2033'e kadar Türkiye'yi 800 milyon turist ziyaret edecek
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, Türkiye'nin turizm gelirlerinin daha önceki programlarında 120 milyar dolara kadar çıkabileceğini, normal kendi ivmesine bırakıldığı zaman 100 milyar dolarları muhakkak göreceğini aktardı.
Narin, "2020'de TÜSİAD ile birlikte yayınladığımız bir turizm raporumuz var. Turizm Dönüşüm hamlesiyle mevcut kapasitenin dönüştürülmesi, çağa uygun yenilenmesi, bazılarının eğitim bazılarının destinasyon alanlarının toparlanması, sağlık turizmi, üçüncü yaş turizmi gibi bu turizm alanlarının önünün açılması halinde 135 milyar dolara kadar gidebileceğimizi düşünüyoruz. Bu da 120 milyon kişi demek. Şu anda Turizm Bakanlığımızın hedefi 2028'de 100 milyar doları görmek. Önümüzdeki sene ve ondan sonraki sene önemli. Şu andaki Orta Vadeli Plan'a göre 2028 için bu rakam 90 milyar dolar" diye konuştu.
"2033'e kadar Türkiye'yi 800 milyon turistin ziyaret etmesini öngörüyoruz"
Oya Narin, bakanlığın biraz daha geniş kapsamlı baktığını aktararak, ikinci yüzyıla girerken yeni bir turizm anlayışının lazım olduğunu vurguladı.
Narin, yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunun altını çizerek, "Mevcudu sürdürmek, yenilemek, daha fazla katma değer yaratmak, turizmin mevcut yatak kapasitesinin artırılması değil tek konu, mevcudun dönüştürülerek daha fazla katma değer yaratılması, daha fazla gelir artırılması gerekiyor. Bu halde 135 milyar dolara kadar biz ekonometrik ölçümlemelerle ortaya çıkan bir çalışma ürünüdür. İki sene çalıştık bu modellemelerde. Bunu yeni revize ettik. Turizmin gayrisafi milli hasılaya şu anda yüzde 5,5 olan payı yüzde 7,5'e kadar çıkabiliyor. 135 milyar doları görebiliyoruz. 2033'e kadar Türkiye'yi 800 milyon turistin ziyaret etmesini öngörüyoruz" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin sağlık turizmi anlamında katma değerli dönüşümüne değinen Narin, Türkiye'nin bu alandaki çalışmalarını daha da genişletmesi gerektiğine dikkati çekti.
Narin, şu anda yatak kapasitesinin yarısının 180 gün kullanıldığını ve kapasite kullanımının yüzde 40-50 civarında olduğu bilgisini paylaşarak, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla bu 180 günü bir kere eğer 210-250 güne çıkarabilirsek oradan çok ciddi gelirimiz olacak. Bu da nasıl olacak? Spor turizmi, kültür turizmi, 'Wellness' sadece sağlık. 'Wellness'ın içerisine bunu koymamız lazım. Daha o 60 gün 90 günü 'well be', 'Wellnees' ile desteklememiz lazım. Şu anda bizim sağlık turizmi olarak gördüğümüz hakikaten ameliyata gelen, tedavi olan insanları daha çok sağlık turizmi içerisinde görüyoruz. Jeotermal ve termal tesisleri de bunun içerisinde bir nebze görüyoruz. Ama bizim önümüzdeki dönemde sağlık turizmi dediğimiz zaman 'well being' turizminin gelişmesi lazım. Bu muazzam bir pazar. Dolayısıyla işi sadece hastane, otel periferisinde değil iyi olma alanına taşıdığımız zaman bu turizm farklı rotalara farklı alanlara doğru ilerleyecek. Bölgeleri de geliştirecek.
Nasıl bugün gastronomi rotaları yapılıyor? 'Well-being' rotalarının da yapılması lazım. Bunun içerisinde doğa, yürüyüş, kaplıca, kültür hepsini entegre eden bir yapı bu. Dünyada bu böyle. Otellerde de artık SPA'sız otel hiçbir şekilde kabul edilmiyor. Bunların geliştirilmesi lazım. Bunun yanı sıra müthiş bir jeotermal potansiyelimiz var. Türkiye jeotermal haritasına bakarsanız her yerde jeotermal tesisleri yapabilirsiniz. Çünkü bütün çevremizdeki insanların buraya gelip jeotermal tesislerinden daha doğrusu kaplıcalarda istifade etmesi mümkün."
"Türkiye'nin tanıtım açısından bir sıkıntısı yok, bir kere ürünümüz güzel"
TTYD Başkanı Narin, Türkiye'nin turizm tanıtımına da değinerek, Türkiye'nin tanıtım açısından bir sıkıntısı olmadığını ve tanıtımda çok iyi olduğunu söyledi.
Narin, "Bir kere ürünümüz güzel, fiyatımız güzel. Burada bir kere varış noktalarındaki havalimanları, havalimanı operasyonları çok önemli. Antalya Havalimanı'nın büyümesi, İzmir havalimanının, Dalaman'ın daha iyi kullanılması gerekiyordu. Dolayısıyla iş aslında uçak planlamasıyla, tarifeli seferlerle başlıyor. İspanya turizmine bakarsanız, 110 milyon gidiyorsa yarısı paket turlarla değil, kendisi gidiyor. Defalarca gidiyor. Tarifeli seferlerle gidiyor işte Ryan Air, Easy Jet gibi. Muhakkak da bir evi oluyor ve o evi kendisi, akrabaları, çocukları kullanıyor. Dolayısıyla biz Turizm Dönüşüm Planımızda da hep bundan bahsettik" ifadelerini kullandı.
İkinci konutların turizme kazandırılmasının çok önemli olduğunu dile getiren Narin, mevcut yatak kapasitesiyle her sezonda 180 günde yapabileceklerin kısıtlı olduğunu ve zaten otellerin dolu olduğunu kaydetti.
Oya Narin, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ya yeni oteller yapacaksınız yine 180 gün çalışacak, yarı zaman boş kalacak. Ya da sezonu yayacaksınız 'Well-being', spor, kültür paketleriyle birlikte. Atıl duran, senede 1 ay kullanılan ikinci turizm konutlarının turizme kazandırılması da önemli. Turizm Konutları Kanunuyla birlikte belki burada da bir hareket olacak. Çünkü kontrolsüz bir düzen vardı. Şimdi kontrollü, sağlıklı, güvenli ve vergilendirmiş olacak. Dolayısıyla haksız rekabet ortadan kalkmış olacak. Çünkü herkes zaten dairesini kiralıyordu ama artık kiralamak istiyorsa belli bir standardı olacak. Ama bize şu avantajı getirecek; ikinci konutlarında İskenderun'dan Tekirdağ'a kadar Türkiye'nin bütün kıyı sahillerinde, en kıymetli kıyı sahillerinde ikinci konut var. Bunların da bir şekilde turizme kazandırılması dolayısıyla ortaya yeni bir yatak kapasitesi çıkacak ve uzun kalışlı bir yatak kapasitesi çıkacak. Bu yine oluyordu. Fakat daha düzgün bir standart oluşmaya başlayacak. Çünkü oradaki ev sahipleri de bundan bir verim almaya bakacaklar. Bugün Bodrum öyle oldu. Kendiliğinden herkes evini kiralıyor."
"Sektörde çalışanların sayısı artırılarak, sürdürülebilir bir alan yaratılması gerekiyor"
TTYD Başkanı Oya Narin, bütün dünya markalarının artık her şey dahil paketlere girdiğini ifade etti.
Narin, "Dünyadaki bütün markalar her şey dahile giriyorlar. Çünkü en fazla paket turla seyahat eden aile. Dünyada aile birimi bütçesini bilmek istiyor. Bütçesini bilmek istediği için muhakkak her şey dahili tercih ediyor. Böyle devam edecek. Çünkü çocuk sahibi olmak Avrupa'da da özendiriliyor. Zaten bizim gibi ülkelerde çocuk artıyor. Dolayısıyla her şey dahil tercih edilen bir sistem." dedi.
Narin, sektörde çalışanların sayısının artırılarak sürdürülebilir bir alan yaratılması gerekliliğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Orta ve üst kademede yöneticilik dediğimiz zaman daha çok otelcilikten ziyade daha çok işletme, iktisat gibi konular ön plana çıkıyor. Bizim orta ve alt kademedeki kadrolar için daha çok sertifika programları, iki yıllık programlar açmamız ve özendirmemiz lazım. Eskiden askerlik meselesi bir sorundu şimdi o ortadan kalktı. Bu anlamda bizim biraz daha çalışmamız lazım ama meslek liseleri açısından Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve sektör ortak bir çalışma yaptı. Orada 200'e yakın meslek lisenin birçoğu tesisler tarafından, yatırımcılar tarafından hamilendi. O süreç devam ediyor. O okullardan çıkan stajyerlere her yaz iş garantisi veriliyor. Bunlar en azından asgari ücretin üzerinde ücret alıyorlar, okulun ihtiyaçları karşılanıyor. Otellerde çalışan müdürler orada gidip ders verebiliyor. Hani böyle bir sinerji yaratıldı. Çok da faydalı çünkü hepsinin iş garantisi oluyor."