AK Partili 11 büyükşehir belediye meclis grup başkanvekili, AK Parti İzmir İl Başkanlığında ortak bir basın toplantısı düzenledi. AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi Grup Başkanvekili Özgür Hızal’ın başkanlığını yaptığı toplantıda hazırlanan ortak metin okunurken, daha sonra basın mensupları tarafından sorular cevaplandı.
“11 büyükşehrimiz her geçen gün geriye gitmektedir”
Ortak metni okuyan AK Parti İzmir Grup Başkanvekili Özgür Hızal, “Milletimizin verdiği kararı baş tacı ederek, yereldeki muhalefetimizde denetim emanetinin hakkını vermeye çalışıyoruz. 4. yılına girdiğimiz bu hizmet döneminde, bizler 11 Büyükşehir Belediyesi AK Parti Meclis Grupları olarak, yönetimi elinde bulunduran CHP’li Belediye Başkanlarının meclislerimize getirdiği dosyalarla ilgili, yapıcı, yol gösterici ve halkımızın faydasına olan tüm konularda katkı sunduk ve sunmaya devam ediyoruz. Geldiğimiz noktada görmekteyiz ki; CHP’li Belediye Başkanları tarafından yönetilen 11 büyükşehrimiz, her geçen gün geriye gitmektedir. Seçim döneminde verdikleri sözleri yerine getiremeyen CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları, her seferinde bu beceriksizliklerini örtecek bir başka mazeret örtüsünün altına saklanmaktadır. CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanının bir araya gelerek, belediyecilik adına bir tane somut projelerini kamuoyuna duyuramamış olmaları, hizmette birlik değil, algı, mazeret ve yalanda birlik motivasyonuyla hareket ettiklerini ortaya koymaktadır” dedi.
“Tüm belediyelerimizin gelirleri çok ciddi oranda artırmıştır”
Özgür Hızal, AK Parti’den CHP’ye geçen belediyelere ayrılan payın arttığını belirterek, “Hükümetimiz, dünyada yaşanan krizler ve ekonomik sorunlar karşısında, tüm imkanlarıyla milletimizin yükünü hafifletecek tedbirler almıştır. Bununla birlikte yerel yönetimlerimizin de halka hizmet noktasında sıkıntı yaşamaması için, hiçbir ayrım gözetmeksizin, tüm belediyelerimizin gelirlerini de çok ciddi oranda artırmıştır. Örneğin; İBB’ye 2020 yılında merkezi idareden ortalama aylık 1,4 milyar TL gelmişken, 2022 yılının haziran ayında 7,2 milyar TL para gönderilmiştir; yani belediyelerimizin merkezi idareden aldıkları pay, ortalama yüzde 500 artmıştır. Bu durum İzmir, Ankara başta olmak üzere diğer büyükşehirlerde de böyledir. Bu rakamlar bile tek başına CHP’li Belediye Başkanlarının ardına sığındıkları ve bahane ettikleri ‘maliyet artışı’ yalanlarını çürütmektedir. Gerçek böyleyken, CHP’li belediye başkanları, vatandaşın yükünü almak yerine, ya da bu konudaki çözüm önerilerini sunmak yerine, yapacakları zamların mazeretini bildiri haline getirmektedirler” diye konuştu.
“‘Engelleniyoruz’ yalanı artık bayatlamıştır”
Hızal, şöyle konuştu: “İzmir’de, şehrin gerçek ihtiyaç ve beklentilerinden uzak, idari ve mali disiplinden yoksun, liyakat ve ehliyetten nasibini almamış, partizanlığın ve adam kayırmacılığın zirve yaptığı, şeffaflığın olmadığı bir yönetimle karşı karşıyayız. Meclis çoğunluğunun kendilerinde olmasına rağmen, diğer tüm büyükşehirlerde söyledikleri yalan gibi İzmir halkına da ‘engelleniyoruz’ yalanı söylenmektedir. CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanının bir araya geldikleri ve her seferinde, temcit pilavı gibi ortaya koydukları ‘engelleniyoruz’ yalanı artık bayatlamıştır. Şehirlerimizde yaşayan insanlarımız gördükleri hizmetsizlik ve beceriksizlikleri not etmektedir. Ve zamanı gelince değerlendirmesini yapacaklardır.”
“Heykel yapmak ve heykel saydırmak kolaydır
Buca Metrosu için onay alınmasının üzerinden 3 yıl geçtiğini belirten Hızal, “Hala bir arpa boyu yol alınmamış olması ‘engellenme’ değil, ‘yönetim beceriksizliğidir’. ‘Engelleniyoruz’ diye algı oluşturulan Çiğli tramvayının hükümetimiz tarafından yatırım planlarına alınmış olması, CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesinin algısının çöktüğünün ispatıdır. Şehrimiz için hayati önem taşıyan Karabağlar ilçemizdeki, ’Üniversite ve Toplu Konut’ projesinin CHP’li belediye tarafından yargıya taşınması, CHP’nin genlerinde var olan ‘takoz siyasetinin’ en önemli göstergesidir. İzmir trafiğini rahatlatacak projeleri hayata geçirmek zor, Atina’dan üstüne vazife olmayan siyasi demeçler vermek kolaydır. Opera binasını inşa etmek zor, İzmirlinin parasını yandaş sanatçılara dağıtmak kolaydır. Buca-Otogar yolunu hızlandırmak zor, İzmir’e özel bayrak ve özel para hayalleri kurmak kolaydır. Yangın helikopteri almak zor, heykel yapmak ve heykel saydırmak kolaydır. Tire Süt Kooperatifini geliştirmek zor, eşinin başında olduğu kooperatifi şaibeli şekilde yandaşlarıyla paylaşmak kolaydır” ifadelerini kullandı.
“Milletimizin huzurunda tartışmaya davet ediyoruz”
Hızal, 11 büyükşehir başkanlarına soru sorduklarını ve meydan okuduklarını söyleyerek, “Yönettiğiniz şehirlerde belediye meclislerine herhangi bir proje getirdiniz de AK Parti Meclis Grupları olarak hayır mı dedik? Ya da merkezi idareden gelen kaynaklarda tek bir kuruşunuz eksik mi geldi? CHP’li 11 büyükşehir belediyesinin başkanını, bu soruların cevaplarını dürüst bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaya ya da kendi belirledikleri mecralarda milletimizin huzurunda tartışmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Aday gösterenlerin hesap vermesi lazım”
Ortak metnin okunmasından sonra soruları yanıtlayan Özgür Hızal, Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar’ın görevden alınmasının ardından ‘algı operasyonu’ yapıldığı eleştirilerine yanıt verdi. Hızal, “Yargının vermiş olduğu karar var. Burada asıl algıyı yapan CHP’li belediyeciler belediye seçimleri sonrası 4’ncü yılımıza giriyoruz. İzmir’in genelinde CHP’li belediyeler tarafından yöneltilen ilçelerde de ciddi sorunlar yaşadığını biliyoruz. Urla’da FETÖ ile bağlantılı bir belediye başkanı görevden alındı. Menemen’de yolsuzluktan dolayı görevden alınmış bir belediye başkanı var. Menderes’te rüşvet soruşturması sonucunda görevden alınma var. Bunların hepsi yargı kararları doğrultusunda Belediye yöneticileri İzmir’e bu kişilere kimlerin aday gösterdiğinin hesabını vermesi lazım” dedi.
"Yargı kararının gereğinin yerine getirişmiş olması gerekiyor"
Danıştay’ın Buca Metrosu hakkında verdiği kararı da değerlendiren Hızal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Mahkeme kararları kişiye göre yorumlanmaz. İzmir 4’üncü İdare Mahkemesi, ihale komisyonunun 529 milyon fazla bedel vermesini iptal etmiştir. Bu kararın yanlış olduğunu düşünen İBB, kararı Danıştay’a taşımıştır. Danıştay geçen günlerde verdiği karar ile İBB’ye ‘Senin aldığı idare karar yanlış, mahkemenin verdiği karar doğru ve hukuki’ demiştir. İBB neden bu hukuksuz kararın arkasında duruyor? Bizim temel itirazımız bu. Yargı kararının gereğinin yerine getirişmiş olması gerekiyor. Aksi takdirde hukuki anlamda ve ceza hukuku anlamında suç işlemiş olacaklar.”