Türkiye’de mevcut ekonomik şartların zaten zorlayıcı olduğunu belirten Sakaryalı sanayiciler, bir de üstüne paslanmaz çelikteki ek vergi tehdidinin eklendiğini söyledi.
Sakarya’nın 10 milyar dolarlık ihracat, 4 milyar dolarlık ithalat ile hem ihracat hem de üretim şehri olduğuna dikkat çeken Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Akgün Altuğ, Türkiye’deki mevcut ekonomik şartların üreticileri zaten zorladığını belirterek, bir de üstüne paslanmaz çelikteki ek vergi tehdidinin eklendiğini söyledi. Söz konusu alanda vergilerin yılbaşında yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkarılmasının sanayicileri oldukça zorladığına dikkat çeken Altuğ, “Üretim hatlarımız tehdit altında. Rekabet avantajımızı kaybediyoruz” diye konuştu.
Gümrük vergisinin %25’e çıkma ihtimali bulunuyor
Merve Yiğitcan'ın haberine göre, Sakarya’nın önde gelen sanayicileri ile bir grup basın mensubu ile bir araya gelen Altuğ, Sakarya’da binlerce üreticinin paslanmaz çelik kullandığını vurgulayarak, “Sadece süt ürünleri üretim makineleri üreten 100 tane firmamız var. Bunların da ana ham maddesi paslanmaz çelik. Bu alandaki üreticilerimiz pazarlarını kaybetmeye başladı bile” şeklinde konuştu. Geçtiğimiz aylarda Posco Assan TST’nin talebi ile Türkiye sanayisinin önde gelen hammaddelerinden biri olan çelik ile ilgili anti damping soruşturması başlatılmıştı. Yıl başında yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkarılan gümrük vergisinin soruşturma kapsamında yüzde 25’e çıkma ihtimali bulunuyor. Bu da üretim hatları için önemli bir tehdit olarak öne çıkıyor.
“Önlem alınmazsa kapıya kilit vurmak zorundayız”
Bu konuda tepki gösteren şirketlerden biri de Peymak Gıda ve Süt Makineleri, Şirketin Genel Müdürü Şenol Çalışkan, “Bir aile işletmesiyiz. Yüzde 100 ham maddemiz krom. Son vergi artışları bizi çok etkiledi. Ülke olarak tek çıkar yolumuz ihracat. Ancak ihracatta çok ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Toplam ciromuzun yüzde 75’i ihracattan geliyor. Toplam 25 milyon dolarlık ciromuz var. Ancak artık rakiplerimiz ile rekabet edemez durumdayız. Bir de ek vergi gelirse hiç rekabet edemeyeceğiz. Rakip ülkelerimiz de İtalya ve Almanya gibi gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler. Sadece Posco’nun talebiyle getirilen ek vergiler nedeniyle daha şimdiden yüzde 20 pazarımızı kaybettik” dedi.
“Üretici olmadıkları halde korunmak istiyorlar”
Yaşanan kur baskısı ve yükselen maliyetlere ek olarak bir de ek vergilerin üreticileri zorladığını söyleyen Novac Makine Pazarlama Müdürü Müfit Güreş ise daha 2 yıl öncesine kadar rakip ülkelerden biri olan İtalya ile yüzde 35 olan fiyat avantajının yüzde 20 dezavantaja dönüştüğüne dikkat çekti. Güreş, “Çinli üreticiler de çok güçlendi. Şimdi onlara ek olarak Pakistan ve Hindistan devreye girmeye başladı. Böylesine sorunlar varken, ek vergilerle uğraşıyoruz. Ayrıca bizim ihtiyacımızı Posco karşılayamıyor. Çünkü onlar üretici değil. İthal ettikleri ürünleri biraz işleyip sunuyorlar. Daha çok işlenmiş ürüne ihtiyacımız varken onlardan alamıyoruz. Buna rağmen üreticiymiş gibi korunmak istiyorlar” diye konuştu.
"POSCO tekel olmak istiyor”
1958’den bu yana sıkma makineleri, açma makineleri, soyma makineleri, yıkama ekipmanları üretimi yaptıklarını kaydeden Cancan Firması’nın Genel Müdürü Tunç Özuğurlu de tepkisini şöyle dile getirdi:
“Türkiye Rekabet Kurumu var. Bu kurum tekelleşmenin önüne geçmek için faaliyet gösteriyor. Ancak Posco tekel olmak için her yolu deniyor. Uzun yıllardır söz konusu firma ile mücadele halindeyiz. Ancak üreticiyi negatif etkiliyorlar. Atmak istedikleri adım gerçekleşir ve bu durum kurlarla, asgari ücretle birleşirse kapıya kilit vururuz. Bu sadece bizi değil artık tüketicileri de etkilemeye başladı. İnsanların satın alma gücüne yansıyacak duruma geldik. 40 yılda edinilmiş kazanımlar maalesef bir firmanın isteğiyle kaybedilmek üzere.”
RAKİP DESTEĞİ
Makine imalatı yapan Çemsan Firması’nın Genel Müdürü Yalçın Açıldı, paslanmaz çelikte yaşanan vergi artışlarının çok önemli bir boyuta ulaştığını söyledi. Ham maddeyi alırken maliyet avantajının olması gerektiğini dile getiren Açıldı, “Bu olmayınca zorlanıyoruz. Burada maliyetler artınca rakiplerin gerisinde kalıyoruz. Eğer sürdürülemez bir noktaya gelirsek daha konsantre ekiplerle çalışarak küçülme yoluna gidebiliriz. Bu noktadan sonra yapmaya çalışacağımız şey verimliliği daha da artıramaya çalışmak olacak. Başka ülkelerde ihracatçı ve üretici desteklenir. Rakip ülkelerdeki üreticiler uzun vadeli krediler, destekler ve sübvansiyonlar alıyor. Bizim de bunlara ihtiyacımız var. Rakip ülkelerimiz şirketlerini koruyor, üretimlerini koruyor. Destek veriyor. Bizim de böyle olmamız gerekiyor” dedi.