SON DAKİKA
Hava Durumu

#Mustafa Yeneroğlu

Ekometre - Mustafa Yeneroğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mustafa Yeneroğlu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yeneroğlu’ndan 9. yargı paketine tepki Haber

Yeneroğlu’ndan 9. yargı paketine tepki

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Adalet Komisyonu’nda 9. Yargı Paketi görüşmelerine başlanması nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, “Fiilen bir hukuk devleti değiliz, hatta günümüzde en asgari gerekliliklerinden dahi yoksunuz. Ama öyle bir sorunumuz yokmuş gibi yapıyoruz ve 5 yıl içinde hukuk devletini daha fazla iyileştirme iddiasıyla, 8 yargı paketi ile yüzün üzerinde kanunda meclis olarak değişiklik yapmışız. Netice de daha da geriye gitmişiz.” tespitinde bulundu. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 9. Yargı Paketi’ne ilişkin görüşlerini sunmak üzere TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yeneroğlu’nun açıklaması şöyle:  ‘Sistemin bizzat ürettiği sorunlara pansuman tedbirler bulunuyor’ 9. Yargı Paketi ile İcra ve İflas Kanunu, Medeni Kanun, Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu dahil olmak üzere 20 farklı kanunda değişiklik öngörüldüğüne değinen Yeneroğlu, “Elbette gönül isterdi ki, kuvvetler ayrılığının ve denge-denetim mekanizmalarının kurumsallaşmış olduğu, yargı bağımsızlığının egemen olduğu bir anayasal devlette olalım ve ileri demokrasilerde olduğu gibi uzlaşma kültürüne sahip bir mecliste iyi hazırlanmış önerilerin optimizasyonuna katkıda bulunabilelim. Maalesef böyle bir ülkede yaşamıyoruz. Çok derin sorunlarımız var. Bunları çözmeyi bırakın, konuşma kapasitemiz bile çok zayıf. O sebeple sistemin bizzat kendisinin doğal olarak ürettiği sorunlara pansuman tedbirlerle durumu idare ediyoruz.” ‘Torba kanun usulünden bir türlü vazgeçilmedi’ “9. Yargı Paketine bakınca öncelikle şunu belirtmek isterim ki iktidar, ne yazık ki, yıllardır eleştirdiğimiz torba kanun usulünden bir türlü vazgeçmedi.  Birbiriyle tamamen alakasız, birden fazla konunun ve kanunun bir çuvala doldurulması “hukuki belirlilik”, “hukuk güvenliği” ve “nitelikli kanun yapımı” bakımından “hukuk devleti” ilkesine aykırıdır.” ‘İktidarın bir klasiği: Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymak’ Yargı Paketlerinde iktidarın diğer bir klasiğinin Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, kararların arkasından dolaşılarak iptal edilen maddelerle birebir aynı ya da benzer düzenlemeler yapıp getirmesi olduğuna değinen Yeneroğlu, “İktidar, kurdurduğu ikinci barolar lehine ayrımcılık yapmak maksadıyla daha önce adli yardım ödeneğinin yüzde 40’ının baro üyelerinin sayısına bakmaksızın çoklu barolarının bulunduğu illerde eşit paylaşılmasını öngören kanun çıkarttırmıştı. Anayasa Mahkemesi bu adaletsiz ayrıcalığı ölçüsüzlük sebebiyle reddetmiştir. Bu karar gereğince iktidarın, ilin nüfusuna göre hesaplanacak adli yardım ödeneğinin tamamını baro üye sayısı ile orantılı olarak paylaştıran bir düzenleme yapması gerekirdi. Ancak iktidar bu kararı sözde uyguluyormuş gibi yaparak bu sefer yüzde 40 yerine yüzde 30’luk bir düzenleme getirdi. Bu öneriyle birlikte avukatlara ikinci baroya geçin diye rüşvet teklif etmiş oluyor aslında.”   ‘Yargı paketi acil ihtiyacımız olan düzenlemelerden yoksun’  “İktidar, her zamanki gibi sorunlarımızın asıl kaynağına inmek istemiyor. Bunun yerine sistemik sorunlara pansuman tedbirlerle günü geçiştirmeye çalışıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu ve giderek daha da derinleşen demokrasi, hukuk devleti ve günübirlik yaşadığımız yargı krizlerine tamamıyla kayıtsız bir tutum içindeler.” ‘İktidar, toplumsal huzur ve barışımıza da adeta dinamit döşüyor’ “İnsan ancak adaletle yaşar ve devlet ancak adaletle ayakta durur’ Hukukun bu kadar değersizleşmesi, adaletin bu kadar yok sayılması, zulmün böylesine sıradanlaşması artık Türkiye’nin sıradan gerçeği. İktidar ittifakının bir türlü idrak edemediği, adalete ve hukuk devletine verilen zarar toplumsal huzur ve barışımıza da adeta dinamit döşüyor, tamiri zor yaralar açıyor. Ülkemiz bugün neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi, neyin kötü, kimin vatansever, kimin hain olduğuna iktidarın ve ortaklarının karar verdiği bir anlayışla yönetiliyor. Farklı sesler, farklı kimlikler; iktidardakiler gibi düşünmeyenler adeta eziliyor, bilinçli olarak itibarsızlaştırılıyor ve kriminalize ediliyorlar.” ‘AK Parti kuruluş misyonunu inkar ederek aşırı kimlikçi otoriter bir rejimde savruluyor’ “AK Parti’nin kuruluş felsefesinde tam da bu anlayışla mücadele etmesi sayesinde ülkemiz önemli kazanımlar elde etmişti, demokrasi kültürümüz hiç görmediğimiz kadar geliştiği gibi temel hak ve özgürlüklerin yaygın kullanımında da imkansız kabul edilen adımlar atılabilmişti. Fakat son on yılda tek tek tüm bu olumlu adımlar ortadan kaldırıldı ve Ak Parti kuruluş misyonunu inkar ederek aşırı kimlikçi otoriter bir rejimin sahibi oldu.” ‘Öncelikle hukuk devleti ve demokrasiye dönülmesi zorunludur’ “Demokrasi çoğulcu ve çok seslidir. Bu nedenle ancak her türden görüşün, inancın ifade edilebilmesiyle ve her türlü yaşam biçiminin birlikte var olabilmesiyle mümkün olur. Ancak bugün Türkiye’nin geldiği noktada iktidar, başta mücadele ettiği tektipçi anlayışa sarıldı. Çözümü herkesi sopa ile kendisine benzetmekte görüyor. Farklılıklarımızın ezildiği, demokrasinin yok sayıldığı bir iklimde paket paket yapılan sözde yasal ‘iyileştirmelerden’ bir beklentiye elbette girmek abesle iştigal olur.” ‘Derin adalet ve demokrasi krizinin sonuçlarını görmek için son bir haftaya bakmak yeterli’ “Kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo” şiarı ile yola çıkan Açık Radyo’nun RTÜK tarafından lisansı iptal edilmesine de değinen Yeneroğlu “İptal gerekçesi olarak yayın içeriğinde geçirilen ifadeler gösterildi. Hem ifade özgürlüğü göz ardı edildi hem de basın özgürlüğü yok sayıldı. RTÜK bilmem kaçıncı Anayasa’ya aykırı zorbalığa imza atmış oldu.” dedi. Osman Kavala, gezi tutuklulukları ve Sinan Ateş davasına da değinen Yeneroğlu, Kavala hakkında Adalet Bakanlığının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına ve Avrupa Konseyi’nin kararın uygulanması davetine rağmen Osman Kavala’nın yeniden yargılama başvurusunu reddetmesini eleştirdi. Yeneroğlu, Sinan Ateş davası hakkında “Açık delillere rağmen genişletilmeyen soruşturma ile bizlere adeta “bu davadan umudunuzu kesin” deniyor. Fakat biz katillerin arkasındaki karanlık aydınlatılıncaya dek Ayşe Ateş ve kızlarının yanında olacağımızı buradan bir kez daha tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.” dedi.  ‘Yer yerinden oynaması gerekirken ırkçı dalgaya karşı durmaktan çekinen siyaset de oralı olmadı’ Kayseri'de başlayan ve birçok şehrimize de yayılan yabancı düşmanlığı ve ırkçı saikle işlenen kitlesel şiddete de değinen Yeneroğlu, “Suriyelilerin evleri ve işyerleri kundaklandı. Sokakta insanlar kan revan içinde bırakıldı. Antalya’nın Serik ilçesinde 17 yaşında bir genç Suriyeli diye katledildi. Ve maalesef kimse oralı olmadı; ne kaymakam, ne vali bir açıklama yaptı. Şiddet olaylarına karışan birçok kişi adeta suç makinası olarak dikkat çekti, içinde yağma, hırsızlık, gasp, cinayet gibi birçok suç işleyen kişilerin olduğu tespit edildi ancak açıklanan bilgiye göre, ülke genelinde gözaltına alınan 1065 kişiden sadece 28'i tutuklandı. Suriyeliler işlerine gitmeye, çocuklarını evden çıkarmaya çekiniyorlar. Almanya’da bir Türk’e yönelik bizde sıradanlaşan ırkçı bir saldırı olduğunda haklı olarak yer yerinden oynar. İktidardan da muhalefetten de aklıselim ve şeffaf açıklamalar yapılır. Kamu idaresi hesap vermek zorunda kalır. Türkiye’de her gün farklı yerlerde ülkemizde yaşayan yabancılara yönelik saldırılar düzenleniyor, insanların can güvenliği dahi korunamıyor. İktidar medyası dahil hiçbir yerde gündem dahi olmuyor.” dedi. ‘85 milyon vatandaşımızın kul hakkına giriyorlar’ İktidarın mahkeme kararlarını tanımadığı diğer bir hukuksuzluk örneğinin de TÜİK’in enflasyon verileri olduğuna değinen Yeneroğlu, “TÜİK, kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen enflasyonu ölçtüğü madde fiyat listesini kamuoyu ile paylaşmıyor. Enflasyon rakamları, hangi fiyat değişimine bakılarak hesaplanıyor, bilmiyoruz. Sizlerin sofrasından ekmeğini, çocuklarınızın harçlığını çalıyorlar. Milyonca çalışanı düşük maaşa mahkûm ediyorlar. Ülkemizde derin bir ekonomik kriz yaşanırken vatandaşlarına az maaş vermek için enflasyon rakamları ile oynayan, hukuk devletinden önce bireysel menfaatlerini korumayı ilke edinen, farklı seslere tahammülü olmayan iktidardan böyle yüzeysel ve makyaj niteliğindeki düzenlemelerle iyileşme beklemek abesle iştigal.” dedi. ‘KHK dramı son bulmalı’ “Toplumun kanayan yaralarından KHK dramını görmelerini ve devam eden korkunç adaletsizliklere çözüm de beklemek gerçekçi değil gibi gözükse de er geç bu zulüm bitecek. KHK zulmünü görmeyen yargı paketine yargı paketi denmez. Bu kötülüklere dur denmediği sürece hukuk devleti iddiası boş laftır. Benzer şekilde, AİHM kararlarının tamamının gereklerini yerine getirilmesi gerekiyor ama yapmıyorlar. Yalçınkaya kararı devam eden tüm yargılamalarda ve kesinleştirilmiş kararlarda dahi uygulanması gerekiyor ama erteliyorlar maalesef.” ‘Bunları bile yapmaları hayal iken daha öte bir beklenti safdillik olur’ İktidardan hukuk devletine dönmedikleri sürece ciddi bir beklentisinin olmadığını belirten Yeneroğlu, “Belki insanlık namına bazı dramatik sorunlara çözüm getirmek isterlerse en azından ağır hasta çocuğu olan anneler için sağlanan infaz erteleme hakkının babalar için de uygulanmasını, anne-babanın aynı anda tutuklu ya da hükümlü olması durumlarında çocuğun etkilenmemesi için ebeveynlerden bir tanesinin küçük çocuğun yanında olmasını, hasta mahpuslar bakımından tam teşekkülü devlet hastaneleri tarafından verilen cezaevinde kalamaz raporları sonrası kişinin derhal tahliye edilmesini, cezaevi gözlem kurullarının somut değerlendirme yapması adına gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlasınlar. Bu saydığım maddeler yürütülen adaletsiz sistemin kendi tezahürleri, belki insafa gelip bunlara çözüm getirirler.” Dedi. ‘Dindarlıkla övünüp dindarlığın en temel ölçüsü olan adaleti hiç olmadığı kadar ezdiler’  “Dindarlıkla övünüp de dindarlığın en temel ölçücü olan adaleti hiç olmadığı kadar ezmeleri, haddi aşıp hiç olmadığı kadar haksızlık yapmaları, milletin emanetini ehline vermemeleri, adam kayırmaları, güçlü olanın yanında olmaları, zayıf olanı daha da zayıflatmaları ve alay eder gibi Türkiye Yüzyılı, Adaletin Yüzyılı deyip son on yılların en adaletsiz dönemini millete yaşatmaları utancı onlara yeter.  Dindar genç yetiştireceğim diye yola çıkıp da aklı, birey özgürlüğünü, adaleti, şeffaflığı, çoğulculuğu, hakkaniyeti, ehliyeti, kadın ve çocuk haklarını esas alan din anlayışı yerine adalete, akla ve bilime itibar etmeyen, insanları afyonlaştıran, hurafeci, sadece grup menfaatini esas alan yapıları teşvik eden, eli kılıçla minberde, ağzında nefret dili ile siyaset kürsüsünde en kutuplaştırıcı, en nefret ettirici anlayışı temsil ettiği için gençlere söz söyleyememenin utancı onlara yeter.”

Yeneroğlu, İktidarın adalet karnesini çıkardı Haber

Yeneroğlu, İktidarın adalet karnesini çıkardı

Yeneroğlu, “Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda bir hukuk devleti olamamıştır. Ancak hiçbir zaman böylesine temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran bir dönem de yaşanmamıştır” dedi. “Yargının hiç olmadığı kadar iktidarın gölgesi altında kaldığı bir dönemdeyiz” DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, bugün yapılacak Adalet Bakanlığı’nın 2024 bütçe görüşmeleri ve 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün ilan edilmesinin 75. yıl dönümü nedeniyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yeneroğlu, 10 Aralık 1948’de, İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan kitlesel katliamların ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edildiğini, fakat 75 yıl sonra bugün, tüm dünyada, 1945'ten bu yana görülmemiş düzeyde şiddetli çatışmalar ve katliamlar yaşandığını söyledi. “Haftalardır tüm dünyanın gözü önünde İsrail; Gazze’de ve Batı Şeria’da insanlığa karşı suç işliyor, sivilleri öldürüyor ve tüm yaşam şartlarını yok ediyor. Tüm dünya olan biten bu vahşeti sadece izliyor. Bir yanda engel olamadığımız bu vahşet, diğer yanda çifte standart ve takınılan ayrımcı politikalar bizleri, insan haklarını koruma amacıyla inşa edilen uluslararası kurumları sorgulatır hale getirmiştir. Ancak her şeye rağmen biliyoruz ki daha adil ve insan onurunu esas alan bir dünya için daha fazla çaba göstermekten başka bir alternatifimiz yok.” ‘Türkiye’de hiçbir zaman böylesine temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran bir dönem yaşanmamıştır’ Ülkemizde de insan hakları açısından tablonun son derece kötü olduğunu vurgulayan Yeneroğlu, Türkiye’nin 2023 İnsan Haklarını şu ifadelerle değerlendirdi: “Ülkemizin geçmişten bu yana insan hakları ile çetin sınavları hep olmuştur. Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda bir hukuk devleti olamamıştır. Ancak hiçbir zaman böylesine temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran ve hatta askıya alan bir dönem de yaşanmamıştır. Bugün ülkemizde, Anayasamıza göre bağlayıcı nitelikte olduğu tartışmasız olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasına müsaade edilmiyor, yine bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyor. Anayasa’nın açık hükümleri yok sayılıyor. Yargı bağımsızlığı iflas etmiş durumda. Yargının hiç olmadığı kadar iktidarın gölgesi altında kaldığı bir dönemdeyiz.  İktidarın onayı olmadan yargı karar alamıyor. İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar alındığında ise karara imza atan hakimlerin ne vatan hainlikleri kalıyor ne de teröristlikleri. Nitekim, Avrupa Konseyi’ne bağlı Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO), geçtiğimiz günlerde yayınladığı yolsuzlukla mücadele değerlendirme raporunda yargı bağımsızlığı ile ilgili başta HSK’nın bağımsızlığının sağlanması konusunda Türkiye'nin yine sınıfta kaldığını ortaya koymuştur.  Rapora göre Türkiye, hakim ve savcı alımında siyaset tarafından müdahale edilmesi; hakim ve savcıların etik dışı davranışlarının nesnel ve kamuoyuna açık takibi ve hakimlik teminatının güçlendirilmesi gibi konularda somut adımları halen atmamıştır.” ‘Adalet binalarında rüşvet iddiaları artık sıradanlaşmıştır’ Adalet sistemlerine rüşvet iddialarının karıştığını belirten Yeneroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Adalet binalarında rüşvet iddiaları artık sıradanlaşmıştır. Bir tarafta uyuşturucu kaçakçılarının rüşvetle serbest bırakıldığı, diğer tarafta hiçbir suça karışmamış insanların sırf fakir ve nüfus sahibi olmadıkları için çoluk çocuk perişan edildiği sayısız örnek var. Bir tarafta rüşvet düzenine dahil olan birçok kişi korunurken, diğer tarafta bu rezaletleri haberleştiren birçok gazeteci cezalandırılmaktadır.” ‘30 Kasım’da İstanbul’da yaşanan trafik kazası ve sonrasında yaşananlar ülkemizde hukuk sisteminin ne denli çöktüğünün en bariz örneklerinden biri’ Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un “Yasalar örümcek ağına benzer, küçük sinekler ağa takılır kalır. Büyük sinekler ağı deler geçer.” sözüne atıf yapan Yeneroğlu, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun İstanbul’da Yunus Emre Göçer isimli bir kuryeye çarpıp öldürdükten sonra ülkeden çıkmasıyla ilgili şunları söyledi: “30 Kasım’da İstanbul’da yaşanan bir trafik kazası ve sonrasında yaşananlar ülkemizde hukuk sisteminin ne denli çöktüğünün ve vatandaşlarımızın canının ne denli kıymetsiz olduğunun en bariz örneklerinden biridir. Türkiye’de arkası güçlü olanın, zengin olanın her işten nasıl sıyrıldığını merak edenler bu olaya bakıp içler acısı halimizi görebilirler. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu, iki çocuk babası Yunus Emre Göçer isimli bir kurye kardeşimize çarpıyor, öldürüyor ve elini kolunu sallaya sallaya ülkeden çıkıp gidiyor.  Savcı ifadesini bile almaya gerek duymuyor. Ya da savcıya birileri bu yönde talimat veriyor. Sonra yetkililer milletle alay eder gibi açıklama yapıyorlar; tutanak düzenleyen polisler hakkında soruşturma açılmış. Bu polisler, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu hakkında kafalarına göre tutanak düzenleyebilir mi?  Sayın Adalet Bakanı önce bu polislere ve katilin ifadesini bile almadan telefonla serbest bırakan savcıya talimatı kimin verdiğinin üstüne gitsin. Bu milletin canı bu kadar ucuz mu?  Evet, maalesef bugünün Türkiye’sinde vatandaşımızın canı bu kadar ucuz.” ‘Bu yumruk, iktidarın güç sarhoşluğunun yumruğudur’ Dün akşam yaşanan Ankaragücü-Rizespor maçında hakeme gösterilen şiddet olayına da değinen Yeneroğlu, yaşananları Türkiye’de son yıllarda gelinen resmin özeti olduğunu belirterek sözlerine şu şekilde devam etti: “Dün gece milyonların gözü önünde Ankaragücü-Rizespor maçında güç sarhoşluğu her haliyle ortaya konuldu. Yaşananlar, Türkiye’de son yıllarda gelinen resmin özetidir. Bu meseleyi sadece bireysel olarak değerlendirmeyiz. Bu yumruk, iktidarın güç sarhoşluğunun yumruğudur. O hakeme inen yumruk, milletimizin tamamına zaten devamlı inmektedir. Türkiye’de nobranlığın, nezaketsizliğin insanlara artık kültür olarak gösterildiği, kaba kuvvetin de ülkemizde artık vatandaşlarımıza tek yol olarak gösterildiği bir ortamda güç sarhoşluğunun bu şiddeti uygulamasından başka yol olamaz.  Dün yaşanan olay, canlı yayında milyonların gözü önünde canlı yayınlanan bir maçta böyle bir durumun tecelli etmesidir. Yoksa bu olay kameralar ardında olsaydı eminim üstü kapatılacaktı ya da mesele birisinin üzerine atılacak ve kapatılacaktı. İktidar böyle açıklamalar yapmayacaktı ve kesinlikle kulüp başkanının tutuklanması da söz konusu olmayacaktı. Önümüzdeki günlerde meseleyi takip etmek zorundayız.” ‘Adalet Bakanı ceza infaz kurumlarında insan onurunun esas alındığını söylese de maalesef gerçekler böyle değildir’ Ceza adalet sistemindeki sorunlarda kalıcı çözümünün ancak zihniyet değişimi ve bunun sonucunda hukuk devleti kriterlerine uygun yapısal dönüşümle mümkün olabileceğini, ancak iktidarın böyle bir gündemi olmadığını belirten Yeneroğlu, bunun yanında ceza infaz sisteminde acil çözüm bekleyen meseleleri saydı: “Yaşı ve hastalıkları nedeniyle ceza infaz kurumunda kalması mümkün olmayan mahpusların salt atılı suçları dikkate alınarak, insan onuruna aykırı bir şekilde tahliye edilmeleri engellenmektedir.  İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer almasına rağmen halen hasta mahpusların tahliyesi için tam teşekküllü devlet hastanesi raporu yeterli kabul edilmemekte ve sayısız ağır hastaya zulmedilmektedir.  Acilen hasta ve yaşlı mahpuslar için tam teşekküllü devlet hastanesinin raporu yeterli kabul edilmelidir.  Ayrıca, hükümlü annesinin yanında büyüyen çocuklar cezaevi ortamında ağır psikolojik travmalara maruz kalmaktadırlar. Bu nedenle kaçma ve delil karartma şüphesi olmayan ve küçük çocuğu olan annelerin tutuklanmaması, ev hapsi gibi adli kontrol yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir. Bunun için ayrı bir yasal düzenlemeye de ihtiyaç yoktur. Ceza infazı açısından ise anne ve babanın aynı anda cezaevinde bulunmasının önüne geçilmesi gerekir.  Son olarak, fiili infaz süresini tamamlamış olsa da idare ve gözlem kurullarının özellikle adil yargılanma olmaksızın terör suçundan hüküm giyenlere yönelik somut kriterler göz ardı edilerek hükümlünün “iyi halli olmadığına dair” yaptıkları değerlendirmeler sebebiyle mahkumların mahpusluk durumları hukuksuzca devam ettirilmektedir.” ‘Yeni yılın başında KHK mağduriyetleri hakkında kanun teklifimi meclise sunacağım’ Ülkemizin kanayan yaralarından bir tanesinin de KHK’larla ihraçlardan ve terör mevzuatının keyfi şekilde uygulanması sonucu haksız yargılamalardan kaynaklanan mağduriyetler olduğunun altını çizen Yeneroğlu, “Her iki konu da Türkiye’nin yüzleşmesi ve acilen çözüme kavuşturması gereken ciddi birer sorundur” dedi. ‘DEVA Partisi olarak, insan haklarının olmadığı yerde huzur ve refahın olamayacağını çok iyi biliyoruz’ Yeneroğlu konuşması şu sözlerle sonlandırdı:  “Tekrar hukuk devleti rotasına dönmediğimiz müddetçe daha da fakirleşecek, daha da mutsuz bir ülke olacağız. Biz DEVA Partisi olarak, insan haklarının olmadığı yerde huzur ve refahın olamayacağını çok iyi biliyoruz. Zengin ve huzurlu bir ülkeye giden yol sadece adaletten geçmektedir.  Bu nedenle, insan haklarını milletimiz için lüks gören tüm anlayışları reddediyoruz.  Bu hukuksuz düzeni sona erdirecek, herkes için hukuk ve adalet anlayışını benimseyecek, demokratik ve adil bir düzen için, insan onurunu esas alan ortak bir yaşam için çalışıyoruz. Adil bir Türkiye ve adil bir dünya için daha fazla çabalamaktan, daha fazla mücadele etmekten başka bir alternatifimiz yok. Bu nedenle, vakit İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni yeniden canlandırma, kötülüklere karşı daha fazla direnme, daha fazla mücadele etme, insan onurunu ve adaleti yüceltme vaktidir.” ‘Aktardığım karneden gerekli derslerin çıkarılmasını temenni ederim’ “Son olarak, bugün Genel Kurul’da Adalet Bakanlığı’nın 2024 bütçesi görüşülüyor. Ümitlenecek bir tablo olmasa da bakanlık bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diler, aktardığım karneden gerekli derslerin çıkarılmasını ve 2024 yılında ülkemizde adaletin ve yargı bağımsızlığının yeniden tesisi için gerekli adımların atılmasını temenni ederim.”

Mustafa Yeneroğlu ndan AİHM in Yalçınkaya kararı açıklaması Haber

Mustafa Yeneroğlu ndan AİHM in Yalçınkaya kararı açıklaması

"Yargılamalar bu çerçevede karara bağlanmalı, sonuçlanan dosyalarda yeniden yargılamanın önü acilen açılmalı"  Kararın silahlı terör örgütü üyeliğine ilişkin diğer ceza yargılamalarını da etkileyeceği/etkilemesi gerektiğini belirten Yeneroğlu, “Bu durumda; devam eden yargılamalar bu esaslar çerçevesinde karara bağlanmalı, sonuçlanan dosyalarda da yeniden yargılamanın önü acilen açılmalıdır” dedi. ‘AİHM: Süregelen yargılamalardaki sorunlar sistematik ve yapısal’ Mahkemenin “Kanunsuz Ceza Olmaz İlkesi”, “Adil Yargılanma Hakkı”, “Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü” maddelerinin ihlal edildiğine ilişkin tespitleri yaparken süregelen yargılamalardaki kronikleşen sorunlara dikkat çekerek sorunun sistematik ve yapısal olduğunu özellikle vurguladığını söyleyen Yeneroğlu, “Kararda dikkat çeken başka bir nokta da Mahkeme’nin önünde aynı konuda bekleyen 8.500 başvuru olduğu ve ByLock kullanan 100.000 kişinin de potansiyel başvurucu olduğununun altı çizilmiştir” ifadelerini kullandı. Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti: “AİHM, ülkemize ‘hukuka dönüş’ çağrısı yapmıştır” “Nitekim AİHM, sorunun çok sayıda kişiyi etkilediğini ve etkilemeye devam edebileceğini vurgulamış, ülkemize ‘hukuka dönüş’ çağrısı yapmıştır. Açıkça da mevcut karardan gerekli sonuçların çıkartılarak ‘ulusal düzeyde genel önlemler alınması’ gerektiğine dikkat çekmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 90. maddesi 5. fıkrasında yer alan ‘usulüne göre yürürlüğe giren uluslararası antlaşmaların kanun gücünde olduğu’ hükmünü iktidara hatırlatarak kararın gereklerine uyulması gerektiğini belirtmiştir.” ‘Hukukun yok sayılışı çok korkunç mağduriyetlere yol açmıştır’ “Karar, en başta söylediğimiz gibi malumun ilamından ibarettir… Ne acıdır ki ceza hukukunun temel prensiplerinin terk edilişi, hukukun yok sayılışı ve vicdanların sesinin kısılması çok korkunç mağduriyetlere yol açmıştır. Bu mağduriyetleri telafi etmenin bir yolu elbette yok; ancak yaşanan mağduriyetlerin daha fazla artmaması ve hukuk devleti ilkesinin sağlanması için atılacak adımlar bellidir.” ‘Derhal KHK Mağduriyetleri Eylem Planımızda açıkladığımız gibi bir kanuni düzenleme yapılmalıdır’ “Bu kapsamda beklentim, hukuka dönüşün sağlanması ve toplumsal huzurun yeniden tesis edilmesi için hızlı bir şekilde kararın gereklerinin yerine getirilmesidir. AİHM kararında ortaya koyulan tespitler ve kararın diğer yargılamaları da ilgilendiren etkisi dikkate alınarak devam eden yargılamalar bu esaslar çerçevesinde karara bağlanmalı; sonuçlanan dosyalarda da yeniden yargılamanın önü acilen açılmalıdır. Böylece hem AİHM’e başvuramamış mağdurlar hem de yargılamanın yenilenmesi kurumunun sebep olacağı bürokrasiyi ve zaman kaybını minimum seviyede tutmak için KHK Mağduriyetleri Eylem Planımızda da açıkladığımız gibi derhal bir kanuni düzenleme yapılmalıdır.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.