SON DAKİKA
Hava Durumu

Kendini aşabilen olmak

Yazının Giriş Tarihi: 22.07.2024 11:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.07.2024 11:29

Fransızca da “dépasser” İngilizce de “outdone” denilerek tek kelime ile ifade edilmiş, kendini aşmak ifadesi. İnsanlığın bugüne gelmesinde ve tüm bilimsel gelişmelerin, icatların arkasındaki sır burada diye düşünüyorum. İnsanoğlu her gün, içinde bulunduğu şartları bir miktar daha iyileştirerek, kendisine, çevresine ve yeni gelecek nesillere daha fazla imkanlar yaratıyor. Bu bayrak yarışı binlerce yıldır devam etmekte. Bayrağı taşıyanlar da hep aynı karakterde kişiler yani “kendini aşan” insanlar.

Kendini aşan, insanlığa buluşları ile büyük sıçramalar yaratan birçok insan yaşamış tarihte. Kuşkusuz bunların en başında Amerikalı mucit Thomas Edison (1847-1931) geliyor. Öyle ki, binden fazla patenti olan Edison’un beni en çok şaşırtan buluşu Gramofonun çıkışına vesile olan ses kayıt cihazıdır. Edison bu teknolojiyi, telgrafı incelerken geliştiriyor. Telgraf mesajlarının kaydedildiği kâğıt rulonun üzerine yazılırken yarattığı seslerden rahatsız olunca detaylı inceler ve değişik harfler için ses kombinasyonları oluşturduğunu görür. Buna bir çözüm ararken tüm seslerin bir diyafram üzerine konuşulduğunda yarattığı basınç farklarını kâğıt-alüminyum bir folyo üzerine aktarılabileceğini ve oradan da tekrar aynı sesin geri üretilebileceğini düşünür. Bu gözlemi sayesinde Fonograf ve ardından Gramofon geliştirilebilmiştir.

Bazı icatlar da şans eseri veya farkında olmadan yapılan yeni bir şey sayesinde oldu. Mesela kibrit, 1856 yılında John (Johnnie değil!) adlı kimyacının karışım yaparken kullandığı çubuğu temizlemek üzere kurulama bezine silerken ateş aldığını görünce icat edildi. Kırıldığında parçalanmayan cam ise, Eduardo Benedict adında Fransız bir kimyacının elindeki kavanozu düşürdüğünde cam kavanozun kırıldığını ama parçalanmadığını görünce icat edildi. Benedict, kavanozda en son Nitrat Selüloz saklamıştı. Bu karışımın darbe alıp kırılınca, camın parçalara ayrılmasını önlediği ortaya çıktı. Bu tür icat ve keşifler de dikkatli bir gözlemci ve sorgulayan bir beyin ile yapılabilir.

Kendini aşan insan olmak kolay mı?

Elbette hepimizin birer Edison olma ihtimali yok, bununla birlikte çok çalışarak veya şans eseri bir şeyleri geliştirmek, yeni şeyler keşfetmek, icat etmek için bir reçete var diyebiliriz. Etrafımızda gözlem, sorgulama ve denemeler ile yapabileceğimiz birçok şey var. Bisikleti düşünelim, ilk bisikletler büyük boy bir at arabası tekerleğinin önüne yönlendirme yapabilmek için küçük bir tekerlek ile üretildiler. Ama öyle kalmadılar. Sonra yapılan gözlemler ve iyileştirmeler ile tekerlek boyutları, tekerleklerdeki malzemeler, lastikler, gidon yapısı, oturma selesinin yeri ve biçimi, zincir ve vitesler, süspansiyonlar gibi binlerce değişiklik yapıldı ve bunu hep farklı farklı insanlar gerçekleştirdi.

Nedir peki bunları yapabilen insanların ortak özellikleri?

Sıradan çıkan,

Gözlem yapan,

Sorgulayan,

Şaşıran,

Anlamaya çalışan,

Deneyen,

Hata yapmaktan korkmayan insanlar.

Elon Musk kendini aşan insan olarak günümüzün en popüler örneğidir. Otomotiv sektörü, uzaya gönderilen roketler, yer altında tüneller açmaya kadar girdiği her işte, hep sıradan çıktı, yaptığı gözlemler sayesinde geliştirilebilecek alanlar buldu ve muhteşem değerler yaratıyor.

Peki biz ülke olarak neredeyiz? Maalesef gerek maddi imkansızlıklar gerek kültürel kodlarımızla, bizim toplumumuzda kendini aşan değil, ortada duran insan makbul hale geldi. Bu yüzden de toplum olarak yeni dünya ekonomisine entegre durumda değiliz, hala en büyük ekonomik gücümüz Sanayi 3.0 zamanında popüler olan alanlar, bunları da batıdan alarak, onlardan daha ucuza ve bazen de daha kaliteli üreterek değer yaratabiliyoruz.

Peki ne yapmalı?

Kendimizden başlamalıyız! Her gün aynı yoldan işe giden, hafta sonlarını aynı geçiren, yaz tatilinde hep aynı yere veya yazlığa giden, bildikleriyle yetinen, bilinmeyenden çekinen etrafımızdaki yüzlerce insan gibi olmamalı, değişim, açık fikirlilik ve devamlı öğrenme ilkesi ile yaşayanları örnek almalıyız.

Hiç gitmediğimiz bir semte/şehre/ülkeye en son ne zaman gittik?

Kendi alanımızla ilgili bir fuara, konferansa en son ne zaman gittik?

Hiç bilmediğiniz bir alanda, mesela bir yabancı dil, müzik enstrümanı çalmak gibi kendimizi geliştirmeye ne zaman vakit ayırdık?

Güzel bir söz var;

Ağaç dikmek için en iyi zaman 20 yıl önceydi, ondan sonraki en iyi zaman da şimdi!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.