Türkiye'nin pandemi sonrası artan ihracat istatistikleri, üretim maliyetlerinin artması, Rusya-Ukrayna savaşı gibi etkenlerden dolayı tersine döndü.
Haber Giriş Tarihi: 20.04.2023 09:53
Haber Güncellenme Tarihi: 20.04.2023 09:53
Kaynak:
Haber Merkezi
https://ekometre.com/
Türkiye'den boşalan üretim kapasitesini Çin başta olmak üzere Nepal, Bangladeş gibi Asya ülkeleri dolduracak.
Küresel ticaretteki daralma, üretim maliyetlerinde yüzde 100’e varan artış, kur baskısı, finansmana erişim güçlüğü ve pandemi sonrası Çin’in güçlü dönüşü Türkiye’nin ihracat hedeflerini tehdit ediyor. İhracatçılara göre acil önlemler alınmaz ise değil yeni rekorlar, geçen yılın rakamlarına ulaşmak bile çok zor.
Türkiye 2022 yılında ihracatını 250 milyar doların üzerine taşıyarak dünyada güçlü bir çıkış yakaladı. Parlayan yıldıza katılmak için her ay 2 bine yakın yeni şirket dünyaya açıldı. Kurdaki yükseliş, pandemi nedeniyle içine kapanan Çin’in yarattığı tedarik boşluğunu dolduran Türk şirketleri 2021 ve 2022 yılında altın bir dönem yaşadı.
Rusya-Ukrayna savaşı, dövizin bir yıldır sabit kalması, üretim maliyetlerinin 300 dolardan 600 dolara çıkması ve AB’de resesyon tehlikesi dengeleri bir anda Türkiye’nin aleyhine çevirdi. Rekabet avantajını kaptıran Türkiye, önümüzdeki yıllarda 4 koldan baskı görmeye devam edecek. Pandemide içe kapanan Çin’in, çok daha güçlü bir şekilde dünya ticaretine etkisi artıyor.
AB ise yeni dönemde tedarik zinciri için alternatif olması adına Balkan ülkelerini üretim üssüne çevirmek için kolları sıvadı. Kuzey Afrika ülkeleri de ABD ve AB ile serbest ticaret anlaşmalarını kullanarak yatırım taarruzuna başladı.
Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle 2022’de yakalanan 256 milyar dolarlık ihracatını en az 270 milyar dolara çıkarmak isteyen ihracatçılar, yılın ilk 3 ayında aradığını bulamadı.
İHRACAT GEÇEN YILA GÖRE 1 MİLYAR DOLAR AZALDI
Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’da resesyon tehlikesine bağlı olarak tüketim alışkanlıklarında yaşanan değişim ve üretim maliyetlerinde yüzde 100’e yaklaşan artış, Türk şirketlerinin rekabet gücünü zayıflattı. Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin de etkisiyle yılın ilk 3 ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyar dolar azalarak 61 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Mart ayında gelen 23.5 milyar dolarlık ihracata rağmen yıl sonunda hedefini tutturmak için her ay bir önceki yılın aynı ayına göre en az 1.5 milyar dolar artış sağlaması gerekiyor. İhracatçıların beklediği kurdaki hareket yıl içinde gerçekleşmesi durumunda dahi dünyadaki rekabet şimdi daha zor.
EN BÜYÜK KAYIP ÇELİK SEKTÖRÜNDE
En büyük kayıp ise üç aylık ihracatı 2 milyar dolar kayıp yaşayarak 3.5 milyar dolar ihracat gerçekleştiren çelik sektöründe oldu. İhracatın lokomotif sektörlerinden tekstil ve hazır giyimde ise alarm çalıyor.
Hazır giyim ihracatı ciro olarak gücünü korumaya çalışırken kâr neredeyse negatife döndü. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, sektör olarak çok zorlu bir döneme girdiklerini belirterek, özellikle AB ülkelerindeki daralma ve üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle iki yönlü baskı gördüklerini belirtti. Kaya, bunun yanında kurdaki baskı nedeniyle farkın kârdan gittiğini ifade ederek şöyle konuştu:
Asıl tehlikenin kapıda olduğunu da belirten Kaya, “2030 yılına kadar tamamlamamız gereken bir sürdürülebilirlik dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bırakın ilave yatırımları, bu dönüşüm ciddi bir finansman gerektiriyor. Ek vergiler, EYT maliyeti derken finansmana erişim zorlukları nedeniyle yapılması gereken dönüşüm yatırımları erteleniyor” ifadesine yer verdi.
TEKSTİL SEKTÖRÜNDE 400 MİLYON DOLARLIK KAYIP
Tekstil ve hazır giyim sektörünün ana pazarı AB ülkeleri. Hazır giyim yılın ilk 3 ayında bu bölgeye 3 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyor. Geçen yıla göre 400 milyon dolarlık bir kayıp var. AB’ye 1.1 milyar dolar olan tekstil ihracatı da yine geçen yılın aynı dönemine göre 200 milyon dolar geride. Bu düşüşlerin ardında AB’deki daralma yatıyor.
Son aylarda Alman hazır giyim perakende mağazalarında üst üste iflaslar yaşanıyor. İndirim rekabetine giren birçok dev marka, daralan pazarda ayakta kalmak için, aralarında Türk şirketlerden de daha düşük teklif talep ediyor. Talebe karşılık veremeyen Türk ihracatçıların yerini Bangladeş gibi Asya ülkeleri alıyor.
ASYA ÜLKELERİ PAZARI TEHDİT EDİYOR
Balkanlara yatırımı teşvik etmek isteyen AB, Nepal, Bangladeş gibi ülkelerden getirilecek iş gücünü bölgeye yerleştirecek. Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Bosna Hersek,'i etkili kullanmak isteyen AB, otomotiv sektörü, makine, enerji ve bilişim sektörü için yatırımlarını artırıyor.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, artan asgari ücret, EYT kaynaklı tazminat ve enerji fiyatlarındaki yükselişler nedeniyle çalışan başına üretim maliyetinin 400 dolardan 600 dolara yükseldiğini ifade etti. Kaya, Bangladeş, Vietnam ve Kamboçya gibi ülkelerin 150 dolar maliyetle rekabette büyük avantaj sağladığını ve bunun Türk ihracatçısının pazarını tehdit ettiğini belirtti. Kaya, “Etikette aleyhimize yüzde 30 fark oluştu. Avantajımızı kaybettik. Bırakın yeni rekorları geçtiğimiz senenin rakamlarına ulaşmak bile zor” diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye ihracatına Çin tehtidi
Türkiye'nin pandemi sonrası artan ihracat istatistikleri, üretim maliyetlerinin artması, Rusya-Ukrayna savaşı gibi etkenlerden dolayı tersine döndü.
Türkiye'den boşalan üretim kapasitesini Çin başta olmak üzere Nepal, Bangladeş gibi Asya ülkeleri dolduracak.
Küresel ticaretteki daralma, üretim maliyetlerinde yüzde 100’e varan artış, kur baskısı, finansmana erişim güçlüğü ve pandemi sonrası Çin’in güçlü dönüşü Türkiye’nin ihracat hedeflerini tehdit ediyor. İhracatçılara göre acil önlemler alınmaz ise değil yeni rekorlar, geçen yılın rakamlarına ulaşmak bile çok zor.
Türkiye 2022 yılında ihracatını 250 milyar doların üzerine taşıyarak dünyada güçlü bir çıkış yakaladı. Parlayan yıldıza katılmak için her ay 2 bine yakın yeni şirket dünyaya açıldı. Kurdaki yükseliş, pandemi nedeniyle içine kapanan Çin’in yarattığı tedarik boşluğunu dolduran Türk şirketleri 2021 ve 2022 yılında altın bir dönem yaşadı.
Rusya-Ukrayna savaşı, dövizin bir yıldır sabit kalması, üretim maliyetlerinin 300 dolardan 600 dolara çıkması ve AB’de resesyon tehlikesi dengeleri bir anda Türkiye’nin aleyhine çevirdi. Rekabet avantajını kaptıran Türkiye, önümüzdeki yıllarda 4 koldan baskı görmeye devam edecek. Pandemide içe kapanan Çin’in, çok daha güçlü bir şekilde dünya ticaretine etkisi artıyor.
AB ise yeni dönemde tedarik zinciri için alternatif olması adına Balkan ülkelerini üretim üssüne çevirmek için kolları sıvadı. Kuzey Afrika ülkeleri de ABD ve AB ile serbest ticaret anlaşmalarını kullanarak yatırım taarruzuna başladı.
Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle 2022’de yakalanan 256 milyar dolarlık ihracatını en az 270 milyar dolara çıkarmak isteyen ihracatçılar, yılın ilk 3 ayında aradığını bulamadı.
İHRACAT GEÇEN YILA GÖRE 1 MİLYAR DOLAR AZALDI
Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’da resesyon tehlikesine bağlı olarak tüketim alışkanlıklarında yaşanan değişim ve üretim maliyetlerinde yüzde 100’e yaklaşan artış, Türk şirketlerinin rekabet gücünü zayıflattı. Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin de etkisiyle yılın ilk 3 ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyar dolar azalarak 61 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Mart ayında gelen 23.5 milyar dolarlık ihracata rağmen yıl sonunda hedefini tutturmak için her ay bir önceki yılın aynı ayına göre en az 1.5 milyar dolar artış sağlaması gerekiyor. İhracatçıların beklediği kurdaki hareket yıl içinde gerçekleşmesi durumunda dahi dünyadaki rekabet şimdi daha zor.
EN BÜYÜK KAYIP ÇELİK SEKTÖRÜNDE
En büyük kayıp ise üç aylık ihracatı 2 milyar dolar kayıp yaşayarak 3.5 milyar dolar ihracat gerçekleştiren çelik sektöründe oldu. İhracatın lokomotif sektörlerinden tekstil ve hazır giyimde ise alarm çalıyor.
Hazır giyim ihracatı ciro olarak gücünü korumaya çalışırken kâr neredeyse negatife döndü. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, sektör olarak çok zorlu bir döneme girdiklerini belirterek, özellikle AB ülkelerindeki daralma ve üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle iki yönlü baskı gördüklerini belirtti. Kaya, bunun yanında kurdaki baskı nedeniyle farkın kârdan gittiğini ifade ederek şöyle konuştu:
Asıl tehlikenin kapıda olduğunu da belirten Kaya, “2030 yılına kadar tamamlamamız gereken bir sürdürülebilirlik dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bırakın ilave yatırımları, bu dönüşüm ciddi bir finansman gerektiriyor. Ek vergiler, EYT maliyeti derken finansmana erişim zorlukları nedeniyle yapılması gereken dönüşüm yatırımları erteleniyor” ifadesine yer verdi.
TEKSTİL SEKTÖRÜNDE 400 MİLYON DOLARLIK KAYIP
Tekstil ve hazır giyim sektörünün ana pazarı AB ülkeleri. Hazır giyim yılın ilk 3 ayında bu bölgeye 3 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyor. Geçen yıla göre 400 milyon dolarlık bir kayıp var. AB’ye 1.1 milyar dolar olan tekstil ihracatı da yine geçen yılın aynı dönemine göre 200 milyon dolar geride. Bu düşüşlerin ardında AB’deki daralma yatıyor.
Son aylarda Alman hazır giyim perakende mağazalarında üst üste iflaslar yaşanıyor. İndirim rekabetine giren birçok dev marka, daralan pazarda ayakta kalmak için, aralarında Türk şirketlerden de daha düşük teklif talep ediyor. Talebe karşılık veremeyen Türk ihracatçıların yerini Bangladeş gibi Asya ülkeleri alıyor.
ASYA ÜLKELERİ PAZARI TEHDİT EDİYOR
Balkanlara yatırımı teşvik etmek isteyen AB, Nepal, Bangladeş gibi ülkelerden getirilecek iş gücünü bölgeye yerleştirecek. Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Bosna Hersek,'i etkili kullanmak isteyen AB, otomotiv sektörü, makine, enerji ve bilişim sektörü için yatırımlarını artırıyor.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, artan asgari ücret, EYT kaynaklı tazminat ve enerji fiyatlarındaki yükselişler nedeniyle çalışan başına üretim maliyetinin 400 dolardan 600 dolara yükseldiğini ifade etti. Kaya, Bangladeş, Vietnam ve Kamboçya gibi ülkelerin 150 dolar maliyetle rekabette büyük avantaj sağladığını ve bunun Türk ihracatçısının pazarını tehdit ettiğini belirtti. Kaya, “Etikette aleyhimize yüzde 30 fark oluştu. Avantajımızı kaybettik. Bırakın yeni rekorları geçtiğimiz senenin rakamlarına ulaşmak bile zor” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler