyon insanın yaşadığı ve 11 trilyon dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkeye ulaşabilmektedir. Asya, Afrika ve Avrupa olmak üzere üç kıtayı birbirine bağlayan ve çok önemli bir jeostratejik bir konuma sahiptir. Hem coğrafi konumuyla hem de tarihi sürekliliğiyle aynı anda bir Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir. Ve hiç şüphesiz Türkiye Avrupa’nın başlangıç noktasıdır. Özellikle son günlerde gündemimizde olan Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak kalkınma yolu projesi hepimiz açısından çok önemli bir projedir. Ve inanıyorum ki bu projenin hayata geçmesi Avrupa Birliği ile olan ortaklığımızı daha da önemli kılacak ve Türkiyesiz bir uluslararası ticari koridor olamayacağı gerçeğini perçinleyecektir” diye konuştu.
Son 21 yılda önemli mesafeler kat ettik
Son 21 yılda, ileri teknoloji gerektiren büyük ölçekli projelerde önemli mesafeler kat ettiklerini vurgulayan Uraloğlu, “Ülkemizi bölünmüş yollar, otoyollar, mega projeler ve akıllı ulaşım sistemleriyle çağın ilerisine taşımanın gururunu yaşıyoruz. İstanbul Boğazı üzerinde yıllardır vatandaşlarımıza hizmet veren 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet asma köprülerinin ardından, ülkemizin en önemli prestij projeleri arasında yer alan Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü projesini hayata geçirdik. Boğazın altında ise karayoluyla geçiş için Avrasya Tüneli’ni, demiryoluyla geçiş için ise Marmaray’ı inşa ettik. İstanbul ile Türkiye’nin diğer büyük sanayi kentleri olan Kocaeli, Bursa, Manisa üzerinden İzmir’i; yüksek standartlı ve kesintisiz bağlayan ve Osmangazi Köprüsü’nü de içeren 426 km’lik İstanbul-İzmir Otoyolu’nu hizmetine açtık. Malkara Çanakkale Otoyol Projemiz kapsamında Çanakkale Boğazı’nın üstüne de Dünya’nın en büyük orta açıklıklı 1915 Çanakkale Köprüsü’nü inşa ettik” dedi.
Yatırımların çok daha kısa sürede gerçekleşmesini sağladık
Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin dünya üzerinde 135 ülke tarafından uygulanan bir model olduğunu belirten Uraloğlu, “Türkiye’de ilk olarak Göcek Tüneli’nin yapımıyla başlayan bu model zaman içeresinde hayata geçen başarılı büyük ulaşım projeleri sayesinde Dünyada 'Türk Modeli' olarak bilinmeye başladı. KÖİ modeli ile ileri teknoloji ve yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleşmesinde, kamu kaynağı kullanılmadan özel sektör imkânları ve finansmanıyla yatırımların çok daha kısa sürede gerçekleşmesini sağladık. Yatırımın gerçekleştirilmesi ve işletme aşamalarında özel sektörün hızlı karar alabilme ve ileri teknoloji kullanma yeteneğini kullanıyoruz. 7 ile 20 yıl arasında tamamlanan projeleri KÖİ modeli ile 5 yıldan daha kısa sürelerde tamamlıyoruz. Bu projelerde; özel sektör dinamizmini, kamu deneyimini ve uluslararası finans kuruluşlarının mali desteğini bir araya getirerek risk paylaşımı sağladık ve projelerimizi hızla hayata geçirdik. Ayrıca KÖİ projelerimiz, orta ve uzun vadede devlete gelir getirme kapasitesine de sahiptir” ifadelerini kullandı.
İklim krizinin verdiği olumsuz etkileri önemsiyoruz
İklim değişikliğinin günlük yaşantıyı etkilediğini ve aynı zamanda olumsuz ekonomik sonuçlara da yol açtığını ifade eden Uraloğlu, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak, iklim krizinin ülkemiz ve dünyamız açısından verdiği olumsuz etkileri önemsiyoruz. Projelerimizin çevreye duyarlı ve ekolojik hayatı etkilememek; korumak ve geliştirmeye yönelik olmasına dikkat ediyoruz. Bütünsel kalkınma odaklı vizyonumuz, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa İklim Yasası gibi Avrupa Birliği’nin temel yaklaşımları ile de birçok ortak paydaya sahiptir. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz ‘Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’mızda; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının; demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi ile yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ve mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması hedeflerine yer verdik. Yatırımlarımızı yeşil dönüşüm vizyonumuza paralel olarak hayata geçirmekteyiz. 2053 net sıfır emisyon hedefimizle, karayolu taşımacılığını yüzde 72’den yüzde 57’ye düşürmeyi, demiryolu yük taşımacılığını da yüzde 5’den yüzde 22’ye çıkarmayı planlıyoruz. Bu sayede karbon salınımından büyük oranda azalma sağlayacağız” açıklamalarında bulundu.
Trafik mühendisliğinin tüm imkânlarından faydalanılmaktadır
Dengeli bir yatırım stratejisi ile geleceğin ulaşım sistemlerini yönlendirerek akıllı ve otonom teknolojilerle donatacak, hızlı emniyetli yol altyapısı tesis ettiklerini kaydeden Uraloğlu, “Araçların birbirleri ve çevreleriyle veri transferi sağladığı otonom sürüş sistemleri için yeni gelişen mevzuat ve altyapıları oluşturuyoruz. Örneğin Malkara-Çanakkale Otoyolu ve özellikle 1915 Çanakkale Köprüsü üzerindeki tüm alt sistemler Zırhlı Fiber Optik Kablo Veri Ağı ile entegre edilmiştir. Yine, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nda dünyanın en yüksek standartlarına sahip ulaşım sistemleri kullanılmaktadır. Trafik-yol güvenliğinin arttırılması, ücret toplama sistemlerinin sağlıklı şekilde işlemesi gibi süreçlerin geliştirilmesi için akıllı ulaşım sistemlerinden ve trafik mühendisliğinin tüm imkânlarından faydalanılmaktadır” dedi.
IRF Dünya Kongresİ 2024’te İstanbul’da düzenlenecek
Her 4 yılda bir düzenlenen Cenevre merkezli IRF Dünya Kongresi'nin 2024 yılında gerçekleşecek olan buluşmasını İstanbul’da yapacak olmanın heyecanını şimdiden yaşamaya başladıklarını belirten Uraloğlu, “Bildiğiniz üzere IRF beş kıtadaki mevcudiyeti ile sürdürülebilir hareketlilik sağlayan yolların ve yol ağlarının geliştirilmesini amaçlamaktadır. Daha güvenli daha çevreci daha sürdürülebilir karayolu taşımacılığı ve mobilizeyi teşvik etmektedir. IRF Dünya Kongreleride, yaklaşık 70 yıldır, büyüme ve gelişmeyi sağlayan unsurlar olarak karayolu sektörünün önde gelen temsilcilerini bir araya getirmektedir. Büyük bir serginin de eşlik edeceği etkinlik, sektörde düşünce liderliğini, iş geliştirmeyi, eğitimi ve genel olarak başarılı ortaklıkları destekleyen benzersiz bir platform sunacaktır” ifadelerini kullandı.