SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cumhurbaşkanı Yardımcısı

Ekometre - Cumhurbaşkanı Yardımcısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Risk göstergeleri iyileşti Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Risk göstergeleri iyileşti

Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ev sahipliğinde düzenlenen Küresel Yatırım Günleri programına katıldı. Burada konuşan Yılmaz, Türkiye'nin sahip olduğu stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, güçlü altyapısı ve ekonomik potansiyeliyle her zaman uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülke olduğunu vurguladı. Yılmaz, seçimlerin bittiği bir ortamda siyasi istikrar ve öngörülebilirliğin sağlandığını, geçen yıl hazırlanan Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planı ile politika anlamında öngörülebilir bir çerçeve oluşturduklarını belirtti. Küresel uluslararası doğrudan yatırımların, çok olumlu bir seyir sergilemediğini, geçen yıl bu rakamın 1,3 trilyon dolar civarında olduğunu belirten Yılmaz, bu rekabetçi ortamda Türkiye'nin payını yükseltmesinin, gelecekte küresel sermaye hareketleri yükseldiğinde, nicelik olarak çarpan etkisinin çok daha yüksek olacağını ifade etti. Türkiye'nin, jeostratejik konumu ve nitelikli insan kaynağı sayesinde uluslararası doğrudan yatırımlar için akla ilk gelen ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Yılmaz, son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde aralıksız bir şekilde uygulanan reform gündemiyle yatırımcıların farklı ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya öncelik verdiklerini vurguladı. Yılmaz, 2003 yılından önceki 30 yıla bakıldığında sadece 15 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım görüldüğünü ve Türkiye'nin bu dönemlerde küresel pastanın sadece binde 2'sine sahip olduğunu, 2003 yılından bu yana geçen 21 yıllık dönemde toplam 262 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleştiğini, yüzde 1'e yakın bir pay sahibi konumuna gelindiğini söyledi. 2003 yılında Türkiye'nin yalnızca 5600 uluslararası sermayeli şirketi varken, bugün 80 binden fazla uluslararası şirkete ev sahipliği yaptığını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin artık bu şirketlerin üretim faaliyetlerinin, AR-GE merkezleri, tasarım ekipleri, satın alma ofisleri, lojistik üsleri ve bölgesel yönetim merkezleriyle desteklendiği bir ekonomik merkeze dönüştüğünü kaydetti. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin çalışmalarına göre, son 15 yıllık süreçte ihracatın yaklaşık yüzde 31'ini uluslararası sermayeli şirketlerin gerçekleştirdiğini dile getirerek, bu ihracatın yüzde 60'ından fazlasının yüksek ve orta yüksek teknolojik ürünlerden oluştuğunu, özel sektör AR-GE harcamalarının da yüzde 30'unu uluslararası yatırımcıların gerçekleştirdiğini ve bu şirketlerin 1 milyon 300 bin kişiye istihdam sağladığını ifade etti. "Enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz" Ernst & Young tarafından geçen haftalarda yayımlanan rapora göre, Türkiye'nin 2023 yılında çektiği 375 yatırımla Avrupa'da 4. sırada yer aldığını, kıta genelinde duyurulan yatırım projesi sayısı yüzde 4 oranında düşerken, Türkiye'de yüzde 17'lik bir artış gerçekleştiğini aktardı. Türkiye'nin küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemde yeni bir global üretim merkezi olmaya aday olduğunu belirten Yılmaz, bu kapsamda uluslararası şirketlerin yatırımlarını daha da artırmalarını beklediklerini ve gerekli desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Yılmaz, dünyada yükselen korumacılık ve Doğu ile Batı arasındaki jeostratejik ve jeopolitik rekabetlere dikkati çekerek, bu ortamın Türkiye'ye çok önemli avantajlar sunduğunu ve global siyaset açısından da önemli fırsatlar barındırdığını belirtti. Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünün 1 trilyon 158 milyar dolara ulaştığını ve bunu daha yukarılara çıkarmak istediklerini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: "Bizim hedefimiz bir sıçrama gerçekleştirerek, üst orta gelir liginden yüksek gelirli ülkeler ligine çıkmak. Bunun planını, programını yapmış durumdayız ve özel sektörümüzle birlikte, uluslararası sermayeyle birlikte teknolojik düzeyimizi yükselterek katma değerimizi artırarak, beşeri sermayemizin niteliğini daha üst sıralara taşıyarak, dünyaya daha çok ihraç ederek rekabet gücümüzü, verimliliğimizi daha yüksek düzeylere çıkararak, kurumsal yapımızı daha etkili hale getirerek bunu başaracağımıza inanıyoruz." Yılmaz, rasyonel, öngörülebilir ve kurala dayalı politikalarla ekonominin daha dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini gerçekleştirdiklerini belirterek, şöyle konuştu: "Büyüme kompozisyonumuzda bir düzelme söz konusu ve bir taraftan da tepe noktasını artık bulmuş düşme eğilimine giren bir enflasyon söz konusu. Bunu da bütüncül bir politikayla hayata geçiriyoruz. Para politikalarımız, maliye politikalarımız ve yapısal reformlarla bir bütünlük içinde enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Bir taraftan da işsizlik rakamlarımız tek haneli seviyelerde devam ediyor. Bu da bizim için tabii çok kıymetli. İstihdam sadece ekonomik bir veri değil, aynı zamanda sosyal bir veri." Enflasyon mesajı Enflasyonla mücadele ile belli bir düzeyde büyümeyi eş zamanlı olarak başarmak için çalıştıklarını ifade eden Yılmaz, son çeyrekte elde edilen rakamların bu politikaların işe yaradığını gösterdiğini, bu başarının para, maliye politikaları ve yapısal reformlarla bütüncül bir yaklaşımla elde edildiğini vurguladı. Yılmaz, ekonomiyi büyütmenin amacının daha fazla kalıcı refah artışı sağlamak olduğunu dile getirerek, önümüzdeki süreçte en temel meselenin ve önceliğin enflasyonu düşürmek olduğunu söyledi. Merkez Bankası'nın bu yıl sonu enflasyona ilişkin öngörüsünün yüzde 38 olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Gelecek yıl yüzde 20'nin altına düşen bir enflasyon tahminimiz, planlamamız var. Bir sonraki yıl yani 2026'da ise tek taneli enflasyona ülkemizin yeniden döneceğine inanıyoruz. İnanmakla kalmıyoruz. Bunun politikalarını, planlarını, uygulamalarını gerçekleştiriyoruz" şeklinde konuştu. Yılmaz, cari açığın düştüğünü, rezervlerin arttığını ve risk göstergelerinin iyileştiğini belirterek, "Yatırım için doğru bir zamanda olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Türkiye'ye yatırım yapanlar kazanır, Türkiye'ye de kazandırırlar, kendileri de kazanır." dedi. 12. Kalkınma Planı'nın odağına yeşil ve dijital dönüşümü koyduklarına dikkati çeken Yılmaz, enerjiyi daha verimli kullanan ve daha az karbonla üretim yapan bir Türkiye'nin cari açığını daha da düşüreceğini ve rekabet gücünü artıracağını vurguladı. "Ulusal ve uluslararası yatırımları artırmayı hedefliyoruz" Yılmaz, çeşitli düzenlemelerle yatırımcı için uygun ortam oluşturmanın önemli olduğunu belirterek, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu'nda (YOİKK) 57 maddelik bir eylem planı üzerinde tam uzlaşma sağlandığını ve bu maddelerin uygulanmaya başlandığını, izleme mekanizmasının sıkı olduğunu, üç ayda bir gelişmelerin bütün kurumlardan takip edildiğini ve gerçekleşme oranlarına baklıdığını kaydetti. Para ile maliye politikalarını tamamlayan öncelikli üç sac ayağından biri olan yapısal reformların YOİKK eylem planının da esasını oluşturduğunu hatırlatan Yılmaz, "Nitelikli ve katma değeri yüksek alanlarda, ulusal ve uluslararası yatırımları artırmayı hedefliyoruz. Cari açığı düşürmeyi ve cari açığın finansman kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Kalkınmakta olan bir ülkeyiz ve iç tasarruf oranlarımızı elbette artırmaya çalışıyoruz. Yatırımları düşürerek dengeyi sağlamayı değil, tasarruf oranlarını artırarak dengeyi sağlamayı hedefliyoruz. Hem iç tasarruf oranlarımızı artırarak hem de dış tasarrufları, uzun vadeli dış kaynakları ülkemize cezbederek kalkınmakta ve önemli hedefleri olan bir ülke olarak yatırımlarımızı daha sağlıklı bir şekilde finanse etmeyi öngörüyoruz." dedi. - "Eylül’de Yatırım Danışma Konseyi toplantısını gerçekleştirmeyi planlıyoruz” Yılmaz, kamu hizmetlerinin dijitalleşmesi ve bürokratik süreçlerin azaltılmasına, yapay zeka ve büyük veri teknolojilerine öncelik verdiklerini, Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulu'nda önemli kararlar aldıklarını aktararak, "Bir stratejimiz var. Bu stratejiyi güncelliyoruz. Güncellerken de çeşitli sektörlerde eğitimden sağlığa, enerjiden sulamaya her alanda yapay zekayı nasıl daha etkili kullanırız diye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı. "Ülkemizin yeni Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi'ni yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız." diyen Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından hazırlanan yeni stratejinin, yüksek katma değerli, sürdürülebilir dijital dönüşümü destekleyen, yüksek teknolojiye dayalı ve kaliteli istihdam sağlayan yatırımları ülkeye çekmeyi hedeflediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti: "Ülkemizin küresel sermaye pastasından aldığı payı 2028 yılı itibarıyla yüzde 1,5'a çıkarmak istiyoruz. Bugün yüzde 1 civarında olan payımızı yüzde 1,5'a yükseltmek istiyoruz. Stratejimizde yine sürdürülebilirlik, dijitalleşme, küresel değer zincirine entegrasyon, yetenek havuzunun geliştirilmesi ve ülkemizin yatırım ortamının etkin tanıtımı gibi alanlara odaklandık. Tamamladığımızda bunu kamuoyuyla paylaşacağız. Son aşamalara gelmiş durumdayız. Ayrıca yine eylül ayında Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Burada da Sayın Cumhurbaşkanımız ile uluslararası şirketlerin CEO'larını bir araya getirip uluslararası doğrudan yatırım meselelerini tartışmak istiyoruz."

Yılmaz:  Emekli maaşında yüzde 642 seviyesinde artış oldu Haber

Yılmaz: Emekli maaşında yüzde 642 seviyesinde artış oldu

2024 yılı Ocak ayında memur emeklileri aylıklarında, memurlar gibi hem enflasyon farkı hem de toplu sözleşme gereği alınacak ücretler dahil edildiğinde yüzde 50 civarında artış olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz asgari ücret için, "Burada sosyal diyalog mekanizması işliyor. Kamu tarafı, özel sektör ve çalışan tarafı var. Bu üçü arasında bir müzakere yürütülüyor" yanıtını verdi. Yılmaz, "2023 yılında en düşük emekli aylığında da iyileştirme yapılmış, 3 bin 500 lira olan en düşük emekli aylığı, 2023 yılı ocak ayından geçerli olmak üzere 5 bin 500 liraya yükseltilmiştir. Nisan ayında ikinci bir düzenleme ile ikinci bir artış yapılmış, 7 bin 500'e çıkarılmıştır. Böylece birikimli kümülatif artış en düşük emekli aylığında bu yıl için yüzde 114 olmuştur. 2002 yılında 377 lira olan en düşük emekli aylığı, 2023 yılı temmuz ayı itibarıyla 9 bin 876 liraya yükseltilmiştir. Burada da reel artış, yüzde 71'dir" diye konuştu. "Yüzde 50 civarında olacaktır" En düşük SSK aylığının 2023 yılı temmuz ayı itibarıyla 7 bin 617 liraya yükseltildiğini ifade eden Yılmaz, reel artışın yüzde 93 olduğunu söyledi. En düşük tarım Bağ-Kur emekli aylığının 2002 yılında 66 lira olduğunu hatırlatan Yılmaz, bugün ise 7 bin 500 lira olduğunu, reel artışın yüzde 642 seviyesinde olduğunu belirtti. Yılmaz, şöyle devam etti: "2002 yılında 149 lira olan en düşük esnaf Bağ-Kur emekli aylığı, bugün 7 bin 500 liradır, reel artış yüzde 228 olmuştur. 2002 yılında sadece 24 lira olan 65 yaş üstü aylığı, 2023 yılı temmuz ayı itibarıyla 2 bin 348 liraya yükselmiştir. Reel artış yüzde 524 seviyesindedir. Öte yandan 2024 yılı ocak ayında memur emeklilerinin emekli aylıkları, memurlar gibi hem enflasyon farkı hem de toplu sözleşme gereği alınacak ücretler dahil edildiğinde yüzde 50 civarında olacaktır. Diğer emeklilerimiz için de yasal çerçeve içerisinde, çalışanımızı, emeklimizi enflasyona ezdirmeyecek bir anlayış içinde gerçekleştirilecektir." "Asgari ücret geçen yıl yüzde 107 arttı" Asgari ücret ile ilgili sorulara da yanıt veren Yılmaz, asgari ücrette 2023 yılının Ocak ayında yüzde 54,7, temmuz ayında yüzde 34 olmak üzere kümülatif olarak yüzde 107,3 artış sağlandığını anımsattı. Yılmaz, şöyle devam etti: "2002 yılında 184 lira olan net asgari ücret, 2023 yılı temmuz ayı itibarıyla 11 bin 402 liraya yükselmiştir, reel artış yüzde 303 seviyesindedir. 2024 yılında asgari ücretin belirlenmesine ilişkin çalışma devam etmektedir. Burada sosyal diyalog mekanizması işliyor. Kamu tarafı, özel sektör, çalışan tarafı var. Bu üçü arasında bir müzakere yürütülüyor. Bu müzakerelerin sonucunu görmeden herhangi bir rakam telaffuz etmemiz doğru olmaz. Bizim anlayışımız ortada, hiçbir zaman çalışanımızı enflasyona ezdirmedik. Her zaman çalışanımızın refahını öncelikli gördük. Elimizdeki tüm imkanlarla hareket edeceğiz. Ancak burada bir denge söz konusu. Bir taraftan çalışanlarımızın refah talepleri var, diğer taraftan işletmelerimizin rekabet gücü, istihdamı, kayıt dışına kaymama meselesi var. Bu ikisi arasında bir denge oluşmak durumunda."

Yılmaz, YOİKK sonrası açıklamalarda bulundu Haber

Yılmaz, YOİKK sonrası açıklamalarda bulundu

Güven ve İstikrar iklimi  Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, yatırım ortamını iyileştirme ve yatırımları arttırmanın Türkiye'nin büyümesi, kalkınması, sosyal refahı için son derece kıymetli olduğunu söyledi. Yılmaz, mayıs seçimleri sonrası oluşan siyasi güven ve istikrar ikliminin yatırım ortamı açısından da çok önemli olduğuna işaret ederek, siyasi olarak Türkiye'nin artık öngörülebilirliği güçlü, siyasi belirsizlikleri azalmış bir ülke olarak yoluna devam ettiğini ifade etti. Politika belirsizliklerinin de 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Hükümet Programı gibi dokümanlarla ortadan kalktığını anlatan Yılmaz, öngörülebilirliğin arttığı bir ortam bulunduğu kaydetti. Özel sektör ağırlıklı bir yatırım portföyü  Yatırım ortamının, makro istikrar ve enflasyondan etkilendiğini, dolayısıyla enflasyonla mücadelenin aynı zamanda daha uygun bir yatırım ortamı oluşturma konusunda da en etkili unsurlardan biri olduğunu aktaran Yılmaz, şöyle konuştu: "Bu makro siyasi ve ekonomik gereklilikler dışında yatırım ortamını etkileyen birçok husus var. Onları da bugün değerlendirme imkanı bulduk. Son 20 yılda ülkemizde, 2023 yılı fiyatlarıyla 108 trilyon liralık toplam sabit sermaye yatırımı gerçekleşmiş. Bunun 15 trilyon Türk lirası kamu, 93 trilyon Türk lirası ise özel sektör yatırımı. Dolayısıyla özel sektör ağırlıklı bir yatırım portföyüne sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. 20 yılda yapılan bu yatırımlarla 11.4 milyon kişi ilave istihdam oluşturulmuştur. Bu da bizim için tabii ki sosyal açıdan çok kıymetli. Uluslararası doğrudan yatırımların da buraya ciddi katkılarının olduğunu söyleyebilirim. Son 20 yılda ülkemize 252 milyar dolar uluslararası doğrudan yabancı yatırım yapılmış ve küresel uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığımız pay 2003 yılındaki yüzde 0,3 seviyesinden 2022 yılında yüzde 1 seviyelerine kadar yükselmiştir. Hedefimiz yüzde 1,5 seviyelerini yakalamak. Bundan sonraki süreçte de uluslararası doğrudan sermaye yatırımlarını da içerecek şekilde ülkemizde daha fazla yatırım ve istihdam oluşturulması için iş ve yatırım ortamını daha iyiye götürecek reformlar ve tedbirler öncelikli olarak gündemimizdedir." YOİKK eylem planını anlattı Yılmaz, bugünkü toplantıda özellikle üç başlığın ele alındığını aktararak, YOİKK Eylem Planı için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının geniş kapsamlı bir çalışma yaptığını, toplantıda tüm kamu ve özel sektör temsilcileriyle birlikte eylem planını gözden geçirdiklerini ve eylemleri daha erkene almaya dönük bazı yaklaşımları ele aldıklarını anlattı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının, YOİKK sekretaryası olarak eylem planını kamuoyuyla paylaşacağını dile getiren Yılmaz, şunları söyledi: "Eylem planımızda, girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi, hedef odaklı ve seçici yatırım finansmanı, yatırım yeri tahsisi ve altyapı destekleri, sanayi alanlarının genişletilmesi, lojistik alanında bağlantıların güçlendirilmesi, iklim değişikliği mevzuatının, emisyon ticari sisteminin, sınırda karbon düzenlemesi gibi uygulamaların hayata geçirilmesi, sanayide yerli üretim ve ürün bazlı teknolojik dönüşüm, yüksek öğretimde ve genel anlamda mesleki eğitim ve iş gücü piyasalarındaki ihtiyaçların giderilmesi, iş gücüne ihtiyaçla eğitim sistemimizin ve diğer kamu politikalarımızın örtüştürülmesi, bütün bunlar eylem planımızda yer alan hususlardan bazıları." Yılmaz, özellikle uluslararası alanda yatırım trendlerinde ortaya çıkan gelişmeleri dikkate alarak, Türkiye'ye gelen yatırımların nitelik ve nicelik olarak artmasını sağlayacak yeni bir yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin, Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Strateji Belgesi üzerinde bir süredir çalışmalar yaptığını bildiren Yılmaz, bütün paydaşlardan gelen katkılarla birlikte bu stratejinin son halini alacağını ve bir eylem planıyla uygulamaya dönük geliştirileceğini kaydetti. Hazırlanan taslak stratejide, nitelikli istihdam sağlayan yatırımlar, katma değerli hizmet yatırımları, nitelikli finansal yatırımlar, dijital yatırımlar, küresel tedarik zinciri odaklı yatırımlar, iklim dostu yatırımlar ve bilgi yoğun yatırımların arttırılmasının özellikle altı çizilen hususlar olduğunu belirten Yılmaz, 2024 başında bu çalışmaları tamamlayarak, stratejilerini ve uygulamaya dönük programlarını kamuoyuyla paylaşmayı hedeflediklerini söyledi. Merkez Bankası 300 milyar lira kaynağı buraya ayırdı Yılmaz, toplantıda, Merkez Bankası tarafından Yatırım Taahhütlü Avans Kredileri programıyla ilgili bilgilendirme ve gelinen noktaya ilişkin sunum gerçekleştirildiğini belirterek, şöyle devam etti: "YTAK dediğimiz Yatırım Taahhütlü Avans Kredileri'nde yeni bir dönem başlatıyoruz. 300 milyar lira gibi bir kaynağı Merkez Bankamız buraya ayırmış durumda. 1 milyar Türk lirası en az yatırım tutarı olan projeler, özellikle teknolojik içeriği, stratejik önemi yüksek projeler Türkiye'nin cari açığını aşağıya çekecek, teknolojik düzeyini arttıracak, katma değerli büyümesini, kalkınmasını teşvik edici nitelikteki yatırımlara buradan uzun vadeli uygun koşullu finans kullandırılacak. 10 yıla kadar uzayan vadeler söz konusu, projelerin aldıkları strateji puanlarına ve finansal puanlara göre yüzde 15'ten başlayıp yüzde 30'a kadar faiz oranlarının uygulanması söz konusu. Tamamen ağırlıklandırılmış kriterlerle çalışan son derece objektif bir süreç içinde bu projelerin belirleneceğini ve hayata geçirileceğini ifade edebilirim. Merkez Bankamız gerekli bildirimleri yaptı zaten, kararlarını aldı. Sanayi Teknoloji Bakanlığımız yine tebliğini yayınladı. Bugün itibarıyla aslında programın artık uygulanmaya başladığını söyleyebiliriz. Programa başvurular yapılacak, bir komite kanalıyla projelerin stratejik değerlendirmesi yapılacak. Daha sonra da finansal değerlendirmeleri yapılıp projeler desteklenecek." "Cumhuriyet'imizin ikinci yüzyılında, Türkiye Yüzyılı'nda bölgemizde ve dünyada yatırımlar için en cazip ortamı uygulayan ülkelerden biri olma hedefimiz var. Türkiye Yüzyılı yatırımların yüzyılı olacak." diyen Yılmaz, bu çerçevede doğru ve etkili adımlar atmaya devam edeceklerini, YOİKK'i etkili şekilde çalıştıracaklarını, periyodik olarak bir araya gelip eylem planları ve stratejilerini gözden geçireceklerini ve ilerlemeleri ölçeceklerini söyledi.

Cevdet Yılmaz, Elektronik harbin önemini anlattı Haber

Cevdet Yılmaz, Elektronik harbin önemini anlattı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Modern savunma anlayışının hızla gelişmesi elektronik harbin önemini artırdığını ifade etti. Teknolojinin yükselişiyle güvenlik alanı artık konvansiyonel yöntemler ve silah sistemleriyle sınırlı kalmadığını belirten Yılmaz, “Günümüzde elektronik sistemler ve cihazlar, modern askeri operasyonlarda çok önemli rol oynamakta ve bu sistemleri bozma, koruma ve kullanma yeteneği bir çatışmanın sonucunu büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Diğer yandan yapay zekâ, büyük veri, malzeme teknolojisi ve siber güvenlik alanlarındaki teknolojik ilerlemeler, Elektronik Harp alanını giderek daha karmaşık hale getirmektedir. Elektronik Harp ile düşmanın elektromanyetik spektrum üzerindeki sistemlerini etkisiz hale getirmeyi veya onları yanıltmayı başarabiliyorsunuz. Aynı zamanda düşmanın benzer aktiviteleri sizin dost kuvvetlerinize yapmasını da engellemiş oluyorsunuz. Bombalar, füzeler ve mermiler kullanmasanız da yaptığınız bu harp, diğer bilinen yöntemlerle yaptığınız harbin etkisini ve başarıya ulaşma şansını arttırıyor. Yani aslında kuvvet çarpanı niteliğinde etkiler oluşturuyor. Dolayısıyla günümüz savaşlarında, artık düşmanın iletişim sistemlerinden radarlarına, elektronik cihazlarından bilgisayar ağlarına kadar birçok katmanda elektronik harp yöntemlerinin kullanılması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. ‘Ülkelerin bağımsızlığını koruması ve caydırıcılığını sağlaması ancak elektronik harp sistemlerinin milli olarak tasarlanıp geliştirilmesiyle ve bu sistemlerin sahada etkin şekilde kullanılmasıyla mümkündür’ diyen Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Savaşların kazananı yoktur, barışında kaybedeni yoktur. Savaşa yapılan hazırlık caydırıcılık olmak aynı zamanda huzurun ve barışın temelini oluşturuyor. Dolasıyla milli olarak bunu başarmak zorundayız. Şu anda dünya genelinde devletler, yakın geçmişte yaşanan savaşlardan ve özellikle şu anda devam etmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan çıkardıkları derslerle Elektronik Harp kabiliyetlerinin önemini bir kat daha anlamış durumdadır. En gelişmiş Elektronik Harp sistemlerine sahip olabilmek, bu konudaki yeteneklerini geliştirmek ve güçlendirmek için ülkelerin büyük çaba için ve yarış içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye’de, bu alanda büyük ilerlemeler kaydedilerek, yerli ve milli Elektronik Harp sistemleri ile harp alanında Silahlı Kuvvetlerimize üstünlük ve ulusal güvenliğimize katkı sağlanmaktadır. Böylece hem uluslararası düzeyde elimizin güçlenmesine hem de ihracat potansiyeli sayesinde ekonomimize büyük ölçüde olumlu yansımalar kaydetmektedir.” Milli Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığının yakın işbirliği ve koordinasyonu ile; özgün, yerli, ileri teknolojili projeler ve millî çözümler hayata geçirildiğine değinen Yılmaz, “Yönlendirilmiş kızılötesi karşı tedbir sistemi, kızılötesi füze ikaz sistemi, deniz karakol gemileri için geliştirilen Elektronik Destek Sistemi, ARES, KORAL, MİLKAR, SANCAK, SEYMEN gibi projeler, Türkiye’nin özgün harp doktrinini şekillendirmektedir. Ürettiğimiz kara, deniz ve hava konuşlu insanlı ve insansız platformlar üzerindeki elektronik harp sistemlerimiz, harekât alanında çok etkili olmuştur kendisini ispatlamıştır” dedi. Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Elektronik Harbi en iyi uygulayan ordular arasında yerini aldığını vurguladı. Elektronik harp sistemlerinin harekât merkezi ile doğrudan veya dolaylı olarak çok hızlı haberleşme imkânına sahip olduğuna işaret eden Yılmaz, “Operasyonel ihtiyaçlara göre belirli sistemler hızlıca aktif hale getirilerek hava ve kara kuvvetlerinin manevralarına aktif destek verebilmektedir. Devam eden çalışmalar kapsamında önümüzdeki dönemde seyrüsefer elektronik harp sistemlerimiz ile mavi vatanda da daha güçlü hale geleceğiz. Elektronik harbin özellikle Sinyal İstihbaratı ve Siber fonksiyon alanları ile etkin koordinasyonu ve iş birliği süreçlerinin geliştirilmesine odaklanmış durumdayız. Devam eden projelerimizle; özellikle kritik teknolojilerde dışa bağımlılığın azaltılması, eğitim ve nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi ve muhafazası, yeni ve yerli teknoloji hamleleri ile kararlı ve sürdürülebilir elektronik harp avantajları oluşmasını hedefliyoruz” diye konuştu. Elektronik Harp konusunda Türkiye’yi daha da ileri bir seviyeye ulaşmasına yönelik bilimsel ve yapıcı katkıları çok değerli bulduklarını ifade eden Yılmaz, “Temel bilgilerin olmadığı teknolojik kabileyetler bir sınıra kadar yetişiyor. İlk kez düzenlenen Elektronik Harp Sempozyumu’nu önemsiyor konferans, sempozyum ve çalıştay gibi faaliyetlerle bu alanı akademik ve bilimsel yönden sürekli geliştirmek ve desteklemek istediğimizi vurgulamakta yarar, buluyorum. Bu çalışmaların ortaya çıkaracağı fikri sinerjinin, ülkemizin geleceğine yön verecek anlayış ve uygulamalar ile elektronik harp alanında yetenek kazanımına olumlu yansıyacağına ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Savunma sanayi ve inovasyon odaklı üretim ekosisteminin tüm paydaşlarını elektronik harp alanıyla daha yakından ilgilenmeye, bu alandaki fırsatları değerlendirmeye davet eden Yılmaz şunları kaydetti: “Elektronik Harp Sempozyumuna rekor seviyede katılım olmasından bu konuya ne kadar büyük bir talep olduğunu ve aslında ne kadar çok sektörü ilgilendiren bir alan olduğunu da hep birlikte görüyoruz. İnsansız savunma araçlarıyla savaş paradigmalarını değiştiren Türkiye, elektronik harp alanında da bugüne kadar yapılmayanı yapacak konumdadır. Önümüzdeki dönemde elektronik taarruz, elektronik destek ve elektronik karşı tedbir yönleriyle elektronik harpte yerli-milli ürünlerimizin isimlerinin daha çok anıldığını hep birlikte göreceğiz. Markalaşma önemli. Bu alanda azimli ekipleriyle başarılı çalışmalar ortaya koyan ASELSAN, HAVELSAN, TÜBİTAK BİLGEM İLTAREN gibi kurum ve kuruluşlarımız başta olmak üzere elektronik harp ekosistemimizi tebrik ediyor, onlardan güzel haberlerin devamını bekliyoruz.” Yılmaz beraberindeki heyetle birlikte daha sonra stantları gezdi.

Cevdet Yılmaz: KKM ihtiyaçtı görevini ifa etti Haber

Cevdet Yılmaz: KKM ihtiyaçtı görevini ifa etti

Anadolu Yayıncılar Federasyonu yayınına katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. KKM’yi ani bir şekilde bitirme perspektiflerinin kesinlikle olmadığını söyledi. Mekanizmayı aşamalı şekilde kullandıklarını bildiren Yılmaz, bunun daha küçük ölçekli, kamuya risk oluşturmayan şekilde finansal sistem içinde her zaman bir enstrüman olarak düşünülebileceğini bildirdi. KKM’nin aşağıya doğru inmeye başladığını belirten Yılmaz, bu sürecin belli bir seviyeye kadar devam edeceğini bildirdi. Kamunun yükümlülük üstlenmediği, finansal sistemin kendi içinde kullandığı bir enstrüman olabileceğini kaydeden Cevdet Yılmaz, “Bankacılık sektörü, finans sektörü bunu bir enstrüman olarak kullanmak istiyorsa her zaman kullanabilir. Yani bu sonuçta müdilere, hesap kayıtlarına sunulan bir alternatif. Ama çok ağırlıklı hale geldiği zaman daha çok tartışma oluşturuyor” değerlendirmesinde bulundu. KKM ihtiyaçtı görevini ifa etti Her enstrümanı zamanına, yerine göre değerlendirmek gerektiğini dile getiren Yılmaz, “O gün için bir ihtiyaçtı. Ve görevini ifa etti. Şimdi farklı bir çerçevede devam ediyoruz. Yani o gün yanlıştı diye ben düşünmüyorum doğrusu. Günün ihtiyaçlarına bakmak lazım. O günün şartlarına bakmak lazım. Kur koruma bir mevduat o gün devreye girmemiş olsa kamu, yaşayacağımız kur şokunun getireceği maliyeti düşündüğünüz zaman, buraya ödediğimiz maliyet ondan çok daha düşük” dedi. Reel sektöre desteğe devam KKM yanı sıra reel sektörü desteklemeye devam ettiklerinin altını çizen Yılmaz, Mayıs’ta 9.1 trilyon lira olan kredi hacminin 17 Kasım itibarıyla 11.1 trilyon liraya çıktığını, işletmelere kullandırılan net kredi miktarının 500 milyar lira olduğunu söyledi. Bunun 189 milyar lirasının da KOBİ’lere kullandırıldığını söyleyen Yılmaz, bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun da yüzde 18.5 seviyesinde olduğunun altını çizdi. Toplumsal kredi notu geliyor Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankası’nın toplumsal kredi notu adlı bir konu üzerinde çalışma yaptığını söyledi. Sistemin temelinin, belli alanda kredi veren bankaları düzenlemelerle teşvik edeceklerinin altını çizen Yılmaz, “Batı'da bu tür uygulamalar var. Şöyle diyelim ki teknolojik yatırımlara siz daha fazla kredi verilmesini istiyorsunuz veya sosyal bir takım konulara da sosyal açıdan önemli gördüğünüz bir takım işlere daha fazla kredi sağlanmasını istiyorsunuz. Bankacılık sistemi kanalıyla. Bunu yapan bankaların karşılık oranlarını ayarlayabiliyorsunuz. Büyüme performanslarına daha fazla esneklik sağlayabiliyorsunuz. Yaptığınız düzenlemelerle tabii objektif bir şekilde ölçerek bu çalışmayı Merkez Bankamız, Bankacılar Birliği'yle bankalarla birlikte yürütüyor” değerlendirmesinde bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.