SON DAKİKA

Bizde böyle, yerse!

Yazının Giriş Tarihi: 19.03.2025 10:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.03.2025 10:46

“Kanunlar düzgün uygulanmaz ise orman kanunları geçerli olur” derler. Doğru söz. Aylardır yazılarımda halkın zekasını küçümseyerek küçük hilelerle ceplerinden para çalan kurumlardan bahsediyorum. Hep de soruyorum, “bunlar sadece benim başıma mı geliyor?”. Sanırım ben haklarımı korumaya özen gösterdiğim için benim dikkatimi çok çekiyor. Algıda seçicilik yani.

Her kurum hata yapabilir. Dolayısıyla ilk aşamada “dolandırıcı” yaftasını yapıştırmadan önce bir şans vermek ve yapılan hata ile ilgili itirazı iletmek gerek. Müşteri ilişkileri departmanları bunun için. Hakikaten daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi yanlış etiketleme, anlaştığınız bedelin farklı kaydedilmesi vb nedenlerle fazla ödeme yapmanız beklendiğinde itirazınızı yaptığınızda ve gerçekten yetkili ya da yetkililere hemen ulaşabilecek biri ile konuşabildiğinizde sorun hemen çözülebiliyor, tabi niyetleri iyi ise.

Niyet başka ise “bizde böyle, yerse!” yaklaşımı ile karşılaşıyorsunuz.

- “Ama etikette şu kadar yazıyor?” “Yok efendim fiyatı budur, almayacaksanız kasayı fazla meşgul etmeyelim, bekleyenler var.”

- “Kardeşim SHGM’nin Yolcu Hakları Yönetmeliğinde benim bu tarife değişikliğine uğrayan bileti satın aldığım tarihten sonraki bir yıl içerisinde dilediğim zamanda kullanabileceğim yazılı.” “Yok efendim, şirketimiz kurallarına göre ancak orijinal tarihten bir hafta öncesine ve 30 gün sonrasına kadar bir zaman aralığında uçabilirsiniz. Ucuza aldığınız biletin parasını iade edebiliriz isterseniz”.

- “Efendim nasıl şu yaştaki emeklilere yüzde 10, bu yaştan büyük emeklilere yüzde 30 zam yapıyoruz diyemediğiniz gibi, şu yaştan küçük öğrencilere indirim yaparım, o yaştan büyük öğrencilere indirim yapmam da diyemezsiniz, bütün öğrencilerin eşit haklara sahip olduğunu belirten kanun maddesi var.” “Yok efendim, biz istediğimizi yaparız, böyle olacak.”

Yani diyor ki, “Ben Tüketici Kanunu, Borçlar Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Anayasa falan bilmem benim kendi kurallarım var. Yerse!”

Geçtiğimiz günlerde adı yeni değişen bir üç harfli bankamızın bilgim ve onayım olmadan cebimden epey bir miktar para aldığını fark ettim. Bilirsiniz eski bankacı olduğum için, normal masraf ile mesnetsiz gaspı birbirinden ayırabilirim. Bu hakikaten bir çeşit gasp ama olumlu yönden bakarsanız serbest piyasanın bir avantajından yararlanma diye de görülebilir. Faizlerin çok düştüğü dönemlerde kredilerde “dosya masrafı”, mevduatta “hesap işletim ücreti” gibi ilave paraların alınması gibi... Şimdilik fark ettiğim bir banka bunu ısrarla uyguluyor ve “bizde böyle” diyor.

Normalde yurtdışında veya internet üzerinden yabancı bir firmadan yabancı para cinsi ile harcama yaptığınızda döviz cinsine bakılmaksızın bu rakam USD’ye çevrilir ve bankanıza böyle yansır. Bankanız da kendi belirlediği kurdan bu tutarı TL olarak sizin ekstrenize yansıtır. Yani harcamanızın yüzde 3-5 gibi üzerinde bir maliyetiniz olur. Yabancı para ile yapılan harcamalarda bu artık normal karşılanmakta.

Türkiye’de yaygın hizmet veren bazı yabancı kuruluşlar var. Bunlar ile yaptığınız işlemler Türk Lirası üzerinden. Bu firmalardan bildiğim bazıları Temu, Airbnb, Aliexpress ve Netflix. Bu kuruluşlardan kredi kartı ile yaptığınız işlemler TL üzerinden olur. TL olarak onay verirsiniz, yani TL olarak çekilir ve üzerine hiçbir fark konmadan kredi kartı ekstrenize yansır. Çalıştığım tüm bankalarda böyle olduğu için hiç kontrol etmiyordum.

Kredi kartını kullandığım Katarlı bankamız ise TL onay verilen TL faturalanan ve o kadar TL ödeyeceğimizi zannettiğimiz benzer işlemlere yüzde 7 civarında para ekleyerek tahsilat yapıyormuş. Genelde kredi kartı ekstremizin son toplamına bakarak ödeme yaptığımız için bir kere güvendikten sonra bir daha bakmayınca fark etmemiştim. Geçtiğimiz günlerde tek bir işlemde bin lira civarında farkı görünce gözüm yerinden fırladı adeta. Yanılıyor olabilirdim. Diğer bankaların işlemlerine tekrar baktım. Hayır hiçbiri fark almıyordu bu şirketlerin işlemlerinden. Hatta bazıları USD karşılığını da yazıyor ama ne kadar onay verdi isem, yani işlem tutarı ne kadarsa o kadar tahsil ediyordu benden. Ama bu güzide bankamız ben fark etmeden her işlemden yüzde 7 civarında fazla para alıyordu, hiçbir açıklama yapmadan. Benim açımdan bunun yasal adı “sebepsiz zenginleşme” olsa da çok isteyen serbest piyasaya bağlayabilir.

İtiraz ettim. Önce “bu iş böyledir, yabancı firma ise fark ödersiniz.” dediler. “Ama başka bankalarda ödemiyorum.” “Bizde böyle” dediler. Bunun iki anlamı olabilir: 1) “Ben senden fazla para almak istiyorum.” 2) “Diğerlerinin yok etmeyi becerebildiği bazı maliyetlerle karşılaştığım için bu paraları almak zorundayım.”

İlk itirazımda “memnuniyetim adına” bir Temu harcamamın farkı olan yüz lira civarında parayı “bir kereye mahsus” iade edeceklerini söylediler. Bu kısım daha da rahatsız edici geliyor. İnsan bunu şöyle algılıyor tabi; “Sen bu işleri bilmezsin. Ben legal olarak senin cebinden parayı alma hakkına sahibim ama ilk başta bunu bilmiyormuşsun. Haydi sana azıcık bir para vereyim de sus ve öğren, bir daha da itiraz etme.” Bu birinin eşeğini çalmayı alışkanlık haline getiren birinin semeri dahi değil palanı bir kereye mahsus iade etmesi gibi bir şey.

Asıl sen benim eşeğimi çalma. Benim değil sadece, kimseninkini alma.

Belki bu konuda esas sorun o bankada hakkını yazılı dahi arasan muhatap bulamamak. Bir email adresi verdi hiçbir yetkileri olmayan, ama “bizde böyle, yerse” demeleri için müşterinin önüne atılan call center çalışanları. Diğer bankaların bu farkı asla almadıklarını ispatlayan ekran görüntüleri ile talebimi tekrar yaptım, okuyacaklarını umarak. Daha önce Airbnb’de de olduğu gibi destek birimleri gelen yazıları okumuyor belli ki. Yine yetkisiz birisi aradı ve başka bankalarda ne olursa olsun kısaca cebimden bilgim, isteğim ve onayım olmadan alınan paranın iade edilmeyeceğini yetkili birimlerin bildirdiğini söyledi. Şu yetkili birimler kimdir? Bir bulabilsek.

Sonunda “bazuka ile sinek öldürmek” olarak tabir edildiği şekilde çaresiz bırakıldığım küçücük sorun için en tepeden birilerine ulaşmam gerekti. Finans sektörü küçük, muhakkak bir yol bulursunuz da neden gereksin? Aldığım cevap sistemlerinin bu şekilde çalıştığı, değişmeyeceği ve “onlarda böyle” olduğu. Bununla beraber geriye dönük olarak son beş ayda aldıkları toplam üç bin lira civarındaki tüm ilave paraları iade ettiler ve sistemlerinin böyle çalışacağını teyit ettiler.

“T.... ile kafam rahat!” sloganı ile reklamlar yapan bir telekom operatörünü terk etme sebebim her yurt dışına çıktığımda telefonu hiç kullanmasam da aldıkları, ne kadar olacağı belli olmayan astronomik roaming ücretleri olmuştu. (Aslında huzursuzluğun, yani stresin başlıca sebebi belirsizlik değil mi?). Biliyorum farklı olanı da çok var ama normal insanlardan bahsedersek, kim aynı fırının ekmeği dört bakkalda 15 liradan satılırken 50 liraya satan beşinci bakkaldan alır ki? Ancak bilmiyorsa ya da mecbur kalırsa... Artık parasının hesabını yapamaz hale getirilmiş, kayırılarak parayı sonradan görenleri hariç tutuyorum.

Zaten o kayırılanların her şeyi kabul ettiklerini görünce oy veya kar amacı güden tüm kurumlar herkesi onların düzeyinde zannedip her türlü dolambaçlı yolu deneyerek sebepsiz zenginleşmeye yönelik işleri yapmıyorlar mı? Bu da o kurumların düzeyini gösteriyor. Aslında bu sadece ülkemize mahsus değil. Yurtdışında yaptığınız alışverişin vergi iadesini sizin adınıza alarak para kazanan şirketlerden birisinden ilk kez nakit para aldım. 153 Euroluk ürünün KDV’si %20. Bu şirket size resmen %12 veriyor. Aradaki fark onun hakkı. Kredi kartı ile alırsanız yine arada banka oynamaları olabiliyor tabi ama nakit alırsanız, önce imzanızı alıp sonra önünüze koydukları para 13 USD. Küçük fark tabi rakamsal olarak. Ayrıca kaybettiğimiz para 6 Euro gibi (240 lira). Ama oransal olarak üçün ikisini alıyorsunuz. Hatta pek çok kişi, “ne güzel üste de 500 lira para aldım” diye sevinebilir. Ben ise Global Blue’nun beni dolandırdığını net bir şekilde hissettim.

“İyi esnaf” diye bir tabir var. Neyi ifade ettiğini düşünelim. Maliyet düşürmek veya karı artırmak için kurumların başvurduğu yöntemlerden bazıları aslında o kuruma büyük zarar verebiliyor. Hep öyle değil mi? Yaptığı işi sadece bir para kazanma aracı olarak görünce, o kurumun sürekliliği ikinci planda kalıyor. Yöneticiler ve çalışanlar kendi kısa vadeli çıkarları için bindikleri dala, kurumlarına, ülkelerine zarar veriyorlar. Bilerek ya da bilmeyerek.

Eh bizde böyle. Yerse!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Ekometre En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.