SON DAKİKA
Hava Durumu

#Enflasyon

Ekometre - Enflasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enflasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Erdoğan: Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz Haber

Erdoğan: Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz

Erdoğan, "Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz. Enflasyonun üzerinde, çalışanlarımıza alım gücünü koruyacak çerçevede muamele edeceğiz" dedi. Brezilya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücret ve emekli maaşlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. "Malum yine yıl sonu ve herkesin gözü kulağı hem çalışanların hem emeklilerin maaşlarındaki artışlarda ama biz biliyoruz ki esas mesele alım gücü efendim. Enflasyonda bir düşüş var ve bu düşüş önümüzdeki dönem hem çalışanın hem emeklinin hayatına nasıl yansıyacak acaba?" sorusuna Erdoğan şöyle yanıt verdi: "Bizim amacımız vatandaşımızın toplumun bütün kesimlerini alım gücünü kalıcı olarak artırmaktır. Bunun da yolu enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneye düşürmekten geçer. İlk yılımızı dezenflasyona geçiş olarak öngörmüştük. Mayıs ayından bu yana enflasyonda düşüş var ve bu düşüş devam edecek. 2025 yılında özellikle hem para politikasının gecikmeli etkisi hem maliye politikasında bütçe açığının azalması hem de fiyatları bir şekilde bütçe imkanları çerçevesinde enflasyon hedefi paralelinde oluşturmamız enflasyonu düşürmeye devam edecek. 'Enflasyonun üzerinde muamele edeceğiz' Bakın geçen sene asgari ücretli kardeşlerimize biz yüzde 107 buçuk zam verdik. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene biz yüzde 49 zam verdik. Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 49’un altında. Yani yılı da Merkez Bankamızın tahminlerine göre yüzde 44 civarında bir rakamla tamamlayacağız. Özetle biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeyeceğiz. Son 22 yılda da resim buydu, son 1 yılda da aynı şekildeydi, bu sene içerisinde değişmedi. Muhalefet bu konuyu istismar ediyor ama biz önümüzdeki dönemde de aynı prensipler çerçevesinde hareket edeceğiz ve enflasyonun üzerinde, çalışanlarımıza alım gücünü koruyacak çerçevede muamele edeceğiz. Ama aslolan enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülmesidir. Vatandaşlarımızın aldığı temel mallarda enflasyon yüzde 28,5. Sebze meyve gıda dahil mallarda ise yüzde 40 civarında. Enflasyonu şu anda biraz yüksek tutan kira ve özel eğitim gibi hizmetlerdeki enflasyondur. Enflasyon kalıcı bir düşüş trendine girdi, inşallah bu şekilde de yoluna devam edecek." Kırmızı et fiyatlarına ilişkin açıklama Son dönemde gelen zamlarla gümden olan kırmızı et fiyatlarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan şunları kaydetti: "Burada şunu da söylemek isterim: Yeni bir adım daha atmayı planlıyoruz. Bu da büyükbaş hayvan ithalini yaparak kırmızı ete çok daha iyi imkanlarla erişimini sağlamaktır. Bunu Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı ile de değerlendirdik. Vatandaş kırmızı ete beklediği fiyatlarla ulaşabilsin diye gerekirse süratle Uruguay’dan Brezilya’dan bu büyükbaş hayvan ithalini yapalım talimatını verdim. Bunu değerlendireceğiz ve bu adımları da atacağız."

Bankacılık sektörü zorlanıyor Haber

Bankacılık sektörü zorlanıyor

Son 1 yılda bankaların ATM doldurma sıklığı günlük 2’den 3’e yükselirken, ATM’lerde 200 ve 100 TL dışında kupürlere yer yok. Yüksek enflasyon, artan fiyatlar ve düşen alım gücü nakit ihtiyacını büyüttü. Tedavüldeki en yüksek banknot olan 200 TL tüm diğer küçük kupürleri kovsa bile onun da tek başına bir anlamı kalmadı artık. Bir alışveriş için onlarca banknot taşımak zorunluluğu bankacılık sektörünü de zorluyor. Merkez Bankası verilerine göre yaklaşık 15 yılda tedavüldeki banknotların payı büyük bir değişim gösterdi, 2010 Ocak’ta banknotların yüzde 16’sı 200 TL iken şimdi artık yüzde 80,4’ü 200 TL’lik kupür. ATM’lerde ise devrim gibi değişiklikler var son 1 yılda artık günde 2 kere değil 3 kere dolduruluyorlar ve koyulan nakdin yüzde 75’i 200 TL’lik, yüzde 25’i ise 100 TL’lik kupürden oluşuyor. 100 TL altı banknotun artık ATM ve piyasada ne yeri ne de gücü kalmadı. Ekonomim'den Şebnem Turhan'ın haberine göre 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlayan ve pandemi sonrasında artan geleneksel olmayan düşük faiz politikası enflasyonu ve döviz kurlarını hızla arttırdı. Bu artış TL’nin alım gücünün de azalmasına yol açtı, nakit ihtiyacının karşılanabilmesi için deste deste banknotlar taşınmak zorunda kaldı. Bu ihtiyacın verilere yansıması dikkat çekici. 2010’da en büyük pay 100 TL’nindi Türkiye 2005 yılında paradan 6 sıfır atarak Yeni Türk Lirası’na geçti, TL’nin önündeki yeni ibaresi Ocak 2009’da kaldırıldı ve bir yılsonunda ise Yeni Türk Lirası tamamen tedavülden kalktı. Bu durum Ocak 2010’dan itibaren şu an tedavülde bulunan banknotları karşılaştırma imkanı da sağlıyor. Ocak 2010 yılında tedavüldeki banknotların sadece yüzde 16’sı 200 TL’lik kupürlerden oluşurken, 100 TL’nin payı yüzde 41,62, 50 TL’nin payı yüzde 28,52, 10 TL’nin payı yüzde 3,12, 5 TL’nin payı da yüzde 1,37 seviyesinde bulunuyordu. Aradan geçen 15 yılda ilk büyük değişiklik 2019 yılında yaşandı. 2018 sonuna kadar yüzde 30’un altında bulunan 200 TL’lik kupürlerin toplam içindeki payı yüzde 30’u aştı. 2021 sonunda yüzde 40 geçildi, 2022 Ağustos'ta artık tedavüldeki banknotların yüzde 50'si 200 TL'lik kupürlerden oluştu. 2023 Mayıs'ta yüzde 60 aşıldı, 2024 Ocak'ta ise yüzde 70'in üzerine çıkıldı. Tarihte ilk kaz yüzde 80'nin üzerine ise Ekim 2024 itibariyle ulaşıldı. Merkez Bankası verilerine göre tedavüldeki banknotların tutar olarak yüzde 80,4'ü 200 TL'lik kupürlerden, yüzde 15,01'i 100 TL'lik kupürlerden, yüzde 2,65'i 50 TL'lik kupürlerden, yüzde 0,83'ü 10 TL ve yüzde 0,36'sı 5 TL'lik kupürlerden oluştu. 200 TL’nin payı ilk kez yüzde 80’i ekimde aştı Böylece 15 yılda 200 TL’lik kupürlerin toplam içindeki payı yüzde 403 artarak yüzde 80,4’e çıktı. Bu durum daha büyük banknot ihtiyacını doğursa da Merkez Bankası’nın bu yönde bir hazırlığı yok. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan geçmiş dönemlerde yaptığı açıklamalarında tedavüldeki kupür kompozisyonuyla ilgili değerlendirmeler yaptıklarını nakit dışı ödeme araçlarındaki gelişmelerin de değerlendirilerek karar aldıklarını ve şu anda kupür çalışması olmadığını söyledi. Karahan mevcut kupürlerle devam ettiklerini ancak dönem dönem değerlendirmeler de yaptıklarını ekledi.  ATM’lerin günde doldurma sıklığı 2’den 3’e çıktı Mevcut kupürlerle devam edilmesi piyasadan ve ATM’lerden küçük kupürlü banknotları silip atıyor. Bunun yanı sıra bankacılık sektörünün maliyetleri de artıyor. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre daha önce günde 2 defa doldurulan ATM’ler son 1 yıldır günde 3 defa dolduruluyor. Maaş günleri olan 1 ve 15’lerinde bunun yanı sıra bayram tatilleri öncesinde ise ATM’lerin doldurma periyodu günde 4-5’i buluyor. Uzun bayram tatilleri öncesinde sık sık ATM’lerde para kalmadığına yönelik şikayetler de yoğunlaşıyor. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre ATM’lerin doldurma sıklığının yanı sıra bir diğer değişiklik içine konulan kupürlerde oldu. Artık tüm tedavüldeki banknotlar ATM’de kendine yer bulamıyor. Kaynağın verdiği bilgiye göre ATM’lerin yüzde 75’i 200 TL’lik kupürlerle, yüzde 25’i ise 100 TL’lik kupürlerle dolduruluyor. Bazı bankalar çok az bir oranda da olsa 50 TL’lik banknot koymaya devam ediyor ancak sektör kaynaklarının verdiği bilgiye göre yer sıkıntısı nedeniyle yakında onların da 50 TL’yi tamamen kaldırmaları bekleniyor. Geri dönüşümlü ATM’lere ilgi arttı Zaten alım gücü oldukça düşük olan 50 ve altı kupürlü banknotlar her yerden silinmeye devam ediyor, zaten Merkez Bankası istatistikleri de bunu gösteriyor. 200 TL hakimiyeti ele geçirirken son 15 yılda 50 ve altı kupürlerin de payı geriledi. Merkez Bankası verilerine göre 2010 Ocak’ta 50 TL’lik banknotun payı yüzde 28,52 idi ve Ekim 2024'te payındaki azalma yüzde 90,7 oldu, 10 TL'lik ve 5 TL'lik banknotların payında azalma sırasıyla yüzde 73,53 ve yüzde 73,37 oldu. Bankacılık sektörü ATM doldurma maliyetlerini azaltmak için son yıllarda geri dönüşümlü ATM’Lerin kullanımını arttırdı. Normal ATM’lere göre daha maliyetli olsa da sık sık doldurulan ATM’ler yerine yatırılan nakdi de para çekimine yönlendirebilen ATM’lerin tercihi arttı bankacılık sektöründe.

Erdoğan: Faizle birlikte enflasyon da düşecek Haber

Erdoğan: Faizle birlikte enflasyon da düşecek

Donald Trump'ın ABD seçimleri kazanmasına ilişkin konuşan Erdoğan, "Trump kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi" dedi. Trump ile samimi bir görüşme yaptıklarını dile getiren Erdoğan, "Seçim sürecini ve Türkiye- ABD arasındaki iş birliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik." ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca, "Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump'ın İsrail'e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim." açıklamasında bulundu. Ekonomiye yönelik de mesajlar veren Erdoğan, "Enflasyon artık sürekli olarak inişte olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son 2 ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Şu an itibariyle bu iniş emaresi kendini göstermektedir. Hiç tereddüte mahal bırakmadan inşallah enflasyondaki bu düşüşü göreceğiz. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı Amerika Birleşik Devletleri seçimini yaptı, Sayın Donald Trump ipi göğüsledi. Siz Sayın Trump ile görüştünüz ve kendisini tebrik ettiniz. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz, seçim sonucu Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak? Öncelikle bu seçimin Amerika Birleşik Devletleri’ne, bölgemize ve dünyamıza hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Donald Trump seçim sürecinde suikast girişimi dahil birçok güçlükle gerçekten büyük bir mücadele örneği verdi. Malum, kendisini vurmaya yeltendiler, mermi kulağını sıyırdı. Elleri kelepçeli halde karakollara götürdüler. Bütün bu olaylar cereyan ederken o, seçim kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Bu, her siyasetçinin rahat rahat başaracağı bir uğraş değildir. Trump bunu başardı. Seçimin ilk dönemlerine girerken hep söylenen şuydu; “Kamala Harris açık ara bu seçimi alır.” Hep bunu söylediler. Trump’a da doğrusu şans vermiyorlardı. Fakat son dönemece girildiğinde fark sürekli açılmaya başladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi. Bütün bu yargı süreci de dahil olmak üzere bu kadar yüklenmelerine rağmen Trump, bence çok çok başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı. Neticede seçimi aldı. Sayın Trump ile samimi bir görüşme yaptık. O esnada aile yemeğindeydiler. Elon Musk ve Musk’ın çocuğu yanındaydı ve kendileriyle görüşmemizi bu şekilde yaptık. Kendisini ülkemize davet ettik Seçim sürecini ve Türkiye - Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik. Temenni ederim ki davetimize de icabet eder ve böylece Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini geçmiş dönemden farklı bir şekilde güçlendiririz. Çünkü ABD ile aramızda F-35 konusu bulunuyor. S-400 ile ilgili bir süreç var. F-35 konusu ile ilgili Trump’ın başkanlığı döneminde Türkiye’den bahsederken “Parayı verdiler buna rağmen siz hala uçakları vermiyorsunuz?” beyanları bulunuyor. Yeni dönemde bu meseleleri bakalım nasıl bir zemine oturtacağız ve yolumuza nasıl devam edeceğiz? Bizim, Türkiye olarak müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’nden beklentilerimiz biliniyor. Başta Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere pek çok sınama ile karşı karşıyayız. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri iş birliği ile bunların üstesinden gelmek mümkün. Trump’ın başkanlığıyla birlikte bölgesel ve küresel çapta yaşanan savaşların ve krizlerin son bulmasını ümit ediyorum. Sayın Trump’la daha önceki başkanlık döneminde de beraber çalıştık. Zaman zaman fikir ayrılıkları yaşansa da Türkiye ve ABD’nin model ortaklığı tartışılmaz. O vaadin yerine getirilmesini ve İsrail’e “dur” denilmesini isteriz İsrail’de yapılan kamuoyu araştırmaları halkın 3’te 2’sinin Donald Trump’a destek verdiğini gösteriyor. Öte yandan Amerikan başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasının Ortadoğu için kritik bir dönem noktası olacağına dair analizler var. Lübnan saldırıları sonrası İsrail’in nihai hedefinin toprak genişletmek olduğuna dair artan kaygılar söz konusu. Amerikan seçimlerinin bu açıdan Ortadoğu’ya etkileri nasıl olacak? Yeni dönemde Donald Trump ile görüşmelerimizi devam ettirerek Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl şekillendireceğimizi, bundan önce olduğu gibi telefon diplomasisiyle gelişmelere göre ele alacağız. Örneğin Suriye’den Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmalarını nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak, belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum. Zira bundan önceki dönemde bizim Sayın Trump ile iletişim kurmakta hiçbir zorluk yaşamadık. 24 saatte irtibatımızı kuruyor ve buna göre de telefon diplomasisiyle netice almaya gayret ediyorduk. Bu dönemde ben bu yönde herhangi bir sıkıntımızın olacağına ihtimal vermiyorum. Trump’ın İsrail tarafından başlatılan bu çatışmaları sonlandırma vaatleri var biliyorsunuz. Biz o vaadin yerine getirilmesini ve İsrail’e “dur” denilmesini isteriz. Temenni ederiz, Sayın Trump’ın ikinci döneminde bölgede kalıcı barışın ve huzurun sağlandığı bir dönem inşa edilir. Biz barıştan ve huzurdan yanayız. İsrail-Filistin meselesinde kalıcı çözümün ortaya konmaması şiddet sarmalını doğuruyor ve o döngüden bölgemiz kurtulamıyor. Biden dönemindeki politikaların devam ettirilmesi bölgede çözümsüzlüğü derinleştirir ve çatışmayı yayar. Bunu asla istemeyiz. Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Trump’ın İsrail’e sağlanan silah desteğini kesmesi iyi bir başlangıç olur Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump’ın İsrail’e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim. İsrail’in yayılmacı hedeflerini destekleyecek her adım, bölgedeki gerilimi artırabilir ve çatışma alanlarını genişletebilir. Bölge dışındaki ülkelerin tüm bu risklerin göz önünde bulundurularak Orta Doğu politikalarını şekillendirmesinde fayda var. Trump’ın ABD başkanlığını, Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir. Trump açık sözlü biri Donald Trump’ın NATO’nun Avrupalı üyelerine yaklaşımı, onlardan beklentisine dair düşünceleri malumunuz. Trump başkanlığında ABD’nin Ukrayna-Rusya meselesine yaklaşımı ne yönde değişecektir? Savaşın gidişatına dair beklentiniz ne yönde? Trump açık sözlü biri. Geçmişte Merkel’e “Ben NATO’ya şu kadar para veriyorum, sen Almanya olarak ne veriyorsun?” demişti. Merkel’den orada bir çıt dahi çıkmadı. NATO’ya Amerika’dan sonra en yüksek seviyede para veren ülkelerden birisi de biziz. Bu noktada NATO içinde en fazla savunma harcaması yapan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Bu dönemde de biz Amerika Birleşik Devletleri karşısında onun rakamını yakalamayabiliriz ama ideal seviyede olan ülkelerden bir tanesi olarak yolumuza devam ederiz. NATO içinde asker noktasında bir sıkıntı yok. Asker sayısı itibarıyla zaten iyiyiz. Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bazı Batı ülkelerinin Ukrayna’daki savaşın bitirilmesi için çaba sarf etmesi, orada çözümü hızlandırır. Biz, en başından beri hem Ukrayna’nın haklılığını ortaya koyduk hem bu savaşta barışın yanında yer almayı tercih ettik. Savaşın tarafı olmamız konusundaki yönlendirmelere kulak asmadık ve her iki tarafla da teması sürdürdük. Sorunların diplomasi yoluyla çözülebileceğine yönelik inancımızın Batı tarafından yeterince paylaşılmadığını gördük. Trump döneminde meseleye çözüm perspektifinden yaklaşan bir ABD yönetimi görürsek biz bu savaşı kolaylıkla bitirilebiliriz. Daha fazla silah, daha fazla bomba, daha fazla kaos ve çatışma bu savaşı bitirmez. Daha çok diyalog, daha çok diplomasi, daha çok mutabakat barışın kapısını aralar. Biz her iki tarafı da aynı masa etrafında buluşturmayı başarmış bir ülkeyiz. Bunu defalarca yaptık ve yine yapabiliriz. Bu savaş artık bitmelidir. Biz gayretlerimizi barış için yoğunlaştırdık ve buna devam edeceğiz. Umarız yeni dönemde yeni başlangıçlar yapar ve tüm çatışmaların ve savaşların sona erdiği bir dünyaya kavuşuruz. Avrupa Birliği'nden kaybedilmiş zamanı telafi edecek hızda vizyoner bir yaklaşım bekliyoruz Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini sormak istiyorum. Konuşmanızın başında değindiniz. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştünüz ve bugün “Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur.” dediniz. Bugün von der Leyen de sosyal medya paylaşımında “AB - Türkiye ortaklığının güçlenmesi ortak bölgemize fayda sağlayacaktır.” dedi. Bu konuda yeni bir gelişme söz konusu mu? Avrupa Birliği’yle müzakerelere ilişkin gidişat ne yönde? Görüşmemizde bugün von der Leyen'de böyle bir tavrı henüz görmüş değiliz. Bunlar hala görüşme aşamasında attığımız adımlar. Eğer bize hakikaten böyle bir açılım sağlarlarsa bunu paylaşırız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Avrupa Birliği ile ilgili arkadaşlarımız muhatapları ile temaslarını sıklaştıracak. Biz de liderlerle görüşmelerimizde bu konuyu ele almayı sürdürecek ve inşallah hayırlı bir netice için gayret edeceğiz. Türkiye’nin potansiyelinin herkes farkında. Son dönemde Avrupa'nın Türkiye ile iş birliği konusundaki gayretleri de bunun göstergesi. Biz Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda tam üyelik hedefimize bağlıyız ve bununla ilgili adımlarımızı attık, atıyoruz. Avrupa Birliği ile siyasi bariyerlere takılmadan, eşit koşullarda ve göz hizasında bir ilişki biçiminden yanayız. Biz Avrupa Birliği'nden kaybedilmiş zamanı telafi edecek hızda vizyoner bir yaklaşım bekliyoruz. Bunu Avrupalı muhataplarımıza her fırsatta söylüyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda adım atılması iyi bir başlangıç olacaktır. Bize verilen sözlerin tutulması Avrupa Birliği’nin de samimiyetini ortaya koyması açısından bir fırsattır. Çünkü biz verdiğimiz tüm sözleri tutarak o sınavdan zaten çoktan geçtik. İleride ortak bir ordu kurma gibi bir çalışma, bir gayret şu anda Türk devletleri arasında bulunmuyor Kırgızistan’daydınız, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 11. Devlet Başkanları Zirvesine katıldınız. Burada bir dizi anlaşma imzalandığını ifade ettiniz. 19 anlaşma imzalandı ama bir tanesi oldukça önemliydi, güvenlik bağlamında bir imza gerçekleştirildi. Zirvede güvenlik konusunda koordineli afet ve acil durum müdahalesi sağlamayı amaçlayan sivil koruma mekanizması anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ileride Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir ortak ordu kurmasının öncü adımlarından biri diyebilir miyiz? Bu çok ileri bir ifade olur. Şu anda öyle bir görüntü söz konusu değil. İleride ortak bir ordu kurma gibi bir çalışma, bir gayret şu anda Türk devletleri arasında bulunmuyor. Sivil Koruma Mekanizması Anlaşması, bölgedeki güvenlik iş birliğini artırma adına önemli bir adım. Afet ve acil durum müdahalelerinde koordinasyon sağlamak, devletlerimiz arasındaki derin iş birliklerini güçlendirecektir. Bu anlaşmanın temel amacı afet ve acil durumlarda Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin dayanışmasını artırmaktır. Bu dayanışma bizleri afetlere ve afet sonrası süreçlere daha hazırlıklı ve dayanıklı kılacak. Biliyorsunuz bunun fikri temelini asrın felaketi sonrası ülkemizde düzenlediğimiz olağanüstü zirvede atmıştık. Bu anlaşma Türk Devletleri Teşkilatı’nın birlik ruhunu biraz daha kuvvetlendirecektir. Afet ve acil durumlarda dost ve kardeşlerimizle dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak bir kez daha öğrendik. Ülkelerimiz arasında eğitim, tatbikat ve teknoloji transferi gibi konular gündemimizde ve bu konuda atılan adımlar var. Tüm bu gelişmeler, güvenlik alanında daha derin bağların kurulmasına yardımcı olabilir. Bu süreçler zaman alır ve çeşitli siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerden etkilenir. Çağımızda ittifakların, birliklerin ve uluslararası teşkilatların önemi birkaç kat artmıştır. Bu tip dayanışma temelli adımlar teşkilatların gücüne güç katar. Kırgızistan FETÖ’nün tutunmaya çalıştığı, örgütün hedefindeki ülkelerden biri Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinin daha da perçinleştiği önemli bir ziyarete şahitlik ettik. Bu ziyaretin önemli gündemlerinden birinin de ülkedeki FETÖ okullarının Maarif Vakfı’na devredilmesi konusu olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir ilerleme kaydedildi mi? Farklı ülkelerle de benzer talepleriniz vardı, beklentileriniz vardı. Örgüt elebaşının ölümünün Türkiye’nin bu mücadelesine olumlu katkısı olacağını değerlendiriyor musunuz? Her şeyden önce bu konu sizin de ifade ettiğiniz gibi Türkiye'yi adeta huzurlu kılan bir adım olmuştur. Kırgızistan FETÖ’nün tutunmaya çalıştığı, örgütün hedefindeki ülkelerden biri. Son zamanlarda bu sinsi örgütle mücadele konusunda etkin adımlar atılıyor. Manas Üniversitesi’nde öğrencilere hitabımda “aklınızı kiralamaya, şahsiyetinizi gasp etmeye çalışanlara prim vermeyin” uyarısında bulundum. Çünkü FETÖ ve benzeri tüm terör örgütleri insanları mankurtlaştırıp kullanmak ister. Bu anlamda terör örgütlerinin birbirlerinden farkları yok. Hepsi iradesiz, bilinçsiz, şahsiyetsiz kullanışlı robotlar ister ve onları hedeflerine saldırmakta kullanır. FETÖ’nün faaliyet gösterdiği bütün ülkelere örgütün gerçek yüzünü anlatıyor, onların ve nesillerinin güvenliği için bu kanserli hücreyi kesip atmaları, onlarla mücadele etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. FETÖ’nün taktığı maskelerin ne kadar çeşitli olabileceğini, örgütün hipnoz yöntemlerini, onlarla mücadelenin bir güvenlik meselesi olduğunu örnekleri ile izah ediyoruz. Bizi anlayanlar, tehlikeyi fark edenler Kırgızistan örneğinde olduğu gibi harekete geçiyor. Örgütün oluşturduğu tehlikenin farkında olanların sayısı artıyor. Bu artışı sağlamak için biz de gayretlerimizi hiç sonlandırmayacağız. Bu aynı zamanda bir terörle mücadele faaliyetidir. Terörle mücadelenin her şeklinden bir milim bile geri adım atmayız. FETÖ ile mücadelenin uluslararası boyutu oldukça önemli. Bu örgütün yurtdışındaki yapılanmalarına karşı kapsamlı mücadelemiz her alanda sürüyor. Özellikle eğitim alanında alınacak tedbirlerin öneminin anlaşılmasından ve bu örgütün elindeki eğitim tesislerinin Maarif Vakfımıza devri konusunda adımlar atılmasından memnuniyet duyuyoruz. FETÖ’nün elinde tuttuğu okulların kontrolünü ve yönetimini Maarif Vakfının eğitim anlayışıyla uyumlu hale getirmeyi sürdürüyoruz. Kırgızistan’da da Maarif Vakfımızın etkinliğini yakında çok daha güçlü şekilde hissedeceğiz. Biz FETÖ ve diğer tüm terör örgütleri ile mücadelemizde kararlıyız ve mesafe almaya devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de mümkün olduğunca İsrail ile ilişkilerimizi kesmiş olarak yolumuza devam edeceğiz İsrail’in Gazze soykırımı 13’üncü ayını geride bıraktı. Siz de bu süre zarfında 30’a yakın uluslararası zirveye katıldınız. Bu zirvelerin hepsinde Gazze’yi ilk gündem başlığı olarak masaya yatırdınız, yüzlerce telefon görüşmesi yaptınız. İki önemli zirveyi geride bıraktık. İlk sorum, İslam ve Türk dünyasının Gazze konusunda üzerine düşeni yaptığını düşünüyor musunuz? Türkiye İsrail ile ticareti tamamen kapattıktan sonra Filistin tarafının talebiyle bir mutabakat imzalandı. Çünkü Filistin’de milyonlarca Müslüman kardeşimiz var, oraya giden ürünler var. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir? Ne yazık ki adı sanı duyulmayan veyahut da şöyle kasaya, tartıya çıkarsan gramı, kilosu beş para etmeyen bazı kimseler İsrail'le ilişkiler konusunda bize garip garip iftiralar atıyorlar. Maalesef bazı partiler hala oralardan bir şeyler beklemeye çalışıyorlar. Şu an itibarıyla biz İsrail’le ticari ilişkileri kestik. Bundan sonraki süreçte de mümkün olduğunca biz, İsrail ile ilişkilerimizi kesmiş olarak yolumuza devam edeceğiz. Bunların elinde herhangi bir güç yok, atacakları veya attıkları adım yok ama iftiraya gelince iftira diz boyu. Biz aynı kararlılıkta yolumuza devam edeceğiz. Mısırla dayanışma halinde, buralarla ilgili adımlarımızı kararlı bir şekilde sürdürecek ve İsrail'e bu noktada prim vermeyeceğiz. İsrail Filistin’i onlarca yıldır işgal ediyor. İnsanlar yıllardır açık hava hapishanelerinde yaşam mücadelesi veriyor. Bugün Gazze’de yaşananlar kelimenin tam anlamıyla soykırım. Çoğu çocuk ve kadın masum insanlar vahşice katlediliyor. Bir avuç toprak parçasına hapsedilen 2 milyondan fazla kişinin üzerine bomba yağdırılıyor. Maalesef insanlık adına utanç verici günlerden geçiyoruz. Bizim Gazze’deki mezalimi anlatma mesaimiz bitmeyecek. Her fırsatta İsrail’in zulmünü, insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerini dile getireceğiz. Herkes Gazze’deki katliamları, bebeklerin, annelerin çığlıklarını unutsa bile biz unutmayacak ve unutturmayacağız. Netanyahu ve çetesi yaptıklarının hesabını mutlaka verecek. Onların peşindeyiz ve cinayetlerinin hesabını vermeden bırakmayacağız. Türkiye olarak elimizden ne geliyorsa, ne kadar imkânımız varsa Gazzeli kardeşlerimiz için seferber etmeye çalıştık. Bugüne kadar 85 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini Mısırlı yetkililerin de desteğiyle Gazze’deki kardeşlerimize ulaştırdık. Bu rakamlara bakarak Gazze'ye en fazla yardım ulaştıran ülke olduğumuzu söyleyebiliriz. Türkiye, kendini korumak için gereken önlemleri almaktan asla çekinmeyecek Türkiye'nin Irak'ın kuzeyi ve Suriye'de yürüttüğü askeri harekatlarda sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma ve bölgeyi teröristlerden tamamıyla arındırma politikasında kararlılığımız tam. Terörü kaynağında yok etme anlayışını vurguluyorsunuz. Bu kapsamda önümüzdeki günlerde terörle mücadelede nasıl adımlar atılacak? Terörle mücadelemizde değişen bir şey olmayacak. Kararlılığımızı aynı şekilde devam ettireceğiz. Bu 30-40 kilometrelik derinlik meselesi aynen devam edecek. Şu an itibariyle Suriye ve Irak’taki derinliklere girme, oradaki teröristleri takip etme ve terörü kaynağında kurutma mücadelemiz tavizsiz devam ediyor. Sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğimizi sözle ifade ettiğimiz gibi, fiilen de ortaya koyuyoruz. Bu mücadeleden geri adım atma, mücadeleyi gevşetme asla söz konusu değildir, bu olmayacaktır. Terörist unsurlara bırakılabilecek en küçük boşluğun ulusal güvenliğimize yönelik büyük bir tehdit olduğunun bilincindeyiz ve boşluk bırakmadan terörle mücadelemizi sürdürüyoruz. Türkiye, kendini korumak için gereken önlemleri almaktan asla çekinmeyecek. Sınır güvenliğimize yönelik attığımız her adım, teröristlerin geçiş yollarını kapatmayı hedefliyor ve gelişmiş teknoloji ve personel yığınakları ile sınır güvenliğimizi artırıyoruz. Biz terörle kesintisiz bir mücadele halindeyiz ve bu ancak son terörist etkisiz hale getirilince ülkemize yönelik bu tehdit ortadan kaldırılınca biter. Milletin imkanlarının, Kandil’deki ve Avrupa’daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız Sınır ötesinde PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer’in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP’nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP'nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM’in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı? Bu konuda Kandil’in baskısı olur veya olmaz bu önemli değil. Seçim kampanyasında bir şey söylemiştik. Dedik ki; ‘kesinlikle hak eden makama oturur ama hak etmeyen, makamını suiistimal eden, kesinlikle bedelini öder. Yargı, başsavcı ve savcılar bu konuda çok ciddi bir dirayet ortaya koyuyorlar. Ben bu dirayetleri sebebiyle yargıyı tebrik ediyorum. Bu süreç içerisinde attıkları adımlarla aldıkları mesafeyle ben inanıyorum ki halkımın güvenini de kazanıyorlar. Çünkü yargı eğer dik durursa halkımın da yargıya olan güveni artarak devam eder. Terörle demokrasinin, terörle sivil siyasetin aynı koltukta taşınmayacağını her zaman söyledik, söylüyoruz. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Siyasetçinin görevi halkına, şehrine, ilçesine hizmettir; bölücü elebaşlarına hizmetçilik yapmak değildir. Milletin imkanlarının, Kandil’deki ve Avrupa’daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız. Adı geçen şahıslarla ilgili yargı kararları, deliller, iddialar, bilgi ve belgeler ile yürütülen soruşturmaları hep beraber takip ediyoruz. Yargıdan, artık ayyuka çıkan bu vahim iddiaları ve suçu görmezden gelmesini bekleyemeyiz. Muhalefet yargıyı görevini yaptığı için baskı altına almaya kalkmamalıdır. Hele hele savcıları tehdit etmek, hukuk insanlarını hedef göstermek ve onlara hakaret etmek tam anlamıyla eşkıyalıktır. Biz bu baskılara, bu hakaretlere boyun eğmeyiz. Siyasi nezaketimizi sonuna kadar koruruz, ama tehdit siyasetine eyvallah etmeyiz. Kamuya borçlarını ödemeyen belediyeler milyonluk eğlenceler tertip ediyor Kamuda tasarruf genelgesi açıklandığında bazı CHP'li belediye başkanları bunun kendilerine yönelik bir operasyon olduğunu iddia etmişlerdi. Gelinen noktada bir konsere milyonlarca lira ödeme yapıldığı ortaya çıktı. Adı geçen sanatçılar da paylaşımlarında, bu paraları almadıklarını iddia ettiler. Bir yanda böyle bir tablo, diğer yanda ödenmeyen maaşlar, grevler, vesaire nedeniyle toplanmayan çöpler var. Bu konudaki yorumunuz nedir? CHP’nin seçim mantalitesi, mantığı her zaman böyle çalışmıştır. Bu süreci en hayırlı şekilde yargı işletiyor. Üzerine üzerine gidecekler. Çünkü eğer biz bu pislikleri temizleyemezsek, şunu bilelim ki ülkemizin geleceği de pek hayra alamet olmaz. Şu anda ben yargının çok sağlam yere bastığını görüyorum. Açıklanan rakamlar basit rakamlar, ufak rakamlar değil. Bu rakamlarla ilgili belgeler ortaya çıktığında bunlar ne diyecekler? Bunun hesabını vermeleri lazım. Millete hizmete dönüşmesi gereken kaynakların nasıl har vurup harman savurma anlayışı ile sağa sola saçıldığının somut bir göstergesidir bu durum. Kamuya borçlarını ödemeyen belediyeler milyonluk eğlenceler tertip ediyor. Millet adına borçlar istendiğinde “bizi çalıştırmıyorlar” feryatları koparan bir zihniyetle karşı karşıyayız. CHP’li belediyeler her zaman için sorumsuz bir yönetim anlayışı ve kamu kaynaklarının heba edilmesinin net bir göstergesi olmuştur. Özellikle işçi grevlerinin yaşandığı, temel belediyecilik hizmetlerinin verilmediği bir ortamda, belediyelerin önceliklerini sorgulamak gerekiyor. Ancak CHP’li belediyelerde sorumluluk bilinci yok. CHP’nin yönettiği şehirlerden bir bir çöp dolu sokaklar, çamurlu çukurlu yollara ilişkin haberler geliyor. Biz zaten her fırsatta CHP’nin çöp, çamur, çukur olduğunu anlatıyoruz. Maalesef milletimiz acı bir şekilde bu sözlerimizin ne kadar haklı olduğunu görüyor. CHP’li belediyeler, kamunun kaynaklarını hoyratça harcarken, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa bunların hesabının sorulması gerekir. Bu hesabı milletimiz adına sormaktan çekinmeyiz. CHP’de her zaman olduğu gibi bugün de siyasi sorumluluk ve mali disiplin konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek Ekonomiye dair son dönemde oldukça olumlu gelişmeler var bizi mutlu eden, sevindirici gelişmeler… Dünya'da 3 tane kredi derecelendirme kuruluşu sadece Türkiye’yi 2 kademe arttırdı. Bunun dışında son 5 ayda enflasyon oranı yüzde 75’ten yüzde 48’e kadar geriledi. Önümüzdeki döneme dair öngörünüz nedir? Ekonomiye dair nasıl bir perspektif, fotoğraf ortaya çıkacaktır? Enflasyon artık sürekli olarak inişte olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son 2 ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Şu an itibariyle bu iniş emaresi kendini göstermektedir. Hiç tereddüte mahal bırakmadan inşallah enflasyondaki bu düşüşü göreceğiz. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın. Benim ekonomideki mantığım bu. Bir ekonomist olarak aldığım, öğrendiğim bilgi bu. Hatırlayın Mehmet Bey'in yine Maliye Bakanı olduğu dönemlerde faiz 4 küsür seviyesindeydi. Enflasyon da 5,6'ya kadar düşmüştü. Şimdi bunu yeniden inşallah ülkemizin gündemine getireceğiz. İstikrarlı bir mali politika ve yapısal reformların uygulanmasıyla bu olumlu trend devam edecektir. Ayrıca, dış ekonomik koşullar ve küresel piyasalardaki gelişmeler de Türkiye'nin ekonomik durumunu etkileyecektir. Her türlü riski göz önünde bulundurularak attığımız ekonomik adımlarımızı aynı kararlılıkla ve disiplinle sürdüreceğiz. İnanıyorum ki önümüzdeki yıl enflasyonu gündemimizden çıkartacak, yeni ve büyük yatırımlara odaklanacağız. Küresel krizlere, dalgalanmalara karşı ekonomik savunmamızı güçlendiriyor, ekonomik bağımsızlığımızı koruyacak adımları atıyoruz.

Enflasyona iyimser bakış Haber

Enflasyona iyimser bakış

TCMB'nin "karmaşık bir dezenflasyon sürecine" ek olarak zorlu bir makroekonomik zemin ve karmaşık bir likidite ortamı ile karşı karşıya olduğunu düşündüklerini belirten Citi, "İkinci çeyrekteki yatay büyümenin ardından, diğer faktörlerin yanı sıra finansal koşulların sıkılaşması, özel tüketimdeki normalleşme ve ihracattaki düşüş nedeniyle üçüncü ve dördüncü çeyrekte daralma öngörüyoruz. Sonuç olarak, politika yapıcılar için ortaya çıkan stagflasyon benzeri ortamı yönetmek muhtemelen daha zor hale gelecektir" dedi. Ekonomik faaliyette beklenenden daha derin bir yavaşlamanın erken bir gevşeme riskini artıracağı gibi, vergi gelirlerini ve mali konsolidasyon çabalarını da zayıflatabileceğini anlatan Citi, "Bize göre piyasa katılımcıları ileride bu risklere daha fazla dikkat edecektir. İleriye baktığımızda, para politikasının gelecekteki seyrinin esas olarak olası ekonomik yavaşlamanın hızı, para biriminin performansı ve rezervlerin gelişimine göre şekilleneceğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Citi'nin notunda şu değerlendirmeler yer aldı: "Bize göre, ticarete konu olan ve olmayan fiyatlar arasındaki ayrışma da endişe yaratmaktadır. TCMB'nin büyük ölçüde döviz kuruna dayanan enflasyonla mücadele stratejisinin, hizmet fiyatlarının döviz kuru disiplinine tepki vermemesi durumunda daha az etkili olması muhtemeldir. Bu zorlu arka planı göz önünde bulundurarak, yıllık enflasyonun güçlü baz etkisiyle 2024 yılının geri kalanında düşüş eğilimi göstermesini ve yıl sonunda %45'in biraz altına gerilemesini bekliyoruz"

NarPOS uzun vadede enflasyonu düşürmeye katkıda bulunacak Haber

NarPOS uzun vadede enflasyonu düşürmeye katkıda bulunacak

Yapılan araştırmalara göre bu işletmelerin kepenk indirme oranı yüzde 38 ve bu oran 3 ila 6 ay arasında değişim gösteriyor. Bu işletmelerin maliyetlerini düşürüp verimliliklerini artırmak üzere tamamen Türk mühendisler tarafından geliştirilen NarPOS yazılımı, sunduğu çözümlerle işletmelerin kepenk indirme oranını düşürürken, aynı zamanda işletmelerin maliyetlerini azaltmayı ve uzun vadede enflasyonun düşmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.   Yiyecek-içecek sektöründe operasyonel süreçlerin hızını ve verimliliğini artırmak amacıyla otomasyon ve robotik sistemlere dayanan çözümler giderek yaygınlaşıyor. QR menü ve mobil uygulamalar gibi yenilikçi sipariş ve ödeme sistemleri, müşteri yolculuğunu çok daha kolay hale getiriyor. Ayrıca, yalnızca online siparişle hizmet veren merkezsiz bulut mutfaklar, otomasyon sürecinin sağladığı hız ve kolaylığı bir adım daha ileri taşıyor. Yoğun ve karmaşık operasyonel süreçlere sahip yiyecek-içecek sektörü, restoran yönetim sistemleri (POS) sayesinde kazandığı verimliliği, gelişen teknolojilerle daha da artırmaya ve otomasyon çağında hızlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor. İşletmeler, sipariş, müşteri ilişkileri ve stok yönetimi gibi çeşitli operasyonları yönetmek için pek çok farklı uygulamadan faydalanıyor. Verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek ve müşteri deneyimini iyileştirmek adına inovasyona dayanan sektörde, yeni bir dönüm noktası olarak tüm operasyonları tek elden yönetme imkanı sunan kapsamlı hizmet sağlayıcılar öne çıkıyor. NarPOS, bu devrim niteliğindeki hizmet sağlayıcılardan biri olarak Türkiye dahil toplam 8 ülkede 14 bin işletmeye hizmet veriyor. Sipariş yönetimi, ödeme alma ve stok takibi süreçlerini birleştirerek işletmelere uçtan uca operasyonel çözümler sunan NarPOS, Türkiye'de ilk kez el terminali ve yazar kasayı bir arada sağlayarak, bulut tabanlı veya ana merkezden veri yönetimi ile restoranların tüm iş süreçlerini tek bir yazılımla yönetmesine olanak tanıyor. İşletmelerin kepenk indirme oranı yüzde 38 2012 yılından bu yana sektörün önde gelen markaları için katma değer yaratan NarPOS, Türkiye’nin ilk hibrit altyapıya sahip restoran otomasyon sistemi olma özelliğini taşıyor. NarPOS Kurucu Ortağı ve CEO’su İlyas Akça, NarPOS’un hedeflerini “Türkiye genelinde yaklaşık 200.000 adet yiyecek-içecek sektörüne hizmet eden işletme bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre bu işletmelerin kepenk indirme oranı yüzde 38 ve bu oran 3 ila 6 ay arasında değişim gösteriyor. Biz de NarPOS olarak restoranların yatırım maliyetlerini azaltma ve kazancını artırma hedefiyle daha çok işletmenin ayakta kalabilmesine olanak sağlayacak adımları atmaya başladık.” şeklinde özetliyor. Uzun vadede enflasyonun azalmasına katkıda bulunacak Geleceğin Türkiye’sinde sürdürülebilir ve kalıcı değerler yaratmak amacıyla yazılımsal çözümler üreten NarPOS, gücünü inovasyon kültüründen alıyor. İşletmelerin verimliliğini artırmayı, maliyetlerini düşürmeyi ve uzun vadede enflasyonun azalmasına katkıda bulunmayı amaçlayan NarPOS, bunu Amazon (AWS) sistemlerine bağlı bulut tabanlı yapısıyla sağlıyor. Restoranların tüm veriye her an ulaşabilmesini mümkün kılan bu sistem, ödeme alma, stok takibi, sipariş yönetimi, raporlama gibi tüm iş süreçlerini tek bir uygulama üzerinden kolayca yönetmelerine olanak tanıyor. Böylece, her süreç için ayrı uygulama kullanmak yerine tüm veriyi tek sistemde toplamak, restoranların maliyetlerini düşürüyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.