Koronavirüs (COVID – 19) salgınından etkilenen ülkelerin tedbir amaçlı karantina uygulamaları, ülke sınırlarını kapatmaları, ithalat, ihracat ve seyahat yasaklamaları, seyahat yasakları ticari hayatın aksamasına sebep olmaktadır. Bu koşullar altında ticari hayata dair sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerin akıbetinin ne olacağı incelenmelidir.
Normal şartlarda hukuk ve ticaret düzeni “ahde vefa” temel ilkesi üzerine kuruludur. Ahde vefa gereğince sözleşme ile borçlanılan edim, her türlü şart altında yerine getirilmek gerekir. Ancak, borcun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü olaylar, ahde vefa ilkesinin istisnasını oluşturur. Bu olaylar mücbir sebep olarak nitelendirilirler ve imkansız kıldıkları borcun sona ermesine sebep olurlar.
Yargıtay geçmiş kararlarında tarafların yükümlülüklerini imkansızlaştırabilecek salgın hastalıkların mücbir sebep olabileceğini kabul etmiştir. Dünyada ve ülkemizde etkileri hissedilen, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak tasnif edilen Koronavirüs salgını, açıktır ki öngörülmesi ve karşı konması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Dolayısıyla, Koronavirüs salgınının veya Koronavirüs sebebiyle alınan tedbirlerin sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilmesini imkânsız hale getirmesisöz konusu ise salgının bir mücbir sebep olduğu kabul edilecektir. Bazen taraflar arasındaki sözleşmede mücbir sebep maddesi bulunabilmektedir. Genel uygulama, salgın hastalıkların da bir mücbir sebep hali olarak bu gibi maddelere eklenmesi yönündedir. Ancak, mücbir sebepler arasında salgın hastalık sayılmasa da maddenin yazım tekniğine bağlı olarak maddede sayılmayan bir hal olarak Koronavirüs salgını yine de mücbir sebep olarak değerlendirilebilecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken; mücbir sebep değerlendirmesinin her bir yükümlülük için ayrı ayrı yapılması gerektiğidir. Bazen aynı sözleşmeden doğan yükümlülüklerden bazıları için mücbir sebep olan Koronavirüs salgını diğerleri için mücbir sebep olmayabilir. Örnek olarak üyelerine kapalı ve açık tenis kortlarından faydalanma hakkı veren ve bunun karşılığında aylık ödenti alan bir spor işletmesini ele alalım. Gençlik ve Spor Bakanlığı Koronavirüs salgını sebebiyle kapalı spor tesislerinde faaliyetlerin durdurulmasına karar verdi. Bu karar doğrultusunda bahsi geçen tenis kulübünün üyelerine kapalı tesislerini kullandırma yükümlülüğü, yasak devam ettiği sürece, imkansızlaşmış kabul edilecektir. Bu yükümlülük kapsamında Koronavirüs salgını bir mücbir sebeptir. Ancak açık tenis kortlarını kullandırma yükümlülüğü bakımından mücbir sebep söz konusu değildir. Zira halen bu kortları kullandırma imkanı mevcuttur.
Görüldüğü üzere Koronavirüs salgını her yükümlülük için mücbir sebep olarak kabul edilemeyecektir. Belirleyici olan yükümlülüğün imkansız hale gelmesidir. İmkansızlık olmadığı halde yükümlülüğün yerine getirilmesi borçlu için ticari ve mali anlamda yıkıcı ve fazlasıyla ağır hale gelmiş olabilir. Bu halde mücbir sebep yoktur. Ancak hukuk düzeni başka bir çare öngörmektedir. Sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülemeyen olağanüstü bir durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması halinde borçlunun sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirmesinin istenmesi dürüstlük kuralına aykırı ise karşı tarafa ihbar ile borçtan indirim istenebilecektir. Bu noktada indirimin sağlanmaması halinde hakimin müdahalesi ile sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması istenebilecek ya da sözleşmeyi fesih hakkı doğabilecektir.
Görüldüğü üzere ticari hayatta sözleşmelerin Koronavirus salgını döneminde yönetimi, sözleşme içerisindeki olası mücbir sebep maddesinin ve salgının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklere etkisinin hukukçu ile birlikte yorumlanması ile mümkün olacaktır.
Taahhütlü sözleşmeler ve koronavirüs
Taahhütlü abonelik sözleşmeleri bu dönemde sürmekle birlikte, servis sağlayıcı firmanın taahhüt ettiği yayını yapamıyorsa, (örneğin maç yayını yapılamıyorsa) abone bu yayına ilişkin ödemesini durdurabilecektir. Bu durum abone tarafından taahhüdün yerine getirilmediği anlamına gelmeyecek cezai uygulama yapılamayacaktır.
Kapatılan işyerlerlerindeki taahhütlü abonelikler
Küresel salgın döneminde işyerlerini kapatmış olanların taahhütlü aboneliklerini dondurma hakları mevcuttur. Servis sağlayıcı mücbir sebebin sona erdiği ya da dondurma talep edilen süre bittiği tarihten sonra abonenin taahhüt süresini işletmeye devam edecektir.
Sağlıkla kalınız… Evde kalınız…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
İkale Sözleşmesi
22.07.2020 12:07
İş akdi işçi ve işveren arasına kurulmuş iki taraflı bir akittir.
İş akdinin feshi İş Kanununda belirlenen geçerli ya da haklı sebeplere bağlı olarak işveren tarafından, ya da istifa yolu ile işçi tarafından tek taraflı olarak fesih edilebilir.
İş akdini
Koronavirüs (COVID – 19) salgınından etkilenen işyerleri bir kısım işçilerini evden çalıştırmaya başladı.
Evden çalışma nedir? Evden çalışma uzaktan çalışma mıdır? Evden çalışmanın kuralları nelerdir? İşçinin ve işverenin hakları nelerdir? Kısaca inceleyelim.
Evden çalışma pandemi nedeni ile i
Koronavirüs (COVID – 19) salgınından etkilenen ülkelerin tedbir amaçlı karantina uygulamaları, ülke sınırlarını kapatmaları, ithalat, ihracat ve seyahat yasaklamaları, seyahat yasakları ticari hayatın aksamasına sebep olmaktadır. Bu koşullar altında ticari hayata dair sözleşmelerden kaynaklanan yü
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında genel bilgiler - 2
10.12.2019 00:25
Kişisel Verilerin Korunmasına ilişkin 6698 Sayılı Kanun hakkında genel bilgilerimize devam ediyoruz.
Kişisel veri gerçek kişinin diğer kişilerden ayırt edilmesine, bilinmesine, tanınmasına yol açan-açabilen her türlü veridir. Bu verilerin kişinin kendisi dışında kaydedilmesi veya kullan
Kişisel Verilerin Korunmasına ilişkin 6698 Sayılı Kanun ve bağlı düzenlemelere gelişen ve değişen günümüz dünyasındaki teknolojik gelişmeler nedeni ile ihtiyaç duyulmuştur.
Teknolojinin bu kadar ilerlemediği, dijital dünyanın olmadığı dönemlerde özel hayatın gizliliği
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ekometre
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Tülin Kavasoğlu
Koronavirüs ve mücbir sebep
Koronavirüs (COVID – 19) salgınından etkilenen ülkelerin tedbir amaçlı karantina uygulamaları, ülke sınırlarını kapatmaları, ithalat, ihracat ve seyahat yasaklamaları, seyahat yasakları ticari hayatın aksamasına sebep olmaktadır. Bu koşullar altında ticari hayata dair sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerin akıbetinin ne olacağı incelenmelidir.
Normal şartlarda hukuk ve ticaret düzeni “ahde vefa” temel ilkesi üzerine kuruludur. Ahde vefa gereğince sözleşme ile borçlanılan edim, her türlü şart altında yerine getirilmek gerekir. Ancak, borcun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü olaylar, ahde vefa ilkesinin istisnasını oluşturur. Bu olaylar mücbir sebep olarak nitelendirilirler ve imkansız kıldıkları borcun sona ermesine sebep olurlar.
Yargıtay geçmiş kararlarında tarafların yükümlülüklerini imkansızlaştırabilecek salgın hastalıkların mücbir sebep olabileceğini kabul etmiştir. Dünyada ve ülkemizde etkileri hissedilen, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak tasnif edilen Koronavirüs salgını, açıktır ki öngörülmesi ve karşı konması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Dolayısıyla, Koronavirüs salgınının veya Koronavirüs sebebiyle alınan tedbirlerin sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilmesini imkânsız hale getirmesi söz konusu ise salgının bir mücbir sebep olduğu kabul edilecektir. Bazen taraflar arasındaki sözleşmede mücbir sebep maddesi bulunabilmektedir. Genel uygulama, salgın hastalıkların da bir mücbir sebep hali olarak bu gibi maddelere eklenmesi yönündedir. Ancak, mücbir sebepler arasında salgın hastalık sayılmasa da maddenin yazım tekniğine bağlı olarak maddede sayılmayan bir hal olarak Koronavirüs salgını yine de mücbir sebep olarak değerlendirilebilecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken; mücbir sebep değerlendirmesinin her bir yükümlülük için ayrı ayrı yapılması gerektiğidir. Bazen aynı sözleşmeden doğan yükümlülüklerden bazıları için mücbir sebep olan Koronavirüs salgını diğerleri için mücbir sebep olmayabilir. Örnek olarak üyelerine kapalı ve açık tenis kortlarından faydalanma hakkı veren ve bunun karşılığında aylık ödenti alan bir spor işletmesini ele alalım. Gençlik ve Spor Bakanlığı Koronavirüs salgını sebebiyle kapalı spor tesislerinde faaliyetlerin durdurulmasına karar verdi. Bu karar doğrultusunda bahsi geçen tenis kulübünün üyelerine kapalı tesislerini kullandırma yükümlülüğü, yasak devam ettiği sürece, imkansızlaşmış kabul edilecektir. Bu yükümlülük kapsamında Koronavirüs salgını bir mücbir sebeptir. Ancak açık tenis kortlarını kullandırma yükümlülüğü bakımından mücbir sebep söz konusu değildir. Zira halen bu kortları kullandırma imkanı mevcuttur.
Görüldüğü üzere Koronavirüs salgını her yükümlülük için mücbir sebep olarak kabul edilemeyecektir. Belirleyici olan yükümlülüğün imkansız hale gelmesidir. İmkansızlık olmadığı halde yükümlülüğün yerine getirilmesi borçlu için ticari ve mali anlamda yıkıcı ve fazlasıyla ağır hale gelmiş olabilir. Bu halde mücbir sebep yoktur. Ancak hukuk düzeni başka bir çare öngörmektedir. Sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülemeyen olağanüstü bir durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması halinde borçlunun sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirmesinin istenmesi dürüstlük kuralına aykırı ise karşı tarafa ihbar ile borçtan indirim istenebilecektir. Bu noktada indirimin sağlanmaması halinde hakimin müdahalesi ile sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması istenebilecek ya da sözleşmeyi fesih hakkı doğabilecektir.
Görüldüğü üzere ticari hayatta sözleşmelerin Koronavirus salgını döneminde yönetimi, sözleşme içerisindeki olası mücbir sebep maddesinin ve salgının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklere etkisinin hukukçu ile birlikte yorumlanması ile mümkün olacaktır.
Taahhütlü sözleşmeler ve koronavirüs
Taahhütlü abonelik sözleşmeleri bu dönemde sürmekle birlikte, servis sağlayıcı firmanın taahhüt ettiği yayını yapamıyorsa, (örneğin maç yayını yapılamıyorsa) abone bu yayına ilişkin ödemesini durdurabilecektir. Bu durum abone tarafından taahhüdün yerine getirilmediği anlamına gelmeyecek cezai uygulama yapılamayacaktır.
Kapatılan işyerlerlerindeki taahhütlü abonelikler
Küresel salgın döneminde işyerlerini kapatmış olanların taahhütlü aboneliklerini dondurma hakları mevcuttur. Servis sağlayıcı mücbir sebebin sona erdiği ya da dondurma talep edilen süre bittiği tarihten sonra abonenin taahhüt süresini işletmeye devam edecektir.
Sağlıkla kalınız… Evde kalınız…
İkale Sözleşmesi
22.07.2020 12:07İş akdi işçi ve işveren arasına kurulmuş iki taraflı bir akittir. İş akdinin feshi İş Kanununda belirlenen geçerli ya da haklı sebeplere bağlı olarak işveren tarafından, ya da istifa yolu ile işçi tarafından tek taraflı olarak fesih edilebilir. İş akdini
Koronavirüs ve evden çalışma
27.05.2020 19:38Koronavirüs (COVID – 19) salgınından etkilenen işyerleri bir kısım işçilerini evden çalıştırmaya başladı. Evden çalışma nedir? Evden çalışma uzaktan çalışma mıdır? Evden çalışmanın kuralları nelerdir? İşçinin ve işverenin hakları nelerdir? Kısaca inceleyelim. Evden çalışma pandemi nedeni ile i
Koronavirüs ve mücbir sebep
23.04.2020 14:20Koronavirüs (COVID – 19) salgınından etkilenen ülkelerin tedbir amaçlı karantina uygulamaları, ülke sınırlarını kapatmaları, ithalat, ihracat ve seyahat yasaklamaları, seyahat yasakları ticari hayatın aksamasına sebep olmaktadır. Bu koşullar altında ticari hayata dair sözleşmelerden kaynaklanan yü
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında genel bilgiler - 2
10.12.2019 00:25Kişisel Verilerin Korunmasına ilişkin 6698 Sayılı Kanun hakkında genel bilgilerimize devam ediyoruz. Kişisel veri gerçek kişinin diğer kişilerden ayırt edilmesine, bilinmesine, tanınmasına yol açan-açabilen her türlü veridir. Bu verilerin kişinin kendisi dışında kaydedilmesi veya kullan
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında- 1
06.11.2019 19:03Kişisel Verilerin Korunmasına ilişkin 6698 Sayılı Kanun ve bağlı düzenlemelere gelişen ve değişen günümüz dünyasındaki teknolojik gelişmeler nedeni ile ihtiyaç duyulmuştur. Teknolojinin bu kadar ilerlemediği, dijital dünyanın olmadığı dönemlerde özel hayatın gizliliği