Burak Dalgın, Plan Ve Bütçe Komisyonunda Ticaret Bakanlığı Bütçesine ilişkin; “Kontrol-kumanda ekonomisinin sonu her zaman 3K’dır: Kıtlık, karaborsa, kalitesizlik” dedi.
DEVA Partili Milletvekili Burak Dalgın, Plan ve Bütçe Komisyonunda Ticaret Bakanlığı bütçesini değerlendirdi. Dalgın, Bakan Ömer Bolat’a “Talimatla fiyat düşmez. Bunu Sovyetler’deki Komünist Parti komiserleri yapamadı. Venezuela’daki eli sopalı enflasyonla mücadele timleri yapamadı. Siz de yapamazsınız. Ekonominin doğal kanunlarına karşı kürek çekmenin sonu fiyasko olur.” dedi.
DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Ticaret Bakanlığı bütçesine ilişkin konuştu. “Bu aralar ‘yurt dışından döviz bulmak’ lafını sıkça duyuyoruz. Halbuki esas olan döviz bulmak değil, döviz kazanmak. Bunun ana yolu, kalkınmamızın dinamosu ihracat.” diyen Dalgın, konuşmasında dört temel mesele olarak ölçek, katma değer, ticaret rotalarının dönüşümü ve diplomatik ilişkileri ele aldı.
‘Üzülerek söylüyorum ki ülkemizin toplam ihracatı, Toyota’nın bir yıllık cirosu kadar’
Burak Dalgın, ihracatımızdaki ölçek meselesine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Tüm ihracatçılarımızı tebrik ediyorum. Benim gözümde her biri birer kahramandır. İş hayatından gelen bir arkadaşınız olarak dünya ile rekabet etmenin ne kadar zor olduğunu gayet iyi biliyorum. Üzülerek söyleyeyim ki, ülkemizin toplam ihracatı, Toyota’nın bir yılık cirosu kadar. Polonya ve Vietnam bir buçuk, Meksika iki katımızdan fazla ihracat yapıyor. Bu yılki ihracatımız, 2023 hedeflerinin yarısı kadar. 110 bin ihracatçımız var, ama ihracatımızın neredeyse üçte ikisini bin firma yapıyor. Yanlış duymadınız – bin firma, 109 bin firmanın iki katı kadar ihracat yapıyor. Nitekim istikrarlı bir şekilde, her ay ihracat kaydı olan şirket sayısı 30 bin civarında. Bu meseleyi çözmemiz lazım.”
‘Kalıcı refahın yolu bu vasatlıktan sıyrılmaktan geçiyor. Bunun yöntemi bilgiyi artırmak ve markalaşmak’
Dalgın, konuşmasına ihracatımızın katma değer performansıyla devam etti:
“Katma değeri ölçmenin kısa bir yolu kilogram başına ihracata bakmak. Maharet yükte hafif, pahada ağır ürünler, hatta yükü bile olmayan hizmetler satabilmek. Japonya ve Almanya’nın 4 dolara, Güney Kore’nin 3 dolara, Polonya’nın 2,5 dolara koştuğu bu kriterde, ülkemiz 1,4 dolar seviyesinde. Kalıcı refahın yolu bu vasatlıktan sıyrılmaktan geçiyor. Bunun yöntemi bilgiyi artırmak ve markalaşmak.
Mesela bu yılki İSO 500 Araştırmasına göre, sanayimizde yaratılan katma değerde en yüksek pay orta ve düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerden geliyor. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı ise yüzde 6’ya takılmış durumda.
Geçenlerde Profesör Ercan Uygur ilginç bir Türkiye-Vietnam karşılaştırması yaptı. Bilgi ve iletişim teknolojileri ve entegre devreler, çipler, elektronik parçalar gibi yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerin ihracatında iki ülkenin 20 yıllık performansına baktı. Bu alanlarda 2002’de Türkiye’nin ihracatı 1,6 milyar dolar iken Vietnam’ınki 0,5 milyar dolardı. 2021’e gelindiğinde Türkiye’nin ihracatı sadece 2 milyar dolara çıkmışken Vietnam bir patlama yaparak 155 milyar dolara varmıştı.”
Dalgın, konuşmasının devamında, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a şu sözlerle seslendi:
“Sayın Bakan, ihracat şampiyonlarını sadece hacme göre değil, katma değere göre de belirlemenizi diliyorum. 90 birim ithalat yapıp 100 birim ihracat yapan şirket şampiyon. Ancak tamamı yerli kaynakla 50 birim ihracat yapan şirketin adı anılmıyor. Bunu değiştirmek zorundayız. Çünkü marifet iltifata tabidir.”
‘Dost ülkelerden satın alma, yakın yerlerden satın alma, tedarik zincirini çeşitlendirme ve yeşil dönüşümü ülkemiz için fırsat haline getirmeliyiz’
Burak Dalgın, küresel ticaret rotalarının dönüşümünün ülkemiz için çeşitli fırsatlar barındırdığını belirtti:
“Salgın, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD-Çin rekabeti değişimlere yol açıyor. Dost ülkelerden satın alma, yakın yerlerden satın alma ve tedarik zincirini çeşitlendirme ve yeşil dönüşümü ülkemiz için fırsat haline getirmeliyiz. Bu çerçevede, KOBİ’lerimiz ve ihracatçılarımızın Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının etkilerine karşı teknik ve finansal olarak desteklenmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Sayın Bakana bu konuda bir soru önergesi vermiştim; cevabını bekliyorum.”
‘Küresel tedarik ve değer zincirlerine, ticaret yollarına, ekonomik projelere eklemlenmeyen bir Türkiye vasatistan olmaktan kurtulamaz’
Dalgın, devamında dış ticaretimizin gelişiminde diplomatik ilişkilerin ve küresel tedarik-değer zincirlerine eklemlenmenin öneminden bahsetti:
“Biliyorsunuz Avrupa, Asya ve Afrika ticaret yollarının kesişiminde, stratejik bir noktada olduğumuzu hep söyleriz. Ancak, Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) projesinde maalesef Türkiye yer almıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı “Türkiye’den geçmeyen koridor olmaz” demişti. Ama projenin Doğu Akdeniz’e açılan kapısı İsrail’in Hayfa limanı, Avrupa’ya açılan kapısı ise Yunanistan’ın Pire limanı. IMEC’e hızla müdahil olmalıyız. Küresel tedarik ve değer zincirlerine, ticaret yollarına, ekonomik projelere eklemlenmeyen bir Türkiye vasatistan olmaktan kurtulamaz.
Benzer bir konu Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler. Neredeyse 100 milyar dolar ihracat yaptığımız AB ile Gümrük Birliğinin revizyonu, vize rezaletinin çözülmesi ve tek dijital pazarın öncelikli müzakeresinin önemini de vurgulamak isterim.”
‘Talimatla fiyat düşmez’
Burak Dalgın, konuşmasının sonunda şu ifadelerle Ticaret Bakanı Bolat’a seslendi:
“Sayın Bakan, talimatla fiyat düşmez. Bunu Sovyetler’deki komünist parti komiserleri yapamadı. Venezuela’daki eli sopalı enflasyonla mücadele timleri yapamadı. Siz de yapamazsınız. Ekonominin doğal kanunlarına karşı kürek çekmenin sonu fiyasko olur. Kontrol-kumanda ekonomisinin sonu her zaman 3K’dır: kıtlık, karaborsa, kalitesizlik. Fiyatları baskılayarak değil maliyetleri düşürerek, talimatlar yağdırarak değil hür teşebbüsü şevklendirerek, soğan depoları basarak değil bolluğun önünü açarak ülkemize bereket getirebiliriz!”