İşçilerle bir araya gelerek konuşan ve işçilerin sendikal konularda daha çok örgütlenmesi gerektiğini aktaran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, "Bursa’ya gelince bizim çalışma hayatının en önemli temsilcileri olan başta metal sektörü olmak üzere birçok sektörde örgütlü olan sendikalarımızla görüşmek, buluşmak istedim. Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay Bey ve Türk Metal Genel Başkanı Pervul Kavlak sağ olsunlar sizlerle birlikte bugünkü toplantıyı organize ettiler. Çalışma hayatı çok yönlü, çok bileşeni olan bir hayat. Hepimizin bildiği gibi bunun en önemli boyutu emektir. Bizim bakanlığımız da aslında Türkçeye çevirirken Çalışma Bakanlığı diye çevriliyor ama batı dillerinden Türkçeye çevirdiğimizde Emek ’Bakanlığı’ ön adını alıyor. Emek ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Türkçede öyle yerleştiği için biz Çalışma Bakanlığı okuyoruz. Emek gerçekten üretimin, hayatın olmazsa olmaz şartıdır. Dolayısıyla biz çalışma hayatında emekçilerimizi ön planda tutan, emeği korumayı, emeği geliştirmeyi, emeğin toplumsal ve bireysel ölçekte yani işçi ve işçi hareketinin bütününü temsil eden örgütlü halini dikkate alıyoruz. Çalışma Bakanlığı olarak bu görev çerçevesinde emekçilerimizin her türlü sorunu bizim sorunumuzdur. Her türlü sorunu bizim çözmemiz gereken öncelikli sorunumuzdur. Meseleye böyle bakıyoruz. Elbette demokratik toplumlar, sendikaların olduğu toplumlardır. Toplu sözleşme müessesesinin olduğu toplumlardır. Sosyal hakların geliştirilme araçlarının olduğu toplumlardır. Türkiye’de demokratikleşme ileriye doğru gittikçe sendikal hakları ve özgürlüklerin kullanımı da genişlemiştir. Sosyal Güvenlik Sistemi Türkiye’nin oldukça detaylıdır. Yüzde doksan dokuz nokta doksan dokuzuna ulaşan bir sosyal güvenlik ağına sahibiz. Sağlık sigortası sistemimiz yani sosyal güvenliğin içerisinde önemli bir sosyal koruma sistemi olan sağlık sistemimiz aynı şekilde. Biz bu bakımdan sosyal devletin bu alanlardaki bütün imkanlarını en etkin bir şekilde kullanma konusunda hiçbir tereddüdü olmayan, bugüne kadar da bu konuyu başarıyla yürütmüş olan bir ülkeyiz" dedi.
"Toplu sözleşmeler, sendikalaşma asgari ücreti yukarıya taşıyacak bir araçtır"
İşçilere yaşanılan sorunlar ve çözümleri hakkında bilgi veren Bakan Bilgin, "Çalışma hayatında diğer bir düzenleyici mekanizmamız bizim toplu sözleşmeler ve toplu sözleşmelerin dışında da asgari ücret uygulamasıdır. Asgari ücret adı üzerinde çalışanlarımızın asgari düzeyde temel geçimlerini sağlayacak bir ücret politikasıdır. Bunun anlamı şudur aslında. Demokratik toplumlarda asgari ücretin üstündeki ücret demokratik müesseseler vasıtasıyla işletilir ve yükseltilir. O da nedir? Toplu sözleşmedir. Toplu sözleşme deyince mutlaka örgütlü işçiler toplu sözleşme hakkından istifade ediyorlar. Bu bakımdan ben Türkiye’de asgari ücreti yukarıya taşıyacak ücret politikalarının aynı zamanda bir sosyal politika aracı olarak görüyorum. Mücadele ve sendikal örgütlenme sonucunda oluşacak toplu sözleşme vasıtasıyla gerçekleşecek ücretlerin örgütlenmeye bağlı olduğunu, örgütlenme düzeyi arttıkça bizim asgari ücretin üzerinde ortalama ücret seviyesinin yükseleceği bir aşamaya geçeceğimizin altını çizmek istiyorum. Dolayısıyla asgari ücret toplam ücretlerin üçte birini geçti. Temel ücret oldu vesaire gibi tespitler var. Ama bu bize bir başka şeyi söylüyor. Demek ki Türkiye’de işçi kesimi yeteri derecede örgütlü değil, yeteri derecede toplu sözleşmeden istifade edilemiyor. Demokratik toplumun getirdiği özgürlükler çalışanlarımız tarafından yeterince kullanılamıyor. Bunun anlamı buralarda bazı sorunlar var. Sorunlardan hepsinden bahsedecek zamanımız yok ama bazılarını söyleyeyim. Bunlardan biri işletme türlerinin bizde ölçeğinin küçük olması. Bu küçük işletmelerde örgütlenme sorunlarının ağır olduğunu biliyoruz. İkincisi bizim işverenlerimizin sendikaya karşı demokratik çalışma kültüründen uzak olması. Sendikalardan yürütmeleri, sendikalı örgütlenmeyi bir tehlike olarak algılamamalı. Bu durum günümüz için, çağdaş ve demokratik toplumlarda örgütlenme kültürü açısından geri bir zihniyet ifade ediyor. Bunun değişmesi lazım. Üçüncüsü de sendikalarımızın ve işçilerimizin örgütlenme motivasyonlarının düşük olması. İşçilerimizin de daha duyarlı hale getirilmesi, eğitim başta olmak üzere onlara destek verilmesi. Bu konuda şunu söylemek isterim ki örgütlenme çabası içerisine giren işçilere olumsuz tavır sergileyen işverenler karşı biz bakanlık olarak işçilerimizi koruduk" dedi.
"İşçi ve iş verenin yaşadığı sorunlar çözülmesi gereken konulardır"
İş hayatında birçok sorunla karşılaşıldığının altını çizen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, "Ben burada ayrım yapmam. Önemli olan burada işçinin ekmeğini büyütecek emeğinin değerlendirecek bir toplu sözleşme hakkının kullanımıdır. Bu konuda her sene destek olacağımızı, çeşitli örnek olaylarla bugüne kadar gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz. Biliyoruz ki Türkiye işçilerinin emeğiyle büyüyor. Alın teriyle büyüyor. Türkiye’nin büyümesinde en büyük pay onların. Onları bu üretim sürecinde, ürettikleri değerden pay almaları konusunda da bizim Çalışma Bakanlığı olarak bütün sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerekir. Bu konuda hiçbir durumdan kaçınmayacağız. Ben bu vesileyle Türk-İş Topluluğu’nun sendikalı örgütlenmesinin Bursa’daki başkanlarıyla, temsilcileriyle bir araya gelmekten mutlu olduğumu ifade etmek isterim. Şunun altını çizmek istiyorum. İşçinin herhangi bir sorunuz olduğu zaman, herhangi bir iş yerinde bir sorun olduğu zaman o sorunu kendi sorunumuz olarak biliyoruz. Sendikalarımızın, şube başkanlarımızın, başkanlarımızın yönetici arkadaşlarımızın vasıtasıyla yada bireysel olarak bu sorunları bizim karşımıza getirebilirsiniz. Önümüze gelen her sorun çözülmesi gereken bir konudur. Bunu böyle bilmenizi isterim" dedi.