SON DAKİKA
Hava Durumu

#Deva Partisi

Ekometre - Deva Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Deva Partisi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Babacan: Çocuklar kumar oynuyor Erdoğan izliyor Haber

Babacan: Çocuklar kumar oynuyor Erdoğan izliyor

Ekonomi, gençler arasında yaygınlaşan kumar ve bahis, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında verdiği tutuklama kararı gibi konulara değinen Babacan, şunları söyledi: “Yüksek faizi ödeyen borçlu çiftçi ve esnaf” “Türkiye’ye döviz giriyor ve yüksek faizi alıp çıkıyorlar. Kur da hareket etmediğine göre yabancı yatırımcı tahvil, bono ya da mevzuat yapıyor. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yüksek faiz ödeyen devlet yok. Türk lirası olarak gördüğünüz faiz dolar faizidir. Yani doları getiren dolar cinsinden götürüyor. 100 bin dolar getiren 150 bin dolar alıyor gidiyor. Bu faizleri kim alıyor ve ödüyor. Alan yabancı parası olan; ödeyen de siz, biz, hepimiz… Çünkü vergi ödüyoruz… Faizi ödeyen banka borçlu çiftçiden, KOBİ’den alıyor o faizi.” “Fakirden alıp zengine vererek ekonomi düzelmez” “34 yıllık enflasyonu iki yılda tek haneye indirdik. Bir buçuk yıldır çabalıyorlar. 38 olan enflasyon 48’e çıktı şu anda. Çünkü sadece vergi ve faiz artırarak, fakirden alıp zengine vererek olmaz. Böyle ekonomi yönetimi olmaz. Ülkemizde son yıllarda artan ahlaki yozlaşma, yanlış eğilimler bununla da çok alakalı. Adalet olmazsa insanlar haksız kazancın peşine düşüyor. ‘Ne kadar dürüst ve başarılı olsam da olmuyor bari kısa yoldan para kazanayım’ diye düşünüp yanlış yollara giriyorlar.” “Kritik alanlarda Şimşek ve ekibine adım attırılmıyor” “Kamu ihaleleri ile ilgili sorunlar var. Örneğin Avrupa Birliği’nin 28 ülkesinin uyguladığı ortak kamu ihale mevzuatı vardır. İşte yapısal reform budur. Biz ‘Hemen bunu uygulayın’ dedik. Neden uygulamıyorsunuz? Demek ki menfaati olan birileri engel oluyor… Yapısal reform dediğimiz konu, milletin menfaatidir ama küçük çıkar gruplarının da menfaat kaybıdır. Özü budur. Beş firma kazansın millet kaybetsin değil, millet kazansındır. Sayın Şimşek ve ekibi yapısal reform yaptı mı şu ana kadar? Hayır. Yaptırmazlar. Oraya dokundun mu ‘cıs’ eline biri vurur, işini yap derler. ‘Sen faiz artır, vergi artır’ derler. Kritik alanlarda ekonomi yönetimine adım attırılmıyor.” “İnançlı bir Cumhurbaşkanı’nın olduğu yönetimde, kumarla ilgili adım atılmıyor” “Bugün Ankara’da kumarhane açmak isteseniz izin vermezler. Neden? Yasak çünkü. Gençler bu kötü alışkanlıktan korunsun diye… Çünkü kumarda haksız kazanç vardır, bağımlılık getirir. Türkiye’nin her yerinde hemen hemen yasaktır. Kumarhane açmanın yasak olduğu ülkede herkesin cebine kumar sokmuşsunuz. Daha önce ‘Faiz konusunda Nas var da kumar konusunda yok mu?’ demiştim. Sayın Erdoğan yönetiminde oldu bunlar. İnançlı bir Cumhurbaşkanı’nın yönetiminde böyle bir alan açıldı, neden bir şey yapmıyorlar?”   “Yasaklamıyorsanız ortaksınız” “‘Kumara ortak değilseniz kapatın’ dedim geçen gün. ‘Teknoloji, elektronik ortam nasıl kapatalım?’ diyorlar. İşinize gelince sosyal medyayı kapatıyorsunuz ama… Üstelik ödemeler kredi kartlarıyla, ödeme sistemlerinden geçmiyor mu? Devletin finans akışını kontrol etmekle yükümlü birimlerinin elindedir bu… Neden durdurmuyorsunuz? 13-14 yaşında çocuklar gelip kumar oynuyor Erdoğan izliyor. Yasaklayın arkadaş diyorum şunu. Basit. Yasaklamıyorsanız ortaksınız diyorum…” “Parti ismi geçmeden tüzel kişilik oluşturacağız” “AB Parlamentosunda bu yapı var. AB’ye üye ülkelerin ulusal parlamentolarında da var. Avrupa demokrasisinde grup dendiğinde partilerden oluşan gruplar var; Liberaller ve Demokratlar grubu var. Avrupa Halkçı Partiler grubu var. Bizim iç mevzuatımızda böyle bir şey yok, şu anki mevzuata göre bu anlamda yapmak mümkün değil. Mevcut mevzuata göre çatı yapı kurarak, parti ismi geçmeden tüzel kişilik oluşturmayı planlıyoruz. Saadet ve Gelecek ile daha sık görüşüyoruz; bu model üzerine çalışıyoruz.”   “Türkiye için yeni bir yol açmamız gerekiyor” “Yerel seçimlerde iktidar ikinciliğe düştü. O günden bugüne ana muhalefette de erime oldu. Düzgün araştırmacılar en büyük kitlenin kararsızlar olduğunu ortaya koyuyor. İktidar ve muhalefet baş başa görünüyor ama seçimden bu yana ikisinde de kan kaybı var. Bu tabloyu gördüğümüz için Büyük Kongre’de ‘Türkiye için yeni bir yol açmamız gerekiyor’ dedik. Her alanda kriz yaşanırken, böyle bir iktidarla ve kendi iç sorunlarıyla uğraşan, kendi kendini yıpratan ve küçülten ana muhalefet arasında Türkiye’yi sıkıştırmamak lazım ve vatandaşlarımıza yeni bir yol sunmak lazım.” “Gelin, hayal ettiğimiz Türkiye için birlikte yürüyelim” “Buradaki asıl amaç geniş bir birliktelik oluşturabilmek. Buradaki ölçü şu; her partinin farklı geçmişi olabilir ama geçmişte değil de yarınlarda buluşabiliyor muyuz biraz da bunun egzersizini yapacağız. Gerçek anlamda tam demokrasi, hukukun üstünlüğü isteyen, hukuka ve adalet değer veren, rasyonel, fırsat eşitliğine dayanan, kural bazlı ekonomi isteyen bir birliktelikten bahsediyoruz. Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz diye sorduğumuzda aynı cevabı veriyorsak neden ayrı ayrıyız? Gelin, hedeflediğimiz ve hayal ettiğimiz Türkiye’ye beraber yürüyelim.” “Netanyahu kararı bir miktar da olsa ‘İnsanlık var’ dedirtti” “Netanyahu hükûmetinin yaptıklarına baktığınızda, bu yapılanların uluslararası hukukta yaptırımı bellidir. Özellikle ABD ve bazı batılı ülkelerden aldığı destekle insanlık suçu işlemeye devam ediyorlar. Lübnan’ın güneyinde Hizbullah’la ateşkesten bahsediliyor ama Gazze için ateşkes daha dün 14’e 1 oyla veto edildi. Sadece ABD veto etti bunu… Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya ateşkes istedi, insanlık suçu dursun diye… Ne yazık ki 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan BM sisteminde ABD’nin tek başına veto etkisi var. ABD, bu yetkiyi İsrail lehine ve Gazze’deki masumların aleyhine kullandı. İçimiz kan ağlıyor. Ancak bu karar bir miktar da olsa ‘İnsanlık var, uluslararası hukuk bir yerlerde çalışıyor’ diye bir hava oluşturdu. Bunun uygulaması nasıl olur, ne kadar yaptırım gücü olur izlemek gerekiyor.” “Gönül isterdi ki Türkiye’nin Filistin konusunda sözünün gücü olsaydı”  “Nasıl bir zamanlar Türkiye, Filistin İsrail meselesinde önemli bir aktördü. Gönül isterdi ki Türkiye’nin sözünün bir gücü olsun. Kuru hamaset, bol bol laf var ama uygulamaya gelince işe yarar bir şey görmedik. Önce ‘Ticaret İsrail ile yapılmıyor, Filistin’le yapılıyor’ dediler, sonra İsrail ile olduğu ortaya çıktı. Ardından ‘Ticareti özel sektör yapıyor’ dediler ama devlet olarak ticaret yaptıkları da ortaya çıktı. Oysa özel sektörün İsrail ile ticaret yapması, devletin iznine bağlıdır, izin vermezse ticaret durur… İlk günden itibaren tamamen insanları aldatmaya yönelik politikalar izlendi. Ticaret meselesi ile ilgili insanları gözünün içine baka baka aldattılar.” “Bahçeli’nin konuşmasını ilk duyduğumda ‘Bunları söyleyen Bahçeli olamaz’ dedim” “Bahçeli’nin konuşmasını ilk duyduğumda ‘Bunları söyleyen Bahçeli olamaz’ dedim. Sonra akşam metni okudum. Bahçeli’nin kalemi değil, MHP’nin kurumsal yapısı içinde çıkan bir metin de değil. Bahçeli’nin metin yazarları var, onların da metni değil. Bu başka bir şey. Birisi ikna etmiş ve Sayın Bahçeli’nin bunu açıklamayı yaptırmışlar. Açıklamalarda ileri şeyler var, toplumun sinir uçlarına dokunuyor. Terörist elebaşı DEM grubunda konuşma yapacakmış, olacak işler değil; süreci en başında baltayan işler. Öyle tepki gösterilir ki olacak iş olmayacak hale gelir. Ama bir yandan da açıklamasında dünyadaki çatışma çözümü örneklerinden de istifa eden, terör sorunu nasıl çözülür diye gerçek anlamda çalışılmış bir içerik de var. Yapıldığında sonuç verecek işler…”  “Erdoğan süreci sahiplenmiyor” “Bahçeli açıklama yaptı yer yerinden oynadı, Sayın Erdoğan bu süreci sahiplenmedi. Uçaktaki gazeteciler cesaret edip kendisine soramadı, böyle bir konu sanki yokmuş gibi… Çok enteresan. Sayın Erdoğan’ın bu işi sahiplenip sahiplenmediğini daha bilmiyoruz. Açıklamaları konuyu teğet geçiyor, sahiplenmiyor. Uzaktan izlerken şunu düşündüm. Zamanında bu konuların kısmen içinde olmuş biri olarak söylüyorum, bu tür konularda iktidar içinde kamplar oluşur. Benim gördüğüm, izlediğim Sayın Erdoğan’ın kısmen bir kampın, kısmen diğer kampın etkisinde kaldığı… Böyle bir iş güçlü siyasi irade gerektirir. Siyasi irade koyacak mısın koymayacak mısın? Bu iş çocuk oyuncağı değil, çok önemli bir konudan bahsediyoruz. İktidarın henüz karar veremediği Bahçeli’ye ön aldırtılan ama arkası gelmeyen bir konu şu anda. Kafa karışıklıkları, çelişkiler var.”

Ekmen: Mut Sebze Hali arazi devri bir an önce yapılsın! Haber

Ekmen: Mut Sebze Hali arazi devri bir an önce yapılsın!

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bütçesi görüşmelerine katılarak Mersin’in sorunlarını gündeme getirdi.  Milli Emlak Genel Müdürlüğünde uzun süredir bekleyen Mut Sebze Hali arazi devrinin bir an önce gerçekleşmesi gerektiğini Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a söyleyen Ekmen, “Sebze meyve hâlinin yenilenmesinin Mut çiftçisinin ürün fiyatlarının hak ettiği yere ulaşmasında ciddi bir katkısı olacaktır” dedi.  Milli Emlak süreci hızlandırılsın Özellikle Mut sebze halinin yenilenmesi ve arazi devrinin Milli Emlak’tan Mersin Büyükşehir Belediyesine bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade eden Ekmen, “ayrıca Mut Belediyesinin güneş enerjisi üretimi amacıyla ön tahsis iznini aldığı arsa tahsisinin Millî Emlak’ta hızlandırılması hususunda talimatlarınızı bekliyoruz” diye konuştu. Yeni hal kompleksi Mut çiftçisine ciddi katkı sağlayacak Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün Mut Sebze Hali ile ilgili arazi tahsisinin bir türlü gerçekleştirilmediğini Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a söyleyen Ekmen, “Yaklaşık üç yıldır Mut sebze halinin yenilenmesiyle ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Vahap Seçer’in bir taahhüdü var ancak nedense Millî Emlak’tan arazinin devri gerçekleşmiyor. Mevcut halin durumu Mut'ta çok ciddi bir problem. Biliyorsunuz, Mut çiftçilerinin sofralık kayısıda yüzde 80, erik ve özellikle zeytinde çok önemli bir pazar payı var. Ancak haldeki sorunlar, soğuk hava deposunun olmaması, araçların giriş çıkış sorunları, küçük dükkânlar ve daha birçok sebeple Mut çiftçisi hak ettiği fiyatlarla malını satamamaktadır. Sebze meyve hâlinin yenilenmesinin Mut çiftçisinin ürünlerinin fiyatlarının hak ettiği yere ulaşmasında ciddi bir katkısı olacaktır. Bu görüşmeler vesilesiyle Mut Ziraat Odası Başkanı’nın da bu yöndeki talep ve selamlarını size iletiyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Dalgın’dan Mehmet Şimşek’e 7 soru Haber

Dalgın’dan Mehmet Şimşek’e 7 soru

DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, 2025 bütçesiyle ilgili düzenlediği basın toplantısında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e bütçeyle ilgili 7 önemli soru yöneltti.  Dalgın, Bakan Şimşek’e, Gene bir Düyun-u Umumiye tahsildarı bütçesi mi geliyor? Orta direğin sırtına binen yük artacak mı? Sadece yatırımcı ilişkilerini gözeten bir bütçe mi olacak? Tersine Robin Hood politikasıyla vatandaştan alıp zengine vermeye devam mı edeceksiniz? Faiz lobisine hizmet eden bir bütçe mi hazırlıyorsunuz? Gelir vergisi dilimlerini güncelleyecek misiniz? Vatandaşın mağdur edilmeyeceği adil bir bütçe olacak mı?" sorularını yöneltti. “Devletin parası yoktur; harcanan her kuruş milletin parasıdır” Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın bu yılki bütçenin takipçisini olacağını ve yanlışlara karşı çıkacağını belirtirken, “devletin parası yoktur. Harcanan her kuruş milletin parasıdır. Bütçe, bunun millet adına denetlenmesidir.” dedi.    “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” Ak Parti’nin performansını da değerlendiren Dalgın, bütçenin performansına değinerek, “AK Parti’nin 23. bütçesi, başkanlık sisteminin 7. bütçesi, yeni ekonomi yönetiminin ise ikinci bütçesi. Sayacı sıfırlıyorlar, mantıklı değil ama biz de öyle kabul edelim. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Bakalım ilk bütçeleriyle ne yapmışlar. Elimizde 9 aylık gerçekleşmeler var: 9 ayda 1 trilyon lira açık, her ay 100 milyar lira faiz ve hala yepyeni vergiler.” dedi. 

Ekmen: İktidar İsrail'i durdurmanın gereğini yapmıyor Haber

Ekmen: İktidar İsrail'i durdurmanın gereğini yapmıyor

“Adalet Bakanlığı Netanyahu’ya karşı yapılan başvuruları görmezden geldi” DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen,Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin İsrail ile ilişkilerdeki ikircikli tavrını eleştirdi. Ekmen, hükümetin İsrail ile ticaretin kesilmesi ve hukuki adımların atılması konusunda gerekli adımları atmadığını belirterek, “Toplumun beklentisi, İsrail ile ticaretin durdurulması ve hukuki mücadelenin başlatılmasıydı. Ancak hükümet, bu konuda adım atmadı. Ticaret devam ederken, Güney Afrika Adalet Divanı’na başvurulmadı. Adalet Bakanlığı ise Netanyahu’ya karşı yapılan başvuruları görmezden geldi.” dedi. “Halk İsrail’le ticaretin kesilmesini beklerken, hükümet adım atmıyor” Ekmen, İsrail ile ticaretin devam etmesine de sert eleştirilerde bulundu. Filistinli sivillerin öldürülmeye devam ettiği bir ortamda, Türkiye’nin İsrail ile ticaretini sürdürmesinin halk arasında büyük tepki topladığını ifade eden Ekmen, “Filistin’e geçen yıl 156 bin dolarlık çelik satılırken, bu yıl bu rakamın 68 milyon dolara çıkması dikkat çekiyor. Halk, İsrail’le ticaretin kesilmesini beklerken, hükümet adım atmıyor” dedi. Azerbaycan’dan petrol akışı devam ediyor Azerbaycan’dan İsrail’e petrol akışının hala devam ettiğine dikkat çeken Ekmen, Türk firmalarının da İsrail’de elektrik üretme faaliyetlerine devam ettiğini vurguladı. "Azerbaycan’dan gelen petrol, İsrail’in hava saldırılarında kullanılmakta. Bu akışın kesilmesi gerekirdi, ancak hala devam ediyor" diyen Ekmen, Türk firmalarının İsrailli şirketlerle ortak iş yapmasının da eleştirilen bir diğer konu olduğunu belirtti. TRT, İsrailli firmalardan hizmet almayı sürdürüyor Mossad ajanlarına yönelik yapılan operasyonların başarısızlığını da gündeme getiren Ekmen, "Mossad ajanlarıyla yapılan operasyonlarda tutuklananlar ilk duruşmada tahliye ediliyor. TRT, alternatif firmalar varken bile İsrailli firmalardan hizmet almayı sürdürüyor. Bu tutarsızlıklar halkın güvenini nasıl kazanabilir?" dedi.   “Güçleri Rizeliye Yetiyor”   Ekmen, hükümetin özellikle Burger King olayı üzerinden Rizeli vatandaşlara yönelik sert tutumunu eleştirerek, "İktidar, Rizeli vatandaşlara kızarken, İsrail ile ticaretini sürdürenlere neden tepki göstermiyor? Gücünüz Rizeli vatandaşlara mı yetiyor?" sorusunu yöneltti. İsrail’den Türkiye’ye askeri bir tehdit var mıdır?  Ekmen, İsrail kaynaklı askeri bir tehdit olup olmadığını da sorguladı. "İsrail’den Türkiye’ye yönelik askeri bir tehdit var mıdır? Varsa buna karşı alınan tedbirler nedir? Yoksa bunlar sadece söylemlerden mi ibarettir?" diye konuştu.

Avşar: “Kapımızdaki yeni kriz: Kayıp Gençlik” Haber

Avşar: “Kapımızdaki yeni kriz: Kayıp Gençlik”

Cem Avşar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından cevaplanması istemiyle gençlerin sorunlarına ilişkin yazılı soru önergesi verdi.    Avşar, önergede gençlerin ne eğitimde ne de istihdamda olma durumunun kök sebeplerini, eğitime veya istihdama katmaya yönelik bir iş birliği modeli geliştirmenin planlanıp planlanmadığını, psikososyal durumlarını ve ruh sağlıklarına ilişkin bir çalışmanın varlığını, suça bulaşma oranı ile kişiyi yetenek ve becerilerine göre yetiştirme ve bu doğrultuda istihdam olanakları oluşturma gibi birtakım sorun ve tespitleri Bakan Bak’a sordu.     ‘Ülkemizde 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 31,1'i ne bir okulda eğitim alıyor ne de bir işte çalışıyor.’ Avşar, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam nüfusunun 85 milyon 372 bin 377 kişiyken, 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 872 bin 39 kişi olduğuna işaret ederek, genç nüfusun toplam nüfusun yüzde 15,1'ini oluştuğunu belirtti. Avşar, “Böylece Türkiye'nin genç nüfus oranı ,1 ile Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek olduğu görülmektedir.    OECD'nin ‘Bir Bakışta Eğitim' raporuna göre ülkemizde 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 31,1'i ne bir okulda eğitim alıyor ne de bir işte çalışıyor. Bu oran, OECD ülkeleri ortalamasında yüzde 13,7 olarak kayıtlara geçerken Fransa'da yüzde 16, Almanya'da yüzde 9, İngiltere ve ABD'de yüzde 14.  Ülkemizde 18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların oranı ise yüzde 41,4’dir. Bu oran OECD ortalamasında ise yüzde 14,4’tür.” dedi. ‘Bu gençlerde ruhsal sorunlar, antidepresan kullanımı, saldırganlık, şiddete meyil ve aile ile çatışma hali yaygın bir şekilde görülmektedir.’ Avşar, ne eğitimde ne işte olan gençleri gösteren bu verilerin, ülkemizde yaklaşık 2,5 milyona denk geldiğini, sahip oldukları enerji, düşünce ve fikir açısından tam üretim çağında olan bu kitle, şu anda pasif ve tüketici konumunda olduğunu ifade etti. “Bu durumun gerek aile içinde gerekse toplumda oluşturduğu negatif algı gençlerin içe kapanık ve toplumda izole yaşamasına yol açmaktadır.” diyen Avşar, üretmesi ve kazanması gerektiğinin farkında olan gençlerin, bu imkânı bulamayınca yasal olmayan yolara ve arayışlara girdiğini kaydetti. Avşar, “Bu durum kısa yoldan para kazanma ve ihtiyaçlarını karşılama dürtüsüyle uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığına, sanal bahis ve şans oyunlarına, hırsızlık ve şiddete kadar gidebilmektedir. Bu yola tevessül eden gençlerde yaygın olarak ruhsal sorunlar, antidepresan kullanımı, saldırganlık, şiddete meyil ve aile ile çatışma hali görülmektedir.” diye konuştu. ‘Son zamanlarda yaşadığımız feci olaylar bu kategorideki gençler tarafından ve bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.’ Avşar, özellikle son zamanlarda yaşanılan feci olaylar bu kategorideki gençler tarafından ve bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıktığını; ekonomik, sosyal ve toplumsal sonuçları itibariyle ülkemizin en önemli problemlerinden biri olan bu duruma iş dünyasının da dikkat çektiğini ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib AVDAGİÇ’in 1-1,5 milyonunun çok hızlı şekilde iş hayatına kazandırılması gerektiğinin ifade ettiğini ve bu hususta önerilerde bulunduğunu söyledi. Avşar, “Bu çerçevede hem iş dünyasının nitelikli personel ihtiyacını karşılamak hem de bu toplumsal sorunlara çözüm bulmakla birlikte genç istihdamını sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşları ile iş dünyası ve ilgili STK’ların iş birliğinde gerekli çalışmaların yapılması şarttır.”, dedi ve bakan Bak’a bir dizi soru sordu. ‘Ne eğitimde ne de istihdamda olma durumunun kök sebepleri nelerdir?’ Avşar, OECD verilerine göre 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 31,1'inin ne eğitimde ne de istihdamda olma durumunun kök sebepleri neler olduğu, bu hususta yapılmış bir araştırma, analiz veya tespitin olup olmadığı sordu ve şöyle örnek verdi: “Bu gençlerin yüzde kaçı eğitimi yarıda bırakmıştır? Bırakma sebeplerine dair eliniz de istatistiki bilgi var mıdır?”   ‘Eğitimi terk edenlerin eğitime, işsizlik sorunu yaşayanları istihdama katmaya yönelik bir iş birliği modeli geliştirmeyi planlıyor musunuz?’ “Söz konusu gençlerden eğitimi terk edenlerin eğitimine devam etmesini sağlama; işsizlik sorunu yaşayanların aktif hayata, üretim ve istihdama katmaya yönelik bir çalışmanız var mıdır?”, şeklinde soru soran Avşar; “Bu hususta üniversiteler, iş dünyası ve diğer ilgili paydaşlarla ortak bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?”, dedi.  ‘Bu gençlerin psikososyal durumları ve ruh sağlıklarına ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır?  Suça bulaşma oranı nedir?’ Avşar, “Bu kategoride olan gençlerin içe kapanık, toplumdan izole ve suça meyilli oldukları gerçeğinden hareketle psikososyal durumları ve ruh sağlıklarına ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır? Bu gençlerin suça bulaşma oranı nedir? Suça sevk eden sebepleri ve ortamı bertaraf etmeye yönelik bir planınız var mı?” şeklinde sorular sordu.   ‘Kişiyi yetenek ve becerilerine göre yönlendirme ve yetiştirme ve bu doğrultuda istihdam olanakları oluşturma hususunda bir çalışmanız var mı?’ Nitelikli eğitim ile istihdam kolerasyonu dikkat çeken Avşar, “Eğitim kalitesini arttırma, kişiyi yetenek ve becerilerine göre yönlendirme ve yetiştirme ve bu doğrultuda istihdam olanakları oluşturma gibi hususlarda diğer paydaş kurumlarla iş birliği bakımından ortak bir hareket planı düşünüyor musunuz?” ifadelerine yer verdi. 

Devlet eliyle dindarlık tutmaz Haber

Devlet eliyle dindarlık tutmaz

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada 22 yılın sonunda temel eğitim, mesleki eğitim ve bilimsel ilerlemede başarısız olunduğu gibi, gençlerin dinden ve manevi değerlerden de uzaklaştığını vurguladı.  “Sayılarla Türkiye’de İnanç ve Dindarlık” raporunu kaynak alarak konuşan Ekmen, AK Parti’nin “dindar nesil yetiştireceğiz” diyerek eğitim sistemi ve müfredatı ile defalarca oynadığını ancak bunda da başarısız olduğunu hatırlatarak milletvekillerine seslendi.     “Allah’a en yüksek inançsızlık, ibadet yapmada en düşük oranlar AK Parti döneminde eğitim gören gençlerde görülmüş” AK Parti’nin yerlilik ve millilik motosuyla her on okuldan birini imam hatibe çevirdiğini, bir çok kez müfredat değiştirdiğini ancak pozitif bilimlerde bir başarı elde edilemediği gibi, bu dönemde doğan ve eğitim alan gençlerin söylenene değil, yapılanlara bakarak dini ve manevi alandan uzaklaştığını anlattı. Ekmen konuşmasında Marmara Üniversitesi ile İbn Haldun Üniversitesi’nin birlikte yayınladığı ‘Sayılarla Türkiye'de İnanç ve Dindarlık Raporu'na dikkati çekerek bazı rakamları aktardı.  Ekmen “Görüleceği üzere devlet eliyle dindarlık sağlanamıyor. Gençler söylenene değil yapılana bakıyor.” dedi. En yüksek inançsızlık AK Parti dönemine yaşandı  Söz konusu raporun ayrıntılarını TBMM Genel Kurulunda açıklayan Ekmen, “Sürekli müfredat, sistem değişikliğiyle ağırlığı yüzde 10'u geçen imam hatip ortaokul ve liselerinden sonra maneviyatı yüksek bir gençliğe sahip olunacağı beklenirdi. Öyle ya 2002'de AK Parti iktidara geldiğinde 6 yaşında ilkokul 1'e başlayan bir genç AK Parti döneminde ilk, orta, lise, üniversite, yüksek lisans ve hatta doktora eğitimi aldı. AK Parti Üniversite eğitimi oranını yüzde 12'den yüzde 46'ya çıkarmakla hep övündü. Oysa bu çalışma gösterdi ki, en yüksek inançsızlık ve ibadetlerde uzaklaşma işte bu gençler arasında var.  Bu rapora göre,  ‘hep yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke’ deriz ya Allah'a kesin inanç oranı yüzde 85'e düşmüş; Allah'a kesin inanç oranını yüzde 85, kesin inançsızlık yüzde 5,7; aradaki yüzde 9 da bir öyle, bir böyle, salınıp duruluyor. Allah'a kesin inançsızlık durumuna baktığımda iki veri dikkatimi çekiyor. Birincisi, Allah'a en yüksek inançsızlık oranı AK Parti döneminde eğitim görmüş gençler; ikincisi, Allah'a en yüksek inançsızlık oranı, AK Parti döneminde üniversiteyi okumuş gençlerde.” ifadelerini kullandı. Gençler niye dinden uzaklaşıyor?  Namaz kılma, oruç tutma sıklığı ve başörtüsü gibi başlıkların da raporda yer aldığını ifade eden Ekmen, şunları kaydetti:  “AK Parti döneminde gözlerini hayata açıp eğitim almış bütün gençlerin ve üniversite mezunlarının, Türkiye'nin o beğenmediğimiz koalisyonlar ve CHP dönemi iktidarı dönemlerinin çok altında bir dindarlık seviyesinde olduğunu görüyoruz.  Bunun üzerine kafa yormak gerekmez mi? Niçin gençler dinden uzaklaşıyor; tarzı siyasetinizden dolayı mı, kurduğunuz medya düzeninden dolayı mı, yarattığınız adalet sisteminden dolayı mı, yaptığınız gösteriş ve israf düzeninden dolayı mı, yoksa ayyuka çıkan yolsuzluklardan dolayı mı? Fenni ilimlerde de bir başarı yok, manevi eğitimde de. Yirmi iki yılın sonunda Ak Partili milletvekili arkadaşlarımızı bu konu üzerinde bir muhasebeye davet ediyorum.”

DEVA Partili Ekmen MB Başkanı Karahan’a sordu Haber

DEVA Partili Ekmen MB Başkanı Karahan’a sordu

Çiftçinin zarar ettiği, tüketicinin ise pazarda ürün alamadığını belirten Ekmen, “Bu garipliğe rağmen gıda enflasyonundaki düşüşün politikalara bağlı gerçekçi bir düşüş olduğunu iddia edebilir misiniz?” diye sordu. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sunum yapan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’a gıda enflasyonu, tarımdaki girdi maliyetlerini ve tarım girdilerin desteklenmesiyle ilgili sorular yöneltti. Çiftçi zarar ediyor, pazarda fiyatlar el yakıyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yasama yılı açılışında ‘gıda enflasyonu da dört yıl sonra ilk kez aylık bazda negatife döndü’ açıklamasını hatırlatan Ekmen, “Bu düşüşün mevsimsel etkinin ötesinde kalıcı bir düşüş olduğunu düşünüyor musunuz? Çiftçi ‘maliyetin altındaki satış fiyatları nedeniyle zarar ediyorum’ diye isyan ederken, tüketici ‘pazardaki fiyatlar cep yakıyor’derken bu düşüş rakamlarında bir gariplik olmalı ama bu garipliğe rağmen gıda enflasyonundaki düşüşün politikalara bağlı gerçekçi bir düşüş olduğunu iddia edebilir misiniz?” sorusunu yöneltti. Tarım girdilerinin desteklenmesiyle ilgili politikanız var mı? Ekmen konuşmasının devamında Merkez Bankası Başkanı Karahan’a şu soruları sordu:  “Kalıcı bir düşüş için tarım girdilerinin desteklenmesi ve lojistik maliyetlerinin azaltılması hususunda Tarım, Ticaret ve Ulaştırma bakanlıklarına ve ilgili paydaşlara politika önerileriniz oldu mu? Eğer olduysa politika önerilerinizi bizimle de paylaşabilir misiniz?”

DEVA Partili Rızvanoğlu'ndan kaçak yapılara tepki Haber

DEVA Partili Rızvanoğlu'ndan kaçak yapılara tepki

Rızvanoğlu, yayla alanlarının yönetimi ve bu alanlardaki taşınmazların kullanımıyla ilgili tespit edilen ciddi eksikliklerin olduğunu belirterek, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine soru önergesi vererek Sayıştayın bulgularını gündeme taşıdı.  Rızvanoğlu, “6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17'nci maddesi gereğince, kiralanamayan bina ve tesislerin bir yıl içinde yıkılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Ancak raporda bu tesislerin yıkılmadığı tespit edilmiştir. Bu binaların yıkılmamasının gerekçesi nedir?” sorusunu yöneltti. “Yaylaların yönetimi ile ilgili eksiklikler var” Rızvanoğlu önergesini şu ifadelerle açıkladı,  “Orman Genel Müdürlüğü 2023 Yılı Sayıştay Raporu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yönetilen yayla alanlarındaki taşınmazların yönetimi ve kullanımı ile ilgili ciddi eksiklikleri ortaya koymuştur. Rapor, toplamda ilan edilen 525 yayla alanından 384 tanesinde çeşitli sorunların tespit edildiğini göstermektedir. Bu sorunlar arasında; 22 yaylada vaziyet planının yapılmamış olması, 23 yaylada mevcut bina ve tesislerin sabit kıymete alınmamış olması ve 43 yaylada ise bina ve tesislerin kullanıcı tespitlerinin gerçekleştirilmemiş olması öne çıkmaktadır.” dedi.   “Orman Kanuna göre yıkılması gereken binalar yıkılmamış” Milletvekili Rızvanoğlu gerekçesine devamla, “Bu sorunların yanı sıra, sabit kıymete alınan 15.035 bina ve tesisten yalnızca 12.332’sinin kiraya verildiği, kalan 2.703 bina ve tesisin çeşitli nedenlerle kiraya verilemediği tespit edilmiştir. 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17’nci maddesi gereğince, kullanıcı tespiti yapılmayan ve bir yıl içerisinde kiralanamayan bina ve tesislerin yıkılması gerektiği hükme bağlanmış olmasına rağmen, bu konuda da gerekli adımların atılmadığı raporda açıkça belirtilmektedir.” ifadelerinde bulundu. “Kamu yararı zedelenmiştir” Rızvanoğlu yaylalardaki yıkılması geren binaları işaret ederek, “Yıkılması gereken binaların ve tesislerin halen durduğu, bu durumun da hem alan yönetimi açısından hem de çevresel sürdürülebilirlik bakımından sorunlar yarattığı ifade edilmiştir. Bu durum, devletin kaynaklarının verimli kullanılamaması ve kamu yararının zedelenmesi gibi ciddi sonuçlar doğurmaktadır.” sözleriyle gerekçesini tamamladı.  Rızvanoğlu, Bakan Yumaklı’ya şu soruları yöneltti: 1.   Orman Genel Müdürlüğü 2023 Yılı Sayıştay Raporu'nda, 525 yayla alanından 384 tanesinde çeşitli eksikliklerin bulunduğu tespit edilmiştir. Özellikle, 22 yaylada vaziyet planı yapılmadığı belirtilmiştir. Bu vaziyet planlarının tamamlanmamasının nedenleri nelerdir? Bu eksikliklerin giderilmesi için hangi adımlar atılmaktadır? 2.   Raporda 23 yaylada bina ve tesislerin sabit kıymete alınmadığı ifade edilmiştir. Bu yayla alanlarındaki sabit kıymet tespitlerinin yapılmamasının sebebi nedir ve bu eksikliklerin giderilmesi için hangi çalışmalar yürütülmektedir?  3.   Sayıştay Raporu’na göre, yayla alanlarındaki sabit kıymete alınan 15.035 bina ve tesisten sadece 12.332'si kiraya verilmiş, 2.703 bina ise çeşitli nedenlerle kiraya verilememiştir. Kiralama yapılan bina ve tesisler için hangi yöntem ve süreçler izlenmiştir?  Kiraya verilmeyen bina ve tesisler nedeniyle kamu zarara uğratılmış mıdır?  4.   6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17'nci maddesi gereğince, kiralanamayan bina ve tesislerin bir yıl içinde yıkılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Ancak raporda bu tesislerin yıkılmadığı tespit edilmiştir. Bu binaların yıkılmamasının gerekçesi nedir?  5.   Yıkılması gereken bina ve tesisler kimlere aittir? Bu tesis ve binaların yıkım süreci ile ilgili herhangi bir takvim oluşturulmuş mudur? Buralara ilişkin Bakanlık denetimleri söz konusu mudur?  6.   Raporda, Orman Genel Müdürlüğü'ne ait yayla alanlarında yönetim ve denetim süreçlerinde ciddi eksiklikler olduğu belirtilmektedir. Bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla Bakanlığınızın kısa ve uzun vadede planladığı stratejiler nelerdir? 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.