SON DAKİKA
Hava Durumu

#Elektrikli Araçlar

Ekometre - Elektrikli Araçlar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Elektrikli Araçlar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Markalar elektrikli araç çalışmalarına neden ara verdi? Haber

Markalar elektrikli araç çalışmalarına neden ara verdi?

Türkiye’de elektrikli araç piyasası hızla büyüyor. Öyle ki Türkiye, bu konuda dünyanın birçok ülkesinden çok daha hızlı ilerliyor. Ancak elektrikli araçları enerji sektöründen altyapı üretimine, şarj istasyonlarına kadar birçok başlıktan bağımsız düşünmek mümkün değil. Konuyla ilgili ciddi bir açıklama, işin uzmanından geldi. Elektrikli araçların şarj sistemlerinde dev kabloların temel içeriği olan bakırın Türkiye’deki en büyük tedarikçilerinden Bakırsan’ın içinde bulunduğu Toptaş Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toptaş, elektrikli araç piyasasında yaşanacak önemli kırılmalara dikkat çekti. Elektrikli araç şarj istasyonlarının ikinci nesle geçişe hazırlandığını hatırlatan Toptaş, fakat çağrı cihazlarının patlaması, ertesi gün de telsiz cihazlarının infilak etmesinin ardından durumun değiştiğini, “uzaktan kontrol edilebilirlik” durumunun gerçek bir tehdit olduğunu ve elektrikli araç piyasasının açığının da bu olduğunu belirtti. Kendilerinin enerji sektörünün ihtiyacı kabloların üretiminde ana aktörlerinden olduğuna dikkat çeken Uğur Toptaş, “Yani enerjinin kablosu ham madde olarak bizden geçiyor diyebiliriz. Elektrikli araçlar trend oldu şu anda bu elektrikli araçlarımızın bir de şarj istasyonları var. Bir süredir yeni nesil şarj istasyonu arayışları için ar-ge çalışmaları var. Biz firmalara zenginleştirilmiş özel tipte bir bakır tedariği yapıyoruz” dedi. Önceki gün Lübnan’da Hizbullah’ın iletişim kurmak için kullandığı çağrı cihazlarının patlaması sonucu en az 9 kişinin ölmüş, 3 bine yakın kişinin de yaralanmıştı. Dün de Hizbullah’ın kullandığı telsizler uzaktan erişim yöntemiyle patlatıldı ve 14 kişinin ölmesine, 500’den fazla kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Benzer bir durumun elektrikli araç piyasası için de geçerli olduğunu hatırlatan Toptaş, “Elektrikli araçlarda bazı markalar karar alıp çalışmalarına ara verdiler” dedi. Elektrikli araç çalışmalarına neden ara verildi? Çalışmalara ara verilmesinin nedenini de anlatan Uğur Toptaş, “Yaydığı manyetik alan yüzünden kullanıcılarına baş ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurma yoğunluğu yaşatmasından dolayı, bu araştırmalarını ve geliştirmelerini durdurma kararı aldı birçok firma. Elektrikli araçlar bundan 2 ay öncesine kadar çok yüksek bir trend olduğundan dolayı şarj istasyonları yeni nesil yani ikinci nesle geçmeye çalışıyordu. Fakat çağrı cihazı olayından sonra olay nereye gidecek, açıkçası belirsiz” ifadelerini kullandı. ‘Şarj istasyonu çalışmalarının da durdurulacağına inanıyorum’ Enerjinin lojistik kısmının bakırla çözüldüğünü, başka hiçbir metalin alternatif olamadığını belirten Toptaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toptaş, “Daha doğrusu optimal maliyet ve optimal enerji tasarrufu bakırda sağlanabiliyor. Ayrıca optimal iletkenlik de bakırda bulunduğu için bakır kullanılıyor” dedi. Şimdilerde elektrikli araç üreticilerinin temel tartışma ve araştırma konusunun yeni nesil şarj istasyonları olduğunu belirten Toptaş, “İki gün önce konuşuyor olsaydık eğer ben bununla ilgili daha pozitif düşüncelere sahip olurdum. Şu anda elektrikli araçlarla ve bu şarj istasyonlarının ar-ge’leriyle alakalı çalışmaların durdurulacağına inanıyorum. İki tane sebebi var. Ana sebep, kullanıcılarda ortaya çıkardığı baş ağrısı ve diğer sağlık problemleri. Sağlık da her şeyden önce geliyor burada. Ne aracın ekonomikliği ne aracın başka bir özelliğinden daha önemsiz değil. Öte yandan bir de elektrikli araçların başka bir şekilde kontrol edilebilme tehdidi söz konusu. Bundan dolayı ben ilginin ve tercihin azalacağına inanıyorum elektrikli araçlarda” değerlendirmesini yaptı. Toptaş: ABD manuel vitesli araçları topluyor 2024 itibarıyla teknoloji savaşlarının bambaşka bir evreye taşındığına da dikkat çeken Uğur Toptaş, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dünyadan manuel vitesli araç topladığını ve bunun teknoloji savaşlarının ne kadar yakıcı hale geleceğinin bir fragmanı olduğunu söyledi. Toptaş, “ABD’nin bu uygulaması özellikle de 2024 yılının Mart ayında yaşanan güneş patlamasının ardından hareketlendi. Hala da uygulama devam ediyor. Bunu okumak ve gelecekte yaşanacakları bu paralelde değerlendirmek önemli” diye konuştu. Türkiye’de Teknoloji Devrimi: Karanlık fabrikalar’ geliyor! Türkiye’nin bakır üretiminde de önemli gelişmeler yaşandığını belirten Uğur Toptaş, “Bakır üretim tesisleri yeni nesle evriliyor artık. Karanlık fabrikalar oluşturulmaya başlıyor. Hatta bir tane tesis var tahminen 6 ay sonra faaliyete girecek. Türkiye için teknolojik bir devrim diyebilirim. Endişe ediyoruz onlarda da ne kadar başarıya gidebilecekler, Türkiye’de bir ilk olacak çünkü. Bizim sektörün de, sanayinin de teknolojiyle entegre olup bir an önce karanlık fabrika meselesini çözmesi gerekiyor” dedi. Uğur Toptaş, karanlık fabrikaların çalışma mantığını şöyle anlattı: “Normalde içerde bulunan işçinin, personelin yapmış olduğu işleri yapan robotik ekipmanlar var. Yani örnek veriyorum, malzeme geldi bunu alıp işleyip bir noktaya getireceğiz, bunun geçeceği etaplar için malzemenin bir yerden alınıp bir yere indirilmesi otomatik ekipmanlarla yapılacak. Diğer tarafta, işlenirken çıkan ürünün kalıplarından ayrılması, atılması, diğer tarafa aktarılması... Eskiden 60-70 kişinin götürdüğü işi sadece operatör olarak 4-5 kişinin götüreceği bir durum bu. Elbette istihdam olarak bakıldığında bir dezavantaj ama birçok sektör var, birçok meslek var. Bu kalıcı bir problem olmaz. Maliyetlerin aşağıya düşmesi, perakendede halkı rahatlatacak bir operasyon olduğu için destekliyoruz.” ‘Konut fiyatlarını bile düşürür’ Sanayideki bu gelişmelerin konut fiyatlarına bile etkisinin olacağını savunan Toptaş “Teknolojik olarak gelişmek her zaman, bence insanoğlu adına faydalı bir şeydir. Maliyet olarak da faydalıdır. Bu şekilde devam edilmesi gerekiyor” dedi. Türkiye’nin dev tüketim maddesi: Bakır Türkiye’nin bakır tüketim hacminin yıllık 500 bin ton olduğunu vurgulayan Bakırsan Bakır Sanayi kurucusu Uğur Toptaş, “Cevherden elde ediyoruz biz bu bakırın bir kısmını ama küçük bir kısmını… Geri kalanını dünyadan ithal ediyoruz. Bu tekniklere yatırımlar bu senelere kadar çok zayıftı. Yapılmaya başlandı ama devletin teşviklerinin arttırılması gerekiyor. Ciddi bir potansiyelimiz var. Bununla alakalı yer altı madenlerimiz çok zengin. Sadece yatırım maliyetleri çok yüksek. Fakat üretim olarak dünyada şu anda iyi bir aktörüz” ifadelerini kullandı. ‘rusya-ukrayna savaşı Türkiye’nin önemini artırdı’ Dünyadaki bakırın yüzde 30'unu Rusya’nın ürettiğini ve buradan dünyaya dağıldığını belirten Toptaş, “Malumunuz Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan dolayı da Rusya'nın zaten bir partneri olduk. Onların bakırları genellikle Türkiye tarafında kullanılıyor. Burada işleniyor, buradan ihracat yapılıyor. Bundan dolayı Türkiye'nin önemi 3 ise 6'ya, 7'ye, 10'a yükselmiş diyebiliriz bu noktada. Tabii savaş üzücü bir olay. Tabii ki bu savaşın bir an önce bitmesini, bu problemlerin ortadan kalkmasını istiyoruz. Çünkü bu savaş orada bölgesel olarak gözükse de bu biraz da kontrollü bir bölgesel savaş olmaktan çıkıyor. Dünyadaki aktörler ortada, diğer ülkeler ortada konuya müdahil olan. Bunların çözülmesi ve dünyanın bir an önce barışa gitmesini temenni ediyoruz. Ancak bu savaş Türkiye’nin sanayi üretimindeki değerini de bize göstermiş oldu” dedi.

Elektrikli araç yangınlarında ne yapmalı? Haber

Elektrikli araç yangınlarında ne yapmalı?

Toksit gazın solunması veya ten ile teması öldürücü olabilir. Elektrikli araç ekosistemi hızla gelişirken, bu araçlara ilişkin riskler de artıyor. Endüstriyel yangın ve itfaiye hizmetleri veren Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner ‘’ Her 100 bin elektrikli araçtan 25’i yangın riski ile karşı karşıya. Her geçen gün elektrikli araç sayısı artıyor. Yollarda daha çok bu yangınlardan göreceğiz. Ancak, geleneksel araç yangınlarından farklı olarak, bu tür vakalarda risk daha yüksek, lityum pillerinin söndürülmesi çok daha zor. Bu tür yangınlara müdahale ederken güvenli yöntemler kullanılmalı’’ dedi. 2030 yılına gelindiğinde dünyada satılan araçların yüzde 60’ından fazlasının elektrikli olması beklenirken, Türkiye'nin 2035'te elektrikli araç sayısının 4 milyon 214 bin 273'e, ulaşacağı öngörülüyor. Ayrıca şu an itibariyle Türkiye’de 100 binin üzerine elektrikli araç yollarda. Elektrikli otomobiller giderek daha da popüler hale gelirken son dönemlerde sıkça görülmeye başlanan ve zor söndürülen elektrikli araç yangınları ise insanları bu otomobiller konusunda endişelendiriyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın hesaplamalarına göre her 100 bin araçtan hibritlerde 3474, benzin ve motorinle çalışanlarda 1529, elektriklilerde ise 25’inde yangın çıkıyor. Bununla birlikte yıl 5 bine yakın elektrikli aracın alev aldığı tahmin ediliyor. Elektrikli araçların çevre ve insan sağlığı açısından olumlu etkileri bulunmasına rağmen, yangın ve yüksek voltaj tehlikeleri gibi potansiyel riskleri de buluyor. Bununla birlikte bu araçlarda kullanılan batarya sistemleri, lityum bazlı piller riskleri daha da artıyor. Endüstriyel yangın ve itfaiye hizmetleri veren Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner ‘’ Benzinle- motorinle çalışan araçların aksine, elektrikli arabalar yanıcı elektrolitler içeren yüksek voltajlı lityum iyon piller kullanır. Bu, elektrikli araba yangınlarının söndürülmesini zorlaştırır. Bir elektrikli araç alev aldığında, pilin yüksek voltajı termal kaçak yaratabilir; bu durumda pil takımı aşırı ısınır ve diğer hücreleri tutuşturarak yoğun ve uzun süreli bir yangına yol açar. Bu termal kaçak, itfaiyeciler için ciddi bir risk oluşturan büyük miktarda ısı, zehirli gaz ve kimyasal toksit açığa çıkarabilir. Toksik gaz denildiğinde en çok korktuğumuz madde hidrojen florürdür (HF). Solunması ve hatta ten ile teması öldürücü olabilen bu gaz su ile buluştuğunda (havadaki ya da tendeki nem, ıslak zeminler, itfaiye suyu, vb.) hidroflorik asite dönüşür. Doğaya asla karışmaması gerekir. Bu yüzden sokaktaki elektrikli araçlara müdahale çok kafa karıştırıcıdır. Bu nedenle itfaiyeciler elektrikli araç yangınlarını güvenli bir şekilde ele almak için belirli yangın söndürme tekniklerini ve ekipmanlarını kullanmak üzere eğitilmelidir. Ayrıca elektrikli arabaların karmaşık elektrik sistemleri ve su kaynaklarına yakınlıkları elektrik çarpması tehlikesi oluşturabilir ve yangın söndürme sürecini daha da karmaşık hale getirebilir. Bu tür yangınları suyla söndürmek, normal içten yanmalı motorlu arabalardan alışık olduğumuz sonuçları vermez. Konteynere daldırma şu an en iyi çözüm gibi görünüyor ’’ dedi Ne yapılmalı? Yangın veya kaza durumda elektrik kaçaklarının oluşması nedeniyle müdahalede bulunan ekiplerin, elektriğe kapılması sonucunda yaralanma veya ölümlerin meydana geldiğini ifade eden Yamaner, olay yerine intikal eden itfaiye ekiplerinin öncelikle aracın elektrikli mi yoksa geleneksel araç mı olduğunu tespit etmeleri gerektiğini söyledi. Yamaner ‘’Benzinli veya dizel bir araba itfaiyeciler tarafından yaklaşık 20 dakikada çok hızlı şekilde söndürülebiliyor. Çünkü yanan şey plastikler, yanıcı maddeler ve bazen de yakıt. İtfaiyeciler 100 yıldır bunu yapıyor, ne yapacağını biliyor. Ancak elektrikli araçlar yeni ve piller çok uzun süre yanabilir. Bu hiç de kolay değil ve uzmanlaşmış bir yaklaşım gerekiyor’’ dedi. Anıl Yamaner, elektrikli araç yangınlarında nasıl müdahale edilmesi gerektiğini şöyle açıkladı; 1-İtfaiyeyi arayın: Aracınızda tutuştuğunu görürseniz, yapılacak en iyi şey itfaiyeyi aramaktır. Lityum yangınını söndürmek ilk etapta zor olmakla kalmaz, aynı zamanda ilk yangından günler sonra bile aniden yeniden alevlenmeye son derece yatkındır. Yangından çıkan dumanın özellikle zehirli olduğunu da hesaba katarsanız, güvenli bir mesafeye gidip profesyonellerin ilgilenmesine izin vermek daha iyi olur. 2-Soğutma: İtfaiyeciler genel sıcaklığı düşürmek için yanan araca su püskürtür. Kesinlikle köpük uygulaması yapılmamalı. Bu tür yangınlarda ortalama 11-30 ton su kullanılması ve suyun direk batarya sistemine işlenmesi gerekir. Bu yaklaşımın dezavantajı, çok miktarda su kullanılması ve potansiyel toksik akıntının oluşmasıdır. 3- Yangının kendi kendine sönmesine izin vermek: Bu yöntem hızlı ve makul derecede etkilidir ancak araba yanarken havaya çok fazla zehirli duman salar. Ayrıca, alevler söndüğünde arabadan geriye pek bir şey kalmaz. 4- Yanan aracı suya daldırmak: Bu yaklaşımla, itfaiyeciler yanan aracı suyla dolu büyük bir metal konteynere koyabilirler. Bu yöntem toksik akış sorununu da ortadan kaldırır ve genellikle sadece su püskürtmekten daha etkilidir. Konteynere daldırma şu an en iyi çözüm. 5- Yangın battaniyeleri: Yangın battaniyeleri de elektrikli araç yangınlarında faydalı olacaktır 6-Tecrit mesafesi: Kazaya uğramış veya yanmış araç, güvenli ortama taşındıktan sonra 300 metre tecrit mesafesi sağlanır. Araç yakınında en az 15 metre alanda yanıcı maddeler bulunmaması gerekir. 7- Termal Kamera kullanımı: Söndürme işlemi bittikten sonra tekrar alev alma ihtimaline karşı 24 saat boyunca termal kamera ile sıcaklık seviyeleri gözlemlenir. 8- Yüksek voltaj levhası: Elektrikli araç yangınlarına müdahale sırasında aracın üstüne ve en az 10 metre uzaklığa yüksek voltaj levhası konulur.

Türk tüketicisi elektrikli araçta 800 KM menzil arıyor Haber

Türk tüketicisi elektrikli araçta 800 KM menzil arıyor

Türkiye’nin en kapsamlı ve bağımsız araştırmalarından birini gerçekleştiren Sarjagel.com, elektrikli araçlarla ilgili olarak . 7 farklı bölgeden, 500 katılımcının katıldığı anketin detaylı raporlarına göre, Türk tüketicisinin elektrikli araç seçiminde tercihi yüzde 45,1 ile Avrupa menşeili olurken; sırasıyla yüzde 26,1 ile Türkiye, yüzde 14,8 ile Çin izledi. Her iki kişiden biri, elektrikli araçları güvenli bulurken, tüketicilerin yüzde 40,5’i şarj süresinin 15 dakikayı geçmemesi gerektiği yönünde görüş bildirdi. Araştırma raporundaki bulgularda, elektrikli araç sayısı, kullanım maliyeti, şarj istasyonu ekosistemi gibi konularda Türk tüketicisinin yeterli bilgiye sahip olmadığı sonucu ortaya çıktı. Ayrıca katılımcıların yüzde 80,7’si, yaşadıkları çevrede şarj istasyonlarının yetersiz olduğunu söyledi ve bir elektrikli araçtan ortalama 800 kilometre menzil beklentileri olduğunu ifade etti.  500 katılımcının destekleriyle gerçekleştirilen ankette, elektrikli araçların bakım maliyetlerinden şarj istasyonu altyapısına değin, birçok soruya cevap arandı.  •    Elektrikli araç seçiminde, hangi bölge üreticileri tercihiniz sorusunda, katılımcıların yüzde 45,1’i Avrupalı otomobilleri tercih ederken, yüzde 26,1’i Türk, yüzde 14,8’i Çin olarak cevap verdi. •    Katılımcıların yüzde 49,8’i elektrikli araçları güvenli bulurken; tehlike konusunda tüketicilerin kafa karışıklığı yaşadığı ve yarı yarıya bir ayrım olduğu ortaya çıktı.  •    Sizce Türkiye’de kaç elektrikli araç var sorusuna, sadece yüzde 31’lik kesim doğru cevap verirken, tüketicilerin geri kalan yüzde 70’i, 70 bin adet ve altı elektrikli aracın ülkemiz yollarında olduğu düşüncesini paylaştı. •    Türkiye’de potansiyel elektrikli araç kullanıcılarının çok büyük bir kısmının yolda kalma endişesi taşıdığını ortaya koyan bir başka anket sorusu, “Elektrikli araç sahipleri yolda kalıyor mu?” sorusuna yüzde 45,9 ile “Evet” cevabı verildiği dikkat çekti. •    Açık uçlu “Elektrikli araçta sürüş menzili kaç kilometre olmalı” sorusunda, tüketicilerin çoğunluğunun ortalama 800 kilometre menzil aradığı görüldü. Ayrıca Türkiye’deki şarj istasyonu soket sayısı tahmini için yöneltilen soruda, yüzde 30’unun bilgi sahibi olmadığı, yüzde 28,8’inin ise 4-5 bin adet olarak bildiği verisine ulaşıldı.  •    Katılımcıların yüzde 40’ı şarj dolum süresinin 15 dakikayı, diğer yüzde 40’lık kesim ise 30 dakikayı geçmemesi gerektiğini belirtti. Katılımcılardan yalnızca yüzde 9,7’sinin 45 dakikalık şarj süresine ve yalnızca yüzde 8,6’sının 60 dakikalık şarj süresine tahammülü olduğu görüldü. Araştırma raporunu değerlendiren Sarjagel.com Genel Müdürü Selçuk Nazik, tüketicilerde şarj istasyonu sayısı, yolda kalma ve batarya ömrüne dair endişelerin yoğun bir şekilde var olduğunu ifade ederken, şunları söyledi: “Kapsamlı ve bağımsız araştırma sonuçlarına baktığımızda, elektrikli araçların ikinci el değeri, menzilleri ve şarj olma sürelerinin birçok tüketicide soru işaretine sebep olduğu görülüyor. Türkiye'deki tüketicilerin elektrikli araçlar ve şarj istasyonları konusunda bilinçlendirilmesi, bu araçların daha yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Elektrikli araçların yaygınlaşması için hükümet politikalarının desteklenmesi, şarj altyapısının güçlendirilmesi ve tüketicilere yönelik bilgilendirme kampanyalarının artırılması büyük önem taşıyor. Araştırmamız, bu hedeflere ulaşmak için gerekli adımların atılmasına katkı sağlayacak değerli bir çalışma oldu. Geldiğimiz noktada, elektrikli araçların özellikle şehir içinde çok büyük avantajlara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Eğer aileye ikinci araç gelecekse, bu mutlaka bir elektrikli olmalı.”    

Elektrikli araçlarda hasar tespiti uzmanlık gerektiriyor  Haber

Elektrikli araçlarda hasar tespiti uzmanlık gerektiriyor 

Akaryakıt ile çalışan motora sahip araçlarla karşılaştırıldığında elektrikli araçlarda hasar sonrası ortaya çıkacak risklerin yüksek olduğunu belirten TÜSED Türkiye Sigorta Eksperleri Derneği Yönetim Kurulu, hasar tespiti ve onarım süreçlerinde doğru ekipman kullanımı ve eğitimin önemine dikkat çekti.     Türkiye otomobil pazarındaki payı her geçen gün artan elektrikli araçların hasar sonrası süreçleriyle ilgili kapsamlı bilgiler veren TÜSED Türkiye Sigorta Eksperleri Derneği, özellikle yüksek voltaja ve bataryada ortaya çıkabilecek kimyasal tepkimelere karşı alınması gereken önlemlerle ilgili detaylı açıklamalarda bulundu. Her aracın acil durum müdahale talimatlarının farklı olabileceğine dikkat çeken TÜSED Yönetim Kurulu “İlk ve en önemli husus yüksek voltaj sisteminin kesilmiş olmasıdır. Yüksek voltaj kesilmiş olsa dahi aracın sistemleri üzerindeki elektrik yükü aracın modeli ve teknolojisine göre 30 dakikaya kadar bir deşarj bekleme süresi gerektirebiliyor. Her ne kadar tümüyle çok yeni bir teknoloji olsa da ilk üretilen elektrikli araçlarda risk daha yüksek olabiliyor.  İkinci önemli husus ise bataryaların hasar alıp almadığıdır. Batarya kontrol edilerek kimyasal bir tepkimeye girip girmediğinin tespit edilmesi, batarya ısısının düzenli aralıklar ile kontrol edilmesi gerekiyor. Genelde titanyum malzemeden üretilen batarya dış gövdeleri deformasyona uğramasa da iç yapısında bir bozulma sonucunda kimyasal olarak tepkime başlamış olma riski var. Bu risk 15 güne kadar devam edebiliyor. Özellikle li-ion bataryaların iç yapılarına su teması halinde kimyasal tepkime ile polimer iyonların hava ile buluşması zehirli gazların ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Bu durum zehirlenmelere, cilt yanıklarına ve özellikle gözlere ciddi zararlar verebilecek potansiyele sahiptir. Ayrıca aracın uzaktan kumanda sistemi ve mevcut ise uygulama ile bağlı olabileceği mobil telefon ve tabletler ile ilişiğinin kesilmiş olması da dikkat edilmesi gereken hususlardan biri. Bu kontrolün yapılmamış olması halinde herhangi sistemin bir anda aktif olabilme riski var.” açıklamasında bulundu.     Orta ve büyük ölçekli hasarlarda ekspertiz ve onarım sürecine dikkat Hasar tespit aşamasının basit hasarlarda, akaryakıt ile çalışan motora sahip diğer araçlardan çok da farklı olmadığını belirten TÜSED, orta ve büyük ölçekli hasarlarda sürecin farklılaştığını ifade ediyor. “Öncelikle hasarlı aracın elektrikli araç hasarlarına müdahale edebilecek gerekli yetkinlik ve şartlara uygun tamirhanelerde bulunması çok önemli. Diğer araçlardan farklı olarak söz konusu fiziksel şartları sağlamış ve gerekli yetkinliklere sahip yetkili servisler bu araçlar üzerinde çalışırken ayrı bir alanda işlem yapıp etrafını bantla çevirerek işlem yapıyorlar. Büyük ve mekanik hasarların tespitinde özel silikon eldivenler kullanmak, maske ve koruyucu gözlük takmak, tedbiri elden bırakmamak, yüksek gerilimden dolayı temas edilebilecek nokta ve kablolara (özellikle turuncu kablolara ve soketlere-turuncu renk yüksek voltajı gösteren evrensel bir renktir) çok dikkat etmek gerekli. Yine ortamın havalandırma yeterliliği dikkat edilmesi gereken diğer bir husus.” diyor. Onarım süreçlerinde eğitimsiz teknisyen araca veya kendisine zarar verebiliyor “Yine bu araçları normal araçlardan ayıran bir diğer özellik ise ağırlıklarının fazla olması ile ivmelenmelerinin de güçlü olması sebepleri ile kaza halinde ivme etkisi ile araçlarda daha fazla hasar meydana gelebiliyor. Onarım teknikleri ise henüz sınırlı. Alternatif onarım teknikleri yok denecek kadar az. Batarya başta olmak üzere bazı parçaların onarımları mümkün değil.” şeklinde açıklamalarına devam eden dernek, servislerin elektrikli araçlarla ilgili yetkinliğine ilişkin de önemli satır başlarını paylaştı. TÜSED Yönetim Kurulu, “Ülkemizde satılan birçok elektrikli aracın yetkili servisi bulunmakta. Ancak maalesef tüketici tercihine ve diğer faktörlere bağlı olarak (onarım maliyeti) özel servislerinde bu araçları onardığına şahit olmaktayız. Henüz az sayıda özel onarım servisi bu konuda çeşitli eğitimler alarak yetkinlik seviyesini geliştirmiş durumda. Yasal olarak elektrikli araç teknisyenlerinin almak zorunda olduğu eğitimler var, bunlar sorgulanmalı. Yedek parça temin ve tedarik süreci uzun sürebilmekte, henüz bu araçlarda yeterince uzmanlaşma olmadığı için, hasar ve arıza tespitleri daha uzun, eğitimli teknisyen sayısı ise az. Basit bir karoser onarımda dahi bilgisiz bir teknisyen aracın komple elektronik sistemine zarar verebilir. Bu tarz yaşadığımız örnekler mevcuttur. Ayrıca araçların bir yerden bir yere taşınması gerektiğinde de bu onarım aşaması olsun, kaza sonrası olsun mutlak suret yerden bağlantısının kesilmesi gerekmektedir. Özellikle de rejeneratif frenleme sistemine sahip araçlarda bu durum önem arz ediyor. Ayrıca onarım sonrası araçların yeniden aktif hale getirilmesi için birtakım prosedürler ve sistemlerin sırası ile yeniden devreye alınması süreçlerinde yeni sorunlar ortaya çıkabiliyor.” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.