Kdz. Ereğli Belediyesi tarafından düzenlenen Sevgi Barış Dostluk Festivali’nde ki Sevgi Barış Dotluk Ödülü bu yıl TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya verildi. AK Parti, MHP, BBP ve bazı STK’lar basın açıklaması yaparak TTB Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın terör örgütü PKK propagandası yapmaktan ceza aldığını, sözde Ermeni soykırımı tezlerini savunduğunu, ‘Barış için Öcalan’a özgürlük’ platformunun kurucuları arasında yer aldığı gerekçesi ile tepki gösterip ödülün iptal edilmesini istedi. Tepkilere yanıt veren Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ise kendisini eleştirenleri dar kafalı olmakla suçladı.
Posbıyık’ın bu açıklamalarına ise AK Parti 25 ve 26. Dönem Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu yanıt vererek hiçbir ideolojisi olmayanlar için bu durumun normal olduğunu ifade etti. Çaturoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “SBD Ödülünü büyük bir inatla Terör Destekçisi TTB Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya veren Başkan Halil Posbıyık kamuoyunda sert ifadelerle eleştirilmişti. Ancak ‘hatadan dönmek erdemliliktir’ deyip vazgeçmek bir yana, suskun da kalamadı. Kendini eleştirenleri dar kafalılıkla suçladığı bir röportaj verdi. O röportajı okuduğumda belediye başkanlığı yapmış birisi olarak utandım. Diyor ki; “Bu dar kafalıların bizi yolumuzdan çevirmesi mümkün değil. Biz demokrat, cumhuriyetçi, Atatürkçü insanlarımızı ve ülkemizi seviyoruz. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü için gençlerimizle durup eylem yaptık. Böyle laflarla, sözlerle bizi yolumuzdan değiştirmek mümkün değil. Ben bir akşam komünist olurum, bir akşam da milliyetçi olurum. Bir güne kadar komünisttim, ikinci akşam da milliyetçi muhafazakâr oldum. Yani hiçbir sıfatım yoktur. Ben Atatürk milliyetçisiyim. Sürekli olarak çoğalacağız. Benim ülkemin böyle insanlara ihtiyacı var. A partisiymiş, B partisiymiş, C partisiymiş çok da önemli değil. Ben belediye başkanıyım. Ereğli’de yaşayan sağcısı, solcusu, komünisti, şarkiyatçısı; din, dil, ırk farkı gözetmeden bütün vatandaşların belediye başkanıyım ve bunu ispatlıyorum da zaten. Yoksa 25 sene belediye başkanlığı yapmak kolay mı?" Öyleyse; Ülkenin bölünmez bütünlüğüne savaş açmış PKK terörünü destekleyen, Ermeni tezlerini savunan, Türkiye Cumhuriyeti’ni katiam ile suçlayan birine ödül vermek Atatürkçülük ve milliyetçilik ile nasıl bağdaşır? Sahneye zaten transparan bir kıyafetle çıkmış Gülşen’e ‘daha fazla aç, biz senin kapalı olmana alışık değiliz’ demek nasıl bir muhafazakarlıktır? Madem her düşünceden insanı temsil ediyorsunuz; bu konuda size eleştiri getiren binlerce insanı nasıl dar kafalılıkla suçlamak nasıl bir demokratlıktır? ‘Ancak benim ideolojim, fikrim, partim yok’ diyen biri için bunlar çok normal. Çünkü zaten başkan “Ben bir gün kominist, bir gün milliyetçi, bir gün muhafazakar olurum’ yani duruma göre davranırım demiyor mu? Bunun felsefi tanımı Makyavelizm’dir. Hedefleri ve çıkarları için her yolu mübah görme anlayışıdır. Bizim lügatimizde ki tanımı ise tek kelime ile omurgasızlıktır. Halk arasında daha başka tariflerde var ama onu yazmaya bizim terbiyemiz müsaade etmez, izin vermez.”