SON DAKİKA
Hava Durumu

#Faiz

Ekometre - Faiz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Faiz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

ABD Merkez Bankası faiz kararını açıkladı Haber

ABD Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

Fed faizleri 50 baz puan indirme kararı aldığını duyurdu. Böylece faiz oranı 4.75-5.00% seviyesine çekilmiş oldu ABD Merkez Bankası politika faizini 50 baz puan indirdi Gevşeme döngüsü için ilk adım atıldı Amerikan Merkez Bankası böylece 4 yıl aradan sonra ilk faiz indirimini gerçekleştirmiş oldu. Bankanın bu kararı, piyasalarda beklenen gevşeme döngüsü için ilk adım oldu. En son mart 2020'de faiz indirimi yapmıştı Fed, son olarak Kovid-19 salgınının ekonomik etkilerine ilişkin endişelerin artması nedeniyle Mart 2020'de iki kez acil faiz indirimi kararı almıştı. Banka, enflasyonla mücadele için Mart 2022'den sonra üst üste faiz artışları yaparak faizleri 23 yılın en yüksek seviyesine çıkarmıştı. Bu yıl için büyüme tahmini geriledi Fed yetkilileri bu yıl için büyüme tahmini gerilerken, önümüzdeki yıllar için tahminlerde bir değişiklik olmadı; Medyan faiz tahmini ise önümüzdeki üç yıl için aşağı yönlü revize etti. Karar metninden öne çıkanlar Karar metninden detaylar ise şöyle; "Son göstergeler ekonomik faaliyetin sağlam bir hızda genişlemeye devam ettiğini gösteriyor. İş kazanımları yavaşladı ve işsizlik oranı yükseldi ancak düşük kalmaya devam ediyor. Enflasyon Komite'nin %2 hedefine doğru daha fazla ilerleme kaydetti ancak bir miktar yüksek kalmaya devam ediyor. Komite, uzun vadede %2 oranında maksimum istihdam ve enflasyona ulaşmayı hedefliyor. Komite, enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde %2'ye doğru hareket ettiğine dair daha fazla güven kazandı ve istihdam ve enflasyon hedeflerine ulaşma risklerinin kabaca dengeli olduğuna karar verdi. Ekonomik görünüm belirsiz ve Komite, ikili yetkisinin her iki tarafındaki risklere dikkat ediyor. Enflasyon ve risk dengesindeki ilerleme ışığında, Komite federal fon oranı için hedef aralığını 50 baz puan düşürerek %4,75 ila %5'e düşürmeye karar verdi. Federal fon oranı için hedef aralığında ek ayarlamalar yapmayı değerlendirirken, Komite gelen verileri, gelişen görünümü ve risk dengesini dikkatlice değerlendirecektir. Komite, Hazine menkul kıymetleri ve kurum borcu ve kurum ipotek teminatlı menkul kıymetlerindeki varlıklarını azaltmaya devam edecektir. Komite, maksimum istihdamı desteklemeye ve enflasyonu %2 hedefine döndürmeye güçlü bir şekilde kararlıdır. Para politikasının uygun duruşunu değerlendirirken Komite, gelen bilgilerin ekonomik görünüm üzerindeki etkilerini izlemeye devam edecektir. Komite, Komitenin hedeflerine ulaşmasını engelleyebilecek riskler ortaya çıkarsa para politikasının duruşunu uygun şekilde ayarlamaya hazır olacaktır. Komitenin değerlendirmeleri, işgücü piyasası koşulları, enflasyon baskıları ve enflasyon beklentileri ile finansal ve uluslararası gelişmeler hakkındaki okumalar dahil olmak üzere çok çeşitli bilgileri dikkate alacaktır." Fed Başkanı Powell: Faiz indiirmleri daha hızlı ya da daha yavaş olabilir, gerekirse durdurmak da ihtimal dahilinde Faiz indiriminin ardından Federal Reserve Başkanı Jerome Powell, Fed’in gelecekteki politika yoluna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Powell, FOMC (Federal Açık Pazar Komitesi) üyelerinin fiyat istikrarını ve tam istihdamı sağlamaya odaklı kalmaya devam ettiklerini belirtti. Ekonominin güçlü kalmasını sağlamaya yönelik bağlılıklarını yineleyen Powell, enflasyonun gerilediğini fakat hala hedeflerinin üzerinde olduğunu ifade etti. İş gücü piyasasında işsizlik oranının biraz yükseldiğini, ancak halen düşük seviyelerde olduğunu vurguladı. Powell, enflasyonu hedeflenen seviyelere çekmenin birincil odakları olduğunu sözlerine ekledi. Powell, para politikasının arz ve talep dengesinin yeniden sağlanmasına yardımcı olduğunu belirtti. Ancak, enflasyon hedeflerine daha yakın olunsa da, enflasyona yönelik yukarı yönlü risklerin azaldığını ve iş gücü piyasası için aşağı yönlü risklerin arttığını belirtti. Faizler konusunda önceden belirlenmiş bir rota izlemediklerini söyleyen Powell, ortaya koydukları projeksiyonların kesin bir karar veya plan niteliği taşımadığını ve kararlarını toplantıdan toplantıya vermeye devam edeceklerini ifade etti. Eğer ekonomi güçlü kalmaya devam eder ve enflasyon ısrarcı olursa, faiz indirim hızını azaltabileceklerinin sinyalini verdi. Ekonomi geliştikçe para politikası hedeflerinin en iyi şekilde karşılanacak şekilde ayarlanacağını vurgulayan Powell, son toplantıdan bu yana gelen veri akışını değerlendirerek 50 baz puanlık indirimin doğru bir adım olduğuna karar verdiklerini söyledi. Faiz indirimlerinin daha hızlı, daha yavaş veya gerekirse durdurulabileceğini belirten Powell, enflasyon ve istihdam konusundaki ilerlemeleri göz önünde bulundurarak politikalarını daha uygun şekilde ayarlamanın zamanı geldiğini ifade etti.

Bütçe 7 ayda 844 milyar TL açık verdi Haber

Bütçe 7 ayda 844 milyar TL açık verdi

Merkezi yönetim büt­çesinde temmuz ay­ları itibarıyla harca­malar yüzde 81,6 artarken, yeni vergilere rağmen toplam gelir­lerdeki artış yüzde 44,9’da kal­dı. Geçen yıl temmuz ayında 48,6 milyar lira fazla veren büt­çe, bu yıl aynı ayda 96,8 milyar lira ile açık verdi. İlk yedi ay­da bütçede faiz dışı harcamalar görece kontrollü giderken, faiz ödemelerinde yüksek oranlı bir artış yaşandı. Faiz dışı harca­malar içinde cari transferlerden sonra en büyük bölümü oluştu­ran personel giderleri de genel bütçe giderlerindekinin çok üze­rinde bir artış kaydetti. Bütçe ge­lirlerinin en büyük bölümünü oluşturan vergi tahsilatı yedi ay­da 4 trilyon liraya yaklaşırken, tahsilat artışı toplam bütçe ge­lirindekinin altında gerçekleşti. Aylık gerçekleşmeler Hazine ve Maliye Bakanlı­ğı’nın açıkladığı verilere göre, temmuz ayında merkezi yöne­tim bütçesinde harcamalar ge­çen yılın aynı ayına göre yüzde 81,6 artışla 827,7 milyar, gelir­ler ise yüzde 44,9 artışla 730,9 milyar lira oldu. Temmuzda ve­rilen 96,8 milyar liralık bütçe açığı, bu yıl mayıs dışındaki ay­lara göre daha makul düzeyde gerçekleşti. Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre, bu yıl ocak ayında 150,7 milyar, şubatta 153,8 mil­yar, martta 209 milyar, nisanda 177,8 milyar lira açık verilmiş, geçici vergi dönemine denk gelen mayısta ise aylık bazda 219,4 milyar liralık bir bütçe fazlası elde edilirken, haziran­da 275 milyar lira ile bu yılın en yüksek aylık açığı verilmişti. Temmuzda bütçe giderlerinin 735,2 milyarını geçen yılın aynı ayına göre yüzde 75,8 artan fa­iz dışı harcamalar oluşturdu, fa­iz ödemeleri ise yüzde 145,4’lük rekor artışla 92,5 milyar lira ol­du. Böylece geçen yıl temmuz­daki 86,3 milyar liralık faiz dı­şı bütçe fazlasına karşılık, bu yıl aynı ayda 4,2 milyar lira faiz dışı açık verildi. Haziran ayları iti­barıyla faiz ödemelerinin top­lam bütçe giderleri içindeki ora­nı yüzde 8,3’ten yüzde 11,2’ye, vergi gelirlerine oranı da yüzde 8,4’ten yüzde 15,1’e yükseldi. Yedi ayda 667 milyar tl faiz ödendi Yılın ilk yedi ayında merke­zi yönetim bütçe harcamala­rı geçen yılın eş dönemine gö­re yüzde 91,8 büyüyerek 5 tril­yon 406,3 milyar, bütçe gelirleri ise yüzde 91,3 artışla 4 trilyon 562,3 milyar liraya ulaştı. Böy­lece yedi aylık bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 94,2’lik bir bü­yüme ile 844 milyar lira oldu. Ocak-temmuz döneminde faiz ödemeleri diğer bütçe har­camalarındakinin çok üstün­de bir artış kaydetti. Yedi ay­lık bütçe giderlerinin 4 trilyon 739,3 milyarını geçen yıla göre yüzde 89,1 artan faiz dışı harca­malar oluştururken, faiz öde­meleri aynı dönemde yüzde 113,1 artışla 667 milyar liraya ulaştı ve toplam bütçe giderle­rinin yüzde 12,3’ünü oluşturdu. Faiz dışı bütçe dengesindeki açık, yedi aylık dönemlere göre yüzde 45,4 büyüyerek 177 mil­yar liraya yükseldi. İlk yedi ayda cari transfer­ler bütçenin en büyük kalemi olmaya devam ederken, ikin­ci büyük kalem olan perso­nel giderlerinde hızlı bir büyü­me yaşandı. Hazine yardım­ları, görevlendirme giderleri, hane halkına yardımlar, tarım ve hayvancılık destekleri gibi çok sayıda alanı kapsayan ca­ri transferler geçen yılın eş dö­nemine göre yüzde 71,9 artışla 2 trilyon 105,8 milyar lira oldu. Memur maaşları, sözleşmeli personel ve işçi ücretleri, zam ve tazminatlar, ödenekler ve ek çalışma karşılıkları gibi kalem­leri kapsayan toplam personel gideri ise yüzde 119,7 artışla 1 trilyon 531,8 milyar, kamu ça­lışanları adına sosyal güven­lik kurumlarına devlet primi ödemeleri de yüzde 82,1 arta­rak 188 milyar lira oldu. Böy­lece kamu personeline yapılan ödemelerin toplam tutarı ca­ri transferlere yaklaştı. Kamu kuruluşlarına mamul mal alımı, gayrimenkul sermaye üretimi, müteahhitlik giderleri, onarım faaliyetleri gibi alanları kapsa­yan “sermaye giderleri” yüzde 129,4 artışla 372,7 milyar lira­ya çıkarken, kamu kurum ve iş­letmelerine yapılan “sermaye transferleri” ise yüzde 54 aza­larak 30,9 milyar liraya geriledi. Mal ve hizmet alımlarının ye­di aylık tutarı yüzde 72,7 artışla 330,6 milyar, genel bütçeye dahil kuruluşlar ve yurt dışına “borç verme” kalemi yüzde 199,7 artış­la 179,5 milyar lira oldu. Bütçe gelirlerinin en büyük bölümünü oluşturan vergide yı­lın ilk yedi ayındaki toplam ta­hakkuk 4 trilyon 937,3 milyar lira olurken, aynı dönemde 3 trilyon 825,1 milyar lira ile bu­nun yüzde 77,5’i kadar tahsilat gerçekleştirildi. Vergi tahsila­tının tahakkuka oranı geçen yı­lın aynı dönemine göre 7,7 puan artış gösterdi. Ancak yedi aylık dönemdeki vergi tahsilatında geçen yılın aynı dönemine göre tahsilat artışı yüzde 86,4’le top­lam bütçe gelirlerindeki artışın altında kaldı. Yedi aylık tahsi­lat, yılın tümünde öngörülen 7 trilyon 407,7 milyar liralık he­defin yüzde 51,6’sı düzeyinde gerçekleşti. Geçen yıl ilk yedi ayda yüzde 86,1 olan vergi gelir­lerinin toplam bütçe geliri için­deki payı, vergi dışı gelirlerdeki artışın daha hızlı olması nede­niyle bu yıl aynı dönemde yüzde 83,8’de kaldı. Vergi tahsilatının toplam bütçe giderlerini kar­şılama oranı da yüzde 72,8’den yüzde 70,8’e geriledi. Cezalarda tahsilat artışı Vergi dışındaki en büyük ge­nel bütçe gelir kalemi olan ve her yıl yılbaşında yeniden de­ğerleme oranında artırılan faiz, pay ve cezalarda bu yılın ilk yedi ayındaki tahsilat yüzde 187,6 ile yüksek oranda bir artışla 442,7 milyar liraya ulaştı. İlk yedi ayda elde edilen 78,3 milyar liralık teşebbüs ve mül­kiyet geliri, 76 milyar liralık ba­ğış ve yardım ile özel gelir, 7,2 milyar liralık sermaye geliri ve alacaklardan 6,5 milyar liralık tahsilatla birlikte toplam “ge­nel bütçe” gelirleri yüzde 90,7 artışla 4 trilyon 435,9 milyar liraya ulaştı. Özel bütçeli ida­relerin öz gelirlerinden 98 mil­yar, düzenleyici ve denetleyi­ci kurum gelirlerinden de 28,4 milyar liralık aktarma sonucu merkezi yönetim bütçesinin ilk yarıdaki toplam geliri 4 trilyon 562,3 milyar lira oldu. Yıllık hedefe göre gerçekleşmeler 2024-2026 OVP’de 2024’ün tümünde bütçe giderleri 11 trilyon 89 milyar, gelirleri 8 trilyon 437,1 milyar ve bütçe açığı 2 trilyon 651,9 milyar lira öngörülmüştü. Yıllık hedeflere göre yedi aylık gerçekleşme bütçe harcamalarında yüzde 48,8 düzeyinde, bütçe gelirlerinde ise yüzde 54,4’le daha yüksek gerçekleşti. Bunun sonucunda ilk yedi ayda gerçekleşen bütçe açığı yılın tümünde öngörülen tutarın yüzde 31,8’i düzeyinde kaldı. İlk yedi aydaki faiz ödemesi yılın tümünde öngörülenin yüzde 53,2’si, faiz dışı harcamalar ise yüzde 48,2’si düzeyinde gerçekleşti. Gelirler cephesindeki görece yüksek gerçekleşme ise vergi dışı gelirlerden kaynaklandı. Yedi aylık vergi tahsilatı, yılın tümü için öngörülen tutarın yüzde 51,6’sı düzeyinde gerçekleşirken, diğer bütçe gelirlerinde ise bu oran yüzde 71,6 ile çok daha yüksek oldu. Yılın yedi ayında, bütçe gelir ve harcamalarında yıllık hedefe göre gerçekleşmeler görece iyimser bir tablo ortaya koyarken, izleyen dönemde özellikle, son çeyrekte harcamalardaki artışın hızlanmasıyla bu tablonun bozulma olasılığı bulunuyor.

Faiz artırımları yatırımla­ra sert fren yaptırdı Haber

Faiz artırımları yatırımla­ra sert fren yaptırdı

Uygulanma süresi bir yılı dolduran “para­sal sıkılaştırma” esas­lı ekonomik program kapsa­mında ilk para politikası aracı olarak etkin biçimde kullanı­lan faiz artırımları, yatırımla­ra sert fren yaptırdı. Sıkı para politikasının sanayi üretimi ve iç talebin yanı sıra yatırım­ları baskılayıcı etkisi de ista­tistiklere yansıdı. Çeşitli sektörler­den yatırımcı kuruluşların ülke genelinde gerçekleştire­cekleri yatırımları için Teşvik Uygulama ve Yabancı Serma­ye Genel Müdürlüğü tarafın­dan düzenlenen teşvik belge­lerinin geçen yıl ilk beş ayda 6 bin 869 olan sayısı, bu yıl ay­nı dönemde 4 bin 863’te kaldı. Kapsamındaki yatırımların Gümrük Vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, faiz ve sigorta prim destekle­ri gibi teşviklerden yararlan­dırıldığı söz konusu teşvik belgelerinin toplam sayısın­da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,2 oranında bir azalış yaşandı. Hacimde yüzde 66 reel daralma Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre, beş ayda alınan belgeler kapsamında gerçekleştirile­cek yatırımların hacmindeki daralma ise yatırım sayısın­dakinden daha yüksek ger­çekleşti. Bu durum ortalama yatırım tutarındaki düşüşten kaynaklandı. Geçen yıla oran­la hem daha az sayıda yatırım için teşvik belgesi alındı hem de daha düşük bütçeli yatı­rımlara gidildi. Belgelerin kapsadığı top­lam sabit yatırım tutarı, ge­çen yılın aynı dönemine göre cari olarak yüzde 42,6 düşüş­le 375,2 milyar liraya geriledi. Geçen yıl aynı dönemde 653,5 milyar liralık yatırım için teş­vik belgesi alınmıştı. Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) bu yıl ve geçen yılın ilk beş aylık dönemleri ortalamalarına gö­re yüzde 69 civarında gerçek­leşen yıllık enflasyonla indir­gendiğinde yatırım tutarın­daki “reel” azalışın yüzde 66 düzeyinde olduğu görüldü. 2023’ün ilk beş ayında 95,1milyar lira olan belge ba­şına ortalama yatırım tutarı, bu yıl aynı dönemde 77,1 mil­yar liraya düştü. En sert düşüş hizmetlerde Ocak-mayıs döneminde hem alınan teşvik belgesi hem de sabit yatırım tutarı bazında sektörlerde tüm ana sektör­lerde sert düşüşler yaşandı. Anılan dönemde 3 bin 131 imalat, 883 enerji, 607 hiz­metler, 155 tarım, 87 madenci­lik yatırımı için teşvik belgesi alındı. Düzenlenen teşvik bel­gesi sayısı geçen yıla göre ener­jide yüzde 48,2, imalatta yüzde 24,4, madencilikte yüzde 22,3 tarımda yüzde 17,6, hizmetler­de yüzde 15,8 daha az oldu. Belgeye bağlanan yatırım tutarında ise geçen yılın aynı dönemine göre en sert düşüş cari olarak yüzde 60,8’le hiz­metler sektöründe yaşandı. Bu sektörde geçen yıl ilk beş ayda 174,7 milyar lira olan ya­tırım tutarı bu yıl aynı dönem­de 68,5 milyar lirada kaldı. Yatırım hacmindeki düşüş­te hizmetleri yüzde 46 ile ma­dencilik sektörü izledi. Çok sayıdaki alt sektörü ile en faz­la istihdam yaratan, milli ge­lire katkısı ile en stratejik ana sektör olan ve en büyük yatı­rımların gerçekleştiği imalat sanayiinde ilk beş ayda alınan teşvik belgeleri kapsamındaki sabit yatırım tutarı da yüzde 39 düşüşle 345,6 milyar liradan 210,7 milyar liraya geriledi. Son yıllarda adeta yatırım patlaması yaşanan enerji, bel­ge sayısının en fazla azaldığı sektör olurken, öngörülen sa­bit yatırım tutarı da 80,2 milyar lira ile geçen yılın eş dönemin­dekinin yüzde 27,2 altında ger­çekleşti. Buna göre büyük büt­çeli teknoloji-yoğun yatırım­ların gerçekleştiği bu sektöre yönelik yatırımlarda özellikle 2023’te yaşanan baş döndürü­cü artış, bu yıl yerini azalışa bı­raktı. Geçen yılın ilk beş ayında büyük bölümü “yenilenebilir” enerji alanında olmak üzere bu sektöre yönelik yatırım tutarı önceki yılın aynı dönemine gö­re yüzde 319’luk rekor artışla 110,3 milyar lira olmuştu. İlk beş ayda tarım sektörüne yönelik düzenlenen teşvik bel­gelerindeki sabit yatırım tutarı da yaklaşık 7,9 milyar lira ola­rak önceki yılın eş döneminde­kinin yüzde 8,5 altında kaldı. “Komple yeni yatırım”ın payı düştü Ocak-mayıs döneminde dü­zenlenen teşvik belgelerinin 3 bin 4 adedini komple yeni ya­tırım niteliğindeki projeler, 1.457 adedini tevsi, 402 ade­dini de de diğer niteliklerdeki yatırımlar oluşturuyor. Teş­vik belgelerinde öngörülen toplam sabit yatırım tutarının da 240,7 milyar TL ile komple yeni yatırımlardan, 98,9 mil­yar TL’si tevsi ve 35,5 milyar TL’si de diğer yatırımlardan oluşuyor. Geçen yılın aynı dö­neminde göre sabit yatırım tutarı komple yeni yatırımlar­da yüzde 47,8, tevsi yatırım­larında yüzde 34,6, moder­nizasyon, entegrasyon, ürün çeşitlendirme gibi diğer yatı­rımlarda yüzde 13,2 azaldı. Komple yeni yatırımların geçen yıl ilk beş ayda yüzde 70,6 olan payı bu yıl aynı dö­nemde yüzde 64,2’ye düşer­ken, tevsi yatırımlarının pa­yı yüzde 23,1’den yüzde 26,4’e, diğer yatırımların payı da yüz­de 6,3’ten yüzde 9,5’e çıktı. Yeni ekonomi yönetiminin bir yıl önce uygulamaya koyduğu parasal sıkılaştırma esaslı ekonomik programın enflasyonu üç yılda tek haneye düşürme ve cari açığı küçültme şeklinde başlıca iki temel hedefi bulunuyordu. Bu kapsamda yüzde 8,5 olan Merkez Bankası politika faizi her ay kademeli artışlarla martta yüzde 50’ye kadar yükseltildi. Ancak Banka, en son mart ayında bu düzeye çıkarılan politika faizini dört aydır sabit tutuyor. Program döneminde cari işlemler açığında hızla küçülme ile öngörülenden de çabuk iyileşme kaydedilirken, enflasyonda ise benzer bir süreç henüz yaşanmadı. Programın uygulama döneminde yükselişini sürdürerek yüzde 75,5’e kadar çıkan yıllık enflasyon, on bir ay sonra haziran ayında baz etkisiyle ilk kez düştü. Temmuz başında açıklanan haziran yıllık enflasyonu küçük bir gerileme ile yüzde 71,6’ya indi. Aylık oranların çok yüksek çıktığı geçen yılın temmuz, ağustos ve eylül aylarının baz etkisiyle izleyen üç ayda da enflasyonda sert düşüşler bekleniyor. Bu gelişme ve politika faizinin dört aydır sabit tutulması, ağustos-eylül gibi faiz indirimi beklentisine yol açtı. Ancak ekonomi çevrelerinde bir kesim, faiz indirimi için henüz vaktin erken olduğu görüşünde.  Faiz yukarı yatırım aşağı  Ekonomide enflasyon ve cari açığın hızla arttığı, ulusal paranın değerinde kayıplar yaşandığı dönemlerde Merkez Bankası buna sıkı para politikası uygulayarak müdahale ediyor. Sıkı para politikasının ilk başvurduğu araç ise faiz. Faizin enflasyonun üzerinde bir düzeye çıkarılması ilk adımı oluşturuyor. Bunun yanı sıra Merkez Bankası, bankalara zorunlu karşılık, aktif rasyosu, alım-satım komisyonu ve swap gibi ek araçlar kullanarak bu politikayı sürdürüyor. Sıkı para politikası kapsamında bu tedbirlerin uygulanmasının olumsuz sonucu ise ekonomik büyüme hızının düşmesi ve yurt içi yatırımları azalması. Son bir yılda uygulanan bu tedbirlerin sanayi üretimi, iç talep ve yatırımları frenleyici etkisi, bu yöndeki ekonomi teorilerini doğruluyor. Ancak planlanan sürede enflasyon başta göstergelerde hedeflenen iyileşmenin sağlanmasıyla yeniden yatırımları canlandırma ve büyüme hedefli politikaya geçilmesi gerekiyor.

Rusya Merkez Bankası, faizi yüzde 16'da sabit tuttu Haber

Rusya Merkez Bankası, faizi yüzde 16'da sabit tuttu

Sıkı işgücü piyasası ve artan tüketici harcamalarından kaynaklanan enflasyon riskleri seçeneklerini sınırlamaya devam ederken Rusya Merkez Bankası politika faizini değiştirmedi. Banka üst üste üçüncü toplantıda da Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin ortak tahminlerine paralel olarak politika faizini yüzde 16'da bıraktı. Karar metninde banka "Ekonomide sıkı parasal koşulların daha önce tahmin edilenden daha uzun bir süre korunacağını" belirtti. Yetkililer göstergelere ilişkin tahminlerini de güncelledi. Buna göre Rusya'da para otoritesinde yetkililer bu yıl faizler için daha yüksek bir patika ve daha hızlı enflasyon öngörüyor. Gayrisafi yurtiçi hasılanın artık %2,5-%3,5 oranında, yani daha önce tahmin edilenin neredeyse iki katı kadar büyümesi bekleniyor. Nabiullina daha önce, enflasyonu şu anda neredeyse iki kat aştığı %4 hedefine geri getirmek için parasal koşulları uzun bir süre sıkı tutmak zorunda kalabileceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Rusya Merkez Bankası'nın borçlanma maliyetini düşürmeye başlamak için kendi kriterleri çoğunlukla karşılanmadı, tüketici faaliyetleri ve krediler yeniden toparlanmaya başlarken işçi kıtlığı kötüleşiyor. Bu arada, enflasyon beklentilerine göre ayarlanmış oran, 2022'de Ukrayna'nın işgalinin ilk aylarındakine benzer seviyelere ulaştı. Enflasyon beklentileri Aralık ayındaki zirvesinden keskin bir şekilde gerilemiş ve fiyat artışı Mart ayında yavaşlama işaretleri göstermiştir. Ancak Renaissance Capital'den Andrei Melaschenko'nun tahminlerine göre Nisan ayında enflasyon, gıda ve akaryakıt maliyetlerindeki artışın etkisiyle yeniden hızlandı.

Mevduatta artış eğilimi durdu Haber

Mevduatta artış eğilimi durdu

Standart TL mevduatı son 5 haftadır yerinde sayıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı geçen hafta yüzde 42,71’e inerken önceki haftalarda en yüksek yüzde 42,88 görüldü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu haftalık verilerine göre sektörde kur korumalı hariç TL mevduat 9 Şubat haftasında 6 trilyon 350 milyar 382 milyon liraya geriledi. Standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı da yüzde 42,71'e indi. Son 5 haftadır standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 42,5'in üzerinde kaldı. Ekonomim'den Şebnem Turhan'ın haberine göre, Merkez Bankası ve yeni ekonomi yönetimi standart TL mevduat payını artırmak için attığı adımlara rağmen son haftalarda standart TL mevduatta değişim gözlenmiyor. TL mevduat faizleri de her ne kadar zorunlu karşılık miktarlarına Merkez Bankası tarafından faiz ödenmesi gündeme gelse de henüz artış yaşanmadı. Kur korumalı mevduattan standart TL mevduata dönüş olmadığı durumlarda bankacılık sektöründe standart TL mevduata veriler faiz oranları tasarrufun büyüklüğüne göre yüzde 36-44 arasında değişiyor. Merkez Bankası’nın mevduat faizi verileri ise bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre KKM dönüşlerine veriler mevduat faizi nedeniyle yüzde 50’nin üzerinde seyrediyor. Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklara faiz ödeme kararının da bu tabloyu değiştirmesi bekleniyor.       KKM’de haftalık düşüş 14.76 milyar lira BDDK haftalık verileri 2 Şubat haftasında hızlanan kur korumalı mevduattan çıkışın da 9 Şubat haftasında frene bastığını ortaya koydu. Kur korumalı mevduat hacmi 9 Şubat haftasında 14 milyar 766 milyon lira azalarak 2 trilyon 367 milyar 722 milyon liraya geriledi. 9 Şubat haftasında standart TL mevduat 6 trilyon 350 milyar liraya geriledi, bir önceki hafta 6 trilyon 357 milyar lira seviyesinde bulunuyordu. Toplam mevduat ise yine 9 Şubat haftasında bir önceki haftadaki 14 trilyon 871 milyar liradan 14 trilyon 866,4 milyar liraya indi. Öte yandan BDDK haftalık verilerine göre, sektörün kredi hacmi 9 Şubat itibarıyla 67 milyar 879 milyon lira artarak 11 trilyon 941 milyar 108 milyon liradan 12 trilyon 8 milyar 987 milyon liraya çıktı. Tüketici kredilerinin tutarı, 9 Şubat itibarıyla 5 milyar 811 milyon lira artışla 1 trilyon 538 milyar 994 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 437 milyar 341 milyon lirası konut, 93 milyar 786 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 7 milyar 866 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu. Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 23 milyar 776 milyon lira artarak 1 trilyon 471 milyar 481 milyon liraya çıktı. Merkez Bankası haftalık para ve banka verilerine göre 9 Şubat haftasında yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında da artış yaşandı. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı geçen hafta parite etkisinden arındırılmış olarak 31 milyon dolar arttı. Döviz mevduatı gerçek kişilerde parite etkisinden arındırılmış olarak 584 milyon dolar azalırken, tüzellerde 614 milyon dolar artış gösterdi. Yabancının 5 haftalık hisseye girişi 535.2 milyon dolar Merkez Bankası haftalık menkul kıymet istatistiklerini yayımladı. Buna göre, yabancı yatırımcılar, 9 Şubat haftasında net 36.8 milyon dolarlık hisse senedi, 13.5 milyon dolarlık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ve 1.1 milyon dolarlık Şirket Borçlanma Senedi (ŞBS) aldı. Böylece, son 5 haftada yabancılar net 535.2 milyon dolarlık hisse senedi ve 332,4 milyon dolarlık DİBS almış oldu. Yurt dışında yerleşik kişilerin, 2 Şubat itibarıyla 33 milyar 866,8 milyon dolar olan hisse senedi stoku, 9 Şubat'ta 34 milyar 804,4 milyon dolara çıktı. Aynı dönemde yurt dışında yerleşik kişilerin DİBS stoku, 2 milyar 767,8 milyon dolardan 2 milyar 766,7 milyon dolara gerilerken, ŞBS stokları ise 92 milyon dolardan 92,4 milyon dolara yükseldi. Merkez Bankası rezervleri 135 milyar dolara indi     Merkez Bankası net uluslararası rezervleri 9 Şubat haftasında bir önceki haftaya göre 761 milyon dolar artış ile 28 milyar 801 milyon dolara yükseldi. Toplam rezervlerde ise düşüş yaşandı. Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 9 Şubat haftasında bir önceki haftaya göre 517 milyon dolar azalışla 134 milyar 927 milyon dolara geriledi. Merkez Bankası haftalık para ve banka verilerine göre, 9 Şubat itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri 172 milyon dolar azalışla 86 milyar 366 milyon dolara düştü. Brüt döviz rezervleri, 2 Şubat'ta 86 milyar 538 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Bu dönemde altın rezervleri 344 milyon dolar azalışla 48 milyar 905 milyon dolardan 48 milyar 561 milyon dolara indi. Merkez Bankasının toplam rezervleri, 9 Şubat haftasında bir önceki haftaya kıyasla 517 milyon dolar düşüşle 135 milyar 444 milyon dolardan 134 milyar 927 milyon dolara geriledi.

Merkez Bankası politika faizini 250 baz puan artırdı Haber

Merkez Bankası politika faizini 250 baz puan artırdı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, Hafize Gaye Erkan başkanlığında toplandı. Kurul yüzde 42.5 olan politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 45’e yükseltti. TCMB haziranda 650, temmuzda 250, ağustosta 750, eylül, ekim ve kasımda 500’er, aralıkta ise 250 baz puan artırmıştı. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler verildi: “Aralık ayında manşet enflasyon son Enflasyon Raporu’nda sunulan görünümle uyumlu bir artış kaydetmiştir. Yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik riskler enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Öte yandan, yakın döneme ilişkin göstergeler, parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara yansımasıyla yurt içi talepteki dengelenmenin, öngörülen dezenflasyon süreci ile tutarlı seyrettiğine işaret etmektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında başlayan sınırlı iyileşmenin devam ettiğini değerlendirmektedir. Dış finansman koşulları, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Bu çerçevede, aylık enflasyonun ana eğilimindeki düşüş sürmüştür." Enflasyon düşmedikçe faiz yüksek olacak "Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir. Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmasının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Kurul, sadeleştirme süreciyle uyumlu şekilde, kredi arzında ve mevduat faizinde gözlenebilecek oynaklıklara karşın, makroihtiyati kararlarla parasal aktarım mekanizmasını destekleyecektir. Kurul, faiz kararlarının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleme amacıyla, kullandığı sterilizasyon araçlarının çeşitliliğini artırarak miktarsal sıkılaştırmaya devam edecektir. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlemeye devam edecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.”

Bill Gross: Fed’in faiz indirmesi gerek Haber

Bill Gross: Fed’in faiz indirmesi gerek

Pacific Investment Management Co. (Pimco) Kurucu Ortağı ve eski CIO’su Bill Gross, Fed’in bilançosunu küçültmeyi şimdi sonlandırması ve bir resesyonu önlemek için gelecek aylarda faiz indirmeye başlaması gerektiğini söyledi. Gross, Fed’in başında olsaydı nasıl bir politika izleyeceğinin sorulması üzerine “Niceliksel sıkılaşmayı durdururdum. Bu noktada niceliksel olarak sıkılaşmaya devam etmek doğru bir felsefe ve politika değil” yanıtını verdi. Gross, merkez bankasının önümüzdeki 6-12 ay içinde faiz oranlarını düşürmesi gerektiğini sözlerine ekledi. ABD’de reel faiz oranlarının çok yüksek olduğunu belirten Gross, “ekonominin ciddi bir resesyona girmemesi için” getirilerin yaklaşık yüzde 1-yüzde 1,5’e düştüğünü görmek istediğini söyledi. Borçlanmanın gerçek maliyetinin bir ölçüsü olarak görülen 10 yıllık enflasyona endeksli tahvillerin getirisi ekim ayında yüzde 2,6 ile 15 yılın en yüksek seviyesine yükseldi. Getiriler şu sıralarda yaklaşık yüzde 1,8’e gerilemiş durumda. Goldman Sachs Başekonomisti Jan Hatzius da Fed’in ABD ekonomisinde yumuşak inişi başarma yolunda ilerlediğini ve mart ayında faiz indirmenin “mantıklı” göründüğünü söyledi. Bununla birlikte, piyasalarda mart ayına dair faiz indirim fiyatlaması son dönemde açıklanan veriler ve Fed yetkililerinden gelen açıklamalarla yüzde 37’lere kadar gerilemiş durumda.

İhtiyaç kredisi faizi yüzde 60 a dayandı Haber

İhtiyaç kredisi faizi yüzde 60 a dayandı

Yeni ekonomi yönetimi, cari açığı ve enflasyonu azdırdığı gerekçesiyle iç talebi baskılamak, bu doğrultuda talebi körükleyen kredi genişlemesinin önüne geçmek amacıyla ‘parasal sıkılaştırma’ esaslı politika çerçevesini uygulamaya geçiriyor. Bu kapsamında, başta ‘seçici kredi sıkılaştırması’na yönelik olmak üzere bir dizi düzenleme art arda uygulamaya konulurken, bankalar da kredi faizlerini yükseltmeye devam ediyor. Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre, yeni kredi kullandırımlarının taksit ödemeleri yoluyla geri dönüşlerden düşük kalışı, başka deyişle borçluların ‘net ödeyici’ konumuna gelmesi ile tüketici kredilerinin bakiyesinde son haftalarda düşüş yaşanıyor. Artan maliyeti nedeniyle hem tüketici hem de ticari kesimin kredi kullanımı giderek pahalanırken, bazı kesimler için finansmana erişim giderek zorlaşıyor. Hem tüketici hem ticari artış  Merkez Bankası’nın bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranlarına ilişkin veri setine göre, seçimlerin ardından geçen yaklaşık dört ayda yıllık faizler ihtiyaç kredisinde yüzde 34,19’dan yüzde 58,80’e, taşıt kredisinde 25,56’dan yüzde 47,58’e, konut kredisinde 18,22’den yüzde 41,69’a ve ticari kredide yüzde 15,87’den yüzde 42,92’ye yükseldi. Seçimden bu yana ihtiyaç kredisi faizleri 24,61 puan, taşıt kredisi faizleri 22,02 puan, konut kredisi faizleri 23,47 puan artarken, en fazla artış 27,05 puanla ticari kredi faizlerinde gerçekleşti. 15 Eylül itibarıyla yıllık ortalama faiz oranları ihtiyaç kredisinde 2002 sonundaki düzeyinin ise 29,4 puan, taşıt kredisinde 22,7 puan, konut kredisinde 21,7 puan ve ticari kredilerde 28,9 puan üzerine çıktı. Faizler 2002'ye döndü Bankaların son dört aydaki rekor faiz artırımları ile kredi faizleri, Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinin yaşandığı ve astronomik faizlerin görüldüğü 2001’in ardından Kemal Derviş tarafından uygulamaya konulan ekonomik programla faizlerin görece düşmekle birlikte hala çift haneli olduğu 2002 yılındaki düzeyleri yakaladı. Son dört aydaki hızlı yükseliş sonucunda, faiz oranları 15 Eylül itibarıyla, ihtiyaç kredisinde 12 Nisan 2002, taşıt kredisinde 23 Ağustos 2002, konut kredisinde 6 Haziran 2003, ticari kredide ise 6 Aralık 2002’den sonraki dönemin en yüksek düzeylerini gördü. Tek haneleri görmüştü 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından iş başına gelen tek parti hükümeti, 28 Kasım 2002’de göreve başladığında ağırlıklı ortalama kredi faizleri yıllık oran olarak ihtiyaç kredisinde yüzde 52,65, taşıt kredisinde yüzde 45,11, konut kredisinde yüzde 47,77, ticari kredilerde yüzde 43,27 düzeyinde bulunuyordu. İzleyen dönemde düşüşe geçen faiz oranları 2003 sonlarında yüzde 30’lu, 2004’ün ilk çeyreğinde yüzde 20’li düzeylere gerilerken, AB’den müzakere tarihi alınan 2005 yılında yüzde 20’nin de altı görüldü. 2008 küresel krizinin ardından 2009’da ticari kredi faizleri tek haneli düzeylere indi ve 2011’e kadar bu seyri korudu. Bu dönemde tüketici kredisi faizleri de yüzde 10’un biraz üzerinde seyretti. 2012 yılında kısmen yükselen faiz oranları 2013’te yeniden 2011’deki platoya geriledi. 2020’ye kadar olan döneminde faizler, yeniden yükselmekle birlikte genelde ihtiyaç kredisinde yüzde 20’nin, diğerlerinde yüzde 15’in altındaki bantta kaldı. 2021’den itibaren yavaş seyirle başlayan yeni yükseliş özellikle 2022’nin ikinci yarısında hızlandı, 2023’te ise seçimlerin ardından faizler rekor boyutlara ulaştı. Son 21 yılda, ortalama bazda en düşük faiz düzeyi, pandemi dolayısıyla kamu bankalarının uyguladığı sembolik faizli ‘bireysel temel ihtiyaç destek kredisi’nin de etkisiyle ihtiyaç kredisinde yüzde 8,27 ile 24 Nisan 2020’de görüldü. Nisan-Mayıs 2020 dışında, ihtiyaç kredisi faizlerinin tek haneli olduğu başka dönem olmadı. Sektör ortalamasında en düşük yıllık faiz oranı taşıt kredilerinde ise yüzde 9,48’le 31 Mayıs 2013’te, konut kredilerinde yüzde 8,29 ile 14 Haziran 2013’te ve ticari kredilerde de yüzde 8,09 ile 31 Mayıs 2013’te kaydedildi. Kredi mevduat makası açıldı Son haftalarda kredi faizlerinin yanı sıra mevduat faizlerinde de yükseliş sürerken, aradaki makas krediler lehine önemli oranda açılmış bulunuyor. 23 Haziran’da 3 aya kadar vadeli standart TL mevduatın yıllık faiz oranı yüzde 42 ile ihtiyaç kredisinin yarım puan üzerinde bulunuyordu. Söz konusu mevduatın yıllık faizi 4 Ağustos’ta yüzde 27,8’e kadar inerken, ihtiyaç kredisi faizi aynı tarihte yüzde 47,7’ye kadar yükselerek bunun 20 puan üzerine çıktı. Kur farkı ödemelerini üstlenen Merkez Bankası’nın KKM’de zorunlu karşılıkları yükseltmesi ve diğer caydırıcı önlemlerinin de etkisiyle izleyen dönemde bankalar tasarruf sahiplerini yeniden standart TL mevduata yöneltmek için 3 aya kadar vadelinin faizini yaklaşık 14 puan yükseltti ve oran 15 Eylül itibarıyla ortalamada yüzde 41,9’a geldi. Aynı tarihte ihtiyaç kredisi faizi de yüzde 58,8’e yükseldi ve aradaki fark 16,9 puan oldu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.