TCMB Başkanı değişiminin ardından piyasada TCMB’nin yeni dönemde faizlerde hızlı bir indirim sürecine başlayacağı endişesi oluşmuş bu da kurlarda sert yukarı yönlü hareketlere neden olmuştu. TCMB Başkanı Kavcıoğlu göreve geldiği andan itibaren fiyat istikrarı ve sıkı duruş söylemindeki dozu her geçen gün artırdı. TCMB’nin genel kurulunda konuşan Kavcıoğlu, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin sıkı bir para politikası duruşu gerektirdiğini, politika faizinin enflasyon üzerinde bir düzeyde oluşturmaya devam edileceğini ifade etti. Kavcıoğlu konuşmasının devamında, “İçinde bulunduğumuz dönemde enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler sıkı bir para politikası duruşu gerektiriyor. Parasal duruş, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon süreci en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflerimize ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecek” dedi. Yapılan bu açıklamalar TL tarafındaki tansiyonun düşmesine katkı sağladı. TCMB’nin önümüzdeki süreçte gerçekleştireceği PPK toplantılarındaki kararları ve piyasalarla kuracağı iletişim önemli olacaktır. Bu cephedeki gelişmeler ve ekonomi yönetiminden gelebilecek açıklamalar Türk Lirası başta olmak üzere TL varlıkların seyri üzerinde etkili olacaktır. Enflasyon tarafındaki görünüme baktığımızda mart ayı TÜFE rakamında yükseliş eğilimi devam etti ve yıllık enflasyonun %16,19 seviyesine yükseldi. Yine son dönemdeki kur hareketlerine bağlı olarak ÜFE’deki yükseliş de dikkat çekti. ÜFE’nin TÜFE’ye geçişkenliğini dikkate aldığımızda bir süre daha enflasyonda yükseliş eğilimi devam edebilir. Açıklanacak enflasyon rakamları TL’nin seyri ve TCMB’nin kararları üzerinde etkili olacağından yakından takip edilecektir. Ayrıca iç siyasetteki gelişmeler ve Türkiye’nin dış ilişkilerindeki gelişmeler de fiyatlamalar üzerinde belirleyici olacaktır.

Küresel çaptaki gelişmeler önemini koruyor

Şubat ayının ikinci yarısında ön plana çıkan enflasyon endişeleri küresel piyasaların gündemindeki yerini koruyor. Artış kaydeden enflasyon endişelerine bağlı olarak geçtiğimiz haftalarda ABD başta olmak üzere uzun vadeli tahvil faizlerinde yükselişler ön plana çıkarken, merkez bankalarından bu konuda belirli söylemlerin ve hamlelerin geldiği görüldü. Fed cephesinde ise Fed Başkanı Powell, enflasyonda kısa vadede yükseliş yaşanabileceğini ancak bunun uzun vadeli bir risk oluşturmayacağını ve genişlemeci koşulların uzun bir süre devam edeceğine yönelik söylemleri ön plana çıktı. Mart ayının ikinci bölümünde uzun vadeli tahvil faizlerinde dengelenme görülürken, nisan ayı içerisinde de enflasyon cephesindeki gelişme ve beklentiler ile faizlerdeki seyir piyasaların takibinde yer almaya devam edecek. Ayrıca ABD Başkanı Biden’ın açıkladığı 2,25 trilyon dolarlık yeni harcama planının yasalaşma süreci ve bu pakete gelen muhalefetler de piyasaların izleyeceği bir diğer önemli konu başlığı olacaktır. Bu paketin yasalaşması durumunda enflasyon görünümü üzerindeki etkileri önemli olacaktır. Enflasyon endişelerinin yanında son haftalarda artış kaydeden vaka sayıları ve gündeme gelen salgın kaynaklı riskler de nisan ayı içerisinde yakından izlenecek önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Mart ayı başında normalleşme planları yapılırken, son haftalarda gözlenen vaka artışlarının normalleşme adımlarının ötelenmesine yol açtığı görülüyor. Özellikle Avrupa’da tedbirler yeniden uzatılırken, önümüzdeki süreçte salgın kaynaklı gelişmeler risk iştahının seyri üzerinde etkili olacaktır. Enflasyon ve salgın kaynaklı endişeler önümüzdeki süreçte de aşağı yönlü risk unsurları olarak takip edilecektir. Öte yandan küresel çapta devam eden aşılama çalışmaları ve ekonomik verilerde gözlenen toparlanma eğilimi de risk iştahını destekleyen gelişmeler olarak sıralanabilir. ABD tarafında hız kazanan aşılama dikkat çekerken, ilerleyen süreçte aşılama çalışmalarının hız kesmeden devam etmesi salgının kontrol altına alınması için kritik öneme sahiptir. Yine son dönemde açıklanan ekonomik veriler beklentilerin üzerinde güçlü bir görünüm ortaya koyuyor. Ekonomik verilerdeki güçlü seyir küresel çapta toparlanma beklentilerini destekliyor. İlerleyen süreçte ekonomik görünümdeki iyileşme risk iştahını desteklemeye devam edebilir. Ancak ekonomik görünümdeki iyileşmenin enflasyon ve erken sıkılaşma konusundaki endişeler ile merkez bankalarının söylemleri üzerindeki etkileri yakından izlenecektir.