SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ali Babacan

Ekometre - Ali Babacan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ali Babacan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Babacan: Çocuklar kumar oynuyor Erdoğan izliyor Haber

Babacan: Çocuklar kumar oynuyor Erdoğan izliyor

Ekonomi, gençler arasında yaygınlaşan kumar ve bahis, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında verdiği tutuklama kararı gibi konulara değinen Babacan, şunları söyledi: “Yüksek faizi ödeyen borçlu çiftçi ve esnaf” “Türkiye’ye döviz giriyor ve yüksek faizi alıp çıkıyorlar. Kur da hareket etmediğine göre yabancı yatırımcı tahvil, bono ya da mevzuat yapıyor. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yüksek faiz ödeyen devlet yok. Türk lirası olarak gördüğünüz faiz dolar faizidir. Yani doları getiren dolar cinsinden götürüyor. 100 bin dolar getiren 150 bin dolar alıyor gidiyor. Bu faizleri kim alıyor ve ödüyor. Alan yabancı parası olan; ödeyen de siz, biz, hepimiz… Çünkü vergi ödüyoruz… Faizi ödeyen banka borçlu çiftçiden, KOBİ’den alıyor o faizi.” “Fakirden alıp zengine vererek ekonomi düzelmez” “34 yıllık enflasyonu iki yılda tek haneye indirdik. Bir buçuk yıldır çabalıyorlar. 38 olan enflasyon 48’e çıktı şu anda. Çünkü sadece vergi ve faiz artırarak, fakirden alıp zengine vererek olmaz. Böyle ekonomi yönetimi olmaz. Ülkemizde son yıllarda artan ahlaki yozlaşma, yanlış eğilimler bununla da çok alakalı. Adalet olmazsa insanlar haksız kazancın peşine düşüyor. ‘Ne kadar dürüst ve başarılı olsam da olmuyor bari kısa yoldan para kazanayım’ diye düşünüp yanlış yollara giriyorlar.” “Kritik alanlarda Şimşek ve ekibine adım attırılmıyor” “Kamu ihaleleri ile ilgili sorunlar var. Örneğin Avrupa Birliği’nin 28 ülkesinin uyguladığı ortak kamu ihale mevzuatı vardır. İşte yapısal reform budur. Biz ‘Hemen bunu uygulayın’ dedik. Neden uygulamıyorsunuz? Demek ki menfaati olan birileri engel oluyor… Yapısal reform dediğimiz konu, milletin menfaatidir ama küçük çıkar gruplarının da menfaat kaybıdır. Özü budur. Beş firma kazansın millet kaybetsin değil, millet kazansındır. Sayın Şimşek ve ekibi yapısal reform yaptı mı şu ana kadar? Hayır. Yaptırmazlar. Oraya dokundun mu ‘cıs’ eline biri vurur, işini yap derler. ‘Sen faiz artır, vergi artır’ derler. Kritik alanlarda ekonomi yönetimine adım attırılmıyor.” “İnançlı bir Cumhurbaşkanı’nın olduğu yönetimde, kumarla ilgili adım atılmıyor” “Bugün Ankara’da kumarhane açmak isteseniz izin vermezler. Neden? Yasak çünkü. Gençler bu kötü alışkanlıktan korunsun diye… Çünkü kumarda haksız kazanç vardır, bağımlılık getirir. Türkiye’nin her yerinde hemen hemen yasaktır. Kumarhane açmanın yasak olduğu ülkede herkesin cebine kumar sokmuşsunuz. Daha önce ‘Faiz konusunda Nas var da kumar konusunda yok mu?’ demiştim. Sayın Erdoğan yönetiminde oldu bunlar. İnançlı bir Cumhurbaşkanı’nın yönetiminde böyle bir alan açıldı, neden bir şey yapmıyorlar?”   “Yasaklamıyorsanız ortaksınız” “‘Kumara ortak değilseniz kapatın’ dedim geçen gün. ‘Teknoloji, elektronik ortam nasıl kapatalım?’ diyorlar. İşinize gelince sosyal medyayı kapatıyorsunuz ama… Üstelik ödemeler kredi kartlarıyla, ödeme sistemlerinden geçmiyor mu? Devletin finans akışını kontrol etmekle yükümlü birimlerinin elindedir bu… Neden durdurmuyorsunuz? 13-14 yaşında çocuklar gelip kumar oynuyor Erdoğan izliyor. Yasaklayın arkadaş diyorum şunu. Basit. Yasaklamıyorsanız ortaksınız diyorum…” “Parti ismi geçmeden tüzel kişilik oluşturacağız” “AB Parlamentosunda bu yapı var. AB’ye üye ülkelerin ulusal parlamentolarında da var. Avrupa demokrasisinde grup dendiğinde partilerden oluşan gruplar var; Liberaller ve Demokratlar grubu var. Avrupa Halkçı Partiler grubu var. Bizim iç mevzuatımızda böyle bir şey yok, şu anki mevzuata göre bu anlamda yapmak mümkün değil. Mevcut mevzuata göre çatı yapı kurarak, parti ismi geçmeden tüzel kişilik oluşturmayı planlıyoruz. Saadet ve Gelecek ile daha sık görüşüyoruz; bu model üzerine çalışıyoruz.”   “Türkiye için yeni bir yol açmamız gerekiyor” “Yerel seçimlerde iktidar ikinciliğe düştü. O günden bugüne ana muhalefette de erime oldu. Düzgün araştırmacılar en büyük kitlenin kararsızlar olduğunu ortaya koyuyor. İktidar ve muhalefet baş başa görünüyor ama seçimden bu yana ikisinde de kan kaybı var. Bu tabloyu gördüğümüz için Büyük Kongre’de ‘Türkiye için yeni bir yol açmamız gerekiyor’ dedik. Her alanda kriz yaşanırken, böyle bir iktidarla ve kendi iç sorunlarıyla uğraşan, kendi kendini yıpratan ve küçülten ana muhalefet arasında Türkiye’yi sıkıştırmamak lazım ve vatandaşlarımıza yeni bir yol sunmak lazım.” “Gelin, hayal ettiğimiz Türkiye için birlikte yürüyelim” “Buradaki asıl amaç geniş bir birliktelik oluşturabilmek. Buradaki ölçü şu; her partinin farklı geçmişi olabilir ama geçmişte değil de yarınlarda buluşabiliyor muyuz biraz da bunun egzersizini yapacağız. Gerçek anlamda tam demokrasi, hukukun üstünlüğü isteyen, hukuka ve adalet değer veren, rasyonel, fırsat eşitliğine dayanan, kural bazlı ekonomi isteyen bir birliktelikten bahsediyoruz. Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz diye sorduğumuzda aynı cevabı veriyorsak neden ayrı ayrıyız? Gelin, hedeflediğimiz ve hayal ettiğimiz Türkiye’ye beraber yürüyelim.” “Netanyahu kararı bir miktar da olsa ‘İnsanlık var’ dedirtti” “Netanyahu hükûmetinin yaptıklarına baktığınızda, bu yapılanların uluslararası hukukta yaptırımı bellidir. Özellikle ABD ve bazı batılı ülkelerden aldığı destekle insanlık suçu işlemeye devam ediyorlar. Lübnan’ın güneyinde Hizbullah’la ateşkesten bahsediliyor ama Gazze için ateşkes daha dün 14’e 1 oyla veto edildi. Sadece ABD veto etti bunu… Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya ateşkes istedi, insanlık suçu dursun diye… Ne yazık ki 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan BM sisteminde ABD’nin tek başına veto etkisi var. ABD, bu yetkiyi İsrail lehine ve Gazze’deki masumların aleyhine kullandı. İçimiz kan ağlıyor. Ancak bu karar bir miktar da olsa ‘İnsanlık var, uluslararası hukuk bir yerlerde çalışıyor’ diye bir hava oluşturdu. Bunun uygulaması nasıl olur, ne kadar yaptırım gücü olur izlemek gerekiyor.” “Gönül isterdi ki Türkiye’nin Filistin konusunda sözünün gücü olsaydı”  “Nasıl bir zamanlar Türkiye, Filistin İsrail meselesinde önemli bir aktördü. Gönül isterdi ki Türkiye’nin sözünün bir gücü olsun. Kuru hamaset, bol bol laf var ama uygulamaya gelince işe yarar bir şey görmedik. Önce ‘Ticaret İsrail ile yapılmıyor, Filistin’le yapılıyor’ dediler, sonra İsrail ile olduğu ortaya çıktı. Ardından ‘Ticareti özel sektör yapıyor’ dediler ama devlet olarak ticaret yaptıkları da ortaya çıktı. Oysa özel sektörün İsrail ile ticaret yapması, devletin iznine bağlıdır, izin vermezse ticaret durur… İlk günden itibaren tamamen insanları aldatmaya yönelik politikalar izlendi. Ticaret meselesi ile ilgili insanları gözünün içine baka baka aldattılar.” “Bahçeli’nin konuşmasını ilk duyduğumda ‘Bunları söyleyen Bahçeli olamaz’ dedim” “Bahçeli’nin konuşmasını ilk duyduğumda ‘Bunları söyleyen Bahçeli olamaz’ dedim. Sonra akşam metni okudum. Bahçeli’nin kalemi değil, MHP’nin kurumsal yapısı içinde çıkan bir metin de değil. Bahçeli’nin metin yazarları var, onların da metni değil. Bu başka bir şey. Birisi ikna etmiş ve Sayın Bahçeli’nin bunu açıklamayı yaptırmışlar. Açıklamalarda ileri şeyler var, toplumun sinir uçlarına dokunuyor. Terörist elebaşı DEM grubunda konuşma yapacakmış, olacak işler değil; süreci en başında baltayan işler. Öyle tepki gösterilir ki olacak iş olmayacak hale gelir. Ama bir yandan da açıklamasında dünyadaki çatışma çözümü örneklerinden de istifa eden, terör sorunu nasıl çözülür diye gerçek anlamda çalışılmış bir içerik de var. Yapıldığında sonuç verecek işler…”  “Erdoğan süreci sahiplenmiyor” “Bahçeli açıklama yaptı yer yerinden oynadı, Sayın Erdoğan bu süreci sahiplenmedi. Uçaktaki gazeteciler cesaret edip kendisine soramadı, böyle bir konu sanki yokmuş gibi… Çok enteresan. Sayın Erdoğan’ın bu işi sahiplenip sahiplenmediğini daha bilmiyoruz. Açıklamaları konuyu teğet geçiyor, sahiplenmiyor. Uzaktan izlerken şunu düşündüm. Zamanında bu konuların kısmen içinde olmuş biri olarak söylüyorum, bu tür konularda iktidar içinde kamplar oluşur. Benim gördüğüm, izlediğim Sayın Erdoğan’ın kısmen bir kampın, kısmen diğer kampın etkisinde kaldığı… Böyle bir iş güçlü siyasi irade gerektirir. Siyasi irade koyacak mısın koymayacak mısın? Bu iş çocuk oyuncağı değil, çok önemli bir konudan bahsediyoruz. İktidarın henüz karar veremediği Bahçeli’ye ön aldırtılan ama arkası gelmeyen bir konu şu anda. Kafa karışıklıkları, çelişkiler var.”

Ali Babacan: Ekonomi gittikçe daha berbat hale geliyor. Haber

Ali Babacan: Ekonomi gittikçe daha berbat hale geliyor.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Halk TV’de Kürşad Oğuz ve Barış Terkoğlu’nun sorularını yanıtladı. Babacan; Sinan Ateş cinayetine, ‘Siyasette yumuşama’ diye ifade edilen sürece, Devlet Bahçeli’nin son açıklamalarına, ekonomiye ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ortaya çıkardığı problemlere değindi. Ali Babacan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde: “Hiçbir sorununa çözüm üretemedikleri gibi kendi elleriyle yeni sorunlar üretiyorlar” “Şu anda Türkiye’nin bir ayda yaşadığı enflasyon dünyadaki tam 91 ülkenin bir yılda yaşadığı enflasyondan daha yüksek. Üstelik bu enflasyondan en büyük mağduriyeti yaşayanlar emekliler, asgari ücretli çalışanlar, çiftçiler, milyonlar. 2018’den bu yana, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi uygulanmaya başladıktan bu yana ülkenin hangi sorunu çözüldü? Hangi alanda güzel bir sonuç elde edebildiler? Ekonomi gittikçe daha berbat hale geliyor. Hukuk, yargı zaten bahsediyoruz gerçekten son derece sıkıntılı. Sağlıkta aylarca hastanede beklediğiniz kuyruklar oluştu. Eğitimle ilgili sorunları görüyorsunuz, gittikçe büyüyor. Ülkenin hiçbir sorununa çözüm üretemedikleri gibi kendi elleriyle yeni sorunlar üretiyorlar.” “Sayın Bahçeli’nin bir ayağı siyasette, bir ayağı çete-mafyanın içinde” “Ben daha önce de söylemiştim biliyorsunuz. ‘Sayın Bahçeli’nin bir ayağı siyasette, bir ayağı çete-mafyanın içinde’ demiştim. Şimdi böyle bir siyaset olmaz. Yani Sayın Erdoğan’ın böyle ortaklıklarla bu ülkeyi daha güzel yarınlara ulaştırması da mümkün değil. Olmadı da, olmuyor da dikkat edin.” “Bahçeli’nin tutumu, dayatmaları, AK Parti’yi ve Sayın Erdoğan’ı dar bir köşeye yıllarca sıkıştırdı” “Sayın Erdoğan’la Sayın Bahçeli’nin ortaklığı aslında kolay bir ortaklık değil. Yani özellikle Bahçeli’nin tutumu, bazı konulardaki dayatmaları, AK Parti’yi ve Sayın Erdoğan’ı dar bir köşeye yıllarca sıkıştırdı. Bu sıkışmışlıktan ne AK Parti seçmeni memnun oldu ne AK Parti kadrolarının geneli memnun oldu.” “Diyalog kanallarının açık olmasının memleketimizin de hayrına olacağına inanıyoruz” “Biz Türkiye’deki bu siyasetteki yumuşamayı olumlu buluyoruz. Bu yumuşamayı, diyalog kanallarının açık olmasının memleketimizin de hayrına olacağına inanıyoruz. Çok erken yorumlarda bulunmamak lazım, çok erken kanaatlerde olmamak lazım.” “Yıllarca nefret diliyle siyaset yapanların birdenbire normalleşmeden bahsetmesi, halka da izah edilmeli” "Yerel seçimlerden bu yana siyasette bir normalleşme, bir yumuşama rüzgârı var. Bu, bizim desteklediğimiz bir iklimdir. Öncelikle onu söylemek istiyorum. Yani siyasette diyalog önemlidir, konuşuyor olabilmek önemlidir. Fakat yıllarca öfkeden, nefretten beslenen, öfke, nefret diliyle siyaset yapanların birdenbire dönüp normalleşmeden bahsetmesi, yumuşamadan bahsetmesi tabii, bu U dönüşlerinin, bu ani dönüşlerin halka da bir izah edilmesi gerekiyor.” “Bir iletişim sorunu var ki Sayın Bahçeli kamuoyu üzerinden subliminal mesajlarla bir şeyler ifade etmeye çalışıyor” “Sayın Bahçeli’nin ifadeleri çok üstü örtülü ifadeler. Sürekli subliminal mesajlarla bir şeyler söylemeye çalışıyor. Halbuki düzenli görüşmeleri var Sayın Erdoğan'la yani ne söyleyecekse gitsin başa baş görüşmelerinde anlatsın söylesin. Bu, demek ki bir iletişim sorunu var ki kamuoyu üzerinden subliminal mesajlarla bir şeyler ifade etmeye çalışıyor." “Türkiye’de bir sistem sorunu var” “Şunu unutmayalım ki şu anda Türkiye’de bir sistem sorunu var. Şu anda Türkiye’de bu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi denilen, ama kendi içinde tamamen sistemsizlik olan bir uygulamanın içindeyiz. Ülkede güçlendirilmiş bir parlamenter sistemle ilgili irade ortaya koymadan bu ülkenin sorunlarının kalıcı olarak çözülebileceğine biz kesinlikle inanmıyoruz.” “Birileri Sinan Ateş dosyasının üstünü örtülü tutmaya çalışıyor” "Birileri Sinan Ateş dosyasının üstünü örtülü tutmaya çalışıyor. Bütün işaretler, iktidarın ortaklarının karanlık dünyayla yakın ilişkileri olduğunu gösteriyor. Sayın Bahçeli'nin bir ayağı siyasette, bir ayağı çete-mafyanın içinde." “Ortada bir suç varsa, bu suçun kim tarafından işlendiği, yargı tarafından ortaya çıkarılmak zorunda” "Ankara'nın ortasında vahşice katledilen bir insan, genç bir insan, bir baba, bir eş... 1,5 yıl sonra eşi 'Sayın Erdoğan'la görüşmeden galiba ben bu sorunu çözemeyeceğim' noktasına geliyor. Düşünün yani. Halbuki eğer haklıysa ve ortada bir suç varsa, bu suçun kim tarafından işlendiği, yargı tarafından ortaya çıkarılmak zorunda ve bu işin sorumluları da hak ettikleri cezayla karşılaşmak zorunda." “Yüz binlerce kişi yargıyla ilgili mağduriyetler yaşıyor” "Şu anda Türkiye'de belki yüz binlerce kişi yargıyla ilgili mağduriyetler yaşıyor. Tam 2 milyon kişi hakkında terör örgütü üyeliği iddiasıyla alakalı savcılık süreci başlatılmış durumda, 2 milyon insanla alakalı. Milyonlarca insanla ilgili sorun varken, ‘Listedeki üç-beş kişinin işini çözelim, şu kişinin işini çözelim.’ Bu bir sistem değil.” “Cumhurbaşkanı’ndan bir sinyalle bu ülkede tek tek yargı dosyaları çözülebiliyorsa bu ülke bir hukuk devleti değildir” “Sayın Erdoğan’dan, Cumhurbaşkanı’ndan bir sinyalle bu ülkede tek tek yargı dosyaları çözülebiliyorsa bu ülke bir hukuk devleti değildir. Bu ülkede hukukun üstünlüğünden bahsedilemez. Asıl bir masada oturup birileriyle konuşulması gerekiyorsa, bunların konuşulması lazım." “Ay sonunda Helsinki'de olacağım” "Son haftalarda Atina programım oldu. Tek konuşmacı olduğum, AB ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerini konuştuğumuz bir program yaptık. Üst düzey katılım oldu, Yunan basınında geniş yer aldı. Arkasından Çin'e davet edildim. Çin'de de küresel finansal mimarinin tartışıldığı bir konferans vardı. 2018'de G20 için hazırladığımız küresel finansal mimariyle ilgili 100 sayfalık bir rapor var. Bu çerçevede orada bir konuşma yaptım. Arkasından Rusya'ya davet edildim, St. Petersburg Ekonomik Forumu'nda iki ayrı oturumda konuşma yaptım. Ay sonunda Helsinki'de benzer bir toplantıda olacağım. Orada Avrupa ağırlıklı katılımcılar olacak. Dünyanın farklı coğrafyalarından görüşlerimi merak edenler davet ediyorlar, konuşuyoruz." “Buradayız, dimdik ayaktayız ve bu ülke için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” “İstedikleri kadar yok saysınlar. Biz varız, buradayız, dimdik ayaktayız ve bu ülke için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü partimizi kurarken gördüğümüz sorunların hepsi duruyor, daha da büyüdü ve bu sorunları çözebilecek insan kaynağı yapısını şu anda başka bir yerde görmüyoruz. Dolayısıyla biz, bu ülkenin sorunlarını çözmek için çalışmaya bütün gayretimizle devam edeceğiz. Dikkate alsınlar ya da almasınlar. Biz buradayız ve mücadeleye devam ediyoruz.”

Babacan: Göstermelik birkaç tedbir ile ekonomiyi düzeltemezsiniz Haber

Babacan: Göstermelik birkaç tedbir ile ekonomiyi düzeltemezsiniz

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan şunları söyledi: “Kamuda tasarruf tedbirlerinin açıklanmış olmasını önemli ve olumlu bir adım olarak görüyorum” “Kamuda tasarruf tedbirlerinin açıklanmış olmasını önemli ve olumlu bir adım olarak görüyorum. Ancak, açıklanan paket mevcut haliyle çok yetersiz. Açıklanan pakette; Esas kara delik olan Kamu Özel İşbirliği projeleriyle ilgili bir adım yok. İsraf ve yolsuzluğun esas kaynağı olan Kamu İhale Yasasıyla ilgili adım yok. Siyasi Etik Yasası'na ilişkin bir plan yok. Varlık Fonu gibi paralel Hazine uygulamalarına son vermekle ilgili bir adım yok. Anayasa’ya ve Meclis’in bütçe hakkına aykırı olan Cumhurbaşkanı’na çok yüksek tutarda ödenek ekleme yetkisinin iptaline ilişkin bir adım yok.Sayıştay denetiminden kaçınma, ihale yasasından muafiyet gibi kötü alışkanlıklara derhal ve net biçimde son vermeyle ilgili bir adım yok. Özel hesap, özel ödenek, fon gibi denetimsiz ya da şeffaf olmayan yollarla harcama yapma uygulamasına son vermeyle ilgili bir adım yok.” “Açıklanan tedbirlerin, kamunun her birimi tarafından uygulanmasını bekliyorsanız bu tedbirleri uygulamaya en üstten başlatmak zorundasınız” “Hazine dışındaki kurumların Kamu Özel İşbirliğikapsamında devlet adına garanti vermesini engellemeye ilişkin bir adım yok. Kamu borçlanmasında ve kamu garantilerinde kur, faiz, likidite, re-finansman ve kredi risklerinin basiretli biçimde yönetimi için daha bağlayıcı ilke ve kurallara ilişkin bir adım yok. Mali Kural uygulamasını hayata geçirmeye ilişkin bir adım yok.İktidarın tepesindeki uçak saltanatına son vermeyle ilgili adım yok. Elde edilecek tasarruf tutarına ilişkin bir hesaplama yok. Sadece göstermelik olarak alınacak birkaç tedbir ile ekonomiyi düzeltemezsiniz. Açıklanan tedbirlerin, kamunun her birimi tarafından uygulanmasını bekliyorsanız bu tedbirleri uygulamaya en üstten başlatmak zorundasınız. Soruyorum: Siz tasarruf konusunda samimi misiniz @RTErdogan?”

Babacan: Nerede hata yaptık, hepsini masaya yatıracağız Haber

Babacan: Nerede hata yaptık, hepsini masaya yatıracağız

31 Mart Yerel Seçim sonuçlarını değerlendiren Ali Babacan’ın konuşmasından başlıklar şu şekilde: “Kavgadan, aşırılıktan beslenmeyen, ülkenin makul insanlarının sesini yükseltmiş bir siyasi partiyiz” “Biz, kavgadan, aşırılıktan beslenmeyen, ülkenin makul insanlarının sesini yükseltmiş bir siyasi partiyiz. Vakit kaybetmeden seçim sonuçlarını tüm ayrıntılarıyla değerlendireceğiz. Nerede başarılı olduk, nerede hata yaptık, hepsini masaya yatıracağız. Biz, DEVA Partililer olarak, sorumluya bakarken işaret parmağını önce kendimize çeviririz.Çuvaldızı her zaman olduğu gibi yine önce kendimize batıracağız. Alınan sonuçların incelikli bir değerlendirmesini yapacak, ‘Nerede yanlış yaptık?’, ‘Daha iyi nasıl olabilirdi?’ diye düşünüp çözümler arayacağız.” “Uzlaşma ve birlikte çalışma kültüründen, ortak akıldan ve adaletten asla vazgeçmeyeceğiz” “Seçim sonuçlarına bakıp kavgacı, popülist, anlık politikalardan beslenen insanlar olmayacağız. Uzlaşma ve birlikte çalışma kültüründen, ortak akıldan ve adaletten asla vazgeçmeyeceğiz. Ahlaki duruşumuzla varlığımızı koruyacağız. Doğru yoldan şaşmayacağız. Bizi, biz olduğumuz için destekleyen, DEVA’ya oy veren ilk seçmenlerimizin başını öne eğdirmeyeceğiz.” “Kavgayı, ayrıştırmayı bırakın, Türkiye için çalışın” “Öncelikle de iktidar partisine sesleniyorum. Yerel seçimler bitti. Şimdi, zaman Türkiye’yi düşünme zamanı. Ülkemizin demokrasisine bir gram katkısı olacak her siyasi partiyi, her sivil toplum kuruluşunu, her fikir örgütünü ciddiye alın. Bin biliyorum demeyin, bir bilene danışın. Ülkeyi istişareyle yönetin. Gerçekten yazık oluyor, bu büyük ve güzel ülke sadece ve sadece kötü yönetim sebebiyle bu hale düştü. Ülkeye daha fazla zarar vermeyin. Kavgayı, ayrıştırmayı bırakın, Türkiye için çalışın.” “Gelin Türkiye’nin her köşesini depreme dirençli hâle getirelim” “Bir diğer çağrım ise seçilen tüm il ve ilçe belediye başkanlarına. Artık şehrinizdeki tüm insanların belediye başkanısınız. ‘Onu kapıdan almam’, ‘bunu bacadan sokmam’ değil; her yurttaşımıza belediyelerin imkanlarını eşit ve adil bir şekilde kullandırın.  Ve iktidar-muhalefet tüm siyasi partilere; en can yakıcı hakikatimizi hatırlatmak istiyorum arkadaşlar, evet deprem. Deprem. Gelin,Türkiye’nin her köşesini depreme dirençli hâle getirelim. Bir tek canımızı dahi artık afetlerde yitirmeyelim.” “Kazandığımız belediyelerdeki yeni başkanlarımızı ve belediye meclis üyelerimizi tebrik etmek istiyorum” “Kazandığımız belediyelerdeki yeni başkanlarımızı ve belediye meclis üyelerimizi tebrik etmek istiyorum. Belki çok sayıda değiller ama hepsi kıymetli; hepsi biricik. Adıyaman Çelikhan Belediye Başkanımız Mahmut Şahin. Adıyaman Besni SuvarlıBelediye Başkanımız Haydar Sert. Muş Bulanık Sarıpınar Belediye Başkanımız Maşuk Ataş. Muş Bulanık Rüstemgedik Belediye Başkanımız AbitÖzdemir. Kendilerini tekrar kutluyorum. Görevlerinde başarılar diliyorum.” “DEVA Partisi olarak, seçimlere girerken iktidar olmanın imkanlarına sahip değildik” “Biz, DEVA Partisi olarak, seçimlere girerken iktidar olmanın imkanlarına sahip değildik. Hazine yardımı almayan bir siyasi partiyiz. Kayıt dışı kaynaklarla da iş yapmıyoruz. Köprülerden sallandıracak koca pankartlarımız, sokakları donatacak afişlerimiz yoktu. Çok şükür, caddelerdeki sokaklardaki o çevre kirliliğine de, israfa da ortak olmadık.Sayesinde billboard’lar giydirebileceğimiz belediyelerimiz yoktu, sesimizi duyuracak medya organlarımız, gazetelerimiz, gazetecilerimiz de yoktu. Seçimlere teşkilatımızla girdik, seçmenlerimizle girdik, yol arkadaşlarımızla girdik.” “Partimiz ilk kez kendi adıyla, kendi logosuyla oy pusulasında yer aldı” “Partimiz ilk kez kendi adıyla, kendi logosuyla oy pusulasında yer aldı. İlk kez seçmenlerimizle buluştuk. İnsanlar ilk kez oy pusulasında DEVA Partisi’ni gördüler ve ilk kez partimize oy verdiler.Sandıkta ilk kez bizimle buluşan, DEVA Partisi’nin ilk seçmenlerine hassaten selamlarımı gönderiyorum.” “Belediye başkan adaylarımız, belediye meclis üyesi adaylarımız, teşkilat mensuplarımız büyük bir özveri ile çalıştılar.” “Genç bir siyasi parti olarak Türkiye’nin her yerinde; Doğu-Batı, Kuzey-Güney ayrımı yapmadan her yerde aday çıkaran bir partimiz olduğu için, böylesi yol arkadaşlarımla bir arada olduğum için onur duyuyorum. Belediye başkan adaylarımız, belediye meclis üyesi adaylarımız, teşkilat mensuplarımız büyük bir özveri ile çalıştılar. Üstelik, bazı şehirlerde hâkim siyasi partilerin türlü zorluklarıyla da karşılaştılar. Bakın bunu iktidar-muhalefet ayrımı yapmadan söylüyorum maalesef. Ama pes etmediler, vazgeçmediler.” “Ülkemizde hâlâ, insanlar, fikirlerini demokrasi yoluyla yaşatma umudunu koruyor” “Demokrasimizin ağır hasarlı haline rağmen,halkımızın sandığa olan inancının ne kadar yüksek olduğunu; düşmüş haliyle bile seçimlere katılım oranlarından anlıyoruz. Ülkemizde hâlâ seçimlere çok sayıda parti giriyor. Ülkemizde hâlâ, insanlar, fikirlerini demokrasi yoluyla yaşatma umudunukoruyor. Ben buradan, seçimlere katılan tüm siyasi partilere ve iradesini sandığa yansıtan her bir vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum.”

Ali Babacan: Toplumumuzun dokusu çürüyor Haber

Ali Babacan: Toplumumuzun dokusu çürüyor

Ali Babacan, örtbas edilmek istenen Sinan Ateş suikastıyla ilgili AK Parti’ye seslendi: Tarihteki yerinizi alın ve bu çetecilere karşı gelin Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Mirza’nın da tanıtıldığı programda Babacan, ekonomiye ve üzeri örtülmek istenen Sinan Ateş suikastına değindi.  Ali Babacan’ın konuşmasından başlıklar şu şekilde: “Cinayetin üstünün örtülmeye çalışıldığını biliyorlar” “AK Parti’ye gönül vermiş; AK Parti’nin içindeki vicdanlı insanlar da, her şeyi biliyor, izliyor, ama şimdilik susuyorlar. Bu cinayetin üstünün örtülmeye çalışıldığını biliyorlar. Buradan, bu Ramazan akşamı, bu sofradan, kendilerine seslenmek istiyorum:Tarihteki yerinizi alın ve bu çetecilere karşı gelin; ‘Olmaz’ deyin. ‘Vicdanımız, ahlakımız, inancımız buna el vermez’ deyin. Şu mübarek Ramazan ayında, haksızlığa karşı durun ve çıkın konuşun.Çünkü biliyoruz ki, ‘Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.’” Sinan Ateş cinayeti örtbas edilmeye çalışılıyor “Ankara’nın, başkentin orta yerinde, çeteler bir cinayet işledi. Ankara’nın ortasında, gencecik bir adam, bir baba, bir kardeş katledildi. Ankara’nın ortasında, Sinan Ateş öldürüldü. Bu suikastla ilgili ortada henüz bir iddianame bile yok. 14 ay geçti; sürekli savcılar değiştiriliyor. Daha iddianameyi yazacak bir savcı ortada. Adalet bilerek, isteyerek geciktiriliyor. Herkes olan bitenin, hakikatin farkında: Sinan Ateş cinayeti, örtbas edilmeye çalışılıyor.” Zamanında birlikte yol yürüdüğümüz iktidardakiler göz yumuyorlar “Birileri suikastin zanlıları serbest kalsın diye uğraşıyor. Kim oldukları belli: Yıllardır bu işi yapanlar, yıllardır ülkeyi krizden krize sürükleyenler.Çetelerle dirsek teması içinde olanlar, çeteleri içlerine alanlar. Dükkanlara çökenler, iktidara çökmeye çalışanlar. Bunlar şimdi de Sinan Ateş suikastını örtbas etmeye çalışıyor. Herkes görüyor, biliyor; fakat susuyor. Ne acı ki arkadaşlar; zamanında birlikte yol yürüdüğümüz iktidardakiler tüm bunlara şu anda göz yumuyorlar.” Musa Ateş’e Allah’tan rahmet diliyorum “Ben, buradan bir kez daha Musa Ateş’e Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum. Şimdi olmasa da, ileride adalet er ya da geç yerini bulacak; Sinan Ateş’in katilleri de,arkasındaki çeteler de adalet önünde hesap verecekler.” İnsanlar iftara birilerini çağırırken iki kere düşünmek zorunda kalıyor “İlköğretim çağında bize ne öğrettiler? Türkiye misafirperver bir ülkedir dediler, değil mi? ‘En önemli özelliğimiz’ dediler. Gidilen bir evde, yemek yemeden kalkılmaz dediler, değil mi? Bugün insanlar, iftara birilerini çağırırken iki kere düşünmek zorunda kalıyor. Haksız mıyım?” Toplumumuzun dokusu çürüyor “Şu andaki iktidar maalesef herkesi yoksullukta eşitledi. Bunun sosyal sonuçları da çok ağır olmaya başladı. Her türlü yasadışı kumar, fuhuş ve bahisler, internette oynanan oyunlar, paralı kumar, memlekette tavan yaptı. Gayri meşru olup olmadığına bakmaksızın hızla zengin olma, köşeyi dönme anlayışı yaygınlaştı. Toplumumuzun dokusu, şu andaki ekonomik şartlar altında çürüyor. Tüm bunlara şahidiz arkadaşlar, ama umutsuz da değiliz.”

Ali Babacan; Rakamlarla oynuyorlar Haber

Ali Babacan; Rakamlarla oynuyorlar

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 7 Mart Perşembe günü Zonguldak’ta bir basın toplantısı düzenledi. Zonguldak Belediye Başkan adayı Fatih Keleş’in de tanıtıldığı basın toplantısında Babacan kişi başına düşen gerçek milli gelir rakamına, iktidarın yerel seçim tehditlerine ve muhalefete değindi. Sözlerine maden şehitlerini anarak başlayan Ali Babacan’ın konuşmasından başlıklar şu şekilde: “TÜİK’in açıkladığı 13 bin dolarlık milli gelir iniyor 9.600 dolara” “Hem sığınmacı sayısını hem de dolar enflasyonunu dahil edersek TÜİK’in açıkladığı 13 bin dolarlık milli gelir iniyor 9.600 dolara. İşte sordum ya başta, 2013’e göre daha iyi durumda mısınız, daha iyi durumda mıyız diye. Daha kötü durumdayız. Evet, sadece 9.600 dolar. Üstelik bu kadarla da bitmiyor.10 yıl öncesinden düşük olan bu milli gelir rakamı adil de dağılmıyor.” “Rakamlarla oynuyorlar” “10 yıl öncesinden daha iyi durumdayız diyorlar. Çarşıya pazara çıkmayınca, markette alın teriyle kazandığı parayla alışveriş yapmayınca ‘10 yıl öncesinden iyiyiz’ demek dile kolay. Hisseden var mı bunu? Hissediyor musunuz? 10 yıl öncesinden daha mı iyiyiz, daha mı kötüyüz?  Şöyle bir düşünün. E tabii ki daha kötüyüz arkadaşlar. Peki rakamlar niye böyle? Rakamlarla oynuyorlar arkadaşlar, oynuyorlar. Sorunun tam da özünde bu var.” “Dolar enflasyonunu hesaba katmıyorlar” “Kişi başına düşen milli geliri on yıl öncesiyle kıyaslıyorlar, değil mi? ‘12.500 dolardı on yıl önce,bak 13.000 oldu.’ Ama dolar enflasyonunu hesaba katmıyorlar. O günün 12.500 doları, bugünün 12.500 dolarına göre çok daha kıymetli. Satın alma gücü çok daha fazla.” “Toplam geliri vatandaşlarımızın sayısına bölüyorlar, oysa milyonlarca sığınmacı var” “10 yıl önce Türkiye’de bu kadar sığınmacı mı vardı? Bunlar ne yapıyor? Toplam geliri vatandaşlarımızın sayısına bölüyorlar. Oysa şu an Türkiye’de milyonlarca sığınmacı var. Bu geliri onlar da paylaşıyor. Gidiyorlar bizim okullarımızdan istifade etmiyorlar mı? Gidiyorlar hastanelerimizden istifade etmiyorlar mı? Bu ülkenin ürettiklerinden sığınmacılar da alıyor.” “Seçmenle kavga eden muhalefet partileri var” “İktidar geliyor, insanları Gazze’yle tehdit ediyor: ‘Bana oy yoksa, yardım da yok’ diyor. Muhalefet ne yapıyor? Genel seçimlerde iktidar olamamanın acısını seçmenden çıkarıyor. Şu anda seçmenle kavga eden muhalefet partileri var bu ülkede. Biri çıkıyor, sokakta kendisine küçücük bir eleştiri getirene kızıyor, azarlıyor. Diğeri, yasal hakkı olan bedelli askerlik hakkını kullanan gençlere çatıyor.” “Ülkeye hizmet etmek, vatandaşlarımızın kendisine verdiği desteğin bir gereği” “Sayın Erdoğan Ordu’ya gitti, insanları tehdit etti. Ne dedi? ‘Biz yoksak, doğalgaz yok’ dedi. Sanki yıllardır Ordu Belediyesi bir başka partideymiş gibi. Hatay’a gitti, insanları tehdit etti. ‘Biz yoksak, hizmet yok, beklemeyin’ dedi. Sanki depreme maruz kalan diğer on ilde belediyeler farklı partideymiş gibi. Oysa, bu ülkeye hizmet etmek, vatandaşlarımızın Mayıs 2023 seçimlerinde kendisine verdiği desteğin bir gereği.” “Stajını Küçük Ortak’ın yanında yaptı, tehdit konusunda tecrübeli” “Ülkenin Cumhurbaşkanı böyle tehditler savururken adaylar duruyor mu? Erdoğan’dan aldıkları cesaretle onlar da başladılar milleti tehdide. Ama Sayın Erdoğan stajını Küçük Ortak’ın yanında yaptı, o yüzden bu tehdit konusunda artık tecrübeli. Ama adaylar ise tecrübesizler, adaylar acemi. Gittiler, İstanbul’da insanları neyle tehdit ettiler biliyor musunuz? Gazze’yle tehdit ettiler.” “Genel seçimleri kazandı da Gazze’ye hangi hayrı dokundu?” “Bize oy verirseniz Gazze’ye yardım ederiz’ dediler.‘Bize oy verirseniz Gazze’yi görmezden gelmeyiz’ dediler. Açlıkla, susuzlukla, bombalarla boğuşan insanlara desteği dahi şarta bağladılar. Yerel yönetimlerle Gazze’nin ne alakası var Allah aşkına? Genel seçimleri kazandı da Gazze’ye hangi hayrı dokundu bugüne kadar?” “Bunların hesabına göre kişi başı herkes yılda 420 bin TL kazanıyormuş” “Bunların hesabına göre bütün millet, kişi başı,bakın aile başı değil kişi başı herkes yılda 420 bin TL kazanıyormuş. Yani ayda 35.000 liralık bir gelir düşüyormuş. Bakın aileye değil, herkese. Dört kişilik bir ailenin Türkiye’deki ortalama geliri 140 bin liraymış. Açıkladıkları rakam bunu ifade ediyor. Maaş, para, cüzdan sormak ayıptır ama arkadaşlar, acaba ülkemizde kaç haneye böyle bir gelir giriyor merak ediyorum.” “Son 5 yıldır nüfusun sadece en zengin %5’inin geliri artmış” “Gelir dağılımındaki adaletsizlik şu anda yakın tarihimizin en kötü seviyesinde. Bakın yine TÜİK’inrakamlarına göre söylüyorum, başkası değil. Gelir dağılımı araştırması açıklandı biliyorsunuz. Yeni, ikiay kadar oldu. Son 5 yıldır, ülkemizdeki nüfusun sadece en zengin %5’inin geliri artmış. Geri kalan %95’inin geliri ya düşmüş ya da sabit kalmış.” “Saldırgan sokak hayvanları sorunu Zonguldak’a yakışmıyor, Türkiye’ye yakışmıyor” “Saldırgan sokak hayvanları sorunu Zonguldak’a yakışmıyor, Türkiye’ye yakışmıyor. İnanın bunlar çözmesi zor işler de değil ya. Böyle çok para tutan işler de değil. Bu soruna hâlâ çözüm bulunmamış olması, 2024 Türkiye’si için bir ayıp, bir utanç.Belediyesiyle, iktidarıyla hepsinin ortak sorumluluğu bakın. Kimse birbirine suç atmasın, hepsinin imkanları var, hepsinin elinde yapabilecekleri işler var. Biz inşallah bu sorunu çözeceğiz.” “Zonguldak hem muhalefetin hem de iktidarın görmezden geldiği bir kent” “Zonguldak hem muhalefetin hem de iktidarın görmezden geldiği bir kent. Temmuz 2023’teki büyük sel felaketini hatırlayalım. 770 konut, bine yakın işyeri bu sel felaketine maruz kaldı. Aynı yıl Kasım’da, bu kez mal kaybının yanına can kayıpları da eklendi. 2024 Türkiye’sinde bizim artık afetlere verecek tek bir canımız olamaz, olmamalı.”

Yeneroğlu’ndan 8. Yargı Paketine tepki Haber

Yeneroğlu’ndan 8. Yargı Paketine tepki

Yeneroğlu, “Sorunların asıl kaynağına inmekten uzak, günü kurtarma amacı taşıyan bir anlayışla değil sekiz yüz yargı paketi de hazırlasalar hepsi işlevsiz ve yetersiz kalacaktır.” diye konuştu. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, partisinin 8. Yargı Paketi’ne ilişkin görüşlerini sunmak üzere TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yeneroğlu, yargı paketinin hayırlara vesile olmasını dilemek istediğini, fakat hukuksal sorunların kaynağına inmekten uzak, günü kurtarma amacı taşıdığını belirttiği bu paketin, yüzeysel bir müdahale olduğunun altını çizdi. Bunun yanı sıra Yeneroğlu, teklifte yer alan dört düzenlemenin bir göz boyamadan ibaret olduğunu belirtti. “Ülkemizin içinde bulunduğu ve giderek daha da derinleşen demokrasi, hukuk devleti ve yargı krizlerinin gölgesi altında önümüze getirilen bu paket de yapısal sorunlarımızın hiçbirini görmemektedir ki çözüm ortaya koyabilecek düzeye gelsin. Kendimizi kandırmaya gerek yok. Türkiye her geçen gün gittikçe hukuk devletinin en asgari şartlarının dahi sağlanmadığı, kuvvetler ayrılığının ve yargı bağımsızlığının görmezden gelindiği zorba bir anlayışla yönetilmektedir. Temel hakların yok sayıldığı ve anayasanın dahi araçsallaştırıldığı, tarif etmekte zorlandığımız bir dönemden geçmekteyiz.   İktidarın yargıyı kontrol altına alarak vatandaşlarımızın üzerinde bir sopa olarak kullandığı acı örnekleri her gün görmekteyiz.” “İktidar, bu tiyatro paketle sadece göz boyamaya ve günü geçiştirmeye çalışıyor” Yüksek yargı üyeleri üzerinde giderek artan bir baskı olduğuna dikkat çeken Yeneroğlu, yapılan “iyileştirmelerin” herhangi bir beklentiye yol açmaması gerektiğini savundu: “Anayasa Mahkemesi üyelerinden sonra Danıştay üyelerinin de açık şekilde Sn. Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterildiği bir ülkede yargı paketi ile iktidar sadece göz boyamaya ve pansuman tedbirlerle günü geçiştirmeye çalışıyor. İktidarın işine gelmediği durumlarda var olan kanunlara hatta Anayasa’ya uymamayı yargıya dayattığı bir ortamda, böyle yasal ‘iyileştirmelerden’ bir beklentiye girmek elbette ki abesle iştigaldir. Kuvvetler ayrılığının değil, kuvvetler birliğinin açık olarak uygulandığı, onun bile keyfi bir biçimde kısıtlandığı; yürütmenin yanında yasama ve yargının da Cumhurbaşkanı’nın talimatlarını beklediği ortadayken önümüze sunulan paketlerin vatandaşlarımıza da ülkemize de hayırlar getirmesi mümkün değildir.” “İktidar, yargı paketinde laf cambazlığı yapıyor” Yeneroğlu, iktidarın Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulunduruyormuş gibi bir tutum takındığını belirterek yargı paketinin iptal kararının gereğini yerine getirmedikleri mahkemenin atıflarıyla dolu olmasını eleştirdi: “Belirtmek isterim ki iktidarın yargı paketinde özellikle laf cambazlığı yaptığı bir husus var: O da Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi. Sanki Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan kendileri değilmiş gibi yargı paketinin gerekçesi Anayasa Mahkemesi kararlarına atıflarla dolu. Atıf yapmayı biliyorlar ama karara uymaya gelince ortada yoklar. Yahu bu AYM kararları atıf yapmak için değil uyulsun diye var, adalet yerini bulsun diye var, madem atıf yapacak kadar değerli görüyorsunuz, kararlara uysanıza…  Dertleri adalet değil de göz boyamak olunca işte böyle uymadıkları kararlara atıf yapmakla yetiniyorlar.”   “İktidar ne yazık ki yıllardır eleştirdiğimiz torba kanun usulünden bir türlü vazgeçmemektedir” İktidarın, süregiden eleştirilere rağmen ilgisiz konuları bir araya getirdiği torba yasa uygulamasını çuval kanun olarak niteleyen Yeneroğlu, 8. Yargı Paketi’nde de aynı usulde ısrar edildiğini vurguladı: “Birbirinden tamamen alakasız, birden fazla konunun ve kanunun bir torbaya yani bir çuvala dahil edilmesi; demokratik kanun yapım tekniği ile bağdaşmadığı gibi ‘hukuki belirlilik’, ‘hukuk güvenliği’ ve ‘nitelikli kanun yapımı’ bakımından ‘hukuk devleti’ ilkesine aykırıdır.”   “İktidar, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu iptal kararlarına rağmen, benzer düzenlemeleri değişiklik olarak sunuyor” 17 kanunda değişiklik yapan teklifin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının arkasından dolandığını belirten Yeneroğlu, bu durumun Anayasa’nın 153. maddesine, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcılığı ilkesine açıkça aykırı olduğunun altını çizdi: “Örnek vermemiz gerekirse, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme düzenlemesini Anayasa Mahkemesi ‘kuralın kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır’ diyerek suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.  Ancak yapılmak istenen düzenleme neredeyse mevcut düzenlemenin aynısıdır. ‘Örgüt adına işlenen suç’ kavramının içi mahkemeler tarafından doldurulacaktır. Dolayısıyla hukuki belirlilik ilkesine ve anayasanın 38. maddesine aykırı olacaktır.  Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi karşılanmadan, kanunilik ilkesi ve öngörülebilirlik, belirlilik ve bilinirlik şartlarını taşımadan her somut olaya göre kapsamının yorumlanabileceği şeklinde değerlendirilmektedir.” “Bırakın Anayasa Mahkemesi kararlarının gereklerinin yapılmasını, yargı paketi teknik konularda bile özensiz” Yargı paketinin amacının günü kurtarmak olduğunun altını çizen Yeneroğlu, sunulan düzenlemenin bu sebeple özensiz bir şekilde hazırlandığının apaçık ortada olduğunu belirtti: “Örneğin 33. madde. Maddedeki istihdam kavramı o kadar belirsiz ki güvence verdiği iddiasının ardında açık seçik bir güvensizliği dayatıyor.  Eklenmek istenen üçüncü fıkranın (f) bendinde yer alan “istihdam” ifadesi, iş görüşmelerinde elde edilen özel nitelikli verilerin açık rıza olmadan işlenebilmesine imkân tanımakta… Yeni mezun bir genç arkadaşımız, iş sahibi olma umuduyla özel şirketlerin hükmündeki bir uygulamaya kişisel bilgilerini verecek. Adresini, mezun olduğu okulu, sağlık bilgilerini onların bilgisine sunacak.  Fakat bu bilgiler, iş başvurusunun olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasını ya da işten ayrılma durumunda silinip silinmeyeceğini göz önünde bulundurmayan bir belirsizlikle her türlü kötü maksatlı kullanıma açık olacak. Dolayısıyla istihdam kavramıyla ne kastedildiğinin açık ve net şekilde belirtilmesi ya da bu kavramın çıkarılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.” “Teklifle özel kişisel verilerin rızaya gerek olmadan işlenmesi ve yurt dışına aktarılması konusunda açık rıza kuralına önemli istisnalar getirilmekte” Teklifle, özel kişisel verilerin rızaya gerek olmadan işlenmesi ve yurt dışına aktarılmasına ciddi istisnalar getirdiğini belirten Yeneroğlu, bu istisna durumlarına nasıl karar verileceğine, hangi verilerin nasıl işleneceği, hangi verilerin ne şekilde yurt dışına aktarılacağı ve bu durumda vatandaşlarımızın verilerinin korunması için gerekli güvencelere dair hususların muallakta bırakıldığını vurguladı. “Bu güvenceler sağlanmadan yapılan tüm düzenlemeler, vatandaşlarımızın kişisel verileri için açık bir tehdittir; umarım genel kurulda bu düzenlemeler teklif metninden çekilir ve bütüncül olarak tekrar gözden geçirilerek gündeme alınır.” “Yargı Paketi, TMSF’nin kayyum atadığı şirketlerin yöneticilerine sorumsuzluk zırhı veriyor” Yargı paketinin TMSF’nin kayyum atadığı şirketlerin yöneticilerini hukukî, idarî, malî ve cezaî sorumluluktan muaf tuttuğuna dikkat çeken Yeneroğlu, kendini millete ve anayasaya karşı sorumlu görmeyen, Sn. Cumhurbaşkanı’nın değişken ve keyfi kararlarından başka sorumluluk tanımayan bir tutumun normalleştirildiğine dikkat çekti: “TMSF tarafından el konulan şirketlere kayyum olarak atanan kişilere böylesine bir sorumsuzluk zırhı verilmesi, bu şirketlerin bu kişiler tarafından arpalığa çevrilmesine ve her türlü suistimalin yapılabilmesine; birilerinin hukuksuzca zenginleşmesine, milletin malının birilerinin cebine girmesine sebep olacaktır.” “Hukuksuzluğun geldiği noktada günü kurtarmak bile imkânsız artık” Yeneroğlu konuşmasını iktidara seslenerek şu sözlerle sonlandırdı:  “Gelin burada ülkemizin öncelikli olarak çözüme kavuşturulması için gereken en azından şu sorunlarını çözüme kavuşturalım. Hukukun üstünlüğü ilkesine dönün, kuvvetler ayrımı ilkesine riayet edin, yargı bağımsızlığını sağlayın, hak ve özgürlüklere saygı duyun.  Avukatlık mesleğine ve avukatların ekonomik koşullarına dair ısrarla görmezden gelinen sorunları çözün. AİHM kararlarının tamamının gereklerini yerine getirin. KHK dramına son verin. Ağır hasta çocuğu olan anneler için sağlanan infaz erteleme hakkının babalar için de uygulanmasını sağlayın. Hasta mahpuslar bakımından tam teşekkülü devlet hastaneleri tarafından verilen cezaevinde kalamaz raporları sonrası kişinin derhal tahliye edilmesini sağlayın. Kendilerini hâkim konumuna çıkaracak denli keyfî şekilde hareket eder hâle gelen İdare ve gözlem kurullarının somut değerlendirmeler üzerinden hareket etmesini mümkün kılın.”   “Yerel seçimler inşallah tüm Türkiye’nin dertlerine DEVA bulma yolunda atacağı ilk adım olacaktır” “Mevcut iktidar koalisyonu artık Türkiye’nin taşıyamayacağı bir yük haline gelmiştir. Yerel seçimler inşallah milletimizin adalete, demokrasiye, huzura ve refaha dair talebinin; yeniden üreten bir Türkiye’ye, yeniden çalışan bir Türkiye’ye, yeniden demokrasi ve hukuk devleti yolunda ilerleyen bir Türkiye’ye dair özlemini dile getirdiği bir seçim olacaktır.”

Babacan: Faiz konusunda konuşmayan bir kişi kaldı Haber

Babacan: Faiz konusunda konuşmayan bir kişi kaldı

Programda Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İsmail Ensar Baturman’ı da tanıtan Babacan, Merkez Bankası’nın faiz kararlarına, muhalefetin siyaset anlayışına, ekonomi yönetimine değindi. Ali Babacan’ın konuşmasından başlıklar şu şekilde: “Her konuya müdahale eden o bir kişiden hâlâ ses yok” “Bugün Merkez Bankası’nın politika faiz kararını açıklama günü. Biliyorsunuz, seçimden bu yana 8 ayda 8 kez Merkez Bankası’nın faizi artırıldı ve bu konuda herkes görüş ifade etti. Akşam, şimdi televizyon kanallarına bakın, herkes bir şeyler söylüyor. Karar şöyle olsa da böyle olsa da, herkes konuşuyor. 8 aydır faiz konusunda bu ülkede konuşmayan hiç kimse kalmadı, bir kişi hariç. Her konuda konuşan, en az okunan gazetelerin köşe yazarlarına laf yetiştiren, partisinin küçük bir ilçedeki gençlik kolları başkanına kadar her konuya müdahale eden o bir kişiden hâlâ ses yok.” “Sayın Erdoğan, Merkez Bankası kararlarının arkasındaysanız, çıkın ‘Arkasındayım’ deyin” “Sayın Erdoğan, Merkez Bankası kararlarının arkasındaysanız, çıkın ‘Arkasındayım’ deyin. Yok, Merkez Bankası’nın faiz artırması yanlış iş olduysa, o zaman da hemen gereğini yapın. Tek imza değil mi, yetki sizde değil mi? Sustu, susuyor. Her konuda konuşuyor, bu konuda susuyor. Çünkü hatasını, yanlışını gayet iyi biliyor. ‘Bu milleti fakirleştirdim’ diye çıkıp açıklayamıyor. Belli ki konuşacak yüzü yok.”  “‘Faiz yükselmez iner, daha da inecek’ demiyor muydu?” “‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diye tutturduğu bir tekerlemesi yok muydu? ‘Nass, nass’ demiyor muydu? ‘Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselmez iner, daha da inecek’ demiyor muydu? Hayırdır Sayın Erdoğan, şimdi size soruyoruz: İktidardan mı indiniz?” “Ne zaman Merkez Bankası bağımsız çalıştı, enflasyon tek haneye düştü” “Türkiye’de yakın tarihimiz o kadar açık ki. Ne zaman ki Merkez Bankası bağımsız çalıştı, enflasyon tek haneye düştü; ve uzun süre de tek hanede kaldı. Ne zaman ki Erdoğan Merkez Bankası’nı kendisine bağladı 2018’de, o gün bugündür enflasyon azdı, düşmüyor, bu kafayla düşmez de. Tablo çok net ortada.” “Muhalefet etmeyi kazanç kapısı olarak görenlerin bu ülkeye verebileceği hiçbir şey yok” “‘Biz gidersek ülke batar’ demek dışında siyaset üretmeyenlerin, muhalefet etmeyi bir kazanç kapısı olarak görenlerin, işine geldiğinde şiddete karşı çıkan, işine geldiğinde bir yumruğu savunmak için yarışanların; kısacası ezber konuşan, ezber düşünen muhalefetin de bu ülkeye verebileceği hiçbir şey yok, bunu açık söylüyorum ben.” “Bir kimlik siyasetidir almış yürümüş” “Bir kimlik siyasetidir almış yürümüş. Şöyle bir açın bakın ne diyorlar diye; hep kimlik siyaseti. Diyor ki, ‘Ben falancıyım, filanım, onun için bana oy verin.’ Diyorlar ki, ‘Ben şucuyum bucuyum, bana oy verin.’ İyi de arkadaş, senin kim olduğunu anladık da, sen bu memleket için ne yapacaksın ya bu onu anlat hele ya. Bu ülkenin yarınları için hayalin nedir? Projelerin nedir, planların nedir onu anlat. Yok.” “Bazı muhalefet partileri adına konuşanları dinlerken hicap duyuyorum” “İnanın, bazı muhalefet partilerinin sözcülerini dinlerken, muhalefet partileri adına konuşanları dinlerken hicap duyuyorum. ‘Al birini vur ötekine’ derler ya, aynı o hesap. Henüz daha iktidar ya da iktidar ortağı falan da değiller bakın. Şimdiden başlamışlar kavgaya dövüşe. Sözüm ona, ülkenin yarınlarına siyaset vadediyorlarmış. Sözüm ona, bu iktidarın alternatifi olacaklarmış.” “Hükûmet ülkenin bir yarısını diğer yarısıyla kavgalı hale getirdi” “Türkiye’de kabaca arkadaşlar, %60-%40 gibi bir oran var ama, kabaca ülkenin yarısı ev sahibi, yarısı kiracı. Yani bu hükûmet bu ülkenin bir yarısını diğer yarısıyla kavgalı hale, ihtilaflı hale getirdi. İşte, büyükşehir adayımız avukat. Avukatlara şöyle bir sorun; en çok hangi davalar geliyor bugün size diye, kiracı ev sahibi davası. Ama bu milletin zaten kabaca yarısı ev sahibi yarısı kiracı. Milletin yarısı diğer yarısıyla kavgalı, ihtilaflı.” “99 depremleriyle yaşadığımız acıdan maalesef ders çıkartılmadı” “Üzerinden 25 sene geçse de 99 depremleriyle yaşadığımız acıdan maalesef ders çıkartılmadı. Çünkü zihniyet değişmedi arkadaşlar, zihniyet. 6 Şubat günü, depremin olduğu saatte, Adıyaman’da binlerce insan saat 04.17’de o duran saat kulesine yürürken ‘Sahipsiz Memleket!’ diye haykırmıştı; ki ben tam 6 Şubat tarihinde Adıyaman’daydım. 5’inde Kahramanmaraş 6’sında Adıyaman. Oradaki vatandaşlarımızla şöyle bir dertleştik. Tam 1 yıl sonra durumu yerinde izledik, gözledik. Evet, sahipsiz memleket.” “Ülkemizin her köşesinde ‘sahipsiz memleket’ hissi yaşanıyor” “Ülkemizin her köşesinde ‘sahipsiz memleket’ hissi yaşanıyor. Her afette, her felakette, yurdumun bir başka köşesi ‘sahipsiz’ kalıyor. Erzincan’da, altın aranıyor; madende çalışan işçilerimiz sahipsiz kalıyor. Marmara Denizi’nde bir gemi fırtınada denize açılıyor; denizcilerimiz sahipsiz kalıyor. Sokakta yürürken çatışmalar yaşanıyor, insanlar yaralanıyor; vatandaşlarımız sahipsiz kalıyor.” “İfade özgürlüğünü savunuyorlar, ama sadece kendileri için” “İdeolojik zıtlıklar, siyasi görüş ayrılıkları fark etmiyor. İfade özgürlüğünü savunuyorlar, ama sadece kendileri için. Şiddete karşı çıkıyorlar, ama sadece kendileri için. Hak-hukuk diyorlar, ama sadece kendileri için. İktidarıyla muhalefetiyle, yerel seçimlerdeki ‘matematikleri’ belli: Belediyecilik ‘eşittir’ komisyonla plaza dikilecek boş arsalar. Belediyecilik ‘eşittir’ eşe dosta dağıtılacak haksız hukuksuz ruhsatlar.” “Kocaeli’yi layık olduğu gibi yöneteceğimizi apaçık belgelerle ortaya koyuyoruz” “Bir, biz iyi yönetiriz diyoruz. İki, biz temiz yönetiriz diyoruz. Ve bunu da laf olsun diye söylemiyoruz. Kocaeli’yi layık olduğu gibi, demokrasiyle, adaletle ve tertemiz yöneteceğimizi apaçık belgelerle ortaya koyuyoruz. Seçim geliyor diye değil, bundan tam iki yıl önce Yerel Yönetimler ve Şehircilik Eylem Planı’nı ortaya koyan biziz; DEVA Partisi’nden başka bunu yapan yok.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.