SON DAKİKA
Hava Durumu

Birleşik Krallıkta aşırı sağ hareketlerin akıbeti

Yazının Giriş Tarihi: 19.08.2024 22:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.08.2024 22:26

Birleşik Krallık’ın Southport şehrinde üç kız çocuğunun bıçaklanarak öldürülmesinin ardından sosyal medyada hızlıca yayılan yanlış haberler temmuz ayının sonunda itibaren ülkenin Müslüman, göçmen ve farklı etnik gruplarını hedef alan şiddet eylemlerine yol açtı.

Southport cinayetlerinin failinin 2023’de İngiltere’ye gelen Müslüman bir sığınmacı olduğuna inanan aşırı sağ gruplar camii ve sığınmacıların barındığı otelleri hedef alan şiddetli eylemlere başvurdular.

Aslında Southport’un şüphelisi Ravanda’lı bir çiftin Galler’de doğmuş 18 yaşındaki oğluydu. Fakat, Birleşik Krallık’ın Brexit, Covid salgını ve Ukrayna savaşı ve sağgörüsüz maili politikalarla tetiklenen yaşam maliyeti krizi ve artan işsizliğini açıklamak için yıllardır sığınmacı sayılarını arkasına saklanan Muhafazakâr parti ve aşırı sağ Reform partileri, Birleşik Krallık’ta süregelen problemlerin sebebi olarak göçmenleri işaret eden aşırı sağ söylevleri epeyce normalleştirmişti.

Bir haftanın üstünde yer yer devam eden eylemlerin 7 Ağustos günü ülke genelinde büyük ve yıkıcı bir ayaklanmaya dönüşmesi bekleniyordu. Eylemlerin hedefi olan Müslümanlar, göçmenler ve Birleşik Krallığın farklı etnik gruplarından bireyler, 7 Ağustos arifesinde dükkanlarını kapatacaklarını, evlerini geçici bir süreliğine terk edeceklerini veya sokağa çıkmayacaklarını korkuyla ifade ediyorlardı. Riski bizim için çok büyük diyor, canlarından olmaktan korkuyorlardı.

Bu korku ortamı bana lisede tarih dersinde öğrendiğim 6-7 Eylül Olaylarını anımsattı. 1955’de “Yunanlılar Atatürk’ün evine bomba attılar” başlıklı haberlerle köpüren bir grup, İstanbul’un gayri müslimlerinin 4 binin üzerinde ev ve iş yerlerinin yağmalanmış, bazı kaynaklara göre 15 kişinin hayatını kaybetmiş ve 300 kişi yaralanmıştı.

İstanbul’un çok kültürlü yapısı için dönüm noktası olduğuna inanılan bu olay da yalan haberle beslenen bir grubun tetiklenmesiyle bir gecede şehrin dört bir yanını sarmıştı. Provokatörleri marjinal ve sayıca küçük bir kitle olsa da bıraktıkları iz büyüktü. 6-7 Eylül olayları sonrasında İstanbul’un gayri müslim nüfusunun büyük bir kısmı şehri terk etmişti.

Dertlerini kolayca açıklamak için ırkçı ve ayrımcılıkçı görüşlere sığınan kitleler, otoriteye tutunmak için kimlik politikalarıyla bölücü söylevlerle siyaset yapan siyasetçiler ve bütün bunları körükleyen dezenformasyon bugün Modi’nin Hindistan’ından Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar her yerde.

Yalan haberler 21. yüzyılda sosyal medyayla bir saniye içinde milyonlara ulaşıp küçük grupların birçok yerde aynı anda hiddetle örgütlenmesine yol açabiliyor. Dezenformasyonun ölçütü ve şiddeti her ne kadar artmış olsa da toplumlar yanlış bilgiyle yürütülen siyasi hareketlerin karşısında durma konusunda tecrübelendi.

Şiddetli ultra sağ protestoların ülkenin dört bir yanında yer almasının beklendiği 7 Ağustos günü ırkçılık karşıtı protestolar büyük kalabalıklarla İngiltere sokaklarını doldurdu. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı ve göç üzerine çalışan kuruluşları barındıran Londra, Bristol, Birmingham, Liverpool ve Oxford şehirlerinin sokaklar aşırı sağ göstericiler yerine İngiltere’nin çok kültürlü yapısına sahip çıkmak için harekete geçen karşı protestocularla doldu.

Birleşik Krallık’ta çok kültürlü bir birlikçilik dezenformasyon ve bölücü kimlik politikalarına direnirken gözler, yalan haberlerin yayılmasını kolaylaştırdığına inanılan Twitter (X) üzerinde. Southport ayaklanmalarından beri dünya genelinde platformun CEO’su Elon Musk’a dezenformasyonun yayılmasını önleyici düzenlemeler adına çağrılar yapıldı. Fakat, Musk, ifade özgürlüğü adına dezenformasyon dahil tüm veri, düşünce ve bu bilgileri yayan hesapların Twitter’da varlığını sürdürmesi taraftarı.

Geçtiğimiz günlerde temmuz başında Birleşik Krallık hükümetini devralan İşçi Partisinden birçok Parlamento üyesi platformdan ayrılacaklarını bildirdi. Bazıları, Twitter’ı artık görevini yerine getirmeyen bir iletişim aracı olarak görüp yeni mecralara yönelme taraftarıyken bazı kullanıcılarsa, platformu izole edip iletişim araçlarını kullanma konusunda tecrübeli olmayan ve dezenformasyonla yürütülen propagandalara kurban gitmeye meyilli kitleleri yalnız bırakmama görüşünde.

Ben mecraları bölüp birbiriyle yarışan izole görüşler ve gerçekler içinde debelenmektense var olan platformların doğru yönetimi ve kullanımı için çabalamaktan yanayım. Bugün Birleşik Krallık’ta geniş halk kitleleri dezenformasyonun karşısında kararlılıkla durabiliyorsa bu bilgiyi ve otoriteyi sorgulayabilen kaliteli basın kuruluşlarının özgürlüğü ve kalitesine verdikleri değer sayesindedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.