SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ekonomi

Ekometre - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye’de ultra zengin sayısı arttı Haber

Türkiye’de ultra zengin sayısı arttı

Bir yanda alışverişe, tatile, eğlence milyonlar harcayanlar, diğer yanda 17.002 liralık asgari ücret ile geçinmeye çalışan milyonlar... Zenginlerin servetleri artarken, yoksul daha da yoksullaşıyor. Ünlü İngiliz dergisi The Economist, Türkiye’deki gelir eşitsizliğine yönelik analizi yayımladı. Türkiye’de gelir farkı uçurumunun derinleştiğine dikkat  çekilen haberde hem lüks tüketimin patladığı hem de yüksek enflasyonun düşük ve orta gelirli  kesimlerin alım gücünü erittiği vurgulandı. Türkiye’de son yıllarda gelir adaletsizliği artarken, servet dağılımında da fark giderek büyüyor. En zengin yüzde 1’lik kesim servetin yüzde 40’ını alırken, yüksek enflasyon da  gelir adaletsizliği makasını daha da açıyor.  Ultra zengin sayısı arttı Haberde zenginlerin daha zengin olmasına örnek olarak  şu ifadelere yer verildi: “Hafta içi bir öğleden sonra, İstinye Park AVM’de butikler zarif bir şekilde hareketleniyor. Şehrin Michelin yıldızlı restoranları aylarca dolup taşıyor ve yat limanları dolu. Türkiye’nin en büyük şehrinde, lüks malların tüketimi artarken, şaşırtıcı bir servet patlamasının belirtileri her yerde görülüyor. Zenginler daha da zenginleşiyor: Türkiye’de ultra zenginlerinin (30 milyon dolar veya daha fazla servete sahip olanlar) sayısı 2022 ile 2023 arasında yüzde 10 arttı. Ancak ortalama bir Türk’e daha zengin olduklarını hissedip hissetmediklerini sorun, cevap neredeyse kesinlikle hayır olacaktır.” The Economist’tin  haber analizinde İsviçreli banka UBS’in Türkiye raporuna değinilirken, Türkiye’de ortalama bir kişinin varlığının (mali ve mülk varlıklar eksi borçlar) 2022 ile 2023 arasında TL cinsinden yüzde 158 oranında arttığı ifade edildi. Ücret artışı kağıt üstünde kalıyor Dar ve orta gelirli kesimin gelirindeki artışın “kağıt üzerinde” olduğuna dikkat  çekilen haberde  eriyen satın alma gücünün ve nominal ortalama ücretlerin son yıllarda düştüğü belirtildi. Türkiye’nin yeni ekonomi yönetiminin, Mehmet Şimşek’in liderliğinde enflasyonu kontrol altına almak için yeni bir programı devreye aldığı belirtilerek, Merkez Bankası’nın faizi yüzde 50’de tuttuğu, asgari ücret başta olmak üzere maaşlarda zamların sona erdiği ve kiraların da artmaya devam ettiği de belirtildi. Milyonerler çoğalıyor The Economist’in haberinde  görüşlerine yer verilen iktisatçı Murat Üçer, “Finansal riskten korunabilenler daha zenginleşiyor, korunamayanlar ise daha da yoksullaşıyor” dedi. Haberde kaynak gösterilen UBS’nin 2024 Küresel Servet Raporu’na göre Türkiye’de milyoner sayısında gelecek yıl yüzde 43’ü bulan artış bekleniyor.

Saman bile alarm veriyor Haber

Saman bile alarm veriyor

Samanın kilosu 2 liranın altına geriledi. Çiftçi elindekini enerji şirketlerine sattı. Tarım uzmanı Eşref Şekerli “Ucuza o kadar çok topladılar ki yılbaşında hayvanlara verecek saman kalmadı. Fiyatlar seneye iki katına çıkar. Yem tüketimi de artar” dedi. İhracatın geçen yıl kapatılması, alternatif yemlere olan talep ve toplama maliyetlerindeki yükseliş sebebiyle saman para etmedi. Fiyatı 2 liraya kadar geriledi. Türkiye Gazetesi'nden Kaan Zenginli'nin haberine göre, çiftçi kısmen stok yapıp samanı tarlada bıraktı. Ancak fiyatın bu denli gerilemesi enerji şirketlerini, kâğıt fabrikalarını ve mantar üreticilerini harekete geçirdi. Birçok şirket uygun fiyatlı olmasından dolayı ucuz saman toplamaya başladı. Çiftçiler de ellerindeki stokları bile şirketlere sattı. Ancak sektör temsilcileri plansız üretim sebebiyle yapılan bu ticaretin ilerisi için problem teşkil edeceğini belirtiyor. Çiftçilik yönetim uzmanı ve yem bitkisi yetiştiricisi Eşref Şekerli, çiftçinin elindeki samanı satması sebebiyle 2025 yılı başında saman fiyatlarına yüzde 100 zam geleceğini ifade ediyor.  Bu sene kimse stok yapmadı Eşref Şekerli, gazetemize yaptığı açıklamada “Ülkemiz yeterli miktarda ot üretemediği için mecburen hayvanlarına saman vermek zorunda olan üreticilerimiz var. Geleneksel olarak saman yedirmeye alışmış ve bir türlü vazgeçemeyen üreticiler var. Bu sebeple saman hayvancılıkta tüketilen bir ürün… Geçtiğimiz yıllarda pres saman uygulaması ve satışları çok yoğundu makineciler sezon sonuna kadar çalışırlardı ve herkes olabildiğince stok yapmaya çalışıyordu. Bu yıl hiç kimse stok yapmak istemiyor. Çünkü geçtiğimiz seneden stoklarda mal vardı ve ancak eridi bitti. Bu sene saman tarlada kaldı, hiç kimse ilgi göstermedi. Çünkü fiyatları çok düştü. Bunun en büyük sebepleri ise; birincisi ihracat kapalı, ikincisi hayvan sayısında ciddi düşüş var, üçüncüsü geçtiğimiz iki sene içerisinde ciddi bir kuraklık yaşamadık, dördüncüsü alternatif kaba yemler az da olsa açığı kapatıyor” dedi. Düşük fiyata tonlarca toplandı “Hayvancılar ise ellerinde para olmadığı için para kazanamadıkları için ve geçtiğimiz yıllardaki gibi ihtiyaç olursa stoktan alırız düşüncesiyle ihtiyaçlarını almadılar ertelediler” diyen Şekerli, şöyle konuştu: Bence çok büyük bir yanlış yaptılar. Şimdi de sezon kapanıyor ülkenin sadece birkaç şehrinde saman hasadı devam ediyor, onlar da bittikten sonra sezon tamamen kapanmış olacak. Şirketler tonlarca samanı çiftçinin elinden düşük fiyata topluyor. Çiftçinin de paraya ihtiyacı olduğu için şu an bunları satıyor. Ancak enerji şirketleri o kadar çok saman topladı ki, yılbaşında hayvanlara verilecek yemlik saman kalmadı. Bu sebeple 2025 yılı başında samanın fiyatı iki katına çıkacak.

Şimşek: Enflasyonda yılı yüzde 40 seviyesinde kapatacağız Haber

Şimşek: Enflasyonda yılı yüzde 40 seviyesinde kapatacağız

Görebildiğimiz kadarıyla bugünkü piyasaya yansımaları geçicidir. Burada önemli olan Amerika'nın başarıp başaramayacağıdır. Önümüzdeki dönemde veriler bu çerçevede değerlendirilecek. Japonya'da yaşanan durum hariç Piyasa yumuşak inişin başarıldığını düşünüyor.  Küresel çöküntü kaynaklı petrol ve emtia fiyatlarında düşüş bizi olumlu etkiler. "Çektiğimiz sıkıntıya değecek, programımız milletimizi pahalılıktan kurtaracak" Reform programımız milletimizi pahalılıktan kurtaracak. Bu yıl zorlu geçiş yılıydı, çektiğimiz sıkıntıya değecek. Programızın özü dezenflasyon. Biz bunun için 1 yıllık geçiş dönemi öngördük. Ekosistemi yeniden kurgulamamız gerekiyordu. Biz geçiş dönemini bitirdik. Önümüzdeki 12 ay için piyasa beklenti yüzde 30, önümüzdeki 24 için yüzde 19 civarı. "Enflasyonda yılı yüzde 40 seviyesinde kapatacağız" Biz hedeflerimize yakınsadıkça beklentilerinde yakınsayacağını umuyoruz. Enflasyonu düşürmekte kararlıyız. 2025 yılında ilk rahatlamayı göreceğiz. İlk yılımız zorlu bir yıldı. Çünkü geçiş dönemiydi. Enflasyonda yılı yüzde 40 seviyesinde kapatacağımıza inanıyoruz. "Enerjideki fiyat artışlarını enflasyon patikasıyla uyumlu yaptık, burada bir sürpriz yok" Orta Doğu'daki gerginlikleri önemsiyoruz. Risk iştahındaki gelişmeler bizi de etkiliyor. Enerjideki fiyat artışları enflasyon patikasıyla uyumlu yaptık 2024 yılı için. Burada bir sürpriz yok. Yıl sonu enflasyon hedeflerini tutturmaya ilişkin bir endişemiz yok. "2024'te üç kredi derecelendirme kuruluşu tarafından kredi notu artırılan tek ülkeyiz" 2024 yılında üç kredi derecelendirme kuruluşu tarafından kredi notu artırılan tek ülke Türkiye. Şu an piyasalar Türk varlıklarını en az bir kademe üstte fiyatlıyor. Ancak yatırım yapılabilir statüsünü almak zaman alır. Biz 1993 yılından 2013'e kadar olan dönemde biz bu statüyü kaybettik. Bu bir süreç işidir. Şimdi o kadar sürmez çünkü programız çok güçlü.

Rusya'nın ekonomik büyümesi "yüksek" kategoriye yükseldi Haber

Rusya'nın ekonomik büyümesi "yüksek" kategoriye yükseldi

Banka, gayri safi milli geliri (GSMG) 1989 yılına kadar uzanan bir yönteme dayanarak ölçmekte ve sınıflandırmalarını her 1 Temmuz'da bir önceki takvim yılının kişi başına düşen GSMG'sine göre güncellemektedir. Gelir ABD doları eş değeri olarak ölçülür. Dünya Bankası blogunda yer alan bir yazıda "Rusya'daki ekonomik faaliyet, 2023 yılında askeri faaliyetlerdeki büyük artıştan etkilenirken ticaret (+%6,8), finans sektörü (+%8,7) ve inşaattaki (+%6,6) toparlanma da büyümeyi destekledi." denildi. Banka, "Bu faktörler hem reel (%3,6) hem de nominal (,9) GSYİH'de artışa yol açtı ve Rusya'nın kişi başına Atlas GSMH'si ,2 oranında büyüdü." diye ekledi. Bir ülkenin yüksek gelirli sayılabilmesi için bir önceki mali yılda 13.845 dolar olan GSMH'sinin 14.005 doların üzerinde olması gerekmektedir. Bu ayarlama Çin, Japonya, İngiltere, ABD ve Euro Bölgesi'nin GSYİH deflatörlerinin ağırlıklı ortalamasına dayanıyor. Gelir sınıflandırmasının, GSMH'yi "ekonomik kapasitenin geniş kapsamlı bir göstergesi" olarak kullanarak bir ülkenin gelişmişlik düzeyini yansıtması beklenir. Dünya Bankası rakamları ayrıca Güney Asya ile Latin Amerika ve Karayipler'de kalkınma yönünde bir eğilim olduğunu gösterirken Orta Doğu ve Kuzey Afrika, 2023'te 1987'dekinden daha kötü durumda. Buna karşılık Avrupa ve Orta Asya, 1987'de yüksek gelirli ülkelerin %71'ine sahipken geçtiğimiz mali yılda bu oran %69'a düştü.

Konkordato sayısı yılın ilk beş ayında 500’e dayandı Haber

Konkordato sayısı yılın ilk beş ayında 500’e dayandı

Yılın ilk 5 ayında konkordato geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 491, kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı ise 202 oldu. Konkordato sayısı yılın ilk beş ayında 500’e dayanırken, kararların mahkemelerde yeterli teknik inceleme yapılmadan aceleyle alındığı iddia ediliyor. Alacaklıların mağdur olmasından yakınan İş dünyasının bir endişesi de konkordatoların zincirleme etki yaratması. Finansman ve talep koşullarının bozulduğu bir dönemden geçen iş dünyasının yeni korkusu konkordatolar oldu. Yılbaşından bu yana 491 şirket için konkordato kararı alınırken, firmalar arasında güven erozyonu yaşanıyor. Vadeli mal satmak konusunda kılı kırk yarmaya başlayan firmalar, bu dönemi ‘daha az iş, daha az müşteri’ diyerek atlatmaya çalışıyor. Konkordatoların zincirleme etkisinden endişe eden iş dünyası, kararların etkin inceleme yapılmadan aceleyle alınmasından yakınıyor.         Konkordatotakip.com sitesinin Basın İlan Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre, yılın ilk 5 ayında konkordato geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 491, kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı ise 202 oldu. 2020 yılının tamamında 419, 2021 yılında 454, 2022 yılında ise 404 konkordato başvurusunun kabul edildiği göz önüne alındığında ilk 5 aydaki başvurular bahsi geçen dönemleri şimdiden geride bıraktı. Geçen yılın tamamında ise 519 konkordato kararı alınırken, bu senenin sonunda sayının 1000’e ulaşmasından endişe ediliyor. Tekstil ilk sırada, inşaat ikinci Ekonomim gazetesinin haberine göre, aynı zamanda ilk 5 ayda konkordato başvurusu reddedilen dosya sayısı 233 olurken, 44 şirket için de iflas kararı verildi. Geçen yılın tamamında iflas kararı verilen dosya sayısı ise 65’ti. Öte yandan konkordatoların dağılımına bakıldığında, tekstil 35 konkordato kararı ile en riskli sektör olarak dikkat çekerken, tekstil ve konfeksiyonda toplam konkordato sayısı 48’e ulaşıyor. İkinci sırada 27 konkordato ile inşaat gelirken, mobilya sektörü de 19 konkordato ile dikkat çekiyor.       Hızlı konkordato şüphe yaratıyor Finansman koşullarındaki bozulma ve işin sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin tırmanmasına yol açan konkordato başvuruları iş dünyasının da son dönemde en sıcak gündemlerinden biri. EKONOMİ’ye konuşan iş dünyası temsilcileri, mahkemelerin nitelikli teknik inceleme yapmadan hızlı bir şekilde konkordato kararı almasından şikayetçi. Zira konkordato kararı alan şirketler borçlularına karşı korunurken, alacaklılar için herhangi bir önlem yok. 700 güne çıkan tasdik kararlarının ciddi mağduriyet yarattığını belirten iş dünyası temsilcileri, konkordato yolu ile suistimallerin önüne geçilmesi için daha etkin inceleme süreci talep ediyor. İş dünyasında genel kanı konkordatoların zincirleme etkisinin daha ağır bedellere neden olabileceği yönünde.         Fayat: Piyasada güven sorunu yaşanıyor TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat, hazır giyim sektörünün hem ihracatta fiyat tutturamama hem de iç piyasada finansman maliyetleri ve uzun vadelerle boğuşmak zorunda kaldığını söylerken, “Haliyle nakit akışında büyük zorluklar yaşanıyor. 1 yıl vade isteyen firmalar olduğunu duyuyoruz. Ancak sektörde son dönemde yaşanan sıkışıklık istemeden de olsa bazı olumsuz sonuçlar doğurmakta, bu da sektörde güven kaybına sebep olmaktadır. Genel itibarıyla piyasa vadeleriyle işleyen süreç, bu vadelerin de kısaltılması hatta peşin ödeme talep edilmesiyle daha da zorlaşıyor ve üretim süreçleri değer zincirini kaybediyor maalesef” diye konuştu.        Önel: Malın depoda beklemesi daha güvenli İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, enflasyonla mücadelenin sonucu olarak finansmana erişimde yaşanan zorlukların ve yavaşlayan talebin KOBİ’lerin içinden çıkılmaz bir duruma soktuğunu söylerken, birçok işletmenin tasfiye ya da konkordato ile mühlet kazanmaya çalıştığına dikkat çekti. Son çeyrekte konkordatoların daha da hızlanmasının beklendiğini vurgulayan Önel, piyasanın buna önlem olarak yılbaşından bu yana ‘daha az iş, daha az müşteri’ tutumunu takındığını dile getirdi. Önel, “Kimse alacağını riske etmek istemiyor, temkinli davranıyor. Alacağınızı alamama riskine karşı malınızın depoda kalması daha güvenli” ifadelerini kullandı. Maliyeti 2-7 milyon tl arasında değişiyor Konkordato süreçlerinde son yaşanan gelişmeleri, konkordato komiserliği ve konkordato avukatlığı da yapan İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Türkay Özdemir ile konuştuk. Konkordato kararı alınan dosya sayısı kadar ret verilen dosya sayısında da artış olduğunu belirten Özdemir, “Eskiden toplam başvuruların yüzde 70-80’i için geçici mühlet kararı verilirken, bu oranın yüzde 50’lere düştüğünü görüyoruz” dedi. Konkordatoyu kötüye kullananların da olabileceğine işaret eden Özdemir, “Ancak kötüye kullanmak için de para gerekiyor. Şirketin büyüklüğüne göre değişmekle beraber bir konkordato sürecinin toplam maliyeti 2 milyon TL ile 7 milyon TL arasında değişiyor” dedi. Konkordato projelerinde şirketin marka değerinin gereğinden yüksek gösterildiğini, bunun da yanıltıcı olabildiğini vurgulayan Özdemir, “Konkordato projelerinde marka değeri ‘işler iyi giderse’ ihtimaline göre hesaplanıyor. Mahkemede de hakim bu marka değeri ile şirketin kendini kurtarabileceğine kanaat getirebiliyor. Bu nedenle konkordato değerlendirme sürecinde şirketin marka değerinin etkisi düşük olmalı; demirbaş, duran varlıklar ve stoklar dikkate alınmalı” ifadelerini kullandı.       8 bini aşkın şirket daha ‘tasfiye’ dedi     Konkordatolar kadar şirket kapanış ve tasfiyeleri de yılbaşından bu yana sert yükseldi. TOBB’un açıkladığı Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri’ne göre, Ocak-Nisan döneminde kapanan şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27,4 artarak 7 bin 158’e çıktı. Buna karşın ilgili dönemde kurulan şirket sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 18,6 azalarak 35 bin 998 oldu. Yani kurulan her 5 şirkete karşın 1 şirket kepenk indirdi. Yanı sıra yılın 4 ayında tasfiye kararı alan şirket sayısı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artarak 8 bin 485’e çıktı       Çekte karşılıksız oranı artıyor      Krediye erişimi zayıflayan piyasada dolaşımı artan çeklerde de durum daha iyiye gitmiyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre, ocak-nisan döneminde bankalara ibraz edilen çek tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artarken, bankalara ibrazı sırasında karşılıksız çıkan çek adedi aynı dönemde yüzde 95 artarak 75 bine çıktı. İlk 4 ayda bankalara ibraz edilen çek tutarı ise yüzde 90 artışla 2,2 trilyon TL olurken, aynı dönemde karşılıksız işlemi yapılan çeklerin tutarı yüzde 293 artarak 43 milyar TL’ye ulaştı. Ocak-nisan döneminde karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı ise tutar bazında olarak yüzde 2’ye, adet bazında da yüzde 1,3’e çıktı.

Kredi maliyetleri sanayici zor durumda bırakıyor Haber

Kredi maliyetleri sanayici zor durumda bırakıyor

Son bir yıllık dönemde TL referans faizinin altı kat artması, özellikle deprem illerinde ödeme güçlüğü yarattı. Zor durumdaki şirket sayısı arttı. Şirketlerin krediyi dövize çevirme önerisinin de bankalar tarafından kabul edilmediği belirtiliyor. Hüseyin Gökçe ve Mehmet Nabi Batuk'un haberine göre deprem bölgesindeki birçok işletme Hazine destekli KGF kefaletiyle kullandığı kredinin maliyeti olağanüstü yükselince, geri ödemede güçlük yaşamaya başladı. İşletmelerin referans faize endeksli kullandığı değişken kredinin maliyeti anaparanın bile üzerine çıkınca bölgede ifl as aşamasına gelen şirket sayısında ciddi artış yaşandı. Bazı şirketlerin yükselen faiz yükünden kurtulmak için kredisini dövize çevirmeyi önerdikleri, ancak bankaların KGF garantisinden çıkmamak için bunu kabul etmediklerini bildiriliyor. Hazine desteğiyle işletmelere kefalet vererek bankalardan kredi kullanmalarını sağlayan Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) destek unsurları arasına, 6 Şubat deprem felaketinden etkilenen 11 il için iki yeni kredi paketi dahil edilmişti. Bu iki kredi kaleminde bugüne kadar bankalardan 12,6 milyar lirası işletme 4,8 milyar lirası yatırım olmak üzere toplam 17 milyar 555 milyon liralık kredi kullanıldı. Düşük faiz döneminde bankalar krediden kaçıyordu Depremzede sanayicilere verilenler dahil KGF’nin şu anda yürürlükte toplam 9 kredi destek paketi bulunuyor. Bu destekler Hazine tarafından sağlanırken, KGF kredilere kefil oluyor ve kredi sisteme dahil olan kamu ve özel bankalar tarafından kullandırılıyor. Faizin düşük olduğu dönemlerde kredi iştahı azalan, hatta KGF kaynaklı kredi kullandırmaktan kaçınan bankaların, faizdeki yükselişle birlikte yeniden bu alana yöneldikleri belirtiliyor. Ancak TLREF’e (Türk Lirası referans faiz oranı) endekslenen kredilerin maliyeti Merkez Bankası politika faizini yükselttikçe artışa geçti. Politika faizi yüzde 50’ye gelince de sanayiciler geri ödemede zorlanmaya başladılar. KGF’nin deprem yatırım ve işletme desteklerinde 1 yıldan başlamak üzere geri ödemesiz dönem bulunmasına rağmen, sorun daha çok bölgeden kullanılan diğer kredi kalemlerinde yaşanıyor. Faiz yüzde 7,6’ya kadar gerilemişti Faizsiz kredi desteği de olmakla birlikte bu kredilerin çok büyük bölümü Türk Lirası Gecelik Referans Faizine (TLREF) endeksli olduğu için bu sıkıntı gün yüzüne çıkmış durumda. Yani depremin hemen ardından yüzde 7,62’ye kadar gerileyen referans faiz oranı bugün yüzde 53 sınırında bulunuyor. 2022 yılı sonunda yüzde 10,26 seviyesinde olan TLREF, 4 Ocak 2023’te yüzde 8,59 olurken, 27 Şubat 2023’te yüzde 7,62’ye kadar gerilemişti. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaşandığı Mayıs ayına kadar yüzde 10 bandında bulunan TLREF bu aydan itibaren yükselişe geçti ve 23 Haziran’da yüzde 16,38, 31 Ağustos’ta yüzde 23,72, 29 Eylül’de yüzde 31,48, olurken, yılı 29 Aralık’ta yüzde 43,62 ile kapattı. 31 Ocak 2024’te yüzde 43,50 olan TLREF, 29 Şubat’ta yüzde 44,43, 29 Mart’ta yüzde 52,99’a yükseldi. Faiz oranı Nisan sonunda da bu seviyesini korurken, 24 Mayıs itibarıyla yüzde 52,99’a yükseldi. Hangi illerde kullandırılıyor? 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Malatya, Osmaniye, Hatay, Elazığ, Kilis illeri ve Sivas ili Gürün ilçesinde faaliyet gösteren işletmelere yatırım ve finansman kredileri kullandırılmaya başlandı. Ancak bu kredilerde de maliyet yükselmiş olmakla birlikte, geri ödemesiz dönem bulunduğu için henüz faiz yükselişinin sıkıntıları yansımamış durumda. Ödeme güçlüğü çeken şirketler ise yine değişken faizli olup, diğer kategoride kredi kullananlar. KGF aracılığıyla kullandırılan yatırım kredileri azami 36 ay ödemesiz olmak üzere toplam 120 ay vadelendiriliyor. İşletme kredilerinde vade ise 12 ayı ödemesiz olmak üzere en fazla 60 ay olarak belirlendi. Limit 125 milyon liraya kadar çıkıyor KGF desteklerinden KOBİ’ler yüzde 90’a kadar kefaletle 35 milyon liraya kadar yararlanabiliyorlar. KOBİ dışı işletmeler ise yüzde 85 kefalet oranı ile 125 milyon liraya kadar kredi kullanabiliyor. Kredi 4 farklı şekilde kullandırılıyor KGF kefaletli krediler; kredi kartları, banka kartları, işletme kredisi ve yatırım kredisi olmak üzere 4 kategoride kullandırılıyor. Ticari kredi kartı tahsisi veya mevcut kartın limit artırımıyla; taksitli kredi, spot kredi, murabaha şeklinde kullandırım yapılıyor. Veya yeni bir Kredili Mevduat Hesabı açılarak; taksitli, spot kredi kullandırılıyor. İşletme kredisi kapsamında, spot kredi, rotatif kredi, nakit çekimine kapalı KMH ürünleri veya katılım bankacılığına uygun yöntemlerde destek sağlanıyor. Yatırım kredilerinde ise finansal kiralama ve katılım bankacılığıyla uygun yöntemler dahil destek veriliyor. İşletme kredinin %35’i nakit veriliyor Kullanılabilecek kredi tutarı, yatırımın yüzde 70’ini aşamıyor. Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yapılan yatırımlar için de aynı oran geçerli. Kullanıcı, tahsis edilen kredinin en fazla yüzde 35’ini nakit olarak alabiliyor. Kredilerde ödemeler firmalara değil, fatura karşılığı ilgili firmalara yapılıyor.

Maliye, 4 günde 29 milyon TL ceza kesti Haber

Maliye, 4 günde 29 milyon TL ceza kesti

81 ilin giriş-çıkışında ticari araçlar durdurulup, belgeler kontrol ediliyor. 4 günde 29 milyon TL ceza kesildi Kayıt dışılıkla mücadelede işi sıkı tutan Hazine ve Maliye Bakanlığı, 24 saat esaslı denetimlere başladı. 81 ilin girişinde Gelir İdaresi Başkanlığı'nın denetim elemanları nöbet tutuyor. Ticari tırlar ve kamyonlar şehir girişlerinde durduruluyor. Sevk irsaliyesinin veya irsaliyeli faturanın düzenlenip düzenlenmediğine bakılıyor. Kayıt dışı mal ve işçi kontrolü de yapılıyor. Sabah'tan Dilek Güngör'ün yazısına göre Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in talimatıyla, Gelir İdaresi Başkanlığı, kayıt dışılıkla mücadele kapsamında gerek saha denetimlerini gerekse risk analizine dayalı denetimlerini artırdı. Gelir İdaresi Başkanlığı'na bağlı uzmanlar, ülke genelinde hazırlanan denetim planları ile çerçevesinde sahada görevini yerine getiriyor. Denetimler 24 saat çalışma esasıyla tüm Türkiye'de devam ediyor. Yol denetimleri başladı Maliye, ticari araçların yol denetimlerine de başladı. 24 Nisan'dan bu yana ülke genelinde 211 noktada eş zamanlı denetimler başlatıldı. 81 ilde şehirlerin giriş ve çıkış noktalarında yol denetimleri yapılıyor. Denetimlerde mal sevkiyatı yapan ticari araçlarda bulunan mallara ilişkin belgeler kontrol ediliyor. Mal sevkiyatı sırasında araçta bulunması gereken sevk irsaliyesinin veya irsaliyeli faturanın düzenlenip düzenlenmediğine bakılıyor. Ticari taşıma işlemini ücret karşılığında gerçekleştirenler tarafından düzenlenmesi gereken taşıma irsaliyesinin düzenlenip düzenlenmediği de kontrol ediliyor. Özel usulsüzlük cezası Gelir İdaresi Başkanlığı'na bağlı uzmanlar, belge düzenine uyulmadığını tespit ederse, özel usulsüzlük cezası kesiyor. Araçta bulunması gereken sevk irsaliyesi ile taşıma irsaliyesi için ayrı ayrı 3.400 lira para cezası uyguluyor. Taşınan mala ilişkin yasal sürede fatura düzenlenmediğinin tespiti halinde ise fatura için 3.400 liradan az olmamak üzere belgede yer alması gereken tutarın yüzde 10'u oranında özel usulsüzlük cezası kesiliyor. Beyanla karşılaştırma Denetimlerle, taşınan malın gerek taşıyıcı mükellefin, gerekse malı alan ve satanın kayıtlarında yer alıp almadığı tespit ediliyor. Gelir İdaresi, elde ettiği verileri, mükellef beyanlarıyla da karşılaştıracak. 4 günde 29 milyon tl ceza Dört günde 211 noktada 17 bin 580 mükellef denetlendi. Bu denetimlerde belge düzenine uymadığı görülen 6.974 mükellefe yaklaşık 29 milyon TL ceza kesildi. Denetimlerde 174 mükellefin tamamen kayıt dışı çalıştığı, 81 çalışanın (şoför) ise sigorta kaydı olmadığı tespit edildi. Kayıt dışı işçi çalıştıranlar hakkında gerekli işlemlerin yapılması için tutanaklar Sosyal Güvenlik Kurumu'na gönderildi. Yapılan denetimlerde; yaş sebze-meyveden inşaat malzemesine, mobilyaya, elektrikli eşyaya kadar kayıt dışı çok sayıda ürün sevkiyatı yapıldığı görüldü.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.