SON DAKİKA
Hava Durumu

Modern insan

Yazının Giriş Tarihi: 18.01.2025 13:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.01.2025 13:20

Yazıma başlarken 2025’in hiç değilse 2024’ten daha iyi olmasını umutsuzca diliyor, tüm emekli ve çalışanlara geçmiş olsun diyorum.

Emekli maaşları ve asgari ücret ile ilgili olarak Temmuz ve Ağustos 2023 (2024 değil) yazılarımı okumuş olanlar bütün bunların ön görülebilir olduğunu anlayacaklardır. Çok soğuk bir havada ne giyeceğine karar veremediği için sadece fanila ile sokağa çıkıp saatlerce dolaşan bir kişinin yaptığı ile seçimlerde sergilediğimiz yaklaşım bazı benzerlikler taşımakta. Yazık ki sonuçlarına azınlık bir kesim hariç bütün millet olarak katlanmak zorundayız.

Geçtiğimiz günlerde modern insan üzerine çok güzel bir konferans izleme şansım oldu. Bu da bende son dönemlerdeki insan yaklaşımları üzerine ilginç düşünceler yarattı.

Son 20-25 yıldır insanların özdeğerlerinde önemli bir düşüş fark etmekteyiz. Özdeğer insanın kendi kıymetini bilmesi. Bu da doğal olarak özgüven eksikliklerine neden oluyor. “Ben yaparım” veya “biz yaparız” yaklaşımları “ben yapamam” veya “biz yapamayız” lara dönüştü genel üzerinde. Hakikaten de bu gerçeğe dayanıyor. Çünkü eğitim sisteminin planlı bir şekilde ezberci ve düşünmeyi yok eder hale getirilmesi, makinaların devreye girmesi, ve hele şimdi yapay zeka ile insan gün geçtikçe yeteneksizleştiriliyor. Üstün Dökmen Hoca’nın bir kitabının başında örneklediği gibi “merdivenleri kendi gayreti ile tırmanmaya çalışan 1-2 yaşındaki bir çocuğu her seferinde siz alıp merdivenin tepesine koyarsanız çocuğa kolaylık olacak da o çocuk merdiven çıkmayı nasıl öğrenecek?”

Hele bir de siz o hale getirmişseniz, Y ve Z kuşaklarından “tembel, rahata alışkın, her şeyi hazır istiyor” diye şikâyet etmek ne kadar enteresan?

Biliriz ki başkalarına ne kadar rol yaparsak yapalım bir tek kişiye yalan söyleyemeyiz, o da kendimiz. Kendi yetkinliğinin ne düzeyde olduğunu bilen insanların ne yazık ki ortak bir özelliği, kendilerinden daha yetkin olduğunu gözlemledikleri kişilerin yanında kendilerini kötü hissetmeleri. İşte bu büyük tehlike. Karar mercii olan en tepedeki kişi ilk yardımcılarını kendisinden biraz daha “düşük profilli” seçiyor. O yardımcılar da kendi ekibini daha “düşük profil” ile kuruyor ve bu böyle devam ediyor. Yükselmek için de sadece itaat etmek yetiyor.

Bu durumda konularında çok yetkin kişiler otomatik olarak eleniyorlar. Sabırları varsa kendilerini çok yetkin oldukları konularda geliştirmeye devam ediyorlar. Arada sırada kendilerine danışılıyorsa da hak ettikleri değeri hiç göremiyorlar. Sabredemeyenler de başka alanlara kayıyorlar.

Kurumlarda yetkinliklerin düşmesi tam bir eğitim altyapısına sahip olmayan üst düzey yöneticilerin elemanları için de eğitimi gereksiz görmelerine neden oluyor. Çünkü kendileri tam bir eğitim ve bilgileri olmadan oraya çıkabildiler. Demek ki eğitim gereksiz. Sonunda yaptığı işin mevzuatını ve detaylarını bilmeden ezbere iş yapan, tamamen çıkar odaklı, kurum ve şirketlerle muhatap oluyoruz.

İnsanların bir diğer defosu da diğer kişileri kendilerinden daha düşük profilli zannetmeleri. Bu da zeka küçümsemelerine neden oluyor. Örneğin, Türk Borçlar Kanunundan haberi olmayan binlerce zincir market çalışanı (neredeyse tüm marketlerde, özellikle rakamlı olanda, hep aynı sorunla karşılaşılır mı?) raftaki etiketle kasadaki fiyat farklı olunca “ne yapalım arkadaşlar etiketi değiştirmeyi unutmuş” diyebiliyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün Yolcu Hakları Yönetmeliğinden haberdar olmayan havayolu şirket yöneticileri, özellikle bayrak taşıyıcı olan ve yavrusunda, kafalarına (operasyonel nedenlerle) göre tarife değiştirip sizi orijinal uçuştan 7 gün önce ya da 30 gün sonra arasındaki tarih aralığında uçmaya zorluyorlar. Halbuki yolcu, uçuş iptali ile aynı sonuçları olan tarife değişikliği durumlarında, bileti aldığı tarihten sonraki bir yıl içerisinde, iç hat ise iç hatlarda aynı sınıfta dilediği gün uçabilir.

Daha önce altı kez tamamen aynı konu ile ilgili THY’yi SHGM’ye şikayet ettim ve hakkımı aldım, şimdi de benzeri bir durumda yavrusunu şikayet edeceğim, ama önce talebime gelecek olumsuz yanıtı bekliyorum. Ayrıca biliyorum ki o olumsuz yanıtı ben mümkün olduğunca geç şikayet edeyim diye geciktirebildikleri kadar geciktirecekler fakat sonunda hala SHGM’nin adil çalıştığına inandığım için hakkımı alacağım.

Bir de böyle durumlar var. Kurumdan birileri bir hukuksuzluk yapınca, hukuksuzluğa kurumun tamamı sahip çıkıyor, bu da rezalet oluşturuyor.

Kurumsal olarak müşterinin (yerine ne koyarsanız) zekası aşağılandığında karşıdaki kişi o konularda gerçekten bilgili ise son derece rahatsız oluyor. Kimileri mücadele ediyor, hakkını arıyor. Adalet ne kadar kaldı ise o çerçevede alıyor da. Ama mücadele uzun ve yorucu oluyor. Tabi cephe tek olmuyor. Kişisel olarak adeta bu tür olaylar sadece benim başıma geliyor gibi hissediyorum. Her gün de bir şey çıkar mı?

Eh balık baştan kokuyor. İmam cemaat misali, en tepelerden yöneticiler insanları aptal yerine koyarak yaklaşım gösterip avantajlı da çıkarlarsa, bunu gören aşağıdaki kurumlar niye boş dursunlar?

Kimileri bizler gibi her durumla ayrı ayrı mücadele edip kendine olan saygısını kaybetmemek için hakkını korumaya çalışıyor; kimileri de huzurları bozulmasın diye, yapanların ekmeğine yağ sürüyor, teslim oluyor ve doğrudan 10. maddeyi uyguluyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.