Uzun yaşamın peşinde
Tıp bilimi, son 20 yılda insanlık tarihinin en etkileyici ilerlemelerini kaydederken, bilimsel araştırmaların hız kazanması, modern teknolojinin sağlık hizmetlerine entegre edilmesi ve yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, insan ömrünü önemli ölçüde uzattı. Gelişmiş tedavi yöntemleri ve ilaçlar daha önce ölümcül kabul edilen hastalıkların önlenmesinde çığır açtı. Genetik araştırmalar, kanser, kalp hastalıkları ve nörolojik rahatsızlıklar gibi kronik hastalıkların daha etkili biçimde yönetilmesine olanak tanırken, yapay zeka ve robotik teknolojiler, teşhis ve tedavi süreçlerini dönüştürmeye devam ediyor.
Bununla birlikte, sağlıklı yaşam tarzının teşvik edilmesi, toplum sağlığını iyileştiren programlar ve yaşam kalitesine odaklanan yaklaşımlar da yaşam süresini uzatan önemli faktörler arasında yer alıyor.
100 yaş daha kolay aşılacak
2010-2050 yılları arasında 100 yaşını aşmış insan sayısının 10 kat artış göstermesi beklendiğine dikkat çeken Acıbadem LifeClub Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, uzayan insan ömrü hakkında şunları söyledi: “En önemli faktörlerden biri genetiğimiz. Tek başına tabi ki genetik bu durumun nedeni olamaz; yaşam tarzındaki iyileşme, bilinçli toplum, sağlık okuryazarlığındaki artış daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürme ihtimalini artırmaktadır.
İnsan ömrünü uzatmak, günümüzde tıp ve teknoloji alanındaki gelişmeler sayesinde, araştırmaların ve ilerlemelerin devam ettiği bir alandır. Şu an için insan ömrünü sınırsız uzatmak mümkün olmasa da bilimsel gelişmeler ve tıbbi yenilikler, yaşam süresini önemli ölçüde uzatmayı vadetmektedir.”
Çalışmalar kapsamlı olarak devam ediyor
Genetik başta olmak üzere çalışmaların birçok alanda devam ettiğini belirten LifeClub hekimlerinden Uzm. Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, “Genetikçiler, kromozomlarımızın uçlarında bulunan “Telomer”leri uzatarak yaşlanmayı yavaşlatma, hatta tersine döndürerek gençleştirme çabasındalar. Ancak telomerleri uzatmak, kanser hücrelerini tetikleyerek istenmeyen sonuçlar da doğurabiliyor.
Gerçek olan şu ki; yaşlanma, genetik, epigenetik ve biyokimyasal faktörlerin karmaşık bir birleşimidir. Tek bir çözüm, bu karmaşık süreci durdurmak için yeterli olmayabilir. Genetik ve epigenetik çalışmalar, Telomer Teorisi (Hücrelerin bölünme kapasitesini belirleyen telomerlerin korunması veya uzatılması), organ ve doku yenileme (kök hücre teknolojileri, hasarlı doku ve organları onarma ve tamamen yeniden üretme amacını taşıyor) gibi alanlarda çalışmalar devam ediyor. Ancak tüm bu çabalara rağmen henüz tam anlamıyla yaşamı uzatmak mümkün mü bilemiyoruz.
Ayrıca bu süreçte bizleri bekleyen pek çok sıkıntı da cabası. Dünya nüfusundaki artış, kaynak paylaşımı ve eşitsizlik gibi ciddi etik sorunları beraberinde getirebilir. Diğer bir sorun; yeni denenen bu tedavilerin uzun vadeli etkileri henüz bilinmiyor. İnsanlar üzerinde test edilmesi ve gerçekten kanıta dayalı bir şekilde uygulanmaya başlaması biraz zaman alacaktır” dedi.
Bilimkurgu mu, gerçek mi?
Dr. Karaca, son olarak, insan ömrünün radikal şekilde uzatılmasının, bilimkurgu ile gerçek arasında kalmış bir konu olduğunu söyledi ve ekledi: “Uzun yaşam ya da ölümsüzlük genellikle karşımıza bilimkurgu filmlerinde ya da hikâyelerinde çıkar. Bu tip filmlerde genellikle durumun psikolojik ya da toplumsal etkileri işlenir. Genetik mutasyonlar, yarı insan yarı robot varlıklar (cyborg) pek çok filme konu olmuştur. Bu fikirler, gelecekte bu teknolojilerin ne tür sosyokültürel sonuçlar doğurabileceği konusunda bizleri düşünmeye iter.
Sonuç olarak; bilimsel ilerlemeler bu hedefe yaklaşmış olsa da yaşlanmayı tamamen durdurmak ya da ölümsüzlüğü sağlamak şu an için uzak bir ihtimal. Önümüzdeki birkaç on yıl içinde, yaşam süresinin uzaması ve yaşlanmanın etkilerinin azaltılması mümkün olsa da bunun radikal bir şekilde gerçekleşmesi için daha fazla zaman ve araştırma gerektirmektedir.
Bize düşen, sağlıklı bir yaşam tarzı belirlemek, kalp krizi, inme, felç ve kansere karşı düzenli spor yapmak, uyku kalitesine önem vermek, sağlıklı beslenmek, alkol ve sigaradan uzak durmak, hayvansal gıda tüketimini kontrollü yapmak olacaktır.”